Ülkecek dişimizi sıkıyoruz: Bruksizm nedir?

Seçim gerginliği, geçim sıkıntısı, geleceğe ilişkin belirsizlikler… Toplumsal sorunlar sadece psikolojinizi değil fizyolojinizi de bozabilir. Bruksizm nedir? Prof. Dr. Pınar Kursoğlu, Medyascope’a anlattı.

Sebebini bilmediğiniz ve hastaneye gittiğinizde de sebebini bulamadığınız ağrıların sebebi Bruksizm olabilir. Diş sıkma ve veya gıcırdatma olarak bilinen Bruksizm, tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilir. Bruksizm nedir? Hastalık mıdır? Tedavisi var mı? Botoks bir tedavi yöntemi mi? Gece plağı nedir nasıl olması gerekir? Bruksizm olduğumuzu nasıl anlarız? Prof. Dr. Pınar Kursoğlu Medyascope‘a anlattı:

“Sadece uyurken değil uyanıkken de farkında olmadan yapılabiliyor”

“Bruksizm literatürde ‘diş sıkma, diş gıcırdatma’ olarak geçer. Çiğnemek kaslarını kasma isteği bu. Uyanıkken yapılan diş sıkma ve gıcırdatma ile uykudayken yapılan sıkma ve gıcırdatma olarak ikiye ayrılır. Kişi, dişlerini sadece sıkabilir ya da hem sıkıp hem gıcırdatabilir. Uykudayken yapılan diş sıkma ve gıcırdatmanın kontrolü daha zordur çünkü hasta uykuda olduğu için kendisi de fark etmez. Gıcırdatmıyor ve sadece sıkıyorsa, bir uyku partneri varsa bazen o fark edemiyor. Böylece bir tramvaya maruz kalıyor ancak sonuçlarını fark ediyor. Sonuçları da baş, çene ağrısıyla uyanmak. Yani Bruksizm vücutta bir travma yaratmış oluyor. Küçük ama devamlı bir travma, yani mikro travma yaratıyor. Mikro travma etkisiyle vücudu yavaş yavaş zorluyor. Küçük bir bardağa damla damla su doldurduğunuzu düşünün. Yani kişi dişlerini geceler boyu az bile sıksa, bu sistemi zorlayıcı etki oluşturuyor.”

“Uykudayken ağrı mekanizması aktif olmadığı için 80 kiloya kadar basınç uygulayabiliyor”

“Diş sıkarken aktif olan kaslar aslında çiğneme kaslarıdır ve bu kasların normalde yemek yerken aktif olması gerekiyor. Kişi uyurken gevşekçe alması gerekir. Dişinizi sıkmasanız bile dişlerinizi birbirinize değdirerek durduğunuzda bile bu kaslar çalışıyor. Bu sebeple kaslarda ekstra yorgunluk ve ağrı oluşuyor. Uyanıkken bir kişiye “Dişlerinizi sıkın” dediğimizde 20-30 kilo kuvvet uygularken, uykuda kişinin ağrı mekanizması da çalışmadığı için 50-60-80 kilolara kadar basınç uygulayabiliyor. Bunun sonucundan dişler, kaslar, çene eklemi hastalanabiliyor.”

“Kişilerin çoğu dişlerini sıktığını fark etmiyor”

Kişilerin çoğu dişlerini sıktığını fark etmiyor. Sistemde hastalanan dokuya göre sonucunu fark edebiliyor. Yani ‘Dişim ağrıyor, başım ağrıyor’ diyebiliyor fakat sebebini bilmiyor ya da öncelikle farklı sebeplere yöneliyor. Gece dişini sıkıyorsa başına, şakaklarına, kulaklarına vuran bir ağrıyla uyanması, gündüz dişini sıkıyorsa da bütün günün işi bittiğinde baş ağrısı yaşaması, yüzünün ağrıması olarak ortaya çıkabiliyor. Yani bize başvurular bir hastalık ortaya çıktığında yapılıyor. O da ya ağrı ya da disfonksiyon dediğimiz çenesini açamaması, yemek yerken çabuk yorulması, eklemden tık tık sesler gelmesi gibi sonuçlar üzerine oluyor. Kişiler en çok çenesini açamayınca başvuruyor çünkü çenesini en fazla iki parmak girebilecek şekilde açabiliyor. Kişilerin çoğu dişlerini gündüz de sıkıyor ve normal duruşunun bu olduğunu zannediyor. Normalde duruşumuzun dudaklar kapalı dişler açık çene gevşek olması lazım. Yemek yemiyorsak dişlerimiz birbirine değmemeli.

“Çoğu kişi hastaneye farklı sebeplerle başvuruyor”

“Ağrılar için kulak burun boğaza gidiyor orada ‘Bir şeyiniz yok’ cevabını alıyor. Nöroloğa gidiyor beyin MR’ı çektiriyor ‘Bir şeyiniz yok’ cevabını alıyor. Dişinin çürüdüğünü zannediyor çünkü dişlerinde çürümüş gibi bir ağrı yaşayabiliyor. Çene baş boyun bölgesinde ağrı, ağzını açmada güçlük çekme, yemek yerken çabuk yorulma, kulağa başa vuran ağrı olması, gezen diş ağrısı gibi bir ağrı yaşaması, eğer çenesinde kilitlenme olacak kadar ilerlediyse ağzını açamamak gibi şikayetlerle başvuruluyor.”

Yıllarca dişinizi sıkıp fark etmemiş olabilirsiniz

Diş sıkmanın şiddetine ve kişinin kas sistemine bağlı olarak kişinin fark etme düzeyi değişebiliyor. Bir kişi, dişlerini sıktığını kas gücünün durumuna göre kısa bir sürede de fark edebilir yıllarca sıkıp fark etmeyedebilir. Yani 10 yıl boyunca dişlerinizi sıkıp 10 yıl+1 bir gün sonra çeneniz kitlenebilir. Kümülatif etki var yani damlaya damlaya bardağı taşırmış olursunuz. Herkesin farklı şekillerde yaşıyor olmasının sebebi hem etkenin şiddeti hem suresi hem de herkesin vücudunun farklı şekilde tolare edebiliyor olmasından kaynaklanıyor. Herkes kendi vücudunun tolare edebileceği kadarı maruziyet aşıldığı zaman fark edebiliyor çünkü o zaman vücudunda bir travma meydana gelmiş oluyor.

Biz birçok hastaya ‘Diş sıkıyor musunuz’ diye sorduğumuzda ‘Hayır ben hiç diş sıkmıyorum hatta burnumda et olduğu için ağzım açık kalır kalır ve horlarım’ diyor. Bununla ilgili de bir araştırma yapıldı. Uykusunda tıkananlar, uyku apnesi yaşayanlar, reflüsü olanların daha çok diş sıktığını biliyoruz. Uykusunda bu tarz ataklar geçirdiğinde onu bastırmak istercesine daha çok diş sıkmaya rastlayabiliyoruz. Bazı hastalar ise farkında olabiliyor. Diş gıcırdatma sesini duyanlar oluyor, ya da çenesini sıkmış bir şekilde uyanıyor ve o şekilde fark ediyor. Ama hasta diş sıkmıyorum dese bile biz muayene ederek onu tespit edebiliyoruz.

Ağrı olmaması sorun olmadığı anlamına gelmiyor

Yıllarca dişlerini sıkıp, gıcırdatıp hiçbir ağrı yaşamayan kişiler bu durumun vücudunda fonksiyon bozukluğuna yol açmayacağını düşünebilir. Örneğin erkeklerin kas sistemi daha güçlü olduğu için sadece dişleriyle ilgili sorunlar yaşayabilirler. Kişi, dişlerini az az sıkıyor ve vücut onu tolare ediyor olabilir. Sınav dönemi, büyük bir kayıp, boşanma, depresyon, işle ilgili sorunlar, diş sıkma şiddetini artırabiliyor ve vücudunun tolare edebileceği sınırı geçtiğinde kişi de sonuçlarını görebiliyor.”

“Farkındalığı fazla olan kişilerde daha sık görülüyor”

“İnsanların dış uyaranlara verdiği tepkiler farklı oluyor. Yani aynı olumsuz koşullara maruz bırakılan herkes dişlerini sıkacak diye bir şey yok. Hangi dış uyaranın vücudunuz tarafından tehdit olarak algılanacağı kişiye göre değişir. Dolayısıyla sınav dönemi stres gibi dış uyaranların ne olduğuna değil insanların kişiliklerine bakarız. Kişilik olarak duyarlı, farkındalığı fazla, tez canlı, sorgulayıcı kişilerde daha fazla rastlıyoruz.

“‘Diş sıkmayı geçiren bir ilaç aldığımızda sorun çözülür’ düşüncesi yanlıştır”

“Bilimsel araştırmalara göre şu an diş sıkmayı geçirecek bir ilaç yok. Biz, diş sıkmayı geçirmeye çalışmıyoruz çünkü araştırmaların geldiği son noktada diş sıkma, çağdaş toplumda yaşamak zorunda bırakılmış insanların yüklendiği stresi atma yolu olarak bilinçaltının bulduğu bir yol. Bu sebeple onu kesmeye yönelik girişimler daha kötü sonuçlara yol açabilir Çünkü biliyoruz ki stres vücuttan atılmadığı zaman daha büyük problemlere yol açabiliyor. Bilinçaltı diş sıkmak gıcırdatmak istiyorsan bunu yapsın. Biz sistemi hasta etmesini önlemeye çalışıyoruz.”

“Bazı antidepresanlar diş sıkmayı artırabiliyor”

“Kontrolsüz antidepresan alımı ve içeriğine göre değişmekle birlikte bazı antidepresan ilaçların diş sıkmayı artırıcı etkisi var. Son zamanlarda insanların psikolojisinin bozulması ile de birlikte kontrolsüz antidepresan kullanımı arttı. Hiçbir hekime danışmadan komşusunun tavsiyesiyle antidepresan kullanan insanlar var. Bu diş sıkmayı artırdığı için vücudun tolere edebileceğinden fazla diş sıkıldığı zaman hastalanma süreci hızlanıyor. Ne yazık ki zaten dişlerini sıkan bazı hastalarımız bilinçsizce antidepresan kullanarak bu tablonun olumsuz yönde ilerlemesine yol açıyor. Şu an bu konuyla ilgili araştırmalar sürüyor. Diş sıkma şikayeti ile Diş hekimine başvuran hastaların eğer antidepresan kullanıyorsa mutlaka hekime bildirmesi gerekiyor ki Bruksizm tedavisini ona göre planlasın. Biz de Bruksizmin hangi aşamada olduğuna ve tedavi sürecine bakarak hastaları profesyonel yardım almaları konusunda yönlendiriyoruz.”

“Yumuşak gece plağı koruyuculuk açısından uygun değil”

Bizim için diş sıkma Bruksizm bir hastalık değildir. Kötü bir alışkanlık gibi düşünebiliriz. Uykudayken bilinçaltının stresi atma yolu olarak düşünebilirsiniz. O zaman neyi tedavi edeceğiz? Bu eylemin sonucunda hasta olan dokuları, kasları, eklemleri tedavi edeceğiz. Hekimin işi hasta dokuları tedavi ettikten sonra biter fakat hastanın işi bitmez çünkü diş sıkma devam eder. İlacı olan kesilebilen bir hastalık değildir. Dolayısıyla koruyucu tedaviye devam etmesi gerekiyor. Splint dediğimiz gece plağı ile dişler sıkmanın yol açtığı travmadan korunabilir fakat her splint Bruksizm için uygun olmayabilir.

Diş hekimlerinin çoğu iyi niyetle dişlerdeki sorunları görüp dişleri korumak üzere daha ince sprintler yapabiliyor. Hasta daha rahat kullansın diye yumuşak materyalden yapılıyor fakat bununla ilgili araştırmalara göre yumuşak splintlere hasta rahat adapte olmasına rağmen uykuda daha çok dişlerini sıkıp kaslarını daha fazla yormasına yol açıyor. Bu sebeple kesinlikle yumuşak olmamasını öneriyoruz ince splintler dişleri koruyabilir fakat kasları korumadığı için kişi zarar görmeye devam eder. Doğru teşhis ve doğru splintin planlanması son derece önemli.

“En önemli konu kronikleşmesini önlemek”

“Kas gevşetici bir tedavi yöntemi değildir çünkü geçicidir. Hasta o ilaçları boşuna kullanarak karaciğerine zarar verir çünkü zamanla dozu da artırması gerekir. Bruksizm de en önemli konu kronikleşmesinin önlenmesidir dolayısıyla ağrı kesici ya da kas gevşetici ile geçiştirmeye çalışmak zamanla hastalığın kronikleşmesine yol açar ve tedavisini zorlaştırır. Çok fazla ilaç kullanıldığı için de beynin ağrı algısını da tedavi etmek durumunda kalmakla sonuçlanabilir.”

“Botoks diş sıkmayı geçirmiyor

“Botoks,Bruksizm için günümüzde en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Eğer Bruksizm için botoks yaptırıyorsak botoksun ne işe yaradığını iyi bilmemiz gerekir. Botoks yapıldığı kası felç ederek kasılmasını engellemek için yapılır. Bruksizim yaşayan hastalar ilgili kaslarına botoks yaptırdığı zaman Bruksizm’in de geçeceğini zannediyor çünkü bu yönde bilgi veriliyor. Bilimsel araştırmalar gayet net bir şekilde açıklıyor ki botoks Bruksizmi geçirmez. Diş sıkmaya kasın kendisi karar vermiyor. Kas, bilinçaltından gelen uyaran ile kasılıyor. Botoksun etkisi diş sıkmayı geçirmez diş sıkmanın kuvvetini azaltarak sıkma sonucunda oluşacak zararı azaltabilir. Bu etki de botoksun ne kadar süre dayandığına bağlı olarak geçicidir.”

“Gece plağı ve botoks birlikte kullanılabilir fakat düzenli kontrol şart”

Kişi, botoks yaptırdığında ağrısı azaldığı için iyileştiğini zannediyor. Yanlış yerlerde, güzellik merkezlerinde, ilgili kaslara hakim olmayan kişilerde botoks yaptıran hastalar oluyor. Hastaya ‘Kaç doz yaptırdın’ diye soruyoruz dozunu bilmiyor, hangi kasa yapıldığını bilmiyor bu durum bizim tedaviye nasıl devam edebileceğimiz konusunu zorlaştırıyor. Botoks yanlış yere yapıldığı için gülmesinde bozukluk olabiliyor, gamzesi olan kişilerin gamzesi yok olabiliyor. Splint kullanan hastalar ona destek olarak botoks yaptırabilir fakat uygulamanın doğru kişiler tarafından doğru dozda ve doğru kaslara yapılması gerekir. Doğru tedaviye ulaşmak için de diş hekimliği fakültelerindeki bu bölümlerle ilgili yerlere gidebilir ya da bu konuyla ilgili uzmanlaşmış hekimlere gidilmesi uygundur. Yanlış bir bilgi olarak çene cerrahına gönderilen hastalar oluyor. Çene cerrahına değil, çene eklem uzmanına gitmesi lazım. Tüm bunların yanında hastanın düzenli olarak kontrole gelmesi gerekiyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.