AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 1 Haziran 2022’deki grup toplantısında Gezi Direnişçileri için, “Bunlar çürük, bunlar sürtük” demişti. Sanatçı Berkay Kahvecioğlu ertesi gün Erdoğan’ın portresini çizip altına “SÜRTÜĞE BAK” yazdı ve sosyal medya hesabından paylaştı. Kahvecioğlu şu anda “cumhurbaşkanına hakaretten” yargılanıyor. Kahvecioğlu ile yargılandığı işini ve yaratılmaya çalışılan korku iklimini konuştuk.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin 1 Haziran 2022’deki Meclis grup toplantısında Gezi Direnişçileri için, “Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içini pislemişti. Bunlar böyle. Bunlar çürük, bunlar sürtük” demişti. Özellikle kadınlar, bu söyleme tepki göstermiş ve suç duyurusunda bulunmuştu ancak yargıdan “soruşturmaya yer yok” kararı çıkmıştı.
Türk Dil Kurumu’na göre sürtük kelimesinin ilk anlamı “vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın“, ikinci anlamı ise “aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın.” Kaba konuşmada yani argoda ise ise “hayat kadını” anlamına geliyor.
Ankara’da yaşayan 27 yaşındaki sanatçı Berkay Kahvecioğlu, bazı kurum ve kuruluşların logo, amblem veya kısaltmalarını revize ediyor, bazı afişlerin, kartvizitlerin yeniden üretimlerini yapıyor. Kahvecioğlu’nun yakın zamanlarda yaptığı en çarpıcı işlerden biri AFAD için yaptığı düzenlemeydi.
Kahvecioğlu, Erdoğan’ın “sürtük” çıkışından sonra Erdoğan’ı portresini altına “SÜRTÜĞE BAK” yazarak çizdi ve sosyal medya hesabından “Sürtüğe bak TC etiketiyle her yerde çıktı! Albüme Youtube’dan ulaşabilirsiniz” notuyla 2 Haziran 2022’de paylaştı. Olumlu ve olumsuz tepkiler; hatta tehditler aldığını anlatan Kahvecioğlu, hakkında açılan soruşturmadan evine gelen iki polis memuruyla haberdar oldu, 6 eylül 2022’de karakola gidip ifadesini verdi ve serbest bırakıldı.
Sanatçı, 3 Ocak 2023’te evine gelen tebligatla soruşturmanın davaya dönüştüğünü öğrendi. İddianamede Kahvecioğlu, “sövmek suretiyle müştekinin şeref, onur ve saygınlığını rencide ederek cumhurbaşkanına hakarette bulunmakla” suçlanıyor. İlk duruşma cumhurbaşkanlığı seçimlerinden iki gün sonra, yani 16 Mayıs’ta görülecek.
İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aykut Cihangir. Kahvecioğlu’nun yaptığı resim nedeniyle yargılanması gerektiğini iddia eden Cihangir, Yeni Medya Gazetesi internet sitesinde 2021 yılında kaleme aldığı yazısında “Bilim, kültür, fikir ve sanat üreten münevver sınıfı inşa etmeliyiz” yazmıştı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Savcı Cihangir aynı zamanda, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Zeki Üçok ve röportaj verdiği Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan hakkında hazırladığı iddianamede, kamu görevlilerine hakaret ettikleri gerekçesiyle “siyasi yasak” cezası istemişti.
Seçimlerden iki gün sonra yargılancak olmanın manidar olduğunu dile getiren Kahvecioğlu, “Suçlu olmadığını bilmek ya da bunun bir suç teşkil etmediğini bilmek güzel. Bu davayı korkacak bir şey olarak görmüyorum, bekliyorum sadece. Daha çok zaman kaybı gibi” dedi.
Eserinin anlaşılmadığını söyleyen Kahvecioğlu, “‘Sürtüğe Bak’ derken Erdoğan’ı hedef göstermişim gibi algılanmış olabilir. Çünkü ortada bir hakaret yok. Ben sadece alıntı yaptım. O kadar incelikten yoksunlar ki şeyi bile anlamamışlar: Hedeften ziyadede hedef gösterenin kendisinin bir sözünü alıp albüm kapağı gibi alıntısı bu. Bunun bile doğru anlaşıldığını düşünmüyorum. Zaten onu anlasalardı dava açmayabilirlerdi. Onların da kafası çok karışık bence” diye konuştu.
Sanatçıların “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılanmasının sadece kendisinin başına gelen bir şey olmadığını belirten Kahvecioğlu, şunları ekledi: “Şaşırtıcı bir şey değil, yaşadığımız yerin gerçekliği. Üzücü olan bu bir sanattır denilememesi, elini taşın altına koymakla alakalı bir durum. Bu dava korkuya kapılmama ya da otosansüre neden olmadı. Yaptığın şeyden emin olmak, baskıya boyun eğmemek güzel bir şey. Eser, sergilendiğinden beri evimin başköşesinde duruyor.”