“Prof. kâbus” olayı güven sarstı | “Zoroğlu’nun uygulamaları bütün çocuk psikiyatrisi camiasına mâl edilmemeli”

Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun çocuk hastalarına önce çoklu kişilik bozukluğu teşhisi koyup ardından “ketamin tedavisi” uygulayıp manipüle ederek yönlendirdiği iddiası pek çok soruyu da beraberinde getirdi. Çocukların ve ailelerin ifadeleri de bütün sürecin hekim-hasta ilişkisinin dışına çıkıldığını gösteriyor. Peki, bir psikiyatrın hasta ile kurduğu ilişkide sınırlar neler, çoklu kişilik bozukluğu tedavisinde ketamin ne kadar yaygın?

Eski İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu, çocuk hastalarına uyuşturucu ilaç verip manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklandı. İddiaya göre, Prof. Dr. Salih Zoroğlu, Bakırköy’deki özel kliniğine getirilen onlarca çocuğa dissosiyatif (çoklu kişilik bozukluğu) teşhisi koydu ancak iddialar bunlarla sınırlı değil. Zoroğlu “tedavi” adı altında, çocuk hastalarını kendisine ait bir eve götürmek hatta yurtdışına çıkarmak için aileleri ikna etmeye çalışmakla da suçlanıyor.

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Seher Akbaş, hasta-hekim arasındaki ilişkinin sınırları, Zoroğlu’nun uygulamaları, ketamin tedavisinin koşulları ve şartları hakkındaki soruları yanıtladı.

  • Psikiyatrist ve hasta arasındaki ilişkinin sınırı nedir?

Hastalarımızla psikiyatri odasında görüşür, tanışır ve aynı odada görüşmeleri yaparız. Oda dışında hastalarla görüşmeyiz. Hastalarımıza kendi merakımız ve ilgili olduğumuz alanla ilgili sorular sormayız, sadece hastalıkla ilgili soru sorarız. Sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar hastanın yararına olmak zorundadır. Muayene odası dışında hastayla görüşmek ve iletişim kurmak etik sınırları ihlal demektir.

  • Zoroğlu’nun hastalarıyla olan ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hepsi olağanüstü sınır ihlali. Cinsel istismar vakaları, istismarı açık bir şekilde söylerler. “Hastanın cinsel istismarla ilgili bilgileri unutması veya farkında olmaması” diye bir durum söz konusu değildir. Hastanın gelişim geriliği, anlama öğrenme ve konuşma becerileri zayıf bile olsa kendilerine yapılan istismarı bilir ve bunu tutarlı bir şekilde ifade eder. Çocuğun hiçbir şekilde hatırlamadığı cinsel istismarı, bilinçdışında yaşadığı “alter” kişiliklerinden birinin yaşadığı, hekimin yönlendirmeleri veya ilaç ile söylettirmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Çünkü alınan ilaç sırasında çocuklar etki altına alınıp yönlendirebileceği bir hale geliyor. Çocuğu etki altına alıp, kendisine istismar edildiğine dair ikna faaliyetleri çocuk için bir travmadır ve sınır ihlalidir.

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Seher Akbaş

“Ketamin ile çoklu kişilik bozukluğu tanısı konamaz”

  • Ketamin hangi durumlarda kullanılır, etkileri nelerdir?

Ketamin, analjezik ve hipnotik bir ilaçtır. Eskiden ağrılarda kullanılırdı ancak özellikle erişkinlerde dirençli depresyondaki tedavi çalışmalarından sonra kullanılmaya başlandı. Ancak bu erişkinlerde kullanılan bir ilaç, çocuklarda kullanılmıyor. Klasik depresyon tedavisinden yanıt alınamadığında erişkinlerde ketamin kullanılabiliyor. Biz, çocuk psikiyatristleri çocuklarda kullanmıyoruz.

  • Ketamin ile çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konulabilir mi?

Ketamin ile çoklu kişilik bozukluğu tanısı konamaz, böyle bir süreç yok. Çoklu kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için hastaların ilaç olmadan bu belirtileri uzun süredir gösteriyor olması lazım. İlaç verildikten sonra, yan etkilerin açığa çıkmasına “tanı” denilemez, ona yan etki gözüyle bakarız. Çoklu kişilik bozukluğunda hastanın bilinçle ilgili problemleri oluyor, halüsinasyonlar görebiliyor. “Ketamin” denilen ilaç da hastanın gerçeği değerlendirme becerilerini bir miktar bozan görüntüler, işitsel halüsinasyonlar görmesine neden oluyor. Zaten hastada bu belirtiler varken ilacı kullanırsanız, belirtileri şiddetlendirirsiniz. O nedenle kimlik bozukluğunda kullanılmaması gereken bir ilaç. Hastanın bilinci daha bulanıklaşır, canlı rüyalar, kabuslar ve zihin karışıklığına, mantıkdışı davranışlara neden olduğu için özellikle çoklu kişilik bozukluğu hastalarında kullanılmaması gerekiyor.

“Meslek hayatım boyunca hiç dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı koymadım”

  • Çoklu kişilik bozukluğu ne kadar yaygın, bir doktor bu kadar çok teşhis koyabilir mi?

Kimlik bozukluğu tanısında hastanın hatırlayamadığı davranışları, konuşmaları veya yer değiştirdiği gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bunlar, ergenlik döneminde, kaygılı durumlarda veya depresyon döneminde de ortaya çıkabilen belirtiler. Bütün olarak baktığımızda depresyonda hastanın “alter” kimlikleri olmaz. Hastalara bazen başka bir hekim ya da deneyimli klinikçiler tarafından dissosiyatif kimlik bozukluğu teşhisi konuluyor. Bu hastalar bize gelip yeniden tedavi olduklarında bizim koyduğumuz tanı büyük çoğunlukla dissosiyatif kimlik bozukluğu olmuyor. Ben meslek hayatım boyunca hiç dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı koymadım. Bana bu tanıyla gelen hastaları, farklı tanılarla takip ettim. Dissosiyatif kimlik bozukluğu psikoterapi ile tedavi edilir, görüşmeler yapılır. Görüşmelerde o hastaların kimliklerine ulaşarak konuşulur ve hastanın bunun farkında olması sağlanır. İlaç tedavisi, bu hastalık grubunda çok nadir kullanılır.

“Zoroğlu’nun uygulamaları bütün çocuk psikiyatrisi camiasına mal edilmemeli”

  • Gündemdeki olaylar tedavi gören hastaları ve tedavi süreçlerini nasıl etkileyecek?

Çoklu kişilik bozukluğu çok yaygın gördüğümüz bir tanı değil. Çocukları için başvuran ailelerin hekimlerle ilgili kaygıları olmuş olabilir. Bu durum, çocuk psikiyatrisine başvuracak hastaları ve aileleri etkileyebilir. Bu nedenle bu durumun bu kadar yaygın olmadığı anlatılarak yeniden hekim-hasta güven ilişkisinin inşa edilmesi gerekiyor. Türkiye’de bahsedilen hekim dışında ketamin kullanan bir çocuk psikiyatristi olduğunu düşünmüyorum. Biz hastalarımızla görüştükten sonra, hastanın nesi olduğu, nasıl bir tedavi süreci izleyeceğimize, kullanacağımız ilaçlara ve bu ilaçların yan etkileri, ne kadar süre kullanılacağı hakkında aileleri bilgilendiririz. Bu bilgilendirme, ailenin ve hastanın kafasındaki soruları yanıtlama, tedavi sürecinin başlaması ve işbirliği içerisinde olması açısından önemlidir. Bahsi geçen olay, çok istisnai bir durum. Çocuk psikiyatrisi camiasını da şaşırtan bir olay aynı zamanda. O nedenle bunun istisnai bir durum olduğu, hekimin kendi sürecindeki davranışları ve uygulamalarının bütün çocuk psikiyatrisi camiasına mâl edilmemesi gerekiyor.

“Zoroğlu’nun hastaları, yeni bir hekimle süreci devam ettirmeli”

  • Bu süreç istismara uğrayan çocukların size başvurularını etkiler mi?

Hekim-hasta güven ilişkisinden ziyade, istismar nedeniyle başvuran kişilerin bu süreçten etkilenip etkilenmeyeceğiyle ilgilenmeliyiz. Cinsel istismar nedeniyle başvuranlarla görüşmeler farklı yapılır. Başlangıçta hastanın söylediklerine güveniriz ve ciddi bir şekilde değerlendiririz. Bu süreçte hastayı koruruz. Cinsel istismar nedeniyle başvuran hastalar, bilgileri açık ve tutarlı verirler. Şu an diğer konuları tartışmaktan cinsel istismar mağduru grubu daha az koruyor ve tartışıyoruz. Bütün bu süreç, çocukların durumunu zorlaştırmayan bir şekilde yürütülmeli.

  • İstismara uğradığı iddia edilen çocukların bundan sonraki tedavi süreci nasıl olmalı?

Zoroğlu’nun hastaları, yeni bir hekimle süreci devam ettirmeli. Bütün o yönlendirmeler, istismar geçmişi olduğu iddiaları ile ilgili kafa karışıklıkları olan ve olumsuz etkilenen gençlerin, bütün süreci yeniden değerlendirip psikiyatristten yardım almaları çok önemli.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.