Hrant Dink cinayetine ilişkin 11 sanık hakkında açılan yeni davanın ikinci duruşması yapıldı. Davanın tek tutuklu Adem Sağlam’ın yurtdışı çıkış yasağı tahliyesine karar verildi, bir sonraki celse 6 Aralık’ta.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 11 sanık hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “kasten öldürme” gibi suçlardan açılan yeni davanın ikinci duruşması bugün (20 Eylül) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Mahkeme, yeni davanın tek tutuklu sanığı Adem Sağlam’ın yurtdışına çıkış yasağı konularak adli kontrol tedbiriyle tahliyesine karar verdi. Duruşma 6 Aralık’a ertelendi.
Sanıkların tümü Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada Hrant Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen, Hülya Deveci ve Emel Ataktürk hazır bulundu.
“Trabzon Jandarma Komutanlığı cinayet tarihine kadar bilgileri gizledi”
Tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katılan dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunmasında, Trabzon Jandarma Komutanlığı’nın cinayet tarihine kadar bilgileri gizlediğini iddia etti:
“Cinayet tarihine kadar bilgileri gizleyen, görev raporlarını ihmal eden, operasyonu engelleyen Trabzon Jandarma Komutanlığı’dır. Onca tehdide rağmen Dink’i korumak için önlem almayan, cinayet sonrası sahte tahkikat raporu düzenleyen ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’dür. Buna rağmen görevini yapmayanlara değil, benim aleyhime karar verilmiştir. Bu haksız, hukuksuz karar şimdi de darbe suçuna gerekçe yapılmaya çalışılıyor. Ben hiç kimsenin ölümüne sebep olmadım, kanunsuz emir vermedim. Bu iddiaları destekleyen hiçbir delil yoktur.”
Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Bülent Köksal’ın bu davada hiç sanık olmadığına dikkat çeken Ramazan Akyürek, “İstanbul Emniyeti’nin ihmali davranışları ortadadır. Görevlerini ihmal etmeselerdi Dink hayatta olabilirdi” diyerek suçlamaları reddetti ve beraatını istedi.
Adem Sağlam: “15 Temmuz’dan sonra açığa alındım, yine kaçmadım”
Dönemin Trabzon TEM Şube Müdürlüğü görevlisi Adem Sağlam da tutuklu bulunduğu cezaevinden katıldı, “41 aydır herhangi bir hüküm almadan tutuklu yargılanıyorum. Bu durum cezaya dönüşmüştür. Tahliyemi istiyorum” dedi.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Sağlam, “Ben 15 Temmuz’dan sonra açığa alındım ve evimde oturdum, çünkü suç işlemedim. Program kullandığım iddiasıyla tutuklandım, yine kaçmadım. Bu davada da tutuklandım ancak kaçmadım çünkü hiçbir suç işlemedim. Çocuğumun bu sene sınavı var, onun psikolojisi için tahliye edilmeyi talep ediyorum” diyerek beraatını istedi.
“Çocukluk arkadaşıyım, tek ilişkim budur”
Ek dava sanıklarından Ahmet İskender savunmasında, “İddianamede benim FETÖ ile bir bağlantım tespit edilmemiş, bu davaya nasıl girdim onu da bilemiyorum. Ben Yasin Hayal’in çocukluk ve mahalle arkadaşıyım. Tek ilişkim budur” dedi.
Diğer sanıklarla bağlantısı olmadığını ve bu konuda mağdur edildiğini söyleyen İskender, “İleride hükümet değişirse başka şeyler olabilir. Bugün bu işin arkasında FETÖ var diyorlar, yarın Süleymancılar var derler. O zaman Sülocu mu olacağım?” diyerek FETÖ ile olan ilişkisini reddetti.
Adem Sağlam’a tahliye
İddianamede “kasten öldürme”, “anayasayı ihlal”, “ihmali davranışla kasten öldürme”, “örgüt üyeliği” ile suçlanan Adem Sağlam, yurtdışı çıkış yasağı ve karakola imza şartı ile tahliye edildi.
Mahkeme, savunmasını vermeyen sanıkların ise bir sonraki duruşmada savunmalarının alınacağını söyledi. Emniyet görevlileri Faruk Sarı ve Yahya Öztürk hakkındaki yakalama kararlarının devamına hükmedilirken, mahkeme 6 Aralık’a ertelendi.
