Fransa’da emeklilik reformu protestoları 3. ayında | Gösterilere katılan bir Türk vatandaşının izlenimleri

Fransa’da halk, Emmanuel Macron ve hükümetinin emeklilik yaşı reformunu protesto ediyor. Geçen hafta 570 binden fazla kişinin katıldığı protestolar, yakın zamanda sona erecek gibi görünmüyor. Protestolara katılanlardan biri de 26 yaşındaki Dilara Aldanmaz. Altı yıldır Fransa’da yaşayan Aldanmaz, gözlemlerini ve düşüncelerini Medyascope‘tan Mehmet Ali Yıldırım’a anlattı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istiyor. Macron ve hükümetin bu yasa tasarısı, ülkede her yaş grubundan ve sosyal sınıftan insanın tepkisini topladı. Tepkiler, protestoya dönüştü. 6 Nisan Perşembe günü resmi kaynaklara göre 570 bin, resmi olmayan kaynaklara göre ise 2 milyondan fazla kişi protestolara katıldı ve hayat durma noktasına geldi.

Fransa’da protestolar 2,5 aydır devam etmesine rağmen özellikle mart ortasından beri protestocular ve polis arasında şiddetli çatışmalar çıkıyor. Hükümet reformlar konusunda geri adım atmıyor. 14 Nisan’da Fransız Anayasa Konseyi, kanun tasarısı hakkında bir karar verecek. Konseyin tasarıları veto etme hakkı da olsa, uzmanlara göre hükümetin aleyhine bir karar verilmeyecek.

Eylemler, Macron’un onay oranında da ciddi bir düşüşe yol açmış durumda. Yapılan anketlere göre, şu an bir seçim yapılması durumunda, geçen sene Macron’a seçimi kaybeden sağcı Marine Le Pen, mevcut cumhurbaşkanından daha fazla oy topluyor. Ancak bu hiç gerçekleşmeyecek. Fransız anayasasına göre bir isim üç dönem arka arkaya cumhurbaşkanlığı yapamıyor. 2027’de görev süresi dolacak olan Macron’un, tekrar cumhurbaşkanlığı yarışına girebilmesi için 2032’ye kadar beklemesi gerekecek.

Kendini biraz tanıtabilir misin? Ne zamandır Fransa’dasın ve neler yapıyorsun?
Merhaba, ben Dilara Aldanmaz. 26 yaşındayım ve altı senedir Fransa’nın Strasbourg şehrinde yaşıyorum. Liseyi İstanbul’da bitirdikten sonra psikoloji okumak için Strasbourg’a geldim. Halen burada eğitimime devam ediyorum.

Eylemlerden ne zaman haberin oldu? Fransa’da ilk kez mi bir eyleme katıldın? Eğer değilse ilki neydi?

Emeklilik reformu sebebiyle düzenlenen eylemler bu senenin ocak ayında başladı ve ilk günden beri takip ettiğim bir konu. Gündelik yaşamı durma noktasına getirebilecek çaptaki bu grevler Fransa’da ikamet eden herkesi etkiledi. Başta Paris, Marsilya, Lyon gibi büyük şehirlerde belediye ve demiryolu işçilerinin iş bırakma eylemleri, okullarda blokaj yapılması, aksayan hava ve demiryolu ulaşımı, özellikle hedef alınan tekel firmaların ve bankaların camlarının kırılması, kamu mallarına zarar verilmesi gibi eylemler sebebiyle konuya kayıtsız kalınması imkansızdı. Bundan önce de yine Macron hükümetine karşı yürütülen Gilets Jaunes (Sarı Yelekliler) eylemlerine katılmıştım. Fransa’da bulunduğum süre zarfında gördüğüm en büyük hükümet karşıtı protestolar bunlardı. 

Paris’teki gösteriler

Sence Macron ve Fransa hükümeti neden 64 yaş kararında bu kadar inatçı ve bunun Fransızlara ne gibi zararları olur?
Cumhurbaşkanı Macron ülkesinin demografik olarak giderek yaşlandığını ve dolayısıyla da emekli nüfusun sürekli arttığını söylüyor. Bugün 17 milyon olan sayının 2030’da 20 milyona ulaşacağını ifade ediyor. Bu durumda emekli maaşlarını düşüremeyeceklerini ya da çalışan kesimin vergilerini artıramayacaklarını, dolayısıyla da emeklilik yaşını yükselteceklerini ve bunu yapmaktan başka da bir çözüm olmadığını aktarıyor. Macron’un tek çözüm dediği emeklilik yaşının yükseltilmesi, diğer Avrupa ülkelerinde de kendini gösteren bir uygulama. Aslında Fransa, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla yasal emeklilik hakkının daha düşük yaşta olduğu bir ülke. Le Parisien gazetesinin ocak ayı verilerine göre bazı ülkelerin vatandaşlarına tanıdığı yasal emeklilik yaşları şu şekilde: İtalya’da 67, Almanya’da 65 yıl 10 ay, Belçika’da 65, İspanya’da 66 yıl 4 ay, Hollanda’da 66 yıl 4 ay. Dolayısıyla 62 yaş ile Fransa’nın vatandaşlarını erken emekli ettiği bile söylenebilir ancak INSEE (Fransa Ulusal İstatistik ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü) verilerine göre ülkedeki fakir nüfusun yüzde 25’i zaten bu yaşa gelene kadar hayatını kaybediyor. 1960 ve öncesinde doğan vatandaşlar için 62 yaş yasal hak için yeterliyken, 1968 ve sonrasında doğanlar için 64 yaş mecburi tutulacak ve bu sürekli artacak. Dolayısıyla hükümetin liberal politikalarının toplumun farklı sınıfları arasında eşitsizliğe yol açtığını, özellikle genç nüfusun gelecek umutlarını yitirmesine sebebiyet verdiğini ve kuşaklar arasındaki çatışmayı körüklediğini söyleyebiliriz. Ayrıca tartışmalı reformun bu kadar tepki çekmesine rağmen halk oylamasına götürülmeden 49.3 yasasının (hükümetin mecliste oylama ihtiyacı duymaksızın yasaları geçirebilmesini öngören bir madde) uygulanması ve akabinde meclisin konu dışı bırakılması hükümetin antidemokratik uygulamalara gerektiğinde başvurabildiğini halka göstermiş oldu. Dolayısıyla hükümet karşıtı tepkiler hız kesmeden devam etti. 

Fransa’da yaşayan bir Türk olarak bu karar senin hayatını ne kadar etkiliyor? Protestoya katılmanda emeklilik yaşı kararı mı etkili oldu yoksa başka bir motivasyonun var mıydı?
Hükümetlerin aldığı kararlar bizzat kendi sosyoekonomik çevrenizi hedef almasa dahi ülkede yaşayan her vatandaşı bir şekilde etkiler çünkü devlet yapılanması içinde barındırdığı sınıflardan ayrık bir oluşum değildir. Ayrıca her bir atılım ilerideki reformlara da öncül olur. Bu sebeple henüz vatandaşı olmadığım ancak geleceğimi oluşturmak istediğim bu ülkedeki her bir değişim beni alakadar ediyor. Özellikle gençleri de ilgilendiren ve telaşlandıran bu reform henüz çalışma hayatına yeni atılmış bireylerde devlete ve geleceğe bir güvensizlik ortamı yaratıyor ve ben de bundan nasibimi alıyorum diyebilirim çünkü akıllara şu soru geliyor. Bugünün şartlarında 62 yaş yeterli olmuyor, birkaç sene sonra 64 yaş yeterli olmayacak ya sonra? Bireyler yaşamak için mi çalışıyor yoksa çalışmak için mi yaşıyor? Protestolara ilk önce insanların ne için mücadele ettiklerini anlamak, konuyu kavramak için katılmıştım, olup biteni merak ediyordum. Sonrasında eylemler de sıklaştıkça ve okuluma, mahalleme kadar gelince ben de her seferinde katılır oldum. 

Karar emeklilik yaşı ile ilgili ama protestolarda genç nüfus da oldukça yoğun, neden böyle?
Evet bu reform çoğunlukla orta yaş ve üstü insanları ilgilendiriyor gibi görünebilir ama daha önce de dediğim gibi her her değişim bir diğerini tetikler. Bugünün eylem yapan, kararı protesto eden gençleri kendi yarınları için de mücadele ediyorlar. Geleceklerinden endişe duyuyorlar, çalışma hayatlarının emek sömrüsüne dönüşmesini istemiyorlar. 

Fransa ve Türkiye gençliğini nasıl karşılaştırabiliriz? Sence hangisi daha ‘politik’? Kimin politik bilinci daha yüksek?
Fransa ve Türkiye gençliği arasında elbette yaşadıkları koşullar neticesinde farklar var. İki ülkenin politika farklılıkları genç nüfusların da politik bilinçte farklılaşmasını beraberinde getiriyor. Türkiye’deki giderek artan siyasi baskılar, ekonomik darboğazlar ya da sınıflar arası çatışmalar elbette ülkenin gençlerini de mecburen politika üstüne düşünmeye itiyor. Bizim ülkemizde herkes siyaset konuşabiliyor çünkü herkesin hayatını şöyle ya da böyle etkiliyor. Ancak bu demek değil ki herkes çok bilinçli, herkes politik analiz yapabiliyor. Fransa gençleri için de benzer şeyler söylenebilir. Evet, tepeden inme yaptırımlar genç nüfusu olup biteni sorgulamaya itiyor ancak bunun niteliği önemli. Birisi neyi neden eleştirdiğini, bunun sonuçlarının neler olduğunu düşünmeden sadece kendi faydacılığıyla bir eyleme geçtiyse ben buna politik bilinçle hareket ediyor diyemem. Maalesef iki ülkede de benzer durumda çok fazla insan olduğunu düşünüyorum. 

Fotoğraf: Dilara Aldanmaz


Fransızlar, şiddet dolu protestolarıyla meşhur diyebiliriz? Batı Avrupa’da başka ülkelerde görmediğimiz kadar şiddetli eylemler Fransa’da oluyor. Sarı Yelekliler olayında da buna tanık olmuştuk? Sence bunun nedeni nedir?

Geçmişten beri Fransa halkı çok farklı tarzlarda protestolarda bulundu. Ülkesindeki monarşizmi yıkan Fransız Devrimi, kapitalizme karşı örgütlenmiş ve Avrupa’nın hiçbir yerinde görmediğimiz Paris Komünü, 1848 Devrimleri gibi olaylar ülkenin bu noktaya nasıl geldiğini açıklamak için bize referans oluyor. Özellikle Ortadoğu ülkeleriyle kıyaslayacak olursak, yasalar gereği grev ve protesto haklarına hükümete ciddi bir saldırı teşkil etmeyecek noktaya kadar hep izin vermiş. Bu da halkın haksızlıklara karşı tepkilerini eyleme daha çok dökebilmesine fırsat tanıyor. Emeklilik reformu eylemlerine katılımın bu kadar artmasının bir diğer nedeni de ülkedeki sekiz büyük sendikanın yıllar sonra birleşmesinden kaynaklanıyor. 

Halkın Macron’a karşı büyük bir öfkesi var ama son seçimlerden zaferle ayrıldı? Sence neden böyle oluyor?
Macron’a karşı yoğun eleştiriler var, özellikle de işçi kesiminde. Hükümetin liberal politikaları elbette kapitalist sistemin bir sonucu olarak en çok proletaryayı ekonomik yönden baskılıyor. Dolayısıyla da eylemlerde en çok onları görüyoruz. Tabii işçi sendikalarının örgütlenmesinde de bunun payı var. Ancak grevlerde gördüğümüz insanlar toplumun çoğunu oluşturmuyor. Benzer bir örneği, aylarca süren Sarı Yelekliler eylemlerine rağmen yeniden Macron’un seçilmesinde de gördük. Şu an cumhurbaşkanının tutumu pek de ılımlı görünmüyor çünkü yeniden seçilmesi söz konusu değil. Bu da eylemcilerle arasındaki tansiyonu yükseltiyor. Bir sonraki seçimlerde aday olabilseydi, sanıyorum oyları düşüşe geçerdi. 

Fransa’yı sence nasıl bir gelecek bekliyor?
Ülkedeki eylemlerin diğer büyük çaptaki eylemler gibi sönebileceğini, eğer kısa zamanda kendiliğinden bitmezse de hükümetin şu ana kadar yapmadığı tarzda müdahalelerde bulunacağını düşünüyorum. Ancak buna gerek kalmayabilir çünkü eylemde gözle görülür tarzda nicel ve nitel yıpranmalar var. Artık sokakta örgütlü sendikalardan çok, anti-faşist öğrenci gruplarını, anarşist toplulukları ya da işi vandalizme dökmüş insanları görüyoruz. Elbette onların varlığı da hala öfkenin dinmediğini gösteriyor ancak salt kaba kuvvetten de öteye gidemiyor. Bu yasa özelinde konuşacak olursam, “Macron yaptı ve oldu” diyebilirim. Umarım bir daha kullanmayacaklarını söyledikleri 49.3 yasası gibi yaptırımlarda bulunmazlar. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.