Yaz geldi, tüm yılın yorgunluğu atmak ve biraz dinlenmek için kitapseverler kitaplarına sarıldı. Selin Işık “Bu yaz okunması gereken beş kitap nedir?” sorusunu Müge İplikçi, Elçin Poyrazlar, Mine Söğüt, Behçet Çelik ve Neslihan Önderoğlu’na sordu. İşte 5 yazar, 5 kitap. Keyifli okumalar!
Yazar, akademisyen ve aynı zamanda Medyascope’ta “Zeytin Dalı” ile “Sabun Köpüğü” programlarını yapan Müge İplikçi, “Bu yaz okunması gereken 5 kitabı” sıraladı
Olay (Annie Ernaux): “Kendisiyle bu sene tanışma fırsatı yakaladım. O zaman onu daha çok sevdim. Yazdıklarını, kişisel tarih ile harmanlayıp aktarma biçimini önemsiyorum. Nobel’i kazanmadan da önemsiyordum. Olay, özellikle hemen her kadın okurun okuması gereken tarihsiz bir kitap. Dilindeki sadelik anlattığı zor konuyla daha da göz kamaştırıyor. Siren İdemen’in çevirisiyle okumak ayrı bir keyif elbette.”
İçki Cumhuriyeti (Mo Yan): “Karakterlerin kurguya nasıl yedirilebildiğine dair örnek bir metindir bence. Mo Yan özel okuma gerektiren yazarlardan biri. Dili nakış gibi işler. Karakterleri de.”
Shuggie Bain (Douglas Stuart): “Douglas Stuart’ın Shuggie Bain’ini okumak, günümüz ‘kuir’ edebiyatının nerede durduğunu göstermesi anlamında önemli. Kitap 80’li yılları anlatsa da satırları 21. yüzyılın merceğiyle okumak ayrı bir deneyim. Kitabın çevirmeni Duygu Akın’ı da ayrıca tebrik etmek lazım.”
- Müge İplikçi, Duygu Akın ile “Zeytin Dalı”nda Shuggie Bain’i tartıştıkları bölümü de okurlara öneriyor: Zeytin Dalı | 2020 Booker Ödüllü Shuggie Bai
Fotoğraf Üzerine (Susan Sontag): “Susan Sontag, okur olarak çok eskilerden tanıdığım müthiş bir yazar. Onun ‘Fotoğraf Üzerine’ kitabının okurla yeniden buluşması gerçek bir kazanım. Özellikle İletişim Fakültesi’nde okuyan genç gazeteci adaylara hararetle öneririm.”
Meksika Büyülü Ülke (Fazlı Bulut): “Benim gibi Meksika’yı derinlemesine merak edenler için bu yaz günlerinde ansiklopedik bir etki yaratıyor. Bulut, çok titiz bir merakla bu ‘büyülü ülkenin’ hemen her boyutunu gözler önüne sermiş.”
Gazeteci Elçin Poyrazlar, yazarlığını “Gazetecilik dışındaki tutkusu polisiye yazmak” diye anlatıyor. İşte, Poyrazlar’ın kitapseverlere bu yaz okumaları için önerileri
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Derin Sular (Patrica Highsmith): “Patrica Highsmith, polisiye romana Bay Ripley üzerinden felsefi bir boyut getiriyor. Yazar kitaplarında suç olgusuna farklı bir bakış açısıyla bakarak, basitliğin içindeki derinliği de yakalıyor. Highsmith bu kitabında, sıradan kişilerdeki katletme güdüsünü ve suçun insan üzerindeki tesirini psikolojik derinliğiyle inceliyor. Yazarın önemli romanları arasında anılan Derin Sular’ın en çarpıcı yanı da, psikopatın portresini ince bir beceriyle çizebilmesidir.”
Havana’daki Adamımız (Graham Greene): “Ülkesinin gizli haber alma servisinde casusluğa sürüklenen İngiliz iş insanı Mr. Wormold, geleceğin bilinmeyen bir zaman diliminin Havana’sında yaşıyor. Mr. Wormold, kendisine has uydurma raporlarıyla, kitapta her iki tarafı da ‘idare’ etmeye çalışan bir casus. Karakterin kargaşa içinde gerçekleşen soluk kesici serüvenleri, kitabı, 1973 Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday göstermiş.”
Hayat Sil Baştan (Kate Atkinson): “Bir gün şeytan, en derin yalnızlığınızda gizlice sokulsa ve size, ‘Şimdi yaşamakta olduğun ve bugüne dek yaşadığın hayatı bir kez daha ve pek çok defa daha yaşayacaksın’ dese, ne olurdu? Peki ya bu hayatlardan birinde elinize Hitler’i öldürme fırsatı geçse, ne yapardınız?”
Sana Kim Sarılacak (Çağnam Erkmen): “Annesiyle kurabildiği yakınlığı bir anlama kavuşturmaya çalışan Yaprak, yıllar önce bir deniz kazasında ölen kaptan babası ve annesi arasındaki tuhaf ilişkinin parçalarını birleştirmeye çalışır. Kitap, ayakta durmaya çalışan bir kadının, yakınlaşma fırsatını kaçırmış bir anneyle olan ilişkisini anlatıyor.”
Tehlikeli Şarkılar (Tuna Kiremitçi): “Müzik festivalinin başlamasına sayılı günler kala, organizasyonun başındaki iki kişinin öldürülmesiyle gözler, festivale engel olmaya çalışan tarikata çevriliyor. Yaşanan cinayetin medyaya yansımasıyla toplumsal bir gerilim meydana geliyor ve Başkomiser Perihan Uygur, son görevinde yaşadığı psikolojik travmadan dolayı izinde olmasına rağmen soruşturmayı üstleniyor. Cinayetlerin birbirini izlemesiyle Başkomiser Perihan’ın işi düşündüğünden de karışık bir hal alıyor.”
Yazar Mine Söğüt, “Yaşadığımız çağı ve mensubu olduğumuz insanlığı, en sert yerinden kavramak ve başımıza gelmekte olanları gerçekçi bir noktadan değerlendirme birikimine sahip olmak için…” diyerek Medyascope okurlarına bu yaz okunacak beş kitabı sıraladı
- Körlük (Jose Saramago)
- 1984 (George Orwell)
- Sineklerin Tanrısı (William Golding)
- Otomatik Portakal (Anthony Burgess)
- Bulantı (Jean Paul Sarte)
“İki Deli Derviş” ile 1992’de yazarlığa başlayan Behçet Çelik‘in, Medyascope okurlarına önerileri
Hafif Kahramanlar (Der. Aksu Bora, Emel Uzun): “Aksu Bora ve Emel Uzun Avcı’nın derledikleri Hafif Kahramanlar’da, farklı yazarların ‘hafif’ olduğu ileri sürülen kimi romanlar kahramanlarına ilişkin yazıları yer alıyor. Kitabın sunuşunda, ‘Çabuk ve kolay okunuyor olmaları, popüler edebiyattaki kadın kahramanları hafif gösteriyor olabilir. Ama okuyucularda yarattıkları etkiye bakarsak ağırlıktan başka ölçü birimleri kullanmamız gerekiyor’ denilirken, Emel Uzun Avcı’nın ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.”
Roman’ın Kaygısı (Orhan Koçak): “Orhan Koçak, son yirmi yıl içerisinde kendisini etkileyen romanlar ve öykü toplamları üzerine yazdığı yazıların bir bölümünü Romanın Kaygısı’nda bir araya getirdi. Koçak, bu kitaba aldığı yazıların ortak bir özelliği olduğunu belirtiyor.”
Demirel (Tanıl Bora): “Tanıl Bora’nın Demirel’i Türkiye’de benzeri az bulunur bir biyografi kitabı. Tanıl Bora Demirel’i ‘siyasi biyografi’ olarak sınıflandırıyor. Süleyman Demirel, Türkiye’de siyasi hayatın merkezinde yer almış ve sağ siyasetle özdeşleşmiş bir isim. Onun hayat hikâyesini Tanıl Bora’nın kaleminden takip etmek, aynı zamanda siyasi tarihimizin 50-60 yılının önemli bir özetini de sunuyor.”
Kairos (Jenny Erpenbeck): “Jenny Erpenbeck, 50’lerine yaklaşmakta olan bir adamla 19 yaşındaki genç bir kadının Doğu Berlin’de başlayan aşklarını anlattığı son romanı Kairos’ta Almanya’nın ve dünyanın yaşadığı büyük değişimin fonunda, bu çiftin mutlu ve heyecan verici aşklarının nasıl giderek bir iktidar ve baskı ilişkisine dönüştüğünü hikâyeleştirmiş.”
Yakınlıklar (Lucy Caldwell): “Lucy Caldwell, Yakınlıklar’da yer alan öykülerinde genç, eğitimli kadınların hayatlarından kesitler aktarıyor. Bu kadınların büyük bölümünün bebekleri ya da küçük yaşlarda çocukları var, dolayısıyla anlatılan hikâyelerin anne olmakla, annelikle yakın ilgisi bulunuyor. Kitaptaki metinler, bir yanıyla genç kadınların, annelerin hayatlarındaki zorlukların, korkuların, kaygıların öyküleri olarak tasnif edilmeye müsait, ama bu metinlerin incelikli kurgusu onları annelik/kadınlık bağlamından günümüz dünyasının başka sorunlarına, insan olmanın, bu gezegenin bu dönemdeki yerleşiği olmanın dertlerine de taşıyor. “
Çocuk hikayeleri, öykü, roman yazarı Neslihan Önderoğlu’ndan bu yaz okunacak beş kitap önerisi
Sin (Türker Ayyıldız): “Türker Ayyıldız birbirinden güzel iki öykü kitabının ardından uzunca bir ara verdi ve okurunu bu kez bir romanla sevindirdi. İyi öykücülerden her zaman iyi roman çıkmıyor ama Ayyıldız ustaca bir kurguyla birbirine geçmiş hikâyeleri harmanladığı ‘Sin’ ile bizi zamanın akışına adeta sürüklüyor. Mutlaka okunmalı.”
Her Şeyi Gören Adam (Deborah Levy): “Güney Afrika doğumlu Deborah Levy’i daha önce Man Booker kısa listesine giren ‘Sıcak Süt’ ve öykü kitaplarıyla keşfetmiştim. ‘Her Şeyi Gören Adam’ da aynı ödülün 2019 uzun listesinde yer almış bir roman. 1988 Doğu Almanya’sı ile 2016 Londra’sı arasında adeta bir zaman sıçraması yaşatarak tarihin içinde keyifli bir yolculuğa çıkartıyor okuru. Keyifle okudum.”
Öteki Denizin Haritası (Bahri Vardarlılar): “Bahri Vardarlılar’ın dördüncü kitabı bu. Diğer öykü kitapları gibi bu da son derece zekice kurgulanmış. Benim iyi bir kurguda gördüğüm, her zaman metnin matematiğini iyi hesaplamış bir öyküler bütünüdür. 1900’lü yıllardan Covid-19 salgınına dek farklı tarihlere ait hikayeleri bir haritanın parçaları gibi tek tek yerine oturtarak, birbirine geçen öyküler sunuyor. Tam bir ustalık işi. Öykü severler kaçırmasın derim.”
Yüze Kadar Say (Ayça Erkol): “Ayça Erkol, yazarlığını yakından takip ettiğim bir isim. İlk öykü kitabından başlayarak giderek çıtayı yukarı çıkartan bir yazar. ‘Yüze Kadar Say’ gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden öyküleştirilen ilginç hikâyelerden oluşuyor. Kitabın yarısından fazlasını kaplayan ve kitaba adını veren öykü, gerçekten tam bir ustalık işi ve keşke roman olsaymış diye düşündürttü beni. Belki Ayça Erkol da bir sonraki kitabında romana göz kırpıyordur.”
Muhteşem Bedenlerimizin Coğrafyası (Maddie Mortimer): “Bir kaza sonrası tesadüfen kanserinin nüksedip bütün vücuduna yayıldığını öğrenen bir kadının kızı ve kocasıyla, geçmişiyle, yetiştiği aileyle, kendi gençliğiyle, yetişkinlik, annelik ve eşliğiyle yüzleşmesi… Ölüme adım adım yaklaşan birinin ve onun en yakınlarının bu durumu nasıl karşıladıklarını zaman zaman bizzat bedeni de işin içine katarak anlatan ilginç bir roman.”
