Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İran’da 12 yıl ceza alan başörtüsü aktivisti Nasibe Shamsaei, Medyascope’a konuştu: “Zorla dayatılan şeriat düzenini istemiyoruz”

Nasibe Shamsaei (38), mimar, ressam, tasarımcı ve aynı zamanda İranlı hak savunucusu. Kadın hakları savunucusu Shamsaei, İran’da kadınlara yönelik başörtüsü zorunluluğuna karşı protestolara katıldığı gerekçesiyle 12 yıl hapis cezası aldı. Medyascope’a konuşan Shamsaei, “Hakkımızı alana kadar da geri adım atmayacağız, mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Kadınların şiddete ve ayrımcılığa uğradığı gerçeğini tüm dünyaya duyurmak için İran’ın en yüksek dağı Demavend’e çıkan Nasibe Shamsaei, beyaz başörtüsü bayrağını dağın zirvesine dikti. 12 yıl ceza almasının asıl sebebinin zorunlu başörtüsü eylemlerine katılmak olduğunu belirten Shamsaei, şöyle konuştu:

“Tutuklanmamın asıl sebebi zorunlu başörtüsüne karşı eylemlere katılmaktı ancak daha sonra suçlamalara siyasi mahpusları savunmak, ülkenin ulusal güvenliğine karşı eylem yapmak, rejim aleyhine propaganda faaliyetleri yürütmek, kutsallara hakaret etmek, Hamaney’e ve Humeyni’ye hakaret etmeyi de eklediler. Tahran 28. Devrim Mahkemesi’nde ünlü yargıç Moghise’nin başkanlığını yaptığı yargılamada 12 yıl hapis cezasına çarptırıldım. 2021 yılında kardeşim vasıtasıyla dosyaya baktırdığımda tüm malvarlığıma el konulması kararının alındığını da öğrendim.”

Nasibe Shamsaei

Shamsaei, pasaport ve kimlik bilgilerine İran İslam Cumhuriyeti tarafından el konulunca çözümü yasadışı bir şekilde ülkeden kaçmakta buldu:

“12 yıl hapis cezamın infazı için yeniden cezaevine girmem gerektiği söylendiğinde yasadışı olarak Maku sınırından İran’dan çıkıp Türkiye’ye geldim. Altı ay sonra Türkiye’de polis tarafından gözaltına alındıktan sonra Birleşmiş Milletler nezdinde iltica başvurusu yaptım, sürecin tamamlanmasını bekliyorum.”

“Kadınların şiddet ve ayrımcılığa uğradığını dağın zirvesinde duyurmak istedim”

İran’da gündelik hayatta küçümsenmeyi, eşitsizlikleri, şiddeti tüm benliğiyle hissettiğini belirten Shamsaei, kadınların sesini İran’ın en yüksek dağında duyurmak istediğini söyledi:

“O zamanlar dağcılıkla uğraşıyordum. Kadınların zorunlu örtünmeye itirazının sembolü olan beyaz başörtüsünü İran’ın en yüksek dağı Demavend’e çıkardım. Kadınların pek çok şiddet ve ayrımcılığa uğradığı gerçeğini dağın zirvesinde duyurmak istedim.”

“Zorla dayatılan bir İslam ve şeriat düzeni istemiyoruz”

İslamî hükümetlerin kadınlara cinsiyetçi bakışlarını ve bunu tüm topluma yaymasını önlemek için mücadele etmek gerektiğinin altını çizen Shamsaei, zorla dayatılan İslam ve şeriat düzenini kabul etmediklerini belirtti:

“İran İslam Cumhuriyeti gibi bir yerde zorunlu başörtüsüne karşı mücadele ettiğinizde sadece ‘cumhuriyet’ ile karşı karşıya değilsiniz. Asıl konu ‘İslamî’ olmaktır ve bu da örtünmeyi zorunlu kılıyor. İslam olgusu toplumun tüm kanun ve kaidelerinin üstüne yerleşiyor. Biz ise ‘insani’ bir toplumsal düzen istiyoruz, zorla dayatılan bir İslam ve şeriat düzenini kabul etmiyoruz.”

“Zorunlu başörtüsüyle mücadele etmek gerekiyor”

Zorunlu başörtüsüyle mücadele etmek gerektiğini söyleyen Shamsaei, zorunlu örtünme kampanyasının kendileri için ne anlama geldiğini şu cümlelerle anlattı:

“Kadınların elinden özgürce giyinebilme hakkını aldığınızda aslında onlardan kişisel olarak özgür olma ve özsaygı hakkını alıyorsunuz. Bu artık sizi yok saydıkları anlamına geliyor. Böylelikle de kendiniz olmanız yerine artık toplumun ve İslam devletinin dayattığı ve belirlediği değerler sizi tanımlıyor. Bu da sizin kimliğinizi yok ediyor. Böylesi bir İslamî dayatmayla gelen zorunlu başörtüsüyle mücadele etmek gerekiyor ve çeşitli zorunlu örtünme kampanyalarının gerçek anlamları da budur. İslamî hükümetlerin kadınlara cinsiyetçi bakışlarını ve bunu tüm topluma yaymasını önlemek için mücadele etmek gerek. İslamî devletlerde sokaklarda erkeklerin yaptıkları her türlü cinsel şiddetin sorumlusu kadınlar olarak görülüyor ve bu durum o toplumun erkeklerine haklılık ve meşruiyet hissi veriyor.”

 “Kadınların sesinin yükselmesi toplumsal etkiler yaratabilir”

İran’daki baskılardan dolayı çok az insanın hâlâ İslam dinini benimsediğinin ve çoğu insanın da dinden uzaklaştığının altını çizen Shamsaei, zorunlu örtünmeyi savunan sadece iki İslamî yönetim olduğunu söyledi:

“Biri Heybetullah Ahundzade’nin olduğu Taliban ve diğeri de Ali Hamaney’in başında olduğu İran. Bu iki sistemin tek meselesi zorunlu örtünme olmuş durumda. İslami rejimler de bunun karşısında geri adım atmamak için baskıyı artırmış durumdalar. Çünkü eğer din ve zorunlu başörtüsü konusunda geri adım atarlarsa pek çok konuda da geri adım atmak zorunda kalacaklar. Bunun için İran lideri Ali Hamaney, ‘en iyi savunma saldırıdır’ diyor ve şu an kendi gücünü korumak için tam da İran’da bunu yaptırıyor. Böylelikle büyük kaynaklar harcanarak halkın sesinin duyulmaması için sansür ve siber saldırılar yapılıyor. Çünkü eğer halkın sesi duyulursa İran’da her şey normalmiş gibi dünyayı daha fazla kandıramayacaklar. Kadınların sesinin yükselmesi zincirleme olarak toplumsal etkiler yaratabilir.”

“İran’da kadınlar birkaç tel saçları gözüktüğü için hapse atılıyorlar”

İslam Devrimi’nden bu yana kadınların zorunlu başörtüsüne karşı çıktığını fakat son zamanlarda bu tepkinin giderek arttığını belirten Shamsaei şöyle konuştu:

“Yirmi birinci yüzyılda İran’da kadınlar birkaç tel saçları gözüktüğü ve zorunlu örtünmeye karşı çıktıkları için hapse atılıyorlar. Zorunlu başörtüsüne karşı çıkmak İslam Devrimi’nin en başından beri kadınlar arasında vardı ama bugünlerde daha da artmış durumda. Buna paralel olarak rejimin baskıları da artmış durumda çünkü artık kadınlar kendi haklarına dair daha bilinçliler.”

“İnsanlık onurumuzu korumak ve bağımsızlığımızı kazanmak istiyoruz

Başörtüsüne karşı eylem yapan kadınların zorla devlet televizyonuna çıkarıldığını ve yalan söylemeye mecbur bırakıldıklarını söyleyen Shamsaei, kadınların tek isteğinin onurlarını korumak olduğunu belirtti:

“Bu konuda yapabilecekleri en ağır insan hakları ihlallerini yapıyorlar çünkü başörtüsünü her ne pahasına olursa olsun zorunlu tutmak istiyorlar. Zorunlu örtünmeyle birlikte kadınların omuzlarına ağır toplumsal ve bireysel sorumluluklar yüklemek istiyorlar. Kendi zanlarınca toplumdaki her nevi taciz ve tecavüze ‘iffetsiz kadınların’ sebep olduğunu söylemek istiyorlar. Tüm İranlı kadınlarda olduğu gibi beni zorunlu başörtüsüne karşı eylemlere iten sebep ve motivasyon, nefsim ve insanlık gururumun artık bu zorunluluğa karşı çıkmasıydı. Biz sadece kendi insanlık onurumuzu korumak ve bağımsızlığımızı kazanmak istiyoruz ve daha fazla bir isteğimiz yok. Doğduğumuz ve yaşadığımız ülkede bunu istemek bizim en temel hakkımız.”

“Sosyal medyadaki videoların dünyayı sarsması gerekirdi”

Yabancı kadın politikacıların İran’a geldiklerinde başörtüsü takmalarının ve fotoğraf vermelerinin negatif etkileri olduğunun altını çizen Shamsaei, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz İranlı kadınlar başörtülerimizi çıkarıp beyaz örtüleri başımızın üstünde sallamakla tüm dünyaya işkence altında olduğumuzu, bastırıldığımızı, kendi kimliğimize bürünemediğimizi ve buna itirazımızın olduğunu duyurmak istedik. Sosyal medya mecralarında İranlı kadınlara yönelik şiddetin ortaya koyulduğu pek çok görsel var. Bunların dünyayı sarsması gerekirdi fakat hiçbir ses getirmedi. Öte taraftan İranlı kadınların mücadelelerine karşı yabancı kadın siyasetçiler kendi ülkelerinin menfaatleri için İran’da başörtüsü takıyorlar ve bunu tüm dünyaya hem kendileri için hem de İranlı kadınlar için normalmiş gibi lanse ediyorlar. Böylelikle İranlı kadınların ödedikleri tüm bedelleri görmezden gelmiş oluyorlar.”

“Zorunlu örtünmeyi savunan devlet destekli kadınlar da gerçeği anlayacak”

İslam Devrimi öncesinde ülkede her kesimin birlikte yaşadığının altını çizen Shamsaei, zorunlu örtünmeyi savunan kadınların da gerçeği anlayacağı günlerin yakın olduğu görüşünde:

“Bir grup kadın inançları gereği örtünmeyi kabul etmiş durumda ve devletin yanında durmaya da çaba gösteriyor. Diğerleri ise örtünmeye itiraz ediyor. İlk gruptaki kadınlar devletten aldıkları destek ve güçle birlikte sokaklarda diğer muhalif gruplara karşı şiddet uygulayıp rahatsız ediyorlar. Devlet bu kişilere serbestlik tanıyor ve bu devlet yanlıları da zorla başörtüsü taktırmaya çalışıyorlar. İslam devletinin amacı zaten insanlar arasında ayrım ve kutuplaşma yaratmak. Her halükarda itiraz eden kadınların sesleri yüksek bir şekilde duyuluyor. Zorunlu örtünmeyi savunan devlet destekli kadınların da gerçeği anlayacağı ve uyanacağı günler elbet gelecek.”

İranlı kadınların tüm engellerine rağmen istediklerinin arkasında güçlü bir şekilde durmaya devam edeceklerini belirten Shamsaei, “Hakkımızı alana kadar da geri adım atmayacağız. Değişimlerin birdenbire olmayacağının da farkındayız. Hakkımızı alana kadar sözlerimizin arkasında devamlı olarak durmalıyız ve mücadelemize devam etmeliyiz” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.