Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Üniversite öğrencileri geçinemiyor | Hacer Foggo: “Bunu bir afet gibi ele almak gerekiyor”

Türkiye’de ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Ekonomik krizden en çok etkilenen gruplardan biri de öğrenciler. Ulaşım, kira ve üniversite yemekhanelerine gelen zamlar öğrencilerin geçinmelerini zorlaştırıyor. Bazı öğrenciler çalışarak eğitim hayatlarını sürdürürken, bazı öğrencilerse aldıkları burslarla eğitimlerine devam ediyor. Öğrencilerle ekonomik olarak yaşadıkları dar boğazı, CHP Yoksulluk Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo ile de ileride öğrencileri nelerin beklediğini konuştuk.

Ayşenur Hanlı, Bilgi Üniversitesi’nde tam burslu okuyan bir Elektrik-Elektronik Mühendisliği öğrencisi. Uşak’tan İstanbul’a üniversite eğitimi için gelen Hanlı, eğitimini sürdürebilmek için alanı dışında bir işte sigortasız çalışıyor. 

Öğrencilerin öncelikli sorunu barınma

Hanlı, yaşadığı geçim sıkıntısını anlatırken en büyük sorunun barınma olduğunu söylüyor. Okuduğu üniversitenin bazı yurtlarla anlaşmalı olduğunu söyleyen Hanlı, yurt fiyatlarının da eğitim ücreti kadar külfetli olması nedeniyle buraları tercih etmediğini belirtiyor.

Öğrencilerin barınmasının bir krize dönüştüğünü söyleyen Hanlı, İstanbul’da öğrenci evinde yaşıyor. Ev sahibinin kirayı artırma taleplerini kabul etmeyen Hanlı, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Şu an ev sahibim 20 bin Türk Lirası (TL) istiyor ama legal olarak yapabileceği maksimum zam, 7 bin 250 TL. Ev sahibim tarafından sürekli bir psikolojik baskı, sürekli bir tehdit…  Sürekli ailemi arayıp, ‘Size beddua ediyorum’ demeler gibi trajikomik olaylarla karşılaşıyorum.”

“Hiçbir üniversite öğrencisinin yeterli beslendiğini düşünmüyorum” 

Hanlı, vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencileri zorlayan bir diğer konunun yemekhane olduğunu söylüyor. Üniversitede yemekhane olmamasının da öğrenciyi ayrı bir masrafa soktuğunu söyleyen Hanlı, “Hiçbir üniversite öğrencisinin yeterli beslendiğini düşünmüyorum” diyor.

Hanlı, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Geçen yıl sınav haftamda sürekli okulda olmak zorundaydım. Derslerden çıkıp hemen eve dönebileceğim bir vaktim yoktu, laboratuvarları kullanmam gerekiyordu. Bu dönemde aç kaldığım için ateşim yükseldi ve hasta oldum. Bunlar, ‘Biraz karnım acıktı’ sorunlarından ziyade, okumamızı ve eğitim almamızı engelleyen sorunlara dönüşmeye başladı. Okulumuz yemekhane hizmeti sunmayışıyla öğrenciyi zorluyor. Ev içindeki mutfak harcamaları ise yumurta, zeytin, peynir gibi ihtiyaçlardan öteye gitmiyor. Bilgi Üniversitesi’nde tam burslu okumak bile aslında çok büyük bir lüks.”

“Kendimi ev içerisinde var etmeye çalışıyorum” 

Üniversite hayatının son yılına gelen Hanlı, şu an için tek amacının mezun olup, üniversitenin getirdiği maddi yükten kurtulmak olduğunu söylüyor. Sosyal ve kültürel faaliyetlere ise maddi kaygılar sebebiyle erişemediğini anlatan Hanlı, kendini geliştiremediğini, İstanbul’a geldiği gibi çalışma hayatına atıldığını belirterek “Az bir ücretle yaşamaya çalışıyorum” diyor:

“Sinemaya gittiğinizde 150-160 TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor. Akıl alır gibi değil. Ben kendi açımdan bu imkanları yaratamadım maalesef. Benim hayatım evde geçiyor. Bir yandan kendimi ev içerisinde var etmeye çalışıyorum.” 

Ailesinin destekleri, sigortasız işinden aldığı maaş ve devlet bursuyla yaşamını idame ettirmeye çalışan Hanlı, aldığı devlet bursunun sadece geçen ayın borçlarını kapatmaya yettiğini söylüyor.

“Kaliteli beslenmek istiyorsak 100 TL’yi gözden çıkarmamız lazım”

Haluk Gerger, Genetik ve Biyomühendislik 3. sınıf öğrencisi, ailesiyle İstanbul’da yaşıyor ama o da her üniversite öğrencisi gibi maddi kaygılar içinde eğitimini sürdürüyor. Gerger, barınma sorunu yaşamasa da ulaşım ve beslenme açısından zorluk çektiğinden bahsediyor. Bilgi Üniversitesi’nde okuyan Gerger de yemekhane sorunundan oldukça şikayetçi:

“Kaliteli beslenmek istiyorsak tek öğünde yaklaşık 100 TL’yi gözden çıkarmamız lazım çünkü her yer özelleştirilmiş ve kendi kafalarına göre bir fiyat belirliyorlar. Bunların da öğrenci dostu olmadığını söyleyebilirim. Bu konuda da söylemlerimiz olmuştu, ‘Kahve dükkanları yerine yemekhane açılsın veya sadece yemek yerleri kamu mülküne geçirilsin’. Üniversite yönetimi buna olumlu bakmadı ve okulun bunu karşılayamayacağını dile getirdi. Yıl sonu kârına baktığımızda yaklaşık 260 milyon TL civarında bir kâr eden üniversite isterse sıfırdan bir üniversite bile kurabilir.” 

“Ulaşıma para gidiyor ama vakit kaybı da söz konusu”

İstanbul’da yaşamanın başlı başına bir maliyet olduğunu söyleyen Gerger, İstanbul’da bir öğrencinin beslenmesinden barınmasına kadar rahat bir şekilde karşılayacağı tutarın çok yüksek olduğunu söylüyor. Gerger, okulunun Alibeyköy’de olduğunu ve okula gitmek için her gün Tuzla’daki evinden toplam 5 saatlik bir yol kat ettiğini anlatıyor:

“Durumum iyi olmuş olsaydı ben de Alibeyköy’de bir ev tutabilirdim. Durumum iyi olmadığı için, günde 4 aktarmayla okula geliyorum. Ulaşıma para gidiyor evet ama aynı zamanda bir vakit kaybı da söz konusu.” 

“Öncelik şu an beslenme ve ulaşım”

Gerger de, Hanlı gibi kültürel faaliyetlere bir bütçe ayıramadığını söylüyor. Gerger, kültürel faaliyetlere harcayacağı bütçeyi temel ihtiyaçlarına ayırmış:

“Kültürel aktiviteler, daha geri planda kalıyor çünkü oraya harcayacağım parayla iki öğün yiyebilirim. Zaten diğer arkadaşlarımız için de şöyle gerçekleşiyor bu durum: ‘Kirayı mı ödesem, yoksa kültürel aktivite mi yapsam? Akşam yemek mi yesem, bir konsere mi gitsem?’ Benzeri ikilemlerde kalıp daha yaşamsal olan şeyleri seçiyorlar.”

“Çocuklar artık memleketlerine gidemiyorlar”

Öğrenci görüşmelerinden yola çıkarak CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, öğrencilerin geçim sıkıntıları ve yoksullaşması üzerine konuştu. Foggo, öncelikle öğrencinin tanımı şöyle yapıyor:

“Üniversite öğrencisi ise tüm gününü kütüphanede geçirir değil mi? Derslerine giren, evinin kirasını düşünmek zorunda kalmayan kişidir öğrenci. Zaman zaman öğrenciler çalışıyorlardı tabii, kazandıkları parayla kitap alırlardı ya da ‘Kültürel olarak kendimi nasıl geliştiririm?’ diye düşünürlerdi. Bugün maalesef öğrenciler de derin bir yoksulluk yaşıyor. Zamlar geldi, artık aileler de çocuklarına destek olamamaya başladı. Çocuklar artık tatillerde memleketlerine bile gidemiyorlar.”

“Toplum temel ihtiyaçlarına kitlenmiş durumda”

Foggo, öğrencilerin geçim sıkıntısının eğitimlerini de olumsuz etkilediğini belirtti. Öğrencilerin maddi kaygılar sebebiyle birçok şeyden feragat ettiğini de Foggo, şöyle diyor:

“Çocuk tuttuğu evin parasını ödeyebilmek için arkadaşlarıyla birlikte çalışıyor. Sonra da sabah kalkıp okula gidiyor. O dersi anlamaya çalışıyor. Kendisini geliştirmek için ekstra bir kitap alamıyor,  bir kültürel etkinliğe katılamıyor. Öğrenciler dahil olmak üzere, bütün toplum sadece temel ihtiyaçlarına kitlenmiş durumda.”

CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo

“Cahilleşmeyle karşı karşıyayız”

Foggo sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu öğretim yılı başladığı zaman inanın öğrencilerin kapılarında hem ev sahipleri olacak, hem istemedikleri işleri yapmaya başlayacaklar. Çünkü kış geliyor ve kirasının yanına doğalgaz gibi, giyim gibi masraflar da eklenecek. Bir noktadan sonra çocuklar, ailelerine de çok fazla yük oldukları için, aileler de yoksulluk yaşadıkları için öğrenciler okulu terk etmeye başlıyorlar. Bunlar Türkiye’nin geleceğini de ilgilendiren şeyler. Gerçek bir kültürel cahilleşmeyle de karşı karşıyayız.” 

Foggo, geçmiş yıllarda öğrencilerin en büyük problemlerinin, daha fazla kitap alamamak, sinemaya konsere gidememek olduğundan bahsediyor. Foggo, bugün ise öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yaşadıklarını belirtiyor.

“Yerel yönetimlerin desteği lazım”

Foggo şöyle devam ediyor:

“Bu sorunu bir afet gibi ele almak gerekiyor ve belli ki binlerce çocuk açıkta kalacak. O yüzden belediyelerin bu sorunu afet gibi düşünüp, kendilerine ait arazilerde bu sorunu ortadan kaldıracak barınma merkezleri yapmaları gerekiyor.” 

Yetkili birimlerin öğrencilere sahip çıkması gerektiğini söyleyen Foggo, şöyle diyor:

“Yoksulluk gerçekten derinleşecek ve öğrenciler de bizim için, geleceğimiz için önemli. Yerel yönetimlerin destekleri lazım. Bu çocukların okumasını sağlamak için daha fazla yurt, daha fazla ücretsiz yemek için alanlar açılmalı. Bütçelere göre öğrenci yurtlarının yapılması gerekiyor. Çocukların psikolojilerini de düzeltmemiz gerekiyor. Hepimizin dayanışmaya ihtiyacı var. Öğrencilerin de çok büyük bir dayanışmaya ihtiyacı var.”  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.