Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul’da sel felaketi göz göre göre geldi: İşte veriler

İstanbul’da 5 Eylül’de etkili olan şiddetli yağış, kısa süre içerisinde sele neden oldu. Sele kapılan iki kişi hayatını kaybetti. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) yayımladığı raporda, “Sel felaketi göz göre göre geldi” dedi. Projelerin doğa olaylarını gözeterek yapılması gerektiğini söyleyen İPA Genel Sekreteri Oktay Kargül, İstanbul’un kuzey bölgelerine dikkat çekerek “Geri dönüşü olmayan bir tahribatla karşı karşıya kalabiliriz” uyarısında bulundu.

İstanbul’da 5 Eylül’de etkili olan şiddetli yağış kısa süre içerisinde sele neden oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İPA, iki kişinin hayatını kaybettiği sel felaketi hakkında bir rapor yayımladı. Rapora göre sel felaketinin ana sebebi, dere yataklarına yakın ve taşkın riski yüksek yerlerdeki yapılaşma.

Sözü edilen yapıların her biri, diğerinden daha gösterişli törenlerle açılan Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi – Kayaşehir Metro Hattı ve Başakşehir Millet Kıraathanesi…

Üç yapı da aynı bölgede ve üçü de son yağışlarda sel baskınına uğradı.

“Şehir planlamaları büyükşehir belediyelerine verilmeli”

İstanbul’daki yapı planlama kararlarında İBB’nin yetkisinin olmamasının büyük bir problem olduğunu söyleyen İPA Genel Sekreteri Oktay Kargül, “İBB hariç birçok kurum bu konuda yetkili, bakanlık ya da TOKİ bunlara örnek” dedi.

İBB’nin son dönemde birçok çalışmaya itiraz ettiğini söyleyen Kargül, “Haklı gerekçeler nedeniyle idari mahkeme yürütmeyi durdurma kararı alıyor fakat bu yürütme durdurma kararının ardından bakanlık tekrar plan yapıyor ve benzeri riskli alanlara yapılar yapılabiliyor” diye konuştu.

İPA Genel Sekreteri Oktay Kargül

2019’da belediyeye geldiklerinde yerleşime uygun olmayan alanlara “kontrollü yapılaşma” denilerek izin verildiğini söyleyen Kargül, “Her ne kadar ‘kontrollü’ denilse de gördüğünüz gibi beklenenin üstünde bir yağış geldiğinde bu alanlar mutlaka bir felaketle karşı karşıya kalıyor. Hepsinin çözümü var ve hepsinin önüne geçilebilir ama bunun için tepeden inme kararlarla hareket edilmemesi gerekiyor” diye konuştu.

Açıklanan raporun planlama ilkeleri doğrultusunda hazırlandığını dile getiren Kargül şöyle devam etti:

“Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’yle ilgili söylediğimiz şu: Hastane, Nakkaş Deresi yakınlarında yer alıyor ve Nakkaş Deresi’nin etkisi altında kalınacağı bilindiği halde, su baskını riski olmasına rağmen bu noktaya inşa edildi. Gün sonunda hastanenin kendisi veya hastaneye, kamu binalarına giden yolların dere yataklarına yapılmış olması, olası afette kamu binalarının kullanılmamasına neden oluyor.”

Şiddetli bir yağış olması durumunda aynı manzaranın oluşacağını söyleyen Kargül, “İklim krizinin etkilediği İstanbul’da buraları tetikleyecek, risk durumunu artıracak mega projelerden kaçınılması gerekiyor. Projelerin doğa olaylarını gözeterek yapılması gerekiyor. Diğer türlü İstanbul’un kuzeyi geri dönüşü olmayan bir tahribatla karşılaşmak durumunda kalacak” dedi.

Kentlerle ilgili kararların siyasi şekilde alınmaması gerektiğini söyleyen Kargül, “Bilime, uzman görüşlerine dikkat ederek çalışmalar yapılmalı ve büyükşehir belediyelerine planlama yetkisi verilmeli. Bu yetkiler, merkezi yönetimden yerel yönetimlere aktarılmalı” diye konuştu.

Başakşehir Millet Kıraathanesi

“Türkiye’nin en büyük millet kıraathanesi” unvanı verilen ve dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan ve Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu tarafından törenle hizmete açılan kıraathaneyi, aşırı yağış nedeniyle sel bastı. O sırada kütüphanede olanlar panik yaşadı. Kıraathanedekiler kurtarıldı, İSKİ ekipleri biriken suyu tahliye etti.

Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi – Kayaşehir Metro Hattı

Metro hattının açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gitmiş, Japonya Başbakanı Şinzo Abe de video konferans yöntemiyle katılmıştı. Erdoğan açılışta, “Metro hattının İstanbul’a kazandırılmasında emeği geçen bakanlığımızın, bakanımızın, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. İstanbul’u demir ağlarla örme vizyonumuzu adım adım gerçekleştiriyoruz” demişti.

Başakşehir’de yer alan Kayaşehir Metro Hattı’nı da su bastı. Metro durağında mahsur kalan vatandaşlar bulundukları yerden kendi imkanlarıyla güçlükle çıkabildi. Metro İstanbul’dan yapılan açıklamada yoğun yağış nedeniyle Eyüp-Piyer Loti Teleferik Hattı ile Kirazlı-Kayaşehir Merkez Metro Hattı’nın Kayaşehir merkez istasyonunun kapatıldığı duyuruldu.

Çam ve Sakura Şehir Hastanesi

Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında inşa edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenin ardından tam kapasiteyle hizmet vermeye başlayan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ni de su bastı. Görüntüler bir cep telefonu kamerasına yansıdı. 2020 yılında hizmete alınan hastane için hazırlanan hazırlanan Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED) raporunda; yağmur suyu drenajı koşullarının uygun olmaması ve sel baskınına yol açabileceği belirtilmesine karşın, bakanlık kararıyla hastaneler Çevresel Etki Değerlendirmesi’nden (ÇED) muaf tutuldu.

İPA: Binalar riskli bölgelere inşa edildi

Sel felaketinin ardından İPA’nın paylaşımında Kirazlı (Bağcılar)-Kayaşehir Merkez (M3) Metro Hattı’nın 2. etabı Onurkent-Kayaşehir Merkez istasyonlarının 8 Nisan’da açıldığı hatırlatıldı ve “Hattın Kayaşehir Merkez İstasyonu’nun Hasanoğlu Deresi yakınında ve taşkın riskli bölgede yer aldığı biliniyor” denildi.

Paylaşımın devamında ise Başakşehir Millet Kıraathanesi ve Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin konumu ile ilgili bilgilere yer verildi:

“2019 yılında açılan Başakşehir Millet Kıraathanesi de maalesef Nakkaş Deresi’nin kolu olan Fener Dere üzerinde yer alıyor ve halihazırda taşkın riski olduğu biliniyor. Nakkaş Deresi yakınlarında yer alan ve taşkın riski bulunan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ise 2020 yılında açıldı.”

Raporda İstanbul’daki mega projelerin oluşturduğu risklere de değinildi:

“İklim krizinin etkileri farklı bölgelerde, farklı risklere neden olurken, İstanbul, iklim kriziyle gelen risklerin yanı sıra mega projelerin getirdiği risklerle de yüzleşmektedir. 5 Eylül akşamı gerçekleşen aşırı doğa olayı göstermektedir ki, İstanbul Havalimanı ile geri döndürülemez bir tahribata uğrayan kentin kuzeyi, Kanal İstanbul ile risklerle tekrar tekrar yüzleşecektir.”

Raporda son olarak Kanal İstanbul’un güzergahında bulunan barajlar, yeraltı su kaynakları ver derelerin oluşturduğu su ekosistemlerinin bütünüyle tuzlanma, arazi kullanım değişiklikleriyle birlikte kirlenme ve en nihayetinde yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğu belirtildi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.