Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ahmet Güneştekin “Gâvur Mahallesi” sergisiyle İzmir’de

Ahmet Güneştekin’in “Gâvur Mahallesi” sergisi, 3 Kasım 2022 – 5 Mart 2023 tarihlerinde İzmir Kültürpark’ta açılıyor. Güneştekin Vakfı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğiyle açılan sergi, sanatçının “mübadele” ana teması çevresinde göç ve yerinden edilmelerin tarihine odaklanan farklı disiplinlerden çalışmalarını bir araya getiriyor.

Küratörlüğünü Şener Özmen’in üstlendiği “Gâvur Mahallesi” sergisinde, sanatçının nesneleri kullandığı tamamen mekâna özgü büyük boyutlu enstalasyonları ve video işleriyle birlikte metal formları taşla tamamladığı heykel çalışmaları sergilenecek. Sergi, “belirli bir tanım üzerinden genellenen grupların sosyal, kültürel, mekânsal veya etnik olarak birbirlerinden ayrılmaları ve farklı siyasetlere tabi tutulmaları” anlamına gelen mübadelenin altında yatan düşünceyi sorguluyor.

Ege coğrafyasının her iki yakasında yaşanmış mübadeleyi, yirminci yüzyıla damgasını vuran ve giderek dünyaya yayılan zorunlu göçlerle ilişkilendirerek çok katmanlı bir anlatım sunuyor.

Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan’ın “Gâvur Mahallesi” isimli kitabıyla aynı adı taşıyan sergi, kültürel çeşitliği vurguluyor ve aynı coğrafyadan insanların yirminci yüzyılın düzeninde etnik sınırları tanımlayan dinden daha derin bağları paylaştığını vurguluyor.

Güneştekin, mübadele ve ardından yaşanan tüm kitlesel yerinden edilmelerde olduğu gibi, ayrıştırıcı uygulamaların toplumları küçümseyen yönünün, uluslararası mülteci ve göçmen dalgalarıyla daha görünür hale geldiğini düşünüyor.

Güneştekin Vakfı’nın sergi programının ilk projesi olan “Gâvur Mahallesi”, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Hitit Marble, Medicalpoint, Eminoğlu SBV ve İzmir Art’ın katkılarıyla düzenlenecek. Güneştekin Vakfı’nın yayımlayacağı kapsamlı bir kitap da sergiye eşlik edecek.

“Bir yere yerleşmek uzun zaman alır”

“Gâvur Mahallesi” sergisi yayımlanan metinde şöyle anlatılıyor:

“Güneştekin’in kırılgan ama sımsıkı yerleştirilmiş nesneleri izleyeni şimdide tutarken geçmişi hatırlatarak geleceğe doğru iter. Belirli bir zaman ve uzamda olağan kullanımıyla var olmuş bir nesne, sanatçının eserlerinde şimdide ve gelecekte aynı kullanımıyla artık var olmayan bir yokluğu gösterir. Köklerinden kopup gelen nesneler insanlar arasındaki ilişkilerin ve bağların yerini almış göstergelerdir. Sanatçının ele aldığı bu yokluk durumunda bir mevcudiyet vardır ve bu mevcudiyet anıların, yaşanmışlıkların hatırlatıcısı olmasından gelir.

Mekâna özgü enstalasyonlar eşyalarıyla vücut bulan bir insan kalabalığı ortaya çıkar. Hayatın şeylerini bir arada tutan bavullar, sandıklar, anıların hayali var oluşlarını somutlaştıran ayakkabılar, yok edilmiş ya da çürümeye bırakılmış, zamanın onarılmaz şekilde aşındırdığı yıkıntıları çağıran soyut taşlar, yer değiştirmiş ya da kaybolmuş bir bedensel varoluşu gösterir. Tekinsiz şekilde yerinden edilmenin habercisi olan, çok uzaklara gitmeye zorlanmış her nesne, içinde taşıdığı tarihi aynı ağırlığı ile taşımaya devam eder. Bir yere yerleşmek uzun zaman alır, esasında kökler başka bir yere ait olunca, inşa edilen hiçbir şey tam olarak yerleşemez. Ege’nin her iki yakasında yerinden yurdundan edilen, coğrafi kökenlerini kimliklerinin bir işareti olarak gören insanlar için Yunancayı Ortodoks olmakla ve Türkçeyi Müslüman olmakla eşitleyen düşünce deneyimleriyle örtüşmez. Yine de yüzyıllardır iç içe geçmiş, karmaşıklaşmış dillerin ve inançların yer aldığı bu coğrafi ve kültürel alanın bütünüyle ayrıştırılabileceği tahayyül edilir.

“Yunanistan ve Türkiye arasındaki mübadele, çağdaş uygulamalarla ortak düşünceyi paylaşıyor”

Ayrıntılarda farklılık gösterse de teoride ve pratikte farklı grupların geçmişlerine ve kökenlerine yönelik olmasıyla, Yunanistan ve Türkiye arasındaki mübadele, benzeri çağdaş uygulamalarla ortak bir düşünceyi paylaşıyor: Kategorik bir yorumlamayla insan bedenlerinin mekân açısından yeniden düzenlenmesi. Güneştekin bu yaklaşımı yaşadığımız yüzyılın ayrımcı politikalarıyla ilişkilendiriyor. Mübadelenin tezahürüne kültürel mirasın ötesinden bakarak nerede doğup büyüdüğüne bakılmaksızın uygulanan köken ataması üzerine düşünmek gerektiğini belirtiyor. Mübadelenin başkalığın düzenlenmesindeki etkilerini düşünürken ona dayalı politikaların nasıl uygulandığına da bakıyor.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.