Karbon ayak izi nedir? Karbon ayak izimizi neden azaltmamız gerekiyor?

Bazılarına göre ilgilenmemiz gereken tek şey, bazılarına göreyse birilerinin abarttığı bir meseleden fazlası değil. Ne durumda olduğumuz başka bir tartışma konusu ama dünya iklim kriziyle mücadele ediyor. Bunun lamı cimi yok. Bu mücadele devam ettikçe, insanların bu konuda bir şey yapma arzusu da artıyor. Burada da karşımıza sık sık duyduğumuz, “karbon ayak izi” kavramı çıkıyor. Peki nedir bu karbon ayak izi? Nasıl hesaplanır? Ne seviyede tutulmalı? Sıfırlamak mümkün mü? Birey olarak ne yapabiliriz? Sizler için derledik.

Geride bıraktığımız yaz mevsimi, nerede yaşıyorsak yaşayalım tarihin en sıcak yazıydı. Kışa girmiş olmamıza rağmen havalar çok da soğuk değil. Barajların doluluk oranı ve düşüklüğü hakkında da bir şeyler duymuşsunuzdur. İklim krizi var ve hayatımızın pek çok yerinde bizi etkiliyor.

Evet, sıcak sevenler için kışın çok da soğuk geçmemesi iyi bir şey olabilir ama gökyüzünde yaşanan anomaliler, gezegenimiz için çok da iyi haberler getirmiyor.

Özellikle 19. yüzyıldaki gelişmelerle (Başta Sanayi Devrimi) birlikte dünya, iklimde değişimler yaşadı. İnsanlık tarihinde hiç olmadığı kadar fosil yakıt tüketimi tam da bu yıllarda, 1800’lerin ortalarında başladı.

Dünyanın ortalama sıcaklığı gittikçe arttı. 1850’lerde başlayan Sanayi Devrimi’nin sonuçları, ancak yüz yılda ortaya çıktı. Şu an tüm gezegenimizin ortalama sıcaklığı 15°C, ancak bu 1900’lerin başında yaklaşık 1°C daha azdı. Kulağa az gelse de, böyle bir ısınma bile gezegenimizdeki buzulların dengesini bozmaya ve erimeye neden oluyor.

Unutmamak da lazım, gün geçtikçe daha fazla karbondioksit salınımı yapıyoruz. Yani bir dahaki 1°C’lik ısınma için yüz yıl beklemeyebiliriz. Bu sadece birkaç yıl içinde gerçekleşebilir.

Günümüzde sık sık karşılaşılan su taşkınları, kuraklık, kasırgalar, okyanus seviyelerindeki değişimler, buzulların erimesi gibi olaylar, iklim krizinin sonuçları.

Karbon ayak izi nedir?

The Carbon Footprint of Everything (Her Şeyin Karbon Ayak İzi) kitabının yazarı Mike Berners-Lee’ye göre, “Bir ürünün üretilmesi ya da bir faaliyetin gerçekleşmesi için ortaya çıkması gereken tüm sera gazı emisyonlarının toplamı” karbon ayak izidir.

Yani sabah yataktan çıktıktan, akşam tekrar yatana kadar yaptığımız her şey geride bıraktığımız karbon ayak izi.

Dişlerinizi fırçalarken kullandığımız fırça ve macun? Karbon ayak izi bırakıyor.
Giydiğiniz kıyafetler? Karbon ayak izi bırakıyor.
İşe veya okula giderken bindiğiniz araçlar? Karbon ayak izi bırakıyor.
Yediğiniz yemekler? Karbon ayak izi bırakıyor.

Kısacası, karbon ayak izi her yerde.

Gelişmiş ülkelerdeki çoğu tüketici için bu ürünler ve faaliyetler dört ana kategoriye ayrılmakta: evlerde enerji kullanımı, ulaşım, gıda ve diğer her şey, yani mutfak eşyalarından kıyafetlere, arabalardan televizyon setlerine kadar çoğunlukla satın aldığımız ürünler.

Bu faaliyetlerin ve ürünlerin her birinin kendi ayak izi vardır; bir kişinin karbon ayak izi, satın aldığı ve kullandığı ürünlerin, üstlendiği faaliyetlerin ve benzerlerinin toplamıdır.

Düzenli olarak sığır eti tüketen bir kişinin gıda ayak izi, vegan komşusundan daha büyüktür.

Ancak et yiyen kişi işine bisikletle, vegan komşusu işe özel aracıyla gidiyorsa, karbon ayak izleri de ona göre değişkenlik gösterecektir. Yani karbon ayak izi azaltmak için, tek bir şeye değil, pek çok şeye dikkat etmek gerekiyor.

Genelleme yapmak gerekirse, daha zengin olarak tanımlanabilecek kişilerin geride bıraktığı karbon ayak izi, kendilerinden daha yoksul kişilerden daha fazla.

Berners-Lee kitabında ortalama bir dünya vatandaşının yılda yedi ton karbondioksit emisyonuna eşdeğer bir karbon ayak izine sahip olduğunu yazıyor. Ancak bu miktar ortalama bir İngiliz için yaklaşık 13 ton, ABD’li içinse 21 ton. Yazar, ortalama bir ABD’linin bir günde bıraktığı karbon ayak izinin, az gelişmiş bir ülkenin ortalama vatandaşının birkaç haftalık karbon ayak izi olabileceğini söylüyor.

Karbon ayak izi nasıl hesaplanır?

Karbon ayak izini hesaplamak kolay değil, hatta neredeyse imkansız.

Mesela bindiğiniz bir uçağın ne kadar yakıt kullandığını, uçakta kaç yolcu olduğuna bölerseniz, payınıza düşen miktarı da öğrenebilirsiniz. Ancak bu yeterli mi? Mesela business class uçan yolcuların koltuk alanları daha büyük, o yüzden aynı uçuştaki ekonomi yolcularından biraz daha karbon ayak izi bıraktıklarını söyleyebiliriz.

Ya da ilk verdiğimiz örneklere dönersek, diş fırçalamanın bıraktığı karbon ayak izi ne kadar? Kullandığımız fırça ve macunun hammaddeleri nereden, hangi vasıtalarla taşındı? Hangi fabrikalarda birleştirildi? Dağıtımı hangi araçlarla yapıldı? Fırça plastikten mi, tahtadan mı? Macunu çok mu sıktık, az mı sıktık? Sorular sonsuza kadar gidebilir.

Berners-Lee bu tür hesaplamaların içerdiği karmaşıklık nedeniyle hesapların “Tamamen doğru olmasının mümkün olmadığını” kabul ediyor. Ancak bu çok da önemli değil, asıl önemli olan bireyin yaptığı her şeyin bir karbon ayak izine neden olduğunu bilmesi ve bunları azaltmak için bir bilinç geliştirmesi.

Karbon ayak izini azaltmak mümkün mü?

Bu sorunun kesin bir yanıtı var: Evet.

Karbon ayak izini azaltmak için atılabilecek binlerce adım var.

Et ağırlıklı bir beslenme düzeniniz mi var? Vejetaryen veya vegan olmak istemiyorsanız da et tüketimini ne kadar azaltırsanız, karbon ayak iziniz de o kadar azalır.

İşe veya okula şahsi aracınızla mı gidiyorsunuz? Mümkün olduğunca toplu taşıma kullanmak karbon ayak izini azaltmanın en iyi yollarından biri. Hatta mesafeler ve yollar el veriyorsa, bisikletle veya elektrikli scooter ile yapılan bir seyahat çok daha az karbon ayak izi üretecektir.

Evde, işte, okulda veya herhangi bir yerde yapabileceğimiz de onlarca şey var: Gereksiz akan suları kısmak ve kapatmak, boş yere yanan ışıkları söndürmek, kullanılmayan elektroniklerin fişini çekmek

Gerek olmayan ve keyfi harcamaları azaltmak da karbon ayak izini azaltacaktır. Yeterince kıyafetiniz var mı? Almak istediğiniz bir ürün var ama gerçekten ihtiyacınız var mı? Karbon ayak izi hanenize eksi yazacağını düşünüyorsanız, geri bırakın.

Dünyayı biz mi kurtaracağız?

Büyük şirketlerin ve politikacıların kurtarmayacağı kesin. Eğer dünya bu krizden bir gün kurtulacaksa, bunu insanların kendi çabaları yapacak. Sadece insanlar, büyük şirketleri ve politikacıları dünya için ileri yönde bir adım atmaya zorlayabilir.

Evet, diş macununu daha az sıkmak veya plastik yerine kağıt pipet kullanmak, fabrika bacalarından çıkan siyah dumanlarla veya her yere özel jetleriyle uçan ultra zenginlerle kıyaslayınca pek de bir fark yaratmıyor gibi durabilir.

Ancak her büyük değişim, ufak adımlarla başlıyor. Sizin gibi karbon ayak izi konusunda hassas olan ve azaltmaya çalışan 10 bin insan olduğunu düşünün. Ya 100 bin kişi olursanız? Ya 1 milyon? Peki 1 milyar?

Uzun ve zor bir hedef gibi görünebilir ancak dünya hala nefes alıyorken, hiçbir şey için geç değil.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.