Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Fransız filozof Étienne Balibar: “Filistin ölüm döşeğinde. Felâket sonuna kadar sürecek ve sonuçlarına katlanacağız”

Ölümcül içgüdü Filistin topraklarını kasıp kavuruyor ve sâkinlerini katlediyor. İçinden çıkamayacağımız bir güçsüzlük ve hesap sarmalındayız. Dolayısıyla felâket sonuna kadar sürecek ve sonuçlarına katlanacağız. Dünyaca ünlü filozof Étienne Balibar’ın Mediapart’ta yayımlanan yazısını Haldun Bayrı sizler için çevirdi.

Ölüm içgüdüsü Filistin topraklarını kasıp kavuruyor ve sâkinlerini katlediyor.

“Açık hava hapishânesi” diye adlandırılabilmiş bir alanda iki milyon mülteciyle sıkışan Hamas komandoları, bölge güçlerinden destek alarak ve kendilerini “favori düşman” gören İsrail’in muayyen bir göz yummasından istifâde edip yeraltına sığınarak uzun uzun hazırlandılar.

Étienne Balibar

Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerine arka çıkmakla meşgul İsrail ordusu Tsahal’ı sürprize uğratan bir taarruz çıkışı yapmayı başardılar; bu da anlaşılabilir şekilde Filistin gençliğinde ve Arap dünyası kamuoyunda coşkuya yol açtı.

Fakat bu sırada İsrail halkına karşı bilhassa tiksinç suçlar işlendi: yetişkinler ve çocuklar katledildi; işkence, tecâvüz ve insan kaçırma suçları işlendi. Böyle suçlar, adına hareket edildiği söylenen dâvânın meşrûluğuyla asla mâzur gösterilemez.

Deyişteki bulanıklığa rağmen, sâdece eylemler değil bunları planlayan örgüt husûsunda da terörizmden bahsedilmesini haklı çıkarır bu. Dahası: Bunun hedefinin, savaşı tam anlamıyla “imhâya yönelik” yeni bir safhaya sokacak ve iki halkın bir arada yaşamasını sonsuza dek iptal edecek şiddette bir misillemeyi kışkırtmak (her halükârda bu riski üstlenmek) olmadığına inanmak zor. Şu anda olup biten de budur.

Ama bunlar olmaktadır çünkü 2018’de “Yahudi halkının ulus-devleti” olarak yeniden tanımlanan İsrail Devleti’nin, tehcir, mala mülke el koyma, zulüm, suikastlar, hapse atmalar gibi farklı yollarla Filistin halkını yok etmek ya da köleleştirmekten başka siyâsî projesi hiç olmamıştır. Devlet terörizmi.

Süreci kafamızda netleştirebilmek için 1967’den beri art arda eklenen yerleşimlerin haritasına bakmak yeterlidir. Rabin’in katledilmesinden beri, Oslo Anlaşmaları’nın altına imzâ atmış olan hükûmetler, “iki devletli” çözümü yaşatmak gerektiğine hükmetmemiş, Filistin Otoritesi’ni evcilleştirmeyi ve Batı Şeria’yı kontrol noktalarıyla (checkpoints) çevrelemeyi tercih etmişlerdir. Kumandaya ırkçı bir sağın geçmesinden beri ise, düpedüz etnik temizlik söz konusudur.

Hamas’a ve Gazzelilere karşı şimdi katliamlar, gıda sağlık ablukası ve soykırımdan başka bir amaçla nitelenemeyecek tehcirlerle başlayan “öç” harekâtında, onarılmaz suçlar işlenmektedir. Shoah’ın âlet edilmesini kınayan ve apartheid’e karşı kavga veren İsrail yurttaşlarının sesi neredeyse işitilmiyor artık. Sömürgeci ve milliyetçi hiddet her şeyi bastırıyor.

Aslında mümkün tek çıkış yolu var: Hep adı anılan uluslararası câmianın ve onun teorik olarak elindeki yetkili mercilerin derhal bir ateşkes, rehînelerin serbest bırakılması, her iki tarafın işlediği savaş suçlarının yargılanması ve şimdiye kadar boşa gitmiş sayısız BM karârının hayâta geçirilmesini dayatmak için müdâhalesidir bu.

Ama bunun olma şansı hiç yoktur: O kurumlar büyük ya da orta emperyalist güçler tarafından etkisiz hâle getirilmişlerdir; soğuk ve sıcak savaşlar bağlamında nüfuz çemberleriyle ittifak ağlarını şekillendirmek için giriştikleri manevralarda Yahudi-Arap çatışması yeniden bir hedef hâline gelmiştir. “Jeopolitik” stratejiler ve bunların bölgeye yansımaları, uluslararası işlerliği olan her türlü yasallığı iptal etmektedir.

İçinden çıkamayacağımız bir güçsüzlük ve hesap sarmalındayız. Dolayısıyla felâket sonuna kadar sürecek ve sonuçlarına katlanacağız.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.