AKP politikaları, toplumsal baskı ve enflasyon: Doğum kontrolü Türkiye’de neden zorlaştı?

Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerindeki maddi sorunlar ve doğum kontrol haplarına gelen yüzde 100, ilaç sektörüne gelen yüzde 37’lik zam, doğum kontrol yöntemlerine ulaşımı zorlaştırdı. Aile sağlığı merkezlerinde ise materyal yetersizliğinden dolayı iğne, kondom ve hap desteği sağlanamıyor. Yoksullar, kadınlar ve dezavantajlı gruplar, mevcut durumdan en çok etkilenenler. Doğum kontrol yöntemlerine erişimle ilgili sorunları Jinekolog Irmak Saraç ve Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu’ndan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı (TAPV) cinsel sağlık eğitmeni Nurşen Kanbur Medyascope’a anlattı.

Bireyler doğum kontrol yöntemlerinden hem cinsel yollarla bulaşabilecek hastalıklardan korunmak hem de istenmeyen gebeliği önlemek için yararlanmak istiyorlar. Fakat bu imkânlara erişmek isterken maddi imkânsızlık, altyapı sorunları ve sağlık personellerinin müdahaleleri gibi sorunlarla karşılaşıyorlar. Günümüzde iyice zorlaşan doğum kontrol yöntemlerine erişim, geçen yıllardan bu zamana kadar sürekli kısıtlandı. 2010’da başlayan sağlıkta dönüşümle; aile planlama (AP) merkezlerinin klinik çalışmalarının seyrekleşmesi, başka AP merkezlerinin işlevlerinin azaltılması, bir kısmının kapatılması veya bazılarının yerlerinin değiştirilmesi sonucu insanların ulaşımı da zorlaştı. Türk Tabipler Birliği (TTB) Yönetim Onur Kurulu Üyesi ve Opr. Dr. Irmak Saraç, doğum kontrol hizmetleri üzerine Medyascope’a konuştu.

İmkân var ama yetersiz

Doğum kontrol hizmetlerine, sağlıkta dönüşüm programı öncesi AÇSAP (Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması) aile planlaması birimlerinde ve devlet, eğitim araştırma hastanelerinin aile planlaması merkezlerinden ulaşılıyordu. Aile hekimliğine geçilmesi sonucunda Dr. Irmak Saraç, bazı şartlara sahip aile hekimlerinin spiral uygulaması yaptığını ancak iş yükü, altyapı, personel eksikliği ve sertifikalı hekim yetersizliği nedeniyle aile hekimliklerinde de spiral uygulamasının durdurulduğunu söyledi. Saraç, günümüzde doğum kontrol hizmetlerinin sağlıklı yaşam merkezlerinde devam ettiğini söylese de sayılarının yetersiz olduğuna dikkat çekti.

Kondom, doğum kontrol hapları, aylık ve üç aylık iğnelerinin temin edilmesinde zorluklar yaşansa da danışmanlık sonrasında alınabildiğini anlatan Saraç sözlerine devam etti: “Eski AÇSAP’ların devamı olan sağlıklı yaşam merkezlerinde hizmet sunumu devam ediyor ancak sayıları oldukça az. Hastanelerdeki aile planlaması bölümleri fiili olarak kapandığı için burada da hizmet sunumunda büyük aksaklıklar var.”

Sağlıkta dönüşüm öncesi dönemde iyi işleyen bir sistemi olduğunu savunan Irmak Saraç, 2012 sonrası devletin doğumu destekleyen politikalarıyla kürtaj karşıtı söylemler sonucunda durumun kötüye gittiğini söyledi.

Peki ya yoksullar?

İstenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere yoksulların erişimi üzerine konuşan Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu’ndan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı (TAPV) cinsel sağlık eğitmeni Nurşen Kanbur, yoksul kesimin yöntemlere kendi imkânlarıyla erişemediğini ve Sağlık Bakanlığı’nın da ücretsiz yöntemlere kısıtlama getirdiğini söyledi. Yoksul kesimin imkânının kısıtlı olmasından bahseden Nurşen Kanbur birçoğunun geri çekilme yöntemine başvurduğunu söylerken, “Geri çekme ile korunma oranının ne aşamada olduğunu TNSA verileri açıklanınca daha iyi görebiliriz ancak insanlar yöntemlere erişemeyince geri çekmeyle korunmaya çalışıyorlar” dedi.

Yoksullar, istenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere ücretsiz erişemezken bu imkânlara ilaç sektörüne gelen yüzde 37 zam oranıyla para ödeyerek ulaşmak da giderek zorlaşıyor. Söz konusu zamların ardından prezervatifler 100-200 (Türk Lirası) TL, ertesi gün hapları 200-300 TL, doğum kontrol hapları ise en düşük 170 TL’ye satılıyor.

Nurşen Kanbur, korunma imkânlarından yararlanmak isteyen bireyler için aile sağlığı birimlerinden ve CİMER’den talepte bulunmalarını, doktorlarından durumu üst birimlere iletmelerini isteyebileceklerini söylerken hastanelerin kadın doğum polikliniklerinden de spiral gibi yöntemleri temin edebileceklerini belirtti.

“Baskıya maruz bırakılarak hizmet alabiliyorlar”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bekarların da korunma imkânlarından yararlandığını fakat bekar erkeklerin kadınlar kadar sorun yaşamadığını belirten Kanbur, Önyargılar ve yanlış tutumlar maalesef hizmetlere yansıyarak kadınların bu hizmetlere erişiminin önünde engel oluşturabiliyor ya da aşağılanarak, baskıya maruz bırakılarak hizmet alabiliyorlar. Aslında sağlık personeli sadece 15 yaş altı ise istismar olduğu için müdahale etmeli, bunun dışında medeni durum ya da cinsiyet, bu yöntemlerin uygunluk kriterleri arasında değil. Yaşın sorulması bile gerekmez ama şimdiki kayıt sisteminde gerekiyor” diye sözlerine ekledi.

Bazı yöntemler, bazı durumlarda sağlık sorununun tedavisine de destek olabiliyor”

Koruyucu yöntemlere sadece gebelikten korunmak isteyenlerin değil, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmak isteyenlerin de talepte bulunduğunu ifade eden Kanbur, “Aynı zamanda bazı yöntemler, bazı durumlarda sağlık sorununun tedavisine de destek olabiliyor. Örneğin anemisi olan bir kadına hormonlu spiral takılırsa kanamalarını azaltıyor ve anemisinin tedavisi de demir tedavisi ile desteklenmiş oluyor. Bazı kistik hastalıklarda hormonal yöntemler tedavi amaçlı kullanılıyor” şeklinde konuştu.

Kanbur, kadınlar kadar trans bireylerin de bu imkânlardan yararlanması gerektiğini anlattı. Trans bireylerin sağlık kurumlarıyla iletişime geçerek talepte bulunabileceğini söyleyen Kanbur, trans erkeklerin sadece yöntem konusunda değil, rahim ağzı tarama programlarından da yararlanması gerektiğine değindi.

Merdiven altı

Bireylerin korunma yöntemlerine erişememesinin yarattığı sorunlardan birisi istenmeyen gebelik. Korunamadığı için gebelik dönemine giren kadınların birçoğu gebeliği sonlandıramayıp doğurmak zorunda kalıyor. Kanbur bu kadınların da maddi yetersizliklerden dolayı yüzüklerini satıp borç alarak veya temel ihtiyaçlarından kısması sonucu bu imkânı sağlayabildiğini anlattı. Nurşen Kanbur, hijyenik olmayan, merdiven altı ortamlarda kürtaja erişebilen kadınların sonrasında ağır bedeller ödediğini de söyledi ve ekledi: 

Anadolu’da kadınların rahim ağzına şiş, tığ gibi materyaller sokarak düşüğü başlatma deneyimleri yaşadığı vakalarla karşılaşıyorduk. Yeni yöntemlere erişememe durumu sonrası böyle şeyler duymadım ama yoktur diyemem, çaresiz kalan kadınlar her yola başvurabilir.”

Doktor Irmak Saraç ise yaşanılan mağduriyetin çözümüne yönelik şunları önerdi: ”Sağlık politikalarının değişmesi, hizmet içi eğitimlerin arttırılması (RİA Sertifikasyonu), altyapının sağlanması, ( muayene masası olmayan ya da bu ortamın sağlanmadığı pek çok aile hekimliği var), yasal bir hak olan isteğe bağlı gebelik sonlandırılmasının devlette sunulması ve devlet hastanelerinde aile planlaması kliniklerinin etkinleştirilmesinin sorunun çözülmesine katkıda bulunacağına inanıyorum.