Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Afet yönetiminde yerel yönetimlerin önemi – Yerel yönetişim uzmanı İnan İzci: ”Belediyelerin yetki, sorumluluk ve kapasiteleri arttırılmalı”

Afet yönetiminde yerel yönetimlerin önemini ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yeterince inisiyatif alıp alamadıklarını öğrenmek adına yerel yönetişim uzmanı İnan İzci ile konuştuk. İzci, her belediyenin kendi yerel koşullarına bağlı afet risklerini tanımlamak ve bunları etkin yönetmesi ile depremlerin yol açtığı büyük felaketleri önlemenin mümkün olduğunu söyledi.

Yerel yönetişim uzmanı İnan İzci, afet yönetiminde yerel yönetimlerin önemini ve Türkiye’de afet ile ilgili mevzuat ve planları Medyascope‘a değerlendirdi.

”Deprem doğrudan afet değildir”

Dayanıklı zeminde inşa edilmeyen yerleşimler ve dayanıklı olmayan binaların depremi afete çevirdiğini vurgulayan İzci’ye belediyelerin deprem sürecinde yeterince inisiyatif alıp alamadıkların sorduğumuzda ise şu cevabı verdi:

“Genel olarak merkeziyetçi yönetim tarzının yol açtığı sorunlar mevcut. Ülkemizde şehir planlama ve imar izni verme yetkisi merkezi yönetime verilmiş durumda. Mevcut yerleşimlerde kentsel dönüşüm yapmak yetkisi de yine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait. Kısacası nerede, nasıl yerleşimler kurulabileceği yerel yönetimlerin elinde değil. Bu nedenle belediyelerin şehirleri depreme karşı dayanıklı hale getirme imkânı yok denecek kadar az. Ancak küçük ölçekte imar planlama yapmak, binaları deprem açısından kontrol etmek ve ruhsat vermek yetkisi belediyelere bağlı.”

İnan İzci

Depreme bağlı afet riskinin önlenmesinin birçok kademe ve sürece yayıldığını ifade eden İzci, şöyle devam etti:

”Zemin sağlamlığı, kat sayısı, bina temelinin yapısı, kullanılan malzeme, denetim ve kontrol gibi farklı süreçlerde riskin azaltılması ile afetler önlenebilir. Bunun için merkezi ve yerel yönetim arasında tam bir uyum ve işbirliğinin sağlanması gerekiyor. Uygulama denetiminin şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı olması durumunda toplumun tüm bu süreç ve adımları izlemesine ve etki etmesine olanak verilir. Halihazırda deprem riskini yönetmek açısından yerel sivil toplumun ve belediyelerin rolü oldukça kısıtlı. Öte yandan deprem sonrası ortaya çıkan afetlerde belediyelerin sınırlı yetki, kapasite ve kaynakları mevcut. Şubat 2023’te ortaya çıkan büyük sonuçla belediyelerin başa çıkabilmesi söz konusu olmadı. Ne bütçe ne personel ne de ekipman buna izin veriyor. Dengeli ve denetime açık bir yerelleşme afet riskini azaltmak veya etkin afet sonrası müdahaleler açısından gerekli. Ortaya çıkan tablo bunu işaret ediyor.”

”Belediyelerin yetki, sorumluluk ve kapasiteleri arttırılmalı”

Bundan sonraki süreçte belediyelerin rolünün önemini vurgulayan İzci, ‘‘Büyük depremler ağır afetlere yol açabiliyor. Bunlar ise çok yüksek düzeyde can ve mal kaybına sebebiyet veriyor. Belediyeler yerel halkın ortak ihtiyaç ve taleplerini yerine getirmek için kurulmuştur. Devletin Anayasa’da tanımlanmış (Madde 5) yaşam hakkını korumak görevi bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında belediyelerin yerel halkı afet risklerine karşı korumaları anayasal görevleri olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. İnan İzci aynı zamanda belediyelerin afet sonrasında insanların kurtarılması, fiziki, sosyal ve psikolojik toparlanmada da rol üstlenebileceklerini düşünüyor.

İzci, belediyelerin söz konusu rolleri yerine getirmelerinin önemli olduğunu ve bunun için gerekli olanları şöyle anlatıyor:

”Belediyelerin yetki, sorumluluk ve kapasiteleri artırılmalı. Her belediye kendi yerel koşullarına bağlı afet risklerini tanımlayabilirse ve bunları etkin yönetebilirse depremlerin yol açtığı büyük felaketleri önlemek mümkün olur. Stratejik planlama ve bütçe tahsisinde buna öncelik verilmeli. Merkezî yönetim ve sivil toplumun aktif biçimde, uyumlu ve işbirliği içinde çalışması gerekir. Bu ise merkezî yönetimin belediyelere daha fazla yetki ve kaynak vermesini gerektiriyor.”

”Ülkemizde afet ile ilgili mevzuat ve planlar kötü denmeyecek durumda”

Afetle ilgili mevzuatları ve planları da değerlendiren İzci, ”Ülkemizde afet ile ilgili mevzuat ve planlar kötü denmeyecek durumda. Ancak uygulama kısmı sorunlu. Hem merkezî hem yerel düzeyde uygulamanın güçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için vatandaşların ve sivil toplumun afet risk yönetimine dahil edilmesi iyileştirmeye katkı sağlayacaktır. Daha bütünsel, şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı afet risk politika ve planlarının uygulanmasına ihtiyaç var. Yerel yönetimler ise yerinde sorun tespit etmek, önlemler almak ve gerektiğinde müdahale etmek için bu alanda güçlendirilmelidir” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.