Gürkan Çakıroğlu yazdı | Haçlı-Hilal: Karşı karşıya değil yan yana

Gazze dünyanın en büyük açık hava hapishanesi iken giderek dünyanın en büyük toplama kampına evrildi ve şimdi de dünyanın en büyük mezarlığına dönüşmek üzere. Bu vaziyet karşısında Batılı halklar kendi devletlerini dahi karşılarına alarak intifada ilan etmiş durumda.

Likud bunca zaman Batılı devletler ve medya gücü eliyle Müslümanları “canavar” gibi göstererek Batılı Hıristiyan halkları yanında olmaya veya zulmüne kayıtsız kalmaya zorladı. Ama üç kağıtçı Likud’un ipliği pazara çıktı, medeniyet maskesi düştü ve zulmü ortalığa saçıldı. Hiç şüphe yok ki onların Kudüs’e ördüğü duvarlar gelecekte Berlin Duvarı’nın akıbetine uğrayacak.

Hal bu iken “Ama Hamas…” ile başlayan cümleler kurmak kimseyi daha “demokrat” veya daha “vicdanlı” yapmıyor. Sormak isterim bu arkadaşlara: Varşova Gettosu’nda dayak, sefalet ve ölümle sınanırken isyan etti diye kim kızabilir bir Yahudi’ye? Bir ay, bir yıl ya da on yıl değil yaklaşık yüzyıldır şiddete karşı koyarak hayatta kalmaya çalışıyor Filistinliler. Bu gerçeğin farkında mıyız?

Ayrıca kendinizi savunma hakkınız size masum sivilleri, kadınları ve çocukları öldürme hakkı verir mi? Karşı tarafa “terör örgütü” derken onun faaliyetlerini mumla aratır icraatlar yapmanız sizi hangi duruma düşürür? İsrail’i protesto etmek için Starbucks’ta koltuk işgal etmek ne kadar etkiliyse “Ama Hamas…” diyerek cümleye başlamak da bir o kadar etkili. Konformizm bizleri barışa götürmez.

Gelelim devlet kademesine. Evet Batılı devletlerin riyakârlığı malum. Lakin bizde de işler raydan çıktı. Tayyip Erdoğan’ın Gazze’de yaşanan soykırımı “Haçlı-Hilâl meselesidir” diye tanımlaması umut ederim ki dil sürçmesinden ibaret olsun ve bir an evvel tekzip edilsin. Zira aksi halde Tayyip Bey’in bizatihi kendisi Netanyahu ve Likud’a hizmet etmiş olacak.

Unutmayalım, daha birkaç gün önce ne demişti Netanyahu Batı’ya: “Eğer bu savaşı biz kaybedersek sıra size gelecek.” Bunun anlamını idrak etmekten yoksun mu Tayyip Bey veya danışmanları? Peki o zaman nasıl oluyor da Netanyahu’nun açıkça söyleyemediği şeyi Tayyip Bey dillendirerek onu tahkim ediyor? Bu cümlenin Gazze’ye nasıl bir fayda sağlayacağını düşünüyorlar? Bu gidişle AK Parti El-Fetih’in akıbetine uğrayacak.

Batılı devletlerin Gazze’deki soykırıma kayıtsız kalışlarına dünyanın dört bir yanından yüksek sesle karşı çıkıyor insanlar. On binlerin katıldığı yürüyüşler, protestolar yapılıyor. Yani Gazze’de Haçlı-Hilal karşı karşıya değil bilakis yan yana. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Hıristiyan ve Müslüman halklar birlikte mücadele ettiler bunca zaman. Evlerinden edilen, canlarından olan, kiliseleri yıkılan binlerce Hıristiyan var Filistin’de. Müslümanlar, Hristiyanlar ve hatta Likud’a karşı duran Yahudiler koyun koyuna yatıyorlar kutsal topraklarda.

Maalesef Tayyip Bey Gazze’yi 31 Mart yerel seçimleri için araçsallaştırmaya çalışıyor. Batı için “Sabah başka akşam başka” diyor ama “katil” dediği Sisi ile önce tokalaşıp sonra da yan yana gelerek ve gülümseyerek poz verdiği için dünya nazarında sözünün ağırlığı da kalmıyor. Biliyorlar ki zor oyunu bozuyor Erdoğan da.

Lakin bu sefer zaman andan ibaret değil, Netanyahu da Sisi değil. Önce Ukrayna sonra Azerbaycan ve şimdi Filistin. Özellikle Filistin dünya siyasetinin zembereği ve zemberek boşalmak üzere. Dünya büyük bir değişim ve dönüşümün arifesinde. 

Yerküre daha iyi bir yer mi olacak yoksa daha kötü bir yer mi? Bunu söylenen sözler, alınan tavırlar ve yapılan eylemler belirleyecek. Hamaset nutukları atılacak zaman değil. Harici politikaların dahili gündeme alet edileceği zaman hiç değil. Nitekim dünyayı kutuplaştırmak Türkiye’yi kutuplaştırmaya benzemez. Bedeli ağır olur.