Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kobani Davası: “MHP sadece bize kumpas kurmamış aynı zamanda AKP’ye de kurmuş”

Kobani Davası’nda savunma yapan eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs “Bu dosyayı açan savcı Ahmet Altun ile ilgili çıkan haberleri duyuyoruz. Altun aynı zamanda Sinan Ateş’in dosyasına bakıyor ancak MHP’liler yargılandığı için dosyadan çekilmek istiyor. Savcı kaçınmaya, uzak durmaya çalışıyor. İşin içinde MHP’li eski Milletvekili Olcay Kılavuz da var” diye konuştu.

Kobani Davası’nın 36’ncı duruşmasının Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata savunma yaptı. Tutuklu siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler duruşmaya Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi ile (SEGBİS) katıldı. Duruşmayı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları ve Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (HEDEP) milletvekilleri de takip etti.

“Hakan Fidan ve Oslo’da görüşmelere katılan heyet ifadeye çağrıldı ama arkalarında devlet iradesi olduğu için ifade vermiyorlar”

HDP Basın Bürosu’nun davaya ilişkin basınla paylaştığı metne göre Ayla Akat Ata, savunmasında şunları söyledi:

“Sayın Öcalan bir önder olarak kabul ediliyor. Buna işaret eden kadınlar, aktivistler yargılanıyor ama İmralı heyetinde yer alan devlet yetkilileri yargılanmıyor. Hakan Fidan ve Oslo’da görüşmelere katılan heyet ifadeye çağrıldı ama sonradan anlaşıldı ki arkalarında devlet iradesi olduğu için ifade vermiyorlar. Sözümüz ve emeğimiz demokratik çözüm için. Barış süreci emekçisi olmuşsuz, şiddete çağrı yapacak bir sözümüz olmamış. Ya oturma eylemi yapıyoruz ya da darp edilip yerdeyiz. Geldiğimiz nokta bu. Bütün açıklamalarım ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamındadır.”

“Ben HÜDA-PAR tarafından yaralandım ama şimdi HÜDA-PAR karşıda ben burada yargılanıyorum”

“Biz bu dosyada hala adalet bekliyoruz bu yüzden gelip gidiyoruz. Elbete hemen bin yıldır biz vardık derdim ama kadim Kürtlerden bin yıl öncesine, islamiyet ile buluşmaya kadar bilgileri vermek zorunda hissediyorum kendimi. Burada 3 yıldır yargılanıyoruz ve bize ‘sözde halklar’ denildi. ‘Demokratik Özerk Kürdistan Türkiye’nin olmazsa olmazıdır’ sözlerinden dolayı yargılanıyorum. O zaman neden yargılanıyorum, hemen bizi kamuoyunda şeytanlaştıran bir dil kullanıyor. Bunları dile getirmeyelim mi? Ben HDP’nin twittini paylaştığım için yargılanıyorum oda yetmedi, yargılandığım dosyaları birleştirip yargılıyorsunuz sonradan sözünü söyleyin bitirin diyorsunuz. Ben ilk avukatlığa başladığımda, sanıklar ne demiş diye dosyalara baktım, hakim ne karar vermiş, sanıklar ne demiş o önemli. Tarih anda gizli, bizi bu dosyada yargılayanlar unutulacak ama yargılananlar unutulmayacak. 49’lar dosyası unutuldu mu?  Bir tweet attık diye yargılıyoruz, savcı bey diyor ki; ‘sorumluluk ile yaklaşmadılar’ diyor. Partimin gösterdiği sorumluluğu iktidar gösterdi mi? Ben yaralandım HÜDA-PAR tarafından ama şimdi HÜDA-PAR karşıda ben burada yargılanıyorum.”

“Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ‘annalar ağlamasın’ diye umut verirken, daha sonra anaları çok fazla ağlattı”

“Tansu Çiller’in 1993’te Avrupa Konseyi’nde Kürt sorunu için Bas modelinin uygulanabileceğini söylemiş. Mehmet Ağar, 2005 tarihinde Diyarbakır’da, ‘Türkiye’nin bölünme korkusundan vazgeçmeli, dağda çocuklar varsa yolunu bulup indireceksin’ sözleri var. 2005’te Diyarbakır’da Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’ sözleri var. Mehmet  Ağar da hükümet ortağı. 90’ların karanlık ismi olan Çiler, Bas modelini tartışmış. Şimdi o noktada mıyız? Hayır. Siyasetçiye ‘silahını al git’ diyorlar. Öyle bir kötülük pompalıyorlar. 1991’de Süleyman Demirel, ‘Kuzey Irak’taki Kürtler kardeşimizdir, Kürt kimliği diyoruz buna karşı çıkılmaz. Bu devleti beraber kurmuşuz Osmanlı dağıldığında bir Türkler birde Kürtler kalmış’ demiş. Biz yerel yönetimlerde belediye başkanlığı yapamıyoruz, kayyum atanıyor nasıl eşit olabiliyoruz. Son olarak; Turgut Özal’ın, ‘Kürt meselesini mutlaka çözeceğim. Türkiye’nin milli bütünlüğü bakımından en büyük mesele bu meseledir. Seneler sonra büyük tepkiler ortaya çıkıyor, Türkiye sabrederse bu meselenin eninde sonunda çözüleceğini inanıyorum. Bu meselenin entegre olunmasıyla çözüleceği kanaatindeyim’ sözlerini kullanmış. Demek ki bitmiyor. Kürt yaşamasın noktasından ele alınıyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ‘annalar ağlamasın’ diye umut verirken, daha sonra anaları çok fazla ağlattı.”

“Özal’ın isteğiyle Talabani başta olmak üzere bu sürecin içerisine girerek, ilk süreç başlamıştı”

“1993 tarihinde bu sorunun çözülmesi için bizzat Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın isteği ile Talabani başta olmak üzere bu sürecin içerisine girerek, ilk süreç başlamıştı. Bu sadece bizim bildiğimiz. Beka’da oturuldu, çözüm yapıldı sonra askerler öldürüldü çözüm bitti değil, bu süreç nasıl gelişti devletin hazırlığı yok muydu? Meclis tutanaklarında 1993’te yapılan ateşkeste Mili bütünleşmede İspanya bas modeli çalışması yapılıyor. Biz sadece kendimiz için değil, tüm Türkiye halkları için bir model dediğimizde ‘bölücülük yapıyorsunuz’ diye hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Anadilinde eğitim benim de talebim ama savcı bey ‘terörizm’ üzerinden ele almış. Anadilinde eğitim talep etmenin neresi teröristlik oluyor? Anadilinde eğitim ülkeyi bölmüyor. Halkın kendi anadilinde sağlık alması ülkeyi bölmüyor. Halkın birlikte yaşama amacını ortaya koymak istedik amacımız bu.”

“Necdet Özer, ‘Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz’ dedi”

Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özer’in 30 Ağustos 2014’te yaptığı açıklamasına dikkat çeken Ata, Özer’in AKP’ye, “Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı. Hükümet silahsız çözüleceğini söyledi, analar ağlamasın isteriz. Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz” şeklinde ifadeler kullandığını dile getirdi. Ata, Özer’in bu ifadeleri ile AKP’yi tehdit ettiğini ve bu açıklamanın üzerinden günler geçtikten sonra ise DAİŞ’in Kobani’ye saldırmaya başladığını söyledi.

“PKK lideri devlet heyetine, ‘Sürecin arkasında siyaset olacak mı?’ diye sordu ve devlet heyeti de ‘evet’ dedi. PKK lideri, bu süreçte dikkatli olmamızı her an herkesin zarar görebileceğini söyledi. Ahmet Türk’e de uyarılarda bulundu. Günler sonra Fransa’da üç Kürt kadın katledildi. Daha sonra süreç bir süre akamete uğradı. Kürdistan kentlerine saldırılar başladı. İnsanlar bodrumlarda yakıldı. Çok büyük bir yıkım yaşandı”

“Devlet bizimle aynı kaygıları paylaşmış olsaydı çok görkemli bir yürüyüş gerçekleştirecektik”

“Biz sürekli sokaktayız. Etkinlik yapıyoruz, kadın çalışmaları. Hele çözüm sürecinde ‘hükümet adım at’ kampanyası başlattık. O çerçevede her hafta etkinlik yapıyorduk. Gelin görün ki 6-8 Ekim’de sokakta olan güçleri tanımıyorduk. Efkan Ala, ‘Güçlerinizi sokaktan çekin’ dedi. Ancak o güçlerin bize ait olmadığını söyledik. O süreçte HÜDA-PAR ile görüştük. Bu kişilerin kim olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Çünkü biz kim olduklarını bilmiyorduk. Hükümet de o sureci komplo olarak görüyordu. Onun için süreç devam etti. Ancak iktidar bu ülkenin gençlerinin canından daha tatlı geldi. Devlet bizim ile aynı kaygıları paylaşmış olsaydı çok görkemli bir yürüyüş gerçekleştirecektik.”

“Kürt halkı on yıllardır sayın Öcalan’ın rolüne dikkat çekmiştir”

Ata, yaptıkları bir yürüyüş sırasında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecride dikkat çektiklerini ancak delil olarak gösterilen sözlerin arasında bu hususun dosyaya konulmadığını dile getirdi. Ata, bu açıklamasında, “İmralı’da hukuk rafa kaldırılıyor” şeklinde ifadelere yer verdiğini ve tecridin son bulması için mücadeleye çağırdığını kaydetti. Halkın da tecride karşı çıktığını ve bu yönlü tepkisini ortaya koyduğunu dile getiren Ata, “Dosyada  ‘İmralı’da hukuk rafa kaldırılıyor’ sözlerime yer verilmiş. Tecrite halk da karşı çıkıyor ve bu yönlü tepkisini dile getiriyor. Halk tepkisini nasıl ortaya koymuş? Seçime gidip bize oy vermiş bu politikamıza destek vermiştir. Kürt halkı on yıllardır sayın Öcalan’ın rolüne dikkat çekmiştir. ‘Öcalan siyasi irademdir’ demiştir. Fırsat bulduğumuz sürece de bunları ifade ettik, ediyoruz. Saklamıyoruz sakınmıyoruz. Bu şekilde iddianame, fezleke hazırlayarak illegalize ediliyoruz

“Bu yönlü davalar da Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne yönelik ayrı bir proje”

“Sayın Öcalan için 10 Ekim’de 74 merkezde eylem ve etkinlikler başladı ve devam ediyor. Biz içerdeyiz ancak dışarıda canlı bir talep ve arkasında milyonlar var. Meselenin arkasındakileri görmek lazım. Bize açılan bu yönlü davalar da Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne yönelik ayrı bir düşünce ve proje oldugunu belirtmek isterim.”

Altınörs: “İşin içinde MHP’li eski Milletvekili Olcay Kılavuz da var”

Duruşmada konuşan Alp Altınörs şunları söyledi:

“Hukuki açından tutuklu halin devamı konusunda hiçbir gerekçe yok. Başından beri bu dosyanın kumpas olduğunu söylüyoruz ve hala aynı noktadayız. Bu dosyayı açan savcı Ahmet Altun ile ilgili çıkan haberleri duyuyoruz. Altun aynı zamanda Sinan Ateş’in dosyasına bakıyor ancak MHP’liler yargılandığı için dosyadan çekilmek istiyor. Savcı kaçınmaya, uzak durmaya çalışıyor. İşin içinde MHP’li eski Milletvekili Olcay Kılavuz da var. HDP’ye karşı nefret söylemlerde bulunan bir milletvekilidir. Ki kendisi de Ülkücü Ocakları eski Genel Başkanıdır. Cinayeti birinci derecede azmettiren kişi evinden çıktı. Polislere ne dedi: Siz gidin sahipleriniz gelsin.”

“Eğer şüpheliler HDP’li ise delil uydurulur, olmayan bir delil üzerimize yapıştırılır”

“Siyasi saik ile hareket ettiği ortaya çıkmıştır. Ankaranın ortasında öldürülen bir akademisyenin dosyasından ise çekilmek istiyor. Bu dosya altında imzasının olmasını istemiyor. İddiaya göre; MHP’li bir yönetici Altun’a bir liste veriyor ve bunların tahliye edilmesini istiyor. Bunların incelenmesi lazım. Bu davanın temelini oluşturan iddianameyi hazırlayan savcı, gerçek bir cinayet dosyası ile karşılaştığında çekilmek istiyor. Bu dosyanın gizli siyasi bir amaç doğrultusunda açıldığı bir kez daha ortaya çıktı. Eğer şüpheliler HDP’li ise delil uydurulur, olmayan bir delil üzerimize yapıştırılır.”

Gür: “Kumpasın kurucusu da MHP’nin yargıdaki paralel yapılanmasıdır”

Nazmi Gür ise şunları söyledi:

“Maşallah yargımız çok hızlı. Ne de olsa adalet söz konusu. Bir üst mahkemeye itiraz ediyoruz ve hiçbir gerekçe sunmadan reddediyor. Burada vicdan sahibi 10 kişiye sorun; tek bir delil var mı? AİHM de aynı şekilde ikna edeceğiniz tek bir deliliniz yok diye karar verdi. Biz bunun bir kumpas davası olduğunu söyledik en başından beri. Bu iddianamenin MHP’nin mutfağında hazırlandığını söyledik. Üç yıl sonra bu iddiam doğrulandı. Tarih bizi doğrulayacak. Kumpasın kurucusu da MHP’nin yargıdaki paralel yapılanmasıdır. Bahtiyar Çolak’tan başlayarak Ahmet Altun’a kadar. MHP sadece bize kumpas kurmamış aynı zamanda AKP’ye de kurmuş.”

“Bize Kumpas hazırlayan kişi Ahmet Altun”

“Adliyeye giren herkes Altun’un kime neye yakın olduğunu bilir. Sadece bu da değil. Altun dışındaki savcı ve hakimlerin de kime yakın olduğu hangi cemaat ve yapılmanın içinde olduğu bilinir. Ne demişti Devlet Bahçeli? ‘Tek bir ülküdaşımı, yol arkadaşımı alamazsınız’ dedi. Ne yaptı? Kılavuz’u Mersin’den 4’üncü sıradan gösterdi ve seçilemedi. Demek ki bir konuda anlaştılar. Altun’un dosyadan çekilmek istemesi de çok vahim bir durum. Bütün bu gelişmelerden bihaber olduğunuzu düşünemiyorum. Bu işin arkasında çıkar ve siyasi çatışmayı her göz görür. Bu çıkar çatışması sadece Adliye’de değil, her yerde var.”  

“Bu Ahmet Altun kim? Bize kumpası hazırlayan kişi. Siz bizi neye göre tutuyorsunuz. Altun’un hazırladığı iddialar ile tutuyorsunuz. Neden bizi tutuklamaya devam ettiğinizi çok iyi biliyoruz. AİHM zaten diyor; siyasi saik diyor. Biz de buna denk gelen şeyi söylüyoruz; kumpas diyoruz. Bu Ahmet Altun yargılanmayacak mı? Bu kişiyi görevlendiren kişi olan ve Yargıtay üyesi olarak atanan savcı hakkında birçok iddia var. Çete liderleri ile ilişkisi olduğu konuşuluyor. Bu dosya da onun önüne gidecek. Kumpası görüyor musunuz? Kimlerin rol aldığını görüyor musunuz?”

“Çözüm sürecinde hükümette yer alan ve bürokraside, AKP’de  görev alan herkes yargılanacak”

“Ahmet Altun bizim üzerimizden Yargıtay’a yürümek istiyor. Sırtımıza binip yükselmek istiyor. Bize boyun eğme görevi kendisine verilmiş. Ancak biz boyun eğmeyiz. Dimdik ayaktayız. Suç işlemedik. Bir dönemin tanıklarıyız. Çözüm sürecinde hükümette yer alan ve bürokraside, AKP’de  görev alan herkes yargılanacak. MHP öyle söylüyor. Amaç ne? Bir daha HDP gibi bir parti bir süreçte yer almasın. Çözüm lafı dahi konuşulmasın. Çatışma ve çözümsüzlüğün getirdiklerini herkes görüyor. Bu kadar mı dilsiz ve sağır olduk? Bu kadar mı kör olduk? Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı yedi yıldır tutuyorsunuz. Başınız göğe mi yükseldi?”

Gür’ün ardından Ali Ürküt, Ayşe Yağcı, Meryem Adıbelli, Ayşenur Aşan, Dilek Yağlı da tahliye talebinde bulundu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.