Yazı dizimin ilk günkü sunuşunda yaklaşık 60 kişiyle konuştuğumu söylemiştim ama geçen süre zarfında yaklaşık 20 kişiyle daha görüşme imkanım oldu. En çok dikkatimi çeken hususlardan birisi, bana ulaşanlar arasında ülkeyi 2017, 2018 ve 2019’da terk edenlerin sayısının çokluğu oldu.
Bu yıllardaki yoğun göç için iki-üç önemli kırılma noktası olduğu söylenebilir: Gezi direnişi ve sonrasında yaşananlar, 2015 Haziran ve Kasım genel seçimleri ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi.
Örneğin 2019’dan beri Almanya’da yaşayan diş hekimi Gonca, ülkeyi terk etmeyi aslında 2013’te düşündüğünü fakat Gezi başlayınca vazgeçtiğini söylüyor.
Stabil bir hayat arayışı
Aralık 2017’den itibaren Avusturya’da yaşayan Nurhan, “Gezi’den sonra işler kötülemeye başlamıştı. Gezi’nin yıldönümünde Yeni Türkü konserine gidecektim, yasaklandı. Halbuki Gezi ile ne kadar umutlanmıştık“ diye anlatıyor Türkiye’den zihnen kopuş sürecinin başlamasını. Kanada’da yaşayan Uluç ise, “Gezi’nin tadını çıkarıyorduk, olmadı, üstüne 15 Temmuz oldu” diye özetliyor kendi öyküsünü.
Burada önemli bir not düşmek isterim: 15 Temmuz’u bir kırılma noktası olarak tanımlayan çok kişiyle karşılaştım fakat bunların hiçbiri Fethullahçılara sempatik bakmıyor, hatta tam tersine karşı çıkıyordu. Ancak darbe girişimiyle birlikte ülkenin belirsiz bir yere yöneldiği hissinin kentli orta sınıflarda tırmanışa geçtiği görülüyor. Birbirinden habersiz çok sayıda kişiden aynı kelimelerle “Stabil bir hayat istiyordum” cümlesini işittim. Bir de “güvenlik” kavramının, daha doğrusu arayışının özellikle orta yaşlı kişilerin neredeyse hepsi tarafından telaffuz edildiğini belirtmek isterim.
- OKUYUN | Büyük göç (1) | Türkiye’den gidenler, hikâyelerini Ruşen Çakır’a anlatıyor: “Tanık koruma programına girer gibi, her şeyi sıfırlıyorsunuz”
- OKUYUN | Büyük göç (2) | Türkiye’den gidenler, hikâyelerini Ruşen Çakır’a anlatıyor: “Tek derdim çocuğumun gidebileceği iyi bir okul”
- İZLEYİN | Büyük göç: Türkiye’den gidenler ne umdular, ne buldular?
“Ülkemize son bir şans vermiştik, olmadı”
Hollanda’ya yerleşen Ömer ise 15 Temmuz sırasında kamuda çalışıyormuş, “15 Temmuz’dan sonra devlette yepyeni bir düzen kuruldu ve herkes bundan pay kapmaya çalıştı” diye anlatıyor rahatsızlığını.
15 Temmuz ile ilgili çarpıcı bir anektod da yaklaşık altı yıldır kendisi gibi doktor olan eşi ve kızıyla İsveç’te yaşayan Musa’dan:
“Hayatımda akademisyenlik yapmak gibi bir plan yokken ve kariyerimi buna göre planlamamış olmama rağmen bir taşra üniversitesinde yardımcı doçent olarak çalıştım. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra benim ve eşimin, hiçbir dernek, vakıf, zümreye ait olmadığımızı ve sadece işimizi doğru düzgün yapmak isteyen insanlar olduğumuzu bilen profesörler ve de bir dekan vasıtasıyla teklif aldık. O süreçte boşalan ya da boşaltılan üniversitelere kimleri getirecekleri konusunda kafaları çok karışıktı ve böyle bir kadroları yoktu; kimbilir belki hâlâ yok. Biz de ülkemizdeki hayatımıza, İsveç’e gitmemiz nerdeyse kesinleşmiş olmasına rağmen, son bir şans vermek adına bu teklifi kabul ettik. Ancak akademik camiada, işlerin nasıl yürüdüğünü anlamamız sadece birkaç ay sürdü. 8-9 ay sonra bavullarımızı toplayıp, istifa dilekçelerimiz kabul edilmemesine rağmen, noterden görevden çekildiğimizi bildiren yazıları ilgili kurumlara göndererek ayrıldık.”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Son kırılma noktası: 2023 seçimleri
Konuştuklarım arasında bir kişi dışında neredeyse herkes son seçimleri muhalefetin kazanacağını düşünüyormuş ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarını da gizlemiyorlar. Bazılarını aktarmak istiyorum:
Ömer (Hollanda): Kısa vadede dönme düşüncem kalmadı. Son seçimlerle umudum tükendi.
Zerrin (İngiltere): Seçimlerin sonucu farklı olsaydı da hemen dönmeyi düşünmezdim ama iç ferahlığı olurdu.
Bertan (Almanya): Hiç pişman olmadım. Kararım son seçimlerden sonra iyice pekişti.
Buket (Hollanda): Seçimlerden çok beklentimiz vardı, yıkıldık.
Polat (İngiltere): Seçimler farklı olsaydı dönmeyi düşünüyorduk artık umudumuz kalmadı.
Çiğdem (Hollanda): Seçimler iyice moralimizi bozdu.
İbrahim (İngiltere): Seçimlerde ters köşe olduk. Koyverdik. Siyasetin hiçbir anlamı kalmadı.
Oğuz (Almanya): Seçim sonuçları farklı olsaydı sevinirdim ama dönmezdim.
Cihat (Hollanda): Seçimlerden çok umutluyduk. Şimdi çok sıkıştık kaldık.
Fethi (İngiltere): Seçim farklı olsaydı bakışım değişirdi. Çuvalladık.
Bu bölümü Norveç’te yaşayan Mehmet ile noktalamak istiyorum: “Her ne kadar ailem AKP ekseninde olan insanlar olsa da ben AKP’ye oy veren birisi olmadım. Yıllardır Türkiye’deki tüm sınavlarda başarılı olmuş, ülkeme emek vermiş birisi olarak ‘Giderlerse gitsinler’ diyen bir zihniyeti desteklemek vicdanıma ters geldi. Ülkeden gidenlerin bir kısmının yaptığı gibi, ülkemi küçük görecek birisi de değilim. Ancak, benim ve benim gibilerin ülkeden göçünde AKP temel etken olsa da 20 senedir AKP’yi sandıkta yenemeyen, basiretsiz muhalefetin de etkisi inanın bana hiç de az değil.”
Yarın: “Ülkeyi terk ettim çünkü bir eşcinsel olarak her gün hedef gösterilmekten bunaldım. Soylu’nun sözlerini unutmam mümkün değil”