Depremin üzerinden 16 gün geçti. Adıyaman merkezde günlerdir sahada bulunan Medyascope muhabirleri ile dile getirdiğimiz problemler devam ediyor. İlk günlere kıyasla yardımlar gelmiş olsa da problemler tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Adıyaman merkezde insanların hala seyyar tuvalete ihtiyacı var. Çadır kentlere getirilen seyyar tuvaletler yeterli olmamakla beraber hijyenik de değil. Aynı zamanda insanların hepsi çadır kentlerde kalmıyor. Bazı vatandaşlar mahalle aralarında buldukları çimenlik alanlara çadır kurmuşlar ve orada kalıyorlar. Merkeze girdiğinizde çeşitli yerlerde düzensizce kurulmuş çadırlar görebilmek mümkün. Çadırlarda yaşam zor. İnsanlar umutsuz ve karamsar. Bundan sonra ne olacağına dair hiçbir fikirleri yok. Aynı zamanda çadırların içerisinde yetkililerden gelecek umut dolu ve onları mutlu edecek açıklamaları bekliyorlar. Yardımların geç gelmesinin ve Adıyaman’ın unutulmuş olmasının verdiği öfke yerini büyük bir çaresizliğe bırakmış durumda. Çünkü ne yapacaklarını bilmiyorlar.

“Düzensiz kurulan çadırların tuvalet sıkıntısı var, hijyen sorunu var” diye sürekli yazmamızın sebebi su olmaması. Su olmadığı için insanlar duş alamıyor ve temel ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Suya ulaşım kısıtlı, seyyar tuvalet imkânları yok. Çadır kentlerdeki tuvaletlerin ise yetersiz olduğunu belirtiyor vatandaşlar.
Aynı zamanda konteyner evler veya prefabrik evlerin daha pratik ve yaşanılabilir olduğunu belirtiyorlar. Vatandaşlar, konteyner veya prefabrik ev istiyor.
İlk günlerdeki korku dolu bekleyişlerin yerini şimdi büyük bir hayal kırıklığı ve çaresizlik almış durumda. Özellikle çocuğu olan aileler, çocuklarının gelecekleri konusunda büyük bir endişe içerisindeler. Çadırların bulunduğu herhangi bir bölgeye gittiğimizde aşağı yukarı karşılaştığım manzaralar aynı. Kadınlar, kısıtlı imkânları ile yemek yapmaya çalışıyor. Aynı zamanda çadırın düzeni, temizliği ve koordinasyonu ile ilgileniyorlar. Bu durumda kadınların üzerinde iş yükü çok daha fazla artmış durumda. Kısıtlı imkânlarla ailelerinin hayatlarını sürdürmelerine yardımcı oluyorlar. Aynı zamanda çocukları ile ilgileniyorlar. Çadırlarda toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı kadınların üzerinde çok fazla yük var. Konuştuğum kadınlar da bu durumun farkında ancak ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Sadece hayatta kalmaya odaklanmış durumdalar. Henüz depremin şokundan çıkmadan, neler olup bittiğini anlayamadan kendisini ailesinin karnının doyurmak için yemek yaparken bulan kadınlar mevcut.
Birçok vatandaş şehri terk etmek istiyor ancak bunun için imkânları yok. Adıyaman merkezde yaşayan ve evi hasar alan birçok insan toparlayabildikleri eşyalarını alarak şehri terk etti. Maddi gücü olan vatandaşlar depremden daha az etkilenen şehirlere veya çevre illere gitti. Maddi gücü şehri terk etmeye yetmeyen vatandaşlar ise çadırlarda, olacaklardan habersiz bekliyorlar.
Beni etkileyen bir konuşmadan bahsetmek istiyorum. Dün (20 Şubat) bir çadır topluluğunun olduğu ara sokakta dolaşırken konuştuğum bir vatandaş sitemkar bir ses tonuyla, “Peki bu yardımlar da kesilirse ne yapacağız?” diye sordu. Cevap veremedim çünkü ben de bilmiyordum.
Depremin üçüncü gününden sonra Adıyaman’a yardımlar gelmeye başladı. Gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, resmi kurumların gönüllüleri ve bir sürü kişi vardı. Şimdiyse neredeyse insan kalmamış durumda. İnsanlar bölgeyi yavaş yavaş terk ediyorlar. Merkezde şu an çeşitli kurumların, derneklerin, gönüllülerin ve resmi kurumların kurduğu çadırlar var. İnsanlara yemek, çay dağıtıyorlar. Vatandaşın sorduğu soru yerli yerindeydi. İlk günlerde o kaos ortamı hiç bitmeyecek, sonsuza kadar sürecek gibiydi. Şimdi binaların molozları kamyonlara konularak götürülüyor. Peki geride kalan yardımlar da giderse? Ne olacak?
Depremden Adıyaman’ın köyleri de etkilendi. Adıyaman’ın Eski Kahta Köyü yamaçlarında dev bir kaya depremde ikiye bölündü. Bazı kayalar evlerin üzerine düştü, köy sakinleri ise bölgeyi terk edip çadırlarda yaşamaya başladı.
“Evlerimize girmemiz için kayanın kırılması lazım”
Evi kayanın düştüğü konuma 50 metre uzaklıkta olan bir vatandaş çadırda kaldıklarını belirterek kayanın kaldırılması için yardım çağrısında bulundu:
“Deprem sırasında evdeydik. Deprem olmaya başlayınca evden çıktık. Sabah geldiğimizde taş birbirinden ayrılmıştı. Devletin gelmesini bekliyoruz. Evlerimize girebilmemiz için taşın kırılması lazım. Hepimiz dışarıdayız, çadırlarda yaşıyoruz. Hayvanlarımız var. Evimin taşla arası 50 metre. Bu taşın kırılması lazım.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Eve yanaşamıyoruz”
Evinin üzerine dev kaya düşen Hacı Bulgur, depremden sonra kayada çatlama meydana geldiğini belirterek yardım çağrısını yineledi:
“Dinamit patlar gibi patladı, büyük bir ses geldi. Hemen annemi alıp dışarı çıktım. Sabah baktığımda taş ikiye çatlamıştı. Evimiz yerle bir oldu. Taş evimizi iki metre aşağıya kaldırmış. Ev şu an çok tehlikeli, eve yanaşamıyoruz. Acilen bize yardım gerekiyor çok zor durumdayız, bu taşın kırılması gerekiyor.”
Adıyaman Kahta’ya gittik. İlk günlerde Kahta’ya ulaşmamız çok zordu çünkü Kahta’ya giden yol kapatılmıştı sadece ambulans ve yetkili girişlerine izin veriliyordu. Bu nedenle ilk defa Kahta’daki yıkımı görme şansım oldu. Kahta’da yaşam devam ediyor. Yıkılan, (ağır ve az hasarlı olmak üzere) hasar alan binalar var. Bazı insanlar evlerine girmeye korktuğu için çadırda kalıyor. Evi az hasar alan veya binası hasarsız insanlar da evlerine giriyorlar.
Medyascope deprem bölgesinde | Ayşegül Karagöz’ün Adıyaman izlenimleri: Yurttaşlar şehri terk ediyor