Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Barolar Birliği, ÇED Yönetmeliği’nin iptali için dava açtı: “İdareye keyfiyet, şirketlere kirletme izni”

Türkiye Barolar Birliği (TBB), 29 Temmuz 2022’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin iptali için Danıştay’a başvurdu. TBB’ye göre yeni yönetmelikle gelen en önemli değişiklikler arasında, ÇED süreçlerinden dernek ve meslek örgütlerinin dışlanmasına yol açabilecek yeni halk tanımı ve çevreye zarar veren tesislere bir yıla kadar süre verilip faaliyetlerine müsaade edilmesi bulunuyor.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), 29 Temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin iptali için Danıştay’da dava açtı. TBB’ye göre, yönetmeliğin Temmuz 2022 itibariyle güncellenen halindeki en büyük sorunlar arasında, çevreye zarar veren faaliyetler gerçekleştiren tesislere, ilgili faaliyeti durdurmaksızın düzeltme gerçekleştirme süresi verilmesi bulunuyor. Yani ÇED Yönetmeliği’nin güncel hali, çevreye zarar veren faaliyetlerin devam etmesine olanak sağlıyor.

TBB, çevreye dair söz söyleyebilecek taraflar arasında tüzel kişiliklere yönetmeliğin yeni halinde yer verilmemesini de, çevre hakkı ihlallerine karşı dernek ya da meslek örgütlerinin çabalarının devre dışı bırakılması anlamına gelebileceğini belirtiyor. TBB, 29 Temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan ÇED Yönetmeliği’ndeki 40 madde ya da bendin iptali için Danıştay’a başvururken, ÇED Yönetmeliği’ne bağlı iki uyuşmazlığın anayasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek, davanın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) de sevk edilmesini istedi.

ÇED Yönetmeliği: Şirketleri mi koruyor yoksa çevreyi ve toplumu mu?

ÇED Yönetmeliği’nin 1993’te yayımlanmasının üzerinden neredeyse 30 sene geçti. Bu 30 sene içinde ÇED Yönetmeliği’nde 16 kısmi değişiklik yapıldı, ayrıca yönetmelik altı defa baştan yayımlandı.

Türkiye’de dev endüstri, enerji, madencilik ve ulaştırma projelerinin planlanmasında ve hayata geçirilmesinde, idare, proje sahibi şirket ve halk arasındaki ilişkiyi düzenleyen Çevresel Etki Değerlendirmesi, yani ÇED süreci, birçoklarına göre tüketilmesi gereken bir aşamadan ibaret. Birçok proje daha tasarım aşamasındayken, projenin yapılması planlanan bölgenin sakinleri projelere itiraz etse bile, ÇED süreci genellikle şirketlerin istediği gibi noktalanıyor ve çoğu proje Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan izin almayı başarıp yatırım ve işletme süreçlerini başlatıyor.

Bakanlığın resmi istatistikleri de bu görüşü destekliyor

1993-2021 yılları arasında ÇED süreci geçiren on binlerce projeden çok azı hakkında ÇED Olumsuz Kararı verildi. 6,489 proje hakkında ÇED Olumlu kararı verildi ve projeler yatırım ve işletmeye geçme hakkı kazandı. Buna karşılık hakkında ÇED Olumsuz Kararı verilen, yani yatırıma başlamasına müsaade edilmeyen projelerin sayısı 28 yıllık süreçte sadece 63 olarak hesaplandı. Bakanlığa sunulan Proje Tanıtım Dosyaları için de benzer bir oran söz konusu. 69,158 proje hakkında ÇED Gerekli Değildir Kararı verildi; yani bu projeler birer ÇED Raporu hazırlamalarına gerek duyulmadan yatırıma başlayabilme hakkı kazandı. Hakkında ÇED Gereklidir Kararı çıkan projelerin sayısı ise 1,221 olarak hesaplandı.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı, 1993-2021 yılları arası ÇED Karar istatistikleri

Aslında çevreyi ve toplum sağlığını korumak üzere tasarlanmış ÇED süreçlerinin gerçekte şirketleri korur hale geldiğini belirten TBB, ÇED Yönetmeliği’nin 29 Temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan yeni halinin de şirketlerin haklarını genişleten ve denetimsizliği artıran ya da yerel idarelerin insafına bırakan pek çok değişiklik içerdiğini belirtiyor.

ÇED Yönetmeliği’nde TBB’nin iptalini istediği maddeler özetle şöyle:

  • Kısıtlı sesli duyuru: ÇED süreci başlatılan bir proje hakkındaki duyurular yeni yönetmelik uyarınca, “projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halın yaşadığı yerlerde” yapılacak. TBB’ye göre bu düzenleme, duyuru konusunda idareye tercih imkanı sağlayacak ve duyuru kasıtlı olarak daha az sayıda vatandaşa ulaştırılabilecek.
  • Projelere askı kısıtlaması: Yeni yönetmeliğe göre, projeler “projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel halkın yaşadığı yerlerde” askıya çıkarılacak. TBB duyuru esaslarındaki kısıtlamaya benzer şekilde, idareye askı yeri seçimi getiren bu düzenlemenin de, projeyi daha az kişiye duyurmanın bir yöntemi olduğu kanısında.
  • Projelere dar bakış: Yeni yönetmelik Çevresel etki değerlendirmesi inceleme alanı kavramını, “Yapılması planlanan projenin ana ve yardımcı ünitelerinin de içerisinde bulunduğu koordinatlarla sınırlandırılan alan” diye tanımlıyor. TBB, bu dar tanımın projelerin etki alanlarını inceleme dışı bırakacağı görüşünde. Yani TBB hukukçuları, örneğin etrafındaki akarsuları ya da tarım alanlarını etkileyecek bir maden projesi için ÇED süreci yürütülürken, bu düzenleme sayesinde sadece madenin koordinatlarının değerlendirileceğini, etki alanının dikkate alınmayabileceği uyarısında bulunuyor.
  • Halk tanımı değişti, dernek ve meslek örgütleri ÇED sürecinden dışlandı: Yeni yönetmelikteki tanımlar kısmında güncellenen kavramlar arasında halk da bulunuyor. Eski yönetmelikte halk, “T.C. vatandaşları, Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile ulusal mevzuat çerçevesinde bir veya daha fazla tüzel kişi veya bu tüzel kişilerin birlik, organizasyon veya grupları” diye tanımlanmıştı. Yani ÇED süreçlerine yerli ve yabancı yurttaşlar kadar, tüzel kişiler de katılabiliyor, görüş ve itirazlarını bildirebiliyor, gerekirse dava açabiliyordu. Yeni yönetmelikte halk kavramı epeyce daraltılarak, “T.C. vatandaşları ile Türkiye’de ikamet eden yabancılar” olarak tanımlanmış durumda. Yani ÇED sürecine konu olan projelerden etkilenen halk tanımı yönetmeliğin yeni haline göre dernek, organizasyon ya da meslek örgütlerini kapsamıyor. TBB hukukçuları bu durumun, sivil toplum örgütleri, barolar, kamu kurumu niteliğine sahip meslek kuruluşları ve belediyeler gibi yerel yönetim organlarını etkisizleştirmeyi hedeflediğini düşünüyor: “Önceki düzenlemede, tüzel kişi olarak tanımlayabileceğimiz dernek, vakıf, meslek odası, birlik gibi hukuki oluşumlar, artık ÇED sürecine katılma hakkına sahip değiller. Bu durum, ÇED sürecindeki toplantılara dernek Barolar ve diğer meslek odalarının katılımını, katılsa dahi söz hakkı almasını engellemeye yöneliktir. Bilimsel anlamda da konunun uzmanı olarak nitelendirebilecek oluşumlar sürecin dışına itilmektedir.”
  • Yargı kararları “mücbir sebep” sayıldı: Yönetmeliğin yeni halindeki tanımlar kısmında, mücbir sebep kavramına yeni ilaveler yapıldı. Mücbir, yani zorlayıcı sebepler, Türkiye’deki hukuk normlarında, hukuki sorumluluk taşıyan tarafların önleyemediği ve öngörülemezlik taşıyan faktörler için kullanılan bir tanım. Ancak ÇED Yönetmeliği’nin yeni halinde, mücbir sebepler arasında “idari yargı kararları (projenin tamamının yapılmasını etkileyecek şekilde yürütmenin durdurulması/iptal kararı varsa)” da sayılıyor. TBB hukukçuları, “ÇED Yönetmeliği kapsamında verilen ÇED Olumlu ya da ÇED Gerekli Değildir kararının, bir idari yargı kararıyla iptal edilmesi ya da yürütmesinin durdurulması, idarenin ve proje sahibinin kusurundan kaynaklanmaktadır. Proje sahibi ÇED Raporu’nda gerçeğe aykırı veriler paylaştığı, Rapor eksik ya da yanlış bilgiler içerdiği, idare bu eksiklikleri irdelemeden faaliyetlere izin verdiği için idare mahkemeleri tarafından iptal ya da yürütmeyi durdurma kararları verilmektedir. Bu durum üzerine verilen yargı kararlarını mücbir sebep ilan etmek, hukuki bir garabete neden olacaktır. Proje sahipleri ya da idarenin hatalı, hileli, ihmalkar, özensiz davranışlarından kaynaklanan idari yargı kararları önlenemez ya da öngörülemez değillerdir” uyarısında bulunuyor ve bu düzenlemenin iptalini istiyor.
  • Kurum görüşleri için 30 gün ısrarı: ÇED Yönetmeliği’nde geçmişte yapılan değişikliklerden biri, projeler hakkında resmi görüş sorulan kurumlardan 30 gün içinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yanıt gelmezse, kurumun olumlu görüş vermiş sayılacağı hakkındaki düzenlemeydi. 26 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle ÇED Yönetmeliği’ne eklenen bu maddenin yürütmesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından durdurulmuştu. Yürütmesi durdurulan bu düzenleme, yeni ÇED Yönetmeliği’ne de girdi. TBB hukukçuları, projelerin hızla gerçekleştirilmesi için geri dönüşü olmayacak çevre ve toplum hasarlarına yol açabilecek bu düzenlemenin de yine iptal edilmesini istiyor.
  • Taahhütlere uymayan proje sahibine bir yıl süre verilecek ama çevreye zararlı faaliyetler idare istemezse durdurulmayacak: Yeni ÇED Yönetmeliği’nin 19’uncu maddesinde, bir projede taahhüt edilen esaslara uyulmadığı hallerde yapılacaklar tanımlanıyor. Yönetmeliğe göre, bir proje sahibi taahhüt ettiği hususlara uymadıysa, Bakanlık ya da İl Müdürlüğü proje sahibine bir yıla kadar süre tanıyabiliyor ve bu sürenin sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmadığı tekrar tespit edildiği takdirde yatırım durdurulabiliyor. TBB, çevre ve halk sağlığı konularındaki taahhütlere uymayan projelere bir yıl süre verilmesinin ve bu sürede proje faaliyetlerinin olduğu gibi devam etmesinin, Çevre Kanunu’na aykırı olduğu gibi, Anayasa’nın 2 (Cumhuriyetin nitelikleri maddesi – taahhütlere aykırı davranan projelere idarenin belirleyeceği şekilde süre tanınıp tanınmaması düzenlemesinin hukuk devleti devleti ilkesine aykırılığı), 5 (Devletin temel amaç ve görevleri maddesi – taahhütlere aykırı davranan projelere süre tanınmasının devletin kamu düzenini koruma amacına aykırılığı), 7 (Yasama yetkisi maddesi – çevre ve insan sağlığına tehlike yaratan faaliyetlerin tanımlanmayıp idarenin takdirine bırakılması), 13 (Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması maddesi – Çevreyi bozucu faaliyet içindeki bir projeye süre verilmesinden ötürü ölçülülük ilkesine aykırılık) ve 56’ncı (Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması maddesi) maddelerini de ihlal ettiğini belirtiyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.