Türkiye, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne, işkenceler, işçi ölümleri, tutuklamalar, hukuka aykırı gözaltılar ve birçok hak ihlali ile girdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Türkiye’nin insan hakları karnesini konuştuk.
Türkiye’nin insan hakları karnesinden söz edebilir misiniz? Türkiye’de insan hakları ne durumda?
İHD Eş Genel Başkanı Türkdoğan: “Türkiye’deki otoriter yönetim, vatandaşı hak taşıyıcısı olmaktan çıkardı. Yani hakkın öznesi değil, nesnesi haline geldik. Bu durum başlı başına insan onuruna aykırıdır. O nedenle bu yıl yeniden insan onurunu hatırlatıp haklarımız olduğunu bir kez daha vurgulamak istedik. Türkiye’nin insan hakları durumunu Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile birlikte ortak açıkladığımız bilançoda görebilirsiniz. Durum hiç de iyi değil.”
HDP Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu: “Türkiye’de güçlü bir devlet ve güçlü bir iktidar söz konusu, bu bağlamda insan hakları ihlalleri konusunda Meclis de dahil olmak üzere yapabileceğimiz alanlar kısıtlı. Devlet gittikçe otoriterleşirken muhalefet güçsüzleşiyor ve sesi çıkmaz hale getiriliyor. Her gün artan hak ihlalleri, hukuksuzluklar ve sayabileceğimiz birçok şey. Ayrıca insanlar artık hak ihlallerini dile getirmekten, söz etmekten çekinir hale geldiler, sosyal medyada bile bir şeyleri dile getirirken insanlar korkuyor. Tabii ki bu durum da hak ihlallerinin daha az görünür olmasına neden oluyor. Sivil toplumun sesi tamamen kesilmek isteniyor.”
Türkiye’deki yargısal baskıdan söz edebilir misiniz?
Türkdoğan: “Türkiye’de uzun zamandan beri yargı yolu ile baskı politikası izlenmektedir. 2017 Anayasa değişikliğinden sonra cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde cumhurbaşkanının yargı ile ilgili yetkileri neredeyse kuvvetler birliğini çağrıştırmaktadır. Dolayısıyla bu dönem yargı yolu ile baskı politikası daha rahat uygulanmaktadır. Yargı kurumu insan hakları savunucuları üzerinde soruşturma ve davaları eksik etmemektedir. Adalet bir şekilde uzun zamana yayılarak sağlanmaya çalışılmaktadır.”
Gergerlioğlu: “Türkiye’de yargı denetimi iktidarın yönetimi altına geçmiştir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ve Adalet Bakanlığı tamamen iktidarın kontrolü altına alınmış durumda, hatta Meclis’te Adalet Bakanlığı’nın yanıtlaması için en çok soru önergesi veren milletvekili olarak ben bile cevap alamıyorum. İçişleri Bakanlığı ise tamamen farklı bir durumda. Darbe sonrası Türkiye’de uygulanan ‘OHAL yasası’ uzatıltıkça uzatılıyor ve nerdeyse altı yıldır üstü örtülü bir şekilde uygulanmaya devam ediyor. Tabii bu durum da hem sivil toplumun sesini kısıyor hem de hak ihlallerinin önünü açıyor.”
Hak savunuculuğu yaptığınız için şahsen karşılaştığınız davalar ve cezalardan söz edebilir misiniz? Genel olarak insan hakları savunucularına yapılan baskılar nelerdir?
Türkdoğan: “İnsan hakları savunucuları sıklıkla Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ya terör örgütüne üye olma ya yardım etme ya da propagandasını yapma suçlaması ile karşılaşıyor. Bu suçlamaların tamamı soyut kalıyor hiçbir zaman somuta indirgenemiyor. Nitekim hakkımda açılan TCK 314/2’den yargılanıp beraat ettim. İHD Yönetim Kurulu olarak 2018’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştirdiğimiz açıklamamız nedeni ile dernek başkanı olarak ben TCK 125/1’den yargılanıp beraat ettim. Yine dernek olarak her yıl yaptığımız Ermeni Soykırımı ile ilgili açıklama nedeni ile de TCK 301. maddeden yargılanmam devam ediyor. Bunun dışında çeşitli dernek denetimleri nedeni ile idari para cezaları ve soruşturmalar ile de uğraşıyoruz.”
Gergerlioğlu: “17 Mart 2021’de Meclis genel kurulunda, Yargıtayca onaylanan hapis cezası onaylandı ve Cumhurbaşkanlığınca Meclis’e yollanan tezkerenin okunması ile birlikte milletvekilliğim düşürüldü. Anayasa Mahkemesi’nin 1 Temmuz 2021’de aldığı kararla haklarımın ihlal edildiği hükmüne varıldı ve 16 Temmuz 2021 tarihinde yeniden milletvekili oldum.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yakın komşumuz İran’da şu anda yaşanan insan hakları mücadelesi için neler söylemek istersiniz?
Türkdoğan: “İran’da, Amini’nin işkence ile öldürülmesinden sonra ailesinin ve yakın arkadaşlarının itirazı Kürt kadınlarının itirazına dönüşmüştür. Kürt kadınlarının ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganı etrafında başlattığı isyan oldukça önemli sonuçlar doğurmuş ve tüm İran halkına mal olmuştur. İran rejimi reform yaparak talepleri karşılayacak ya da ülke daha büyük bir kaos ile karşı karşıya kalacak. Bu mücadeleyi İran’da yürüten insan hakları savunucuları işkence, hapsetme, öldürülme ve ölüm cezası ile tehdidi ile karşı karşıyadır. Orada verilen mücadele önemli ama bir o kadar da zor mücadeledir. Daha fazla uluslararası dayanışma gerekiyor.”
Türkiye’nin şu andaki en büyük sorunlarından mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin hakları konusunda neler yapılmalı?
Türkdoğan: “Türkiye’de mülteci/sığınmacı/göçmenlerin hakları konusunda yapılacak ilk şey nefret söylemi ile mücadele etmek ve nefret suçları yasası çıkartmaktır. Meseleye buradan bakılmalıdır. Aksi takdirde ekonomik kriz zamanlarında en fazla hak ihlaline sığınmacılar kalmaktadır.”
Gergerlioğlu: “Türkiye’de bu konuda maalesef büyük eksiklikler mevcut. Ancak vurgulanması gerekli en önemli nokta bu insanların seslerinin çıkmaması ve duyulmaması. Bu insanlar hiçbir şekilde sesleri dile getiremiyor ve haklarını savunamıyor. En çok hak ihlaline uğrayan kesimlerin başında sığınmacılar, mülteciler geliyor.”
İHD ve TİHV Dokümantasyon Birimi/Merkezi verilerine göre 2022 yılının ilk 11 ayında:
- Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 8 Aralık 2022 tarihi itibariyle 1’i çocuk 15 kişi yaşamını yitirdi, 1’i çocuk ve 12’si mülteci toplam 23 kişi yaralandı.
- Gözaltında bulunan 1 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
- Ülke içinde yaşanan silahlı çatışmalar sonucunda en az 21 güvenlik görevlisi (16’sı asker, 4’ü polis, 1’i korucu), 70 militan, 5 sivil olmak üzere en az 96 kişi yaşamını yitirdi. Aynı dönemde 33 güvenlik görevlisi (23’ü asker, 8’i polis, 2’si korucu), 22 sivil olmak üzere en az 55 kişi yaralandı.
- Hapishanelerde hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. çeşitli gerekçelerle en az 61 kişi yaşamını yitirdi.
- Mülteciler/göçmenler, Kürtler, LGBTİ+’lar, Aleviler ve gayri müslimleri hedef alan ırkçı ve nefret içerikli saldırılar sonucu 15 kişi yaşamını yitirdi, 41 kişi yaralandı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu:
- Türkiye’de 2022 yılının ilk 10 ayında en az bin 521 işçi yaşamını yitirdi.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında:
- 24 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. 252 basın çalışanı hakkında açılan 107 davanın görülmesine devam edildi.
- 15 gazeteci haber takibi sırasında kolluk kuvvetlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldı.
- Saldırılar sonucu 1 gazeteci yaşamını yitirdi, en az 3 gazeteci ise yaralandı. 5 gazeteci tehdit edildi.