Medyascope deprem bölgesinde: Adıyaman ceset kokuyor

Türkiye’yi yasa boğan depremin beşinci günündeyiz. Motivasyonumuzu eskisi gibi yüksek tutamıyoruz. Adıyaman depremden en çok etkilenen şehirlerin arasında yer alıyor. Şehirde sanki bütün binalar yerle bir olmuş. İnsanlar, bir umut enkazların arasından yakınlarının seslerini duymak için bekliyor. Adıyaman ceset kokuyor.

Adıyaman Valiliği’nin olduğu yere doğru ilerliyoruz. Arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Binanın içinde insan olmadığı anlaşılan yerlerde ise enkaz kaldırma çalışmaları başlamış durumda. Enkazların arasında yürürken Ali ile göz göze geliyoruz.

Kaç gündür yaşadığımız olayları ve içinde bulunduğumuz psikolojiyi kaldırmaya ve birbirimizi motive etmeye çalışıyoruz ancak ağzımızdan tek kelime çıkmıyor. Enkazların arasında yürüyoruz.

Adıyaman ceset kokuyor

Adıyaman ceset kokuyor

Adıyaman’a geldiğimiz ilk gün etrafta kimseler yoktu, şehir tabiri caizse kaderine terk edilmiş durumdaydı. Şimdi o boğucu sessizlikten hiçbir şey kalmamış. Etrafta anlaşılmayan sesler, bağrışmalar, ağlamalar, gereksiz bir kalabalık, birbirini iten insanlar, ne yapması gerektiğini bilmeyen insanlar, vinç ve jeneratör sesleri…

İlk gün gece 04:00 sıralarında bir enkazın içerisinden iki çocuğun canlı çıkmasını beklerken kafamı çevirdiğimde yalın ayak, sırtında battaniye ile yürüyen bir adam gördüm. O sırada soğuktan hareket edemediğimi fark ettim, arabada ısınmak için Ali Macit’in yanına gidiyordum. Adama, “Nereye gidiyorsun bu saatte?” diye sordum. “Bilmiyorum, yürüyorum işte” diye cevapladı. Bugün aynı adamı yeniden gördüm. Bu sefer ayağında ayakkabı vardı, sırtındaki battaniyenin yerini ise siyah şişme bir mont almıştı. Göz göze geldik, kimse gülümsemedi. Kafasını çevirip enkaza bakmaya devam etti. Ve şehirde anlamlandıramadığımız bir koku vardı.

Ali Macit ile valilik binasından uzaklaşıp ara mahallelere gitmeye karar veriyoruz. Ara mahallerde hâlâ dokunulmamış onlarca bina var. Henüz buralara yeterince çalışma ekipleri gelmemiş. Burada insanlar kendi imkânları ile çalışıyorlar. Adıyaman’daki son durumu anlatmak üzere anons çektiğim sırada bir vatandaş yanıma yaklaştı, anonsumu böldü ve “Hiçbir milletvekili gelmedi buraya bunu da yayınlayın” dedi. Anonsu kapatıp, adamın yanına gittim. Sitemkâr bir ses tonuyla şöyle konuştu:

“Diyecek bir şey yok. Hiçbir milletvekilimiz buraya uğramadı. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum, özellikle milletvekillerini iyi bir fırçalasın. Bu kadar, başka hiçbir şey demiyorum. Dört bir yerden, Avrupa ülkelerinden bile yardım geldi. Ama milletvekillerimizin hiçbir tanesi burada yoktur. Tuvalet ve banyomuz yok, gidemiyoruz, nereye gidelim? Evler harabe olmuş, müteahhitlerimiz sağ olsun iyi inşaat malzemelerinden çalmışlar. Allah böyle felaketleri düşmanıma dahi göstermesin. Tuvaletimiz yok, su yok, banyomuz yok, ev desen gitmiş zaten.”

“Benimle de röportaj yap”

Vatandaşın konuştuğunu gören Sağlık Bakanlığı memuru yanıma geldi. “Benimle de röportaj yapabilir misin?” dedi. Çadır eksikliği olduğundan ve Adıyaman’a acilen çadır gönderilmesi gerektiğinden bahsetti:

“Belki de dünya tarihinin en kötü felaketlerinden birini yaşıyoruz. Burada gerçekten bir koordine eksikliği var. Vekillerimiz sahada değiller, bize yeterince destek olmadılar. Şu anda bizim en acil ihtiyacımız çadır, çocukların giyimi için bot ve mont. Enkaz altında kalan bir sürü canımız var. Enkazların yüzde 20’sine ya ulaşıldı ya ulaşılmadı. Tüm toplumlara sesleniyorum: Çadır, çadır, çadır… Çadır istiyoruz.”

İnsanlar ilk günlerin aksine kaçmıyor ve konuşmak istiyor. Şanlıurfa’dan 20 kişilik ekibi ile Adıyaman’daki insanlara yardıma gelen Feridun’un da isteği aynı: “Buraya çok fazla gıda yardımı geliyor, bunlar israf oluyor. Bunun yerine AFAD çadır göndersin.”

Feridun’un çalışma arkadaşı Mehmet Sezer de, “Burada artık gıda yardımına ihtiyaç yok. Burada artık çadır, kazma ve çocuk ürünlerine ihtiyaç vardır” dedi.

Ara sokaklara girdikçe depremin insanları nasıl etkilediğini daha net bir biçimde görebiliyoruz. Evleri yıkıldığı için ağlayanlar, ne yapacağını bilemeyenler, depremden sağ kurtulduğu için kendini kötü hissedenler… Konuşuyoruz, insanlar bize depremden nasıl sağ kurtulduğunu anlatıyor. Konuşmaya devam ediyoruz, ailesinden 10 kişiyi aynı anda kaybettiğini anlatıyor.

Kentte hijyenik ped sorunu yaşanıyor

Şehir merkezinde ilerleyip bir parka ulaşıyoruz. İYİ Parti Gençlik Kolları parkın içerisine koordinasyon merkezi kurmuş. İnsanların çadır, su, yemek ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarını karşılıyorlar. İYİ Parti İstanbul gönüllüsü olarak önce diğer deprem şehirlerine ardından da Adıyaman’a gelen Göksel Göktürk ile kadınların hijyenik pede ulaşması konusunu konuşuyoruz. Kendi gözlemlerini şu şekilde aktarıyor:

“Birkaç kadının çekinceli durumu dikkatimizi çekti. Biraz geç de olsa anladık. Çok büyük bir hijyenik ped sıkıntısı var. Buradaki büyüklük şöyle, ayıplanacak veya cinsel çekinceler yüzünden değil, kadınların bunu dile getiremiyor olması. Kişisel, sadece kendi kullanacağı bir şey olduğu için istemekten çekiniyor. Söylesem lüks görünür mü diye düşünüyorlar. Biz bundan sonra gittiğimiz her yerde kadın varsa hijyenik pede ihtiyacı olup olmadığını sormadan teslim ediyoruz.”

Göktürk de tıpkı diğer insanlar gibi tuvalet ve ısınma sorununa da dikkat çekti:

“Tuvalet sorunu var çünkü sular akmıyor çoğu yerde. Binaların tuvaletleri kullanılamıyor. Hijyen bu konuda çok önemli ama kadınların ped sorunu çok önemli. Yardım gönderenlerin de aklına ilk gelen şey hijyenik ped olmuyor. Erzak, battaniye gönderiyorlar ama hijyenik ped hemen akla gelmiyor. Burada büyük bir eksiklik var. Bolca gönderilmesi gerekiyor. Rica ediyorum, battaniye, gıda malzemeleri gibi çoğu ürün benim gördüğüm kadarıyla ulaştı. Tabii eksik hâlâ çok fazla ama hijyenik ped konusunu es geçmemek lazım. Koli koli gönderilsin, kadınların hijyenik ped ihtiyacı çok fazla var.”

Göksel Göktürk’ün üzerine bastığı konu çok önemli ve değerli. Konuştuğumuz kadınlar regl dönemleri gelince ne yapacaklarını bilemediklerini söylüyorlardı. Halihazırda regl olan kadınlar, buldukları bez parçalarını kullanıyorlar. Şehir yıkıldığı ve raflar boşaldığı için hijyenik pedi satın almaları veya bulmaları çok zor. Kadınlara, seslerini duyurmak için dediklerini yazacağımın sözünü vererek Macit ile birlikte yeniden Adıyaman Valiliği’ne doğru yola çıkıyoruz.

Garip bir koku

Arabadan şehrin yerle bir olduğunu görüyoruz. Her yerden enkaz çalışmaları yüzünden tozlar yukarı çıkıyor. İnsanlar yürüyor, çok fazla ses var ve garip bir koku. Şehrin bu şekilde yıkıldığını görmek tarifsiz duygular oluşturuyor.

Adıyaman ceset kokuyor.

Arabadan sessizce enkazı ve gözümüzün önünde yıkılan şehri izliyoruz. Arabayla valiliğin önüne gitmeye çalışıyoruz ancak yollar kapalı. Ara sokaklara girdikçe telaşlanıyoruz. Binalar ağır hasar almış, eğilmiş ve yıkılmaya yüz tutmuş. Ara sokaklardan çıkıp arabayı daha sakin bir yere park ettikten sonra yürümeye karar veriyoruz. Yürürken aldığımız koku ve insanların ağlama sesi ile birlikte yerlerde çıkarılan ve battaniyeye sarılan cansız bedenler görüyoruz. Vinç kapattığı için daralan ve aşırı insan kalabalığından dolayı sıkışık olan bir yolda yürürken ayağıma bir şey takılıyor. Bir battaniye… İçinde cansız bir beden var. Takıldığım için battaniye açılıyor…

Adıyaman Valiliği’ne gidiyoruz çünkü orası koordinasyon merkezi olarak kullanılıyor. Her ne kadar şehirde bir koordinasyon olmasa da. Çünkü gelen yardım malzemeleri organize bir şekilde dağıtılamıyor. Etrafa kıyafetler bırakılmış, insanlar kıyafetlerin arasından gidip kendilerine uygun olan eşyaları alıyor. Genel olarak şehre gıda ve diğer yardım malzemeleri gelmeye başladı. Bu konuda bir sorun yok. Adıyaman’a girişte çok yoğun bir trafik görebiliyoruz. Başka şehirlerden, ilçelerden ve kurumlardan yardımlar tırlarla beraber geliyor. Ancak dağıtımı konusunda organize olunabilmiş değil.

Valiliğe yaklaştıkça kalabalık artıyor. Kurumların, belediyelerin, şehirlerin arama kurtarma ekipleri, Kızılay, UMKE, AFAD gibi birçok resmi kurum yanında gönüllüler mevcut. İnsanlara yardım etmeye çalışıyorlar. İnsanlara sıcak çorba veriliyor, diğer ihtiyaçları karşılanıyor.

Valilikten uzaklaşıp ilerledikçe aynı kaos ortamında buluyoruz kendimizi. Bu sefer kokunun ne olduğunu anlıyoruz: Koku, ölen insanlar beklediği için enkazdan geliyor… Adıyaman ceset kokuyor…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.