Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Aydın Selcen: “Deyrizor’daki çatışmalardan sonra Türkiye’de ‘işte Araplar nihayet kendine geldi ve bu Kürtleri başlarından atacak’ gibi yanlış bir refleks var”

Suriye’nin doğusunda petrol ve doğalgaz kaynakları nedeniyle paylaşım savaşının merkezinde yer alan Deyrizor’da neler yaşanıyor? Irak’ın Kerkük kentinde ordu kontrolündeki binanın KDP’ye devredilmesine karşı başlayan protestolarda en az dört kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Bölgenin önemi ne, neler oluyor? Türkiye bu iki bölgede de neler yapıyor, neler yapmalı, fırsat kapısı aralanabilir mi?

Irak’ın kuzeyindeki Kerkük’te 2017’den bu yana ordunun karargâhı olarak kullanılan bir binanın, Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) verilmesi kararı tepki çekti, çıkan protestolar sonucu ikisi Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) üyesi dört Kürt hayatını kaybetti. Medyascope yazarı Aydın Selcen bölgede yaşananları şöyle anlattı:

“Kerkük, Türkmen, Arap, Süryani, Kürt, karmaşık bir nüfusa sahip. Bunların arasında huzur geldi, barış geldi denilirken; bir anda patlamanın yaşandığı görülüyor. Olayların ardından KDP peşmerge sevk etmek istedi, gerilim iyice arttı.”

Yaşananların ardından Irak Başbakanı Sudani’nin silahların toplatılması kararını verdiğini fakat Irak Devleti’nin mefruz bir durumda olduğundan ötürü, “silahların toplatılması kararı”nın makyaj bir çözüm olduğunu söyledi:

“Irak Devleti tıpkı Suriye Devleti’nde olduğu gibi mefruz durumda. Eli kolu her yere uzanan bir merkezi otoriteden bahsetmek güç. ‘Kağıt üstünde ben gereğini yaptım, herkese silahların toplatılması yönünde talimat verdim’ demek kolay. Fakat bu zaten uygulanması beklenen bir talimat değildi. Anlaşılan kozmetik bir çözüm bulunmuş li daha sonra Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir kararla binanın devrini askıya almış oldu.”

ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından bölgede yeni bir anayasa yapıldığını, Iraklılar’ın bu anayasayı kabul ettiği, Irak’ın federasyon olduğunu ve federasyon olunca da bunun içerisinde Irak Kürdistan Bölgesi kurulduğunu hatırlatan Selcen, Irak Kürdistan Bölgesi’nin iç hudutlarının yasal olarak belirlenemediğine dikkat çekti:

“Bu, kim kimin kolunu bükerse ve kim ne zaman kuvvetli olursa Kerkük’ün akıbeti öyle olur gibi bir durum ortaya çıkardı. Türkiye’nin 2003’ten beri tutumu, ‘Kerkük’ü kimse Kürtlere yedirmez’ oldu. Ama burada sözü edilen Kürtler hangileri? Kerkük deyince bahsettiğimiz vilayet mi, kent mi? Kent içindeki Suriçi mi? Yoksa Kerkük petrol sahası mı? Bunlar meçhul.”

Selcen, iç idari hudutların Kerkük’ün akıbeti belirleyecek şekilde çözülmesi ve Irak Kürdistan Bölgesi’nin bir istikrara kavuşması için Türkiye’nin de katkıda bulunmasının bir fırsat olabileceği görüşünde. 

Peki Suriye’de neler oluyor?

Suriye’nin doğusunda petrol ve doğalgaz kaynakları nedeniyle paylaşım savaşının merkezinde yer alan Deyrizor’da neler yaşanıyor? Yaşananları ezberden “Arap-Kürt çatışması” olarak okumak doğru mu?

Selcen, Suriye’de yaşananları hemen “Arap-Kürt çatışması” olarak okumanın doğru olmadığını söyledi:

“Burada Araplar, Kürtler diye bir siyah bir beyaz bölmenin anlamı yok. Arap aşiretleri derken SDG’nin içinde, bu aşiretler Esad’ın yanında diye söylemek güç. Aynı aşiretin içinde farklı kolların farklı taraflara gittiği de biliniyor. Bazen de geçen sene Esad’dan yana olan bu sene de SDG’en yana olabiliyor, güç kimin tarafındaysa ona da geçebiliyor.”

Hem Deyrizor hem de Kerkük’te yaşananların Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ziyaretinin akabine denk gelmesine dikkat çeken Selcen, “Bu tip çatışmaların olması otomatikman bizim tarafta bir el ovuşturarak, ‘işte Araplar nihayat kendine geldi ve bu Kürtleri başlarından atacak’ gibi yanlış bir refleks var. Bu yıllardır aşılamıyor” diye konuştu.

Hakan Fidan dış politikası 

Süleyman Soylu, Hulusi Akar ve Mevlüt Çavuşoğlu’nu hatırlatan ve üçünün de sürekli bağırıp çağırarak insanları azarladığına dikkat çeken Selcen, Hakan Fidan dış politikasını da eleştirdi:

“Hiç kimse basınla konuşmuyor. Şeffaflık tamamen göz ardı edilir gibi oldu. Dış politikada güvenlik devleti yaklaşımı gibi bir tutum var. Ben bunu sakıncalı buluyorum çünkü Türkiye İran değildir.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.