Medyascope deprem bölgesinde: Yurttaşlar şehri terk ediyor

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin üzerinden 15 gün geçti. Muhabir arkadaşım Ali Macit ile 6 Şubat’ta ilk defa Adıyaman sınırlarına girdiğimizde karşılaştığımız manzara ile bugün gördüğüm manzara aynı değil. Yurttaşların sayısı azalmış, enkaz başında yakınlarını bekleyen umut dolu gözlerin yerini, moloz kaldıran vinçler almış. Adıyaman’da yurttaşlar şehri terk ediyor.

Adıyaman merkeze geçmeden önce, depremden en çok etkilenen ilçelerden Besni’ye gidiyorum. 6 Şubat’ta ilk defa Besni’ye gittiğimde yurttaşlar kendi imkânlarıyla enkaz altında kalan yakınlarını çıkarmaya çalışıyordu. Yurttaşlar unutulduklarını, yardımın gelmediğini söylüyordu. Şimdiyse tıpkı merkez gibi Besni de sessizliğe bürünmüş durumda.

Şehrin merkezine doğru giderken bir topluluğun yol kenarına düzensiz çadırlar kurduğunu gördüm. Neler olup bittiğini anlamak için yanlarına gittim. Besni’de depremden kurtulan bir aile, kendi imkânlarıyla yaklaşık 11 çadır kurmuş. Yurttaşlar bana kendilerine yardım gelmediğini, yoldan geçenlerin gıda yardımı yaptığını söyledi.

Mikrofonlarımıza konuşan Esen Kartal, “Çoluk-çocuk burada perişanız. Naylonların içerisinde kalıyoruz. Hep hasta oldular. Nereyi arıyorsak, ‘Çadır kent kurulacak’ diyorlar, bir şey yok. Odunumuz, düzgün yiyecek içeceğimiz yok. Bir sürü insan burada kalıyoruz. Çocukların burunları akıyor, kirden görünmüyor. Banyo yapamıyoruz, ışığımız yok, karanlıktayız, hasta olduk. Bize çadır versinler, yardım etsinler. Burada nereden baksak 11 çadır var. Her çadırda 12 kişi” dedi.

Adıyaman'da yurttaşlar şehri
Adıyaman’da yurttaşlar şehri terk ediyor.

“Soğuktan öleceğiz”

Yol kenarında kendi imkânlarıyla kurdukları çadırlarda yaşayan Gürcü Kartal ise, “Yıkık çadırda altı tane çocuk oturuyor. Akşam çadır yıkıldı, bir çocuğu doktora götürdük. Biz depremden ölmesek de burada soğuktan öleceğiz. Açlık yine tamam da çadırlarımız yok. Yemek getiriyorlar ama çadırlarımız yok, insanlıktan çıktık. Canımızı aldık, buraya kaçtık. Buradan da bir yere gidemiyoruz. Bize ya bir ev versinler ya da çadır versinler. Altı tane çocuğu burada öldürelim mi?” diye konuştu.

Ardından Besni ilçesine bağlı Taşlıyazı Köyü’nü ziyaret ettim. Tarihi bir kayanın yamacında yaşayan Ali Denizhan, deprem nedeniyle kayanın koptuğunu bu nedenle korktuklarını söyledi. Kayayı görmek için evine gitmeyi teklif ettim.

Can güvenliğinin olmadığını belirten Denizhan, kayanın evine zarar vermesinden korktuğunu söyledi:

“Bu kaya tarihi bir kayaydı, çok yüksekti, minareden daha yüksekti. Kökünden koptu, üstünden değil. Depremde yıkıldı ve yan yattı. Bu evde benim can tehlikem var. Can güvenliğimiz yok. Bu kayanın devlet tarafından bir an önce kırılıp kaldırılmasını istiyorum. Kaya ufak değil, yan yatarsa o da yatar biz de yatarız.”

Taşlıyazı Köyü’nde yurttaşlar evlerinin hasarlı olduğunu, bu nedenle çadırlarda kaldıklarını söyledi. Bazı yurttaşlar, gelen ilk ekibin evlerine “hasarlı” tespiti koyduğunu, daha sonra gelen ekibin ise evleri için “hasarsız” dediğini belirtti.

Yurttaşlar e-devlete girdiklerinde evlerinin “hasarsız” gözüktüğünü söyledi. Ancak yine de yurttaşlar evlerine girmeye korkuyor. Bu nedenle çözüm bulunana kadar çadırlarda kalıyorlar.

Arama-kurtarma çalışmaları neredeyse bitmiş

Adıyaman yardımın en geç ulaştığı şehirlerden biriydi. Adıyaman’a yardım üçüncü günün sonunda gelmeye başlamıştı. Yardımlar gelene kadar yurttaşlar enkazları kendi imkânları ile kaldırmaya çalışıyordu. Var olan ekipler yetersizdi ve hava şartları bugün olduğundan çok daha kötüydü. Yurttaşlar, ateş yakarak enkazlarının başında umut dolu bakışlarla bekliyorlardı. Depremin ilk haftasındaki kalabalık, kaos ortamı depremin 15. gününde yok olmuş durumda. Şehri bir sessizlik kaplamış. Binalar yıkılmış, arama-kurtarma çalışmaları neredeyse bitmiş. Artık vinçler moloz yığınlarını kaldırıyor, bu molozlar kamyonlar eşliğinde götürülüyor.

Hijyen hâlâ problem

İlk haftalarda yaşanan çadır, ısıtıcı, seyyar tuvalet problemi hâlâ devam ediyor. Ancak ilk haftalara kıyasla şehrin bu ihtiyaçları bir ölçüde karşılanmış durumda. Öte yandan hijyen hâlâ büyük bir problem. Yurttaşlar, içme ve temizlik suyuna ulaşımda sorun yaşıyorlar.

Konuştuğum yurttaşlar da benim gibi şehirde nüfusun azalmasında şikâyetçi ve korktukları bir konu var: “Ya bu yardımlar da kesilirse?”

Aslında bahsettikleri yardımlar büyük değil. Sokak başlarında resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları, dernekler yemek ve çay dağıtıyor. Yurttaşlar bu yardımların da azalmasından endişe ediyor.

Sokak başlarına kurulan çadırlarda yaşam zor. Hâlâ seyyar tuvaletin gelmediği ancak çadırların yoğun olarak kurulduğu sokaklar var. Buralarda yurttaşlar tuvalet ihtiyaçlarını ıssız çimenlik köşelerde gideriyorlar.

Bazı yurttaşlar çocuklarının eğitimlerinin aksadığını, deprem bölgesi bile olsa çadırlarda çocuklara eğitim verilmesi gerektiğini söylüyorlar.

Şehirden bir toz dumanı kalkıyor. Kafamı çevirdiğim her yerde bir enkaz ve moloz yığınına rastlamak mümkün. Ancak yine de yurttaşlar burada bir yaşam mücadelesi veriyor. Evi yıkılmayan veya az hasar olan yurttaşlar binalarının içinden eşyalarını çıkararak şehri terk ediyorlar.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.