#BuFestivalBizim çağrısıyla şehre dönen Beats By Girlz Türkiye Festivali, ikinci senesini yerel müzik sahnesinin güçlü ve özgün sesleriyle kutluyor. İstanbul’un farklı mekanlarında kendine yer açan festival, kadın sanatçıları teknoloji ve müziğin kesişim noktasında buluşturuyor.
4 Kasım gecesi festival sahnesine çıkan Eda Baba’yı 10 günlük festival maratonunun sonuna yaklaşırken yakaladık.
Dinleyici için kapsayıcı ve çok kültürlü bir alan oluşturan Beats By Girlz Türkiye Festivali, rotasını kendi hikayesinin peşinden koşan kadınlara çeviriyor. Çünkü birlikte hayal kurmak mümkün. “Kalıpsız”, “kuralsız” ve “önyargısız” bir festival yaratmak da öyle. Festival, yeni üretim pratiklerinin sınırlarını genişletirken bir festivalden daha fazlası olduğunun da sinyallerini veriyor. Her şeye rağmen güvenli bağlar kurmayı hedefleyen bir amacı, hayallerinden vazgeçmeyenlere bir çağrısı var: “Müziğin iyileştirici gücüne kapılmanın yanlışı olabilir mi?”
Festival eşitlik için sesini yükselten kadınları buluşturuyor
Festivalde 4 Kasım Cumartesi gecesi sahne alan Eda Baba, bu gücü kullanan isimlerden yalnızca biri. Akustik enstrümanların eşlik ettiği parlak performansları akıllarda. Festival sırasında konuşma fırsatı yakaladığımız Eda, Beats By Girlz’ün teşvik ettiği bir arada olma halinden memnun, “Yetenekli ve alanında başarılı ve daha iyi olma yolunda çabalayan kadınlarla olmak kesinlikle çok ilham verici. Katıldığım her konser sonrası eve gidip şarkı yazma isteği uyandı bende” diyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını dert edinen festival, eşit bir sosyal yaşam mesajı veriyor. Ancak Eda’ya göre, bu konuda gidecek daha çok yolumuz var. Kadınların dünyanın farklı yerlerinde bambaşka baskılarla mücadele ettiğini hatırlatan Eda, zorluklara direnenleri de anmadan geçmiyor: “Elinin değdiği yeri güzelleştiren ve çeşitliliğin güzelliğini benimseyip eşitlik için sesini yükselten kadınların bu konuda çok büyük rol oynadığını düşünüyorum. Bu festival de bir örneği bence”.
İyi müzik hafızalarda iz bırakıyor
Festival, müzik üretmeyi özellikle genç kadınlar için erişilebilir kılmaktan da taraf. TikTok ve YouTube gibi platformların gücü yadsınamaz. Teknolojinin sayısız imkan ve çalışma alanları doğurduğu bir dönemde dinleyiciye ulaşmak da daha kolay. Fakat teknolojinin kolaylıkları başka handikapları beraberinde getiriyor. Eda, bu durumun aslında hep böyle olduğunu açıklıyor: “Eskiden de müziğini ulaştırmak başka açılardan zorluklarla baş etmeyi gerektiriyordu. Çok az isim ‘star’ oluyordu belki. Unkapanı’ndaki yapımcılar ne dinleyeceğimize karar veriyorlardı ya da televizyonlar. Ama iyi müzik hafızalarda her zaman kalıyor. Sonraki nesillere ilham oluyor. Ben işime böyle yaklaşmaya çalışıyorum. Günü kurtarmaktan ziyade bu işin çok uzun soluklu olduğunu hatırlayarak”.
Eda’nın işlerinin iz bırakması da belli ki bu sebepten. Elbette müzik üretmek bir yolculuk ve zamanla dönüşüm geçiriyor. Dinledikleri değiştikçe, başka tarzlara merak saldığını gizlemiyor Eda. Bu heyecanları yaşarken festivale ev sahipliği yapan şehirden de etkileniyor.
İstanbul bir müzik şehri
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Eda için “Onsuz da olmuyor, onunla da” dediği İstanbul’un suyundan, toprağından etkilenmemek zor. İstanbul’un bir müzik şehri olduğunu düşünüyor: “Şehrin, insanların, denizin, martıların, kaosunun ve birçok yanıyla İstanbul’un müziğimde çok büyük etkisi var”.
Eda Baba da festival sahnesindeki diğer sanatçılar gibi özgürce müzik üretmenin peşinden gidiyor.
Festival, İdil Meşe’nin yarın akşam Metrohan’daki konseriyle sona eriyor.
