Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

LGBTİ+ karşıtı “Büyük Aile Buluşması” ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir mi? | Prof. Dr. Göregenli: “Bu yürüyüş nefret söylemi değil, nefret suçudur’’

Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin geçtiğimiz pazar günü (18 Eylül) düzenlediği LGBTİ+’ları hedefleyen “Büyük Aile Buluşması”nı Sosyal Psikolog Prof. Dr. Melek Göregenli Medyascope için değerlendirdi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) katılım çağrısı yaptığı Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin LGBTİ+’ları hedef gösteren “Büyük Aile Buluşması” mitingi, 18 Eylül’de İstanbul Saraçhane’de düzenlendi. Sosyal Psikolog Prof. Dr. Melek Göregenli yürüyüşü Medyascope’a değerlendirdi. Göregenli, yürüyüşteki katılımcıların özelliklerini incelerken yürüyüşü ifade özgürlüğü kapsamında da yorumladı.

Göregenli, aşı karşıtı protestolara katılan kişilerin ve LGBTİ+ karşıtı gösteride bulunan katılımcıların belli bir kısmının benzer argümanlar kullanmasına dikkat çekti. Bu yürüyüşlere katılan bireyler hakkında şunları söyledi:

“Sosyal psikoloji açısından doğru bir analiz yapabilmek için bu grupları daha yakından tanımak gerekir. Dışarıdan gözlemlerime dayanarak bu eylemlere katılan insanların ortak özelliklerine bakalım. Çoğunlukla orta sınıflar olduklarını sanıyorum, çoğunlukla erkekler olduklarını görüyorum, muhafazakâr olduklarından eminim, kendilerini sağda-dindar ve solda tanımlayan muhafazakârlar. Beslendikleri enformasyon kaynaklarının, komplo teorilerini temel alan popülist ideolojik söylemler olduğunu düşünüyorum.”

Eylemcilerin popülist söylemlerle hareket ettiğine işaret eden Göregenli, “Aşı meselesinde, ‘Gelecekte arızalar çıkacak, neslimizi kurutacaklar’ ile LGBTİ karşıtlığında ‘Aile elden gidiyor, üreyemeyecek yok olacağız ve bu dayatılıyor, arkasında büyük plan var’ argümanının dayandığı ideolojik çerçeve aynı. Asla tanımlanamayan bir dış ve iç güç ve tehdit, uzak tehdit, kanıtlanamaz argümanlar. Mesela ‘LGBTİ+’ların üreyemeyeceği nereden çıktı, neden?’ diye sorsanız cevapları olmaz. Bu tam da popülist söylemlerle yöneten otoriter-faşizan iktidarların ideolojisi. Aynı zamanda bu insanlar kolektif iradelerinin farkında, bu iradenin gücünün iktidar desteğinden geldiğinin de çok farkındalar, yani iktidarların gücünden güç aldıklarının farkındalar” diye konuştu.

Bu yürüyüş nefret söylemi değil nefret suçudur

Yürüyüşün ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyleyen Göregenli, “Tabii ki ifade özgürlüğü kapsamında ele alınamaz açık nefret suçudur, nefret söylemi de değil nefret suçudur yani eylemin kendisi suçtur. O gün, o yürüyüş yapılırken kendisini oralardan geçerken ‘tedirgin’ hisseden bir kişi varsa bile bu nefret suçudur, tabii ki her nefret suçu mesajı nedeniyle nefret söylemidir de ve bu eylemi izleyen olası suçları teşvik etmekle kalmaz, meşrulaştırma amacı da taşır dedi.

RTÜK’ün sitesinde kamu spotu olarak “Büyük Aile Buluşmasına çağrı videosu yayımlamasına da değinen Göregenli, sözlerine şöyle devam etti:

“İktidarın bu tür eylemleri desteklemesi, en azından ‘ifade özgürlüğü’ olarak görmesi bile ya da mesela Türkiye’de sıradan hale gelmiş olan pek çok başka gruba; Kürtlere, Alevilere, kadınlara, göçmenlere, politik muhaliflere vb. saldırıları da açıkça güçlü bir biçimde kınamaması, bu eylemlere ve arkalarında yatan zihniyete destek anlamına gelir. Anayasal bir hak olan gösteri ve yürüyüş hakkının, bu hakkı kullanmak isteyen pek çok toplum kesimi için ‘terörist’ olarak adlandırılmanın ilk adımı olduğu düşünülürse zaten ötesi tahmin edilebilir. İktidarın nefret suçundan anladığı tek şey, kendisine yönelik nefret duyguları ifadeleri ve Müslümanlara yönelik nefret suçlarıdır, başka bir nefret suçu içeriği bilmek istemiyorlar.”

Toplumdaki kutuplaşma azalır mı?

Göregenli, toplumdaki kutuplaşmanın nasıl azaltılabileceğine yönelik sorumuzu ise şöyle yanıtladı:

Ben bu ‘kutuplaşma’ söyleminin, toplumda adaletsizliğe ve eşitsizliğe uğrayan gruplarla bundan sorumlu olan iktidar erkinin ve söyleminin eşitlenmesine hizmet ettiğini düşünüyorum bazen. Kim kimle kutuplaşıyor? İktidar birilerini geniş toplum kesimlerini şu ya da bu nedenle terörist ilan ediyor, gayrı meşrulaştırıp insanlıktan çıkarıyor ve her türlü adaletsiz politikanın sorumluluğunu onlara yüklüyor. Bu söylemi, bu yönetme politikasını meşru ve faydalı görenler var, bundan çıkar sağlayanlar var, doğrudan ya da dolaylı destek verenler var. Bir de zarar görenler, dışlananlar, ekonomik krizin yükünü sırtlananlar, en temel insan hakları gasp edilenler var. Kiminle kutuplaşmayalım mesela? Ben, yürüyüşte dile getirilen görüşlerle nasıl uzlaşabilirim? Çok daha fazla kutuplaşmak lazım.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.