Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Suudi Arabistan sınır muhafızları, yüzlerce Etiyopyalıyı öldürmekle suçlanıyor: “Yağmur gibi ateş ettiler”

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) raporunda Suudi Sınır Muhafızları, Suudi Arabistan-Yemen sınırında patlayıcı ve hafif silahlar kullanarak yüzlerce Etiyopyalıyı öldürmekle ve insan hakları ihlalleriyle suçlanıyor.

İddialar, Yemen’den Suudi Arabistan’a geçmeye çalışırken sınır muhafızları tarafından saldırıya uğradıklarını söyleyen onlarca Etiyopyalı ile görüşen HRW tarafından yapılan ayrıntılı bir araştırmada ortaya atıldı.

HRW; sınırın uydu görüntülerini, 20’den fazla olaydan öldürülenlerin fotoğraflarını, hayatta kalanların tanıklıklarını ve adli tıp uzmanlarının yaptığı incelemeleri hazırladığı raporda bir araya getirdi. Bu rapor, sınırı geçmeye çalışanlara yönelik artan aşırı şiddeti açığa çıkartıyor. 

Tanıkların ifadelerinde, “Bombardıman sırasında çok sayıda kadın ve çocuğun öldürüldüğü, cesetlerin yollara saçıldığı” toplu katliam anlatılıyor.

Şubat ayında 60 kişilik bir grupla sınırı geçen 14 yaşındaki Hamdiya araştırmacılara, “Daha önce hiç düşünmediğim bir şekilde insanların öldürüldüğünü gördüm.” dedi olay yerinde 30 kişinin öldürüldüğünü gördüğünü söyledi. 

HRW’nin raporunun baş araştırmacısı Nadia Hardman bulguları “şok edici” olarak nitelendirdi. Hardman, “Sınırlardaki şiddet olaylarıyla ilgileniyorum ama daha önce kadın ve çocuklara karşı patlayıcı silahların kullanıldığı böyle bir olayla hiç karşılaşmamıştım” dedi.

Rapor, Suudi Arabistan-Yemen sınırında ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığına dair giderek artan iddialardan bazıları. Geçtiğimiz yıl BM İnsan Hakları Özel Raportörleri, Suudi hükümetine yüzlerce göçmenin öldürüldüğüne dair iddiaları içeren bir mektup göndermişti.

Haziran ayında Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) “Kayıp Göçmenler Projesi”, Suudi sınırındaki ölümlere ilişkin kendi tahminlerini yayınladı. Çoğunluğunun Etiyopyalı olduğuna inanılan en az 795 kişinin öldüğü belirtildi. 

Mart ayında Suudi hükümeti, BM raportörlerinin “Suudi güvenlik güçlerinin mülteciler, sığınmacılar ve insan ticareti mağdurları da dahil olmak üzere göçmenlere yönelik geniş çaplı, ayrım gözetmeyen sınır ötesi cinayetlerinin sistematik bir modeli” olduğu iddialarını “kategorik olarak reddetti”.

Suudi Arabistan’da oyuncu değişikliği: Giren oyuncu Ronaldo ve Benzema, çıkan (?) oyuncu gazeteci cinayetleri ve insan hakları ihlalleri

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud

Yabancı gazetecilere ve yardım görevlilerine büyük ölçüde kapalı olan bir bölgede yaşanan ihlallere ilişkin bu son soruşturma, sınırda neler yaşandığına dair şimdiye kadarki en detaylı resmi ortaya koyuyor.

İddialar arasında şunlar yer alıyor:

  • Suudi sınır güçleri, sınırı geçip Yemen’e geri dönmeye çalışırken tutuklanan, gözaltına alınan ve sınır dışı edilen bir grup insanı dahi bombaladı.
  • Suudi sınır güçleri, bir saldırıdan kurtulan genci, infaz etmekle tehdit ederek başka bir kurbana tecavüz etmeye zorladı.
  • Sınırı geçtikten sonra gözaltına alınan kişiler yakın mesafeden vuruldu ve hayatta kalanlara sınır güçleri tarafından vurulacakları uzvu seçmeleri söylendi.

Yüz binlerce Etiyopyalı Suudi Arabistan’da yaşıyor ve çalışıyor. Birçoğu ekonomik nedenlerle göç ediyor, ancak bazıları ülkenin kuzeyindeki son savaş da dahil olmak üzere Etiyopya’daki hak ihlalleri nedeniyle ayrılmaya zorunda kalıyor. 

İddia edilen cinayetler, Suudi Arabistan’ın Cizan vilayetine sınır olan ve Husi Ensarullah hareketi tarafından kontrol edilen bir bölge olan Suudi Arabistan’daki Al Jawf ile Yemen’deki Sa’dah arasında insan tacirleri ve kaçakçılar tarafından kullanılan önemli bir göç geçiş rotasında meydana geldi.

HRW araştırmacıları, Yemen’den Suudi Arabistan’a geçmeye çalışan 42 Etiyopyalı ve onların arkadaşları ve akrabalarıyla görüştü. Ayrıca, sosyal medyada yayınlanan veya 12 Mayıs 2021 ile 18 Temmuz 2023 arasında çekilen görsel kaynaklardan toplanan 350’den fazla video ve fotoğrafı analiz etti.

Bunlar arasında insan kaçakçısı gruplar tarafından kullanılan patikalara dağılmış ölü ve yaralıların yanı sıra bazıları havan topu ve benzeri silahlardan çıkan şarapnel parçalarıyla uyumlu yaralara sahip kamplarda ve tıbbi tesislerdeki yaralıların resimleri de yer alıyordu.

HRW’nin raporuna göre “Suudi sınır muhafızları yaygın ve sistematik bir şekilde patlayıcı silahlar kullandı ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu insanları yakın mesafeden vurdu.” Raporda şu ifadeler de yer aldı: “Eğer bu cinayetler Suudi hükümetinin göçmenleri öldürme politikasının bir parçası olarak işlenmişse, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.”

HRW daha önce de 2014 yılından bu yana Yemen ve Suudi Arabistan sınırında göçmenlerin öldürüldüğünü belgelemişti. Ancak bu raporda belgelenen cinayetler, hedef gözetilerek işlenen cinayetlerin hem sayısında hem de işleniş biçiminde kasıtlı bir tırmanışa olduğuna işaret ediyor. 

Uluslararası bir adli tıp uzmanları grubu olan Uluslararası İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Konseyi’nin Bağımsız Adli Tıp Uzman Grubu (IFEG), saldırılarda meydana gelen yaralanmaların video ve fotoğraflarının analiz ederek yaralanmaların hafif ve patlayıcı silah yaralarıyla uyumlu olduğu sonucuna vardı.

Olaylardan birinde sağ kurtulan bir kişi, 170 kişilik grubundan “90 kişinin öldürüldüğünü biliyorum, çünkü içimizden bazıları cesetleri almak için oraya geri döndü ve 90 ceset saydılar” dedi.

Ölen ve yaralananlar, insan kaçakçıları tarafından işletilen ve Husi güçleri tarafından kontrol edilen Suudi sınırına yakın iki kamptan yola çıktılar: sınırdan yaklaşık 4 km uzaklıktaki bir vadide bulunan Al Thabit göçmen kampı ve Al Thabit’in 17 km güneyinde, yine sınırda bulunan bir çadır kampı olan Al Raqw.

Haziran ayı başlarında yaşandığı iddia edilen bir olaya tanıklık edenler, Suudi sınır muhafızlarının, Suudi gözetiminden yeni çıkmış ve Yemen’e yeniden girmeye hazırlanan bir grup insana patlayıcı silahlarla ateş açtığını söyledi.

İddia edilen olay sırasında şarapnel parçasıyla yüzü yaralanan 20 yaşındaki Munira, grubun sınıra doğru giden bir minibüse bindirilmesinden sonra olayın gerçekleştiğini söyledi: “Bizi bıraktıklarında bir tür kaos yarattılar; arabadan inip uzaklaşmamız için bize bağırdılar. 1 kilometre uzaklaştığımızda sınır muhafızları bizi görebiliyordu. Uzun süre koştuktan sonra birlikte dinleniyorduk. İşte o zaman grubumuza havan topu attılar. Doğrudan bize. Grubumuzda 20 kişi vardı ve sadece 10 kişi hayatta kaldı. Havan toplarından bazıları kayalara çarptı ve sonra kaya parçaları bize isabet etti. Silah roketatara benziyordu, altı ağzı vardı  ve bir aracın arkasından ateşleniyordu. Aynı anda birkaç tane ateşliyordu. Üzerimize yağmur gibi ateş ettiler.”

Batı demokrasileri de dahil olmak üzere pek çok ülke, insan hakları ihlalleriyle suçlanan Suudi Arabistan’la sıkı diplomatik ilişkiler yürütmeye devam ediyor. 

Cemal Kaşıkçı cinayeti: 2 Ekim 2018’den bugüne neler yaşandı?

Geçtiğimiz hafta İngiltere hükümet yetkilileri, Rishi Sunak’ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı “ilk fırsatta” Londra’da ağırlamayı planladığını doğruladı. Bu görüşme, Prens Muhammed’in emriyle İstanbul’da Suudi ajanlar tarafından öldürülüp parçalandığını düşünülen Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’deki ölümünden bu yana ilk ziyaret olacak.

KaynakGuardian

Derleyen: Ahmet Emir Sevindik

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.