Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır değerlendiriyor: “Belki de her partinin aday çıkarması sayesinde İmamoğlu kazanacak”

İYİ Parti, son günlerde istifalarla siyasetin gündeminde. Partinin lideri Meral Akşener, “operasyon siyaseti” yürütüldüğünü söyleyerek “Şu an itibarıyla bunu bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum” dedi. Akşener’in hedefinde, cumhurbaşkanı adayı göstermek istediği, seçim sürecinde birlikte çalıştığı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da vardı. İmamoğlu ise “Eski dost düşman olmaz” diyerek Akşener ile polemiğe girmeme konusundaki kararlı tutumunu sürdürdü.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Akşener’in adını geçirmeden “Aynı kaseden çorba içtiğimiz dostlarımızı bize karşı kışkırtıyorlar. Eski dost düşman olmaz” dedi. Kulaklarını kötü söze tıkayacağını söyleyen İmamoğlu, iftiralara karşı gözünün, kulağının kapalı olduğunu, umurunda olmadığını söyledi.

Ruşen Çakır İYİ Parti’nin yerel seçimlerde izleyeceği yol haritası için, ”İYİ Parti tüm illerde aday çıkartacağını söylüyor ama propagandasını daha çok CHP’yi eleştirmek üzerine inşa etmiş durumda. Bu bana çok da üçüncü yol gibi gelmiyor” dedi. 2024 yerel seçimlerinde partilerin ayrı adaylarla seçime girmesini değerlendiren Ruşen Çakır, ”Belki de her partinin aday çıkarması sayesinde İmamoğlu kazanacak” diye konuştu.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Gökçe Çiçek Kösedağı: Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır İstanbul stüdyosunda. Hoş geldin. Tabiî ki Akşener’in açıklamalarıyla başlamak istiyorum. Belli ki bu yaşananlar Akşener tarafından Ekrem İmamoğlu’nun bir operasyonu olarak algılanmış. Buna yönelik de açıklamalar yaptı. Ne diyorsun?

Ruşen Çakır: Evet, bu zâten bir süredir dillendiriliyordu, îmâ ediliyordu. Meselâ ayrılan İstanbul milletvekili için bir başka milletvekili sosyal medyada para îmâlarında bulundu vs.. Bir şekilde bunu dile getiriyorlardı. Bunun ne kadar gerçek olup olmadığı konusunda geçenlerde yaptığım bir değerlendirmede, İmamoğlu’nun böyle bir operasyon yapmasının çok akla yatkın olmadığını, İYİ Parti’yi karşısına almanın onun için sorunlu olacağını söylemiştim. Hâlâ aynı görüşteyim. Yaptı ya da yapmadı hiç önemli değil; ama İYİ Partililer, Meral Akşener’in de bugün konuştuğu gibi, bir operasyondan bahsediyorlar ve operasyonun adresi olarak iktidârı göstermiyorlar tabiî. Yani geriye İYİ Parti’ye operasyon yapabilecek kim kalıyor? Ana muhâlefet partisi CHP kalıyor. Yani kalkıp bir iktidar operasyonu olsaydı, iktidar operasyonu diye söylerdi. Burada özneyi söylemediğine göre burada kastettiği CHP ve esas olarak da Ekrem İmamoğlu. Burada zâten ilginç olan da şu: Mansur Yavaş’a yönelik doğrudan çok fazla yönelik bir şey yok, daha çok İstanbul var. Burada tabiî bizim de biraz önce haberde yaptığımız gibi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki İYİ Parti grubunun çekilmesi, istifâsı vs. gibi bir boyut var. Şu hâliyle Meral Akşener başlarına geleni bir komplo, operasyon olarak değerlendiriyor ve kendilerinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını söylüyor; yani o “dış güçler”. Olay o.  

Gökçe Çiçek Kösedağı: Evet, hattâ Mete Koca’da, “Seni başkan seçtirmeyeceğiz”e kadar giden bir sertlik var İYİ Parti’de. İlginç. Yerel seçimlerin en kritik ânı olacak galiba İstanbul sonuçlarını beklediğimiz an. Ekrem İmamoğlu dün kendisi de söyledi: “Galiba çoklu adayla gideceğiz bu seçime” dedi. Öyle gözüküyor gibi, kabullenilmiş gibi görünüyor. Siyâsî geleceği açısından ne anlama geliyor İYİ Parti’nin bu tavrı? Ve Ekrem İmamoğlu tabiî ki her şeye rağmen İstanbul’u yeniden alırsa ne olur?

Ruşen Çakır: Şimdi, burada anlaşıldığı kadarıyla DEM Parti de bir aday çıkaracak. İstanbul’da zâten Esenyurt’ta çıkardı. En önemli yerlerden birisi — ki geçen sefer Esenyurt’ta çıkarmamıştı biliyorsun. Esenyurt’ta çok ciddî bir oyu var ve bir ihtimal AK Parti’nin oradaki adayının kazanmasının zemini meselâ orada oluşuyor. İstanbul Büyükşehir’de de aday göstereceğe benziyorlar. İYİ Parti de gösterecek, o artık netleşti. Adayın kim olacağı tabiî ki önemli. Ama her halûkârda şunu biliyoruz ki İYİ Parti seçmeninin, İstanbul’daki seçmeninin önemli bir kısmı teorik olarak kendi partisinin adayından ziyâde seçilme ihtimâli yüksek olan muhâlefet adayına yönelebilir. Aynı şey DEM Parti için de geçerli. Ve burada Ekrem İmamoğlu’nun oralardan oy alma ihtimâli, daha doğrusu hem DEM Parti’nin hem de İYİ Parti’nin normalde seçmeninin önemli bir kısmının oyunu alması muhtemel. Tabiî buradaki sorun, yetip yetmeyeceği. Yani geçen seçimde ikisi de aday göstermemişti ve ilk turda çok kıl payı kazanmıştı. Şimdi tabiî çok şey değişti. Son seçimde baktığımız zaman, cumhurbaşkanlığı seçiminde filan İstanbul’da muhâlefet yine öndeydi. Ama çok zor bir seçim olacağı kesin. Buradaki şimdi şöyle bir soru var: İYİ Parti aday çıkarıyor, DEM Parti aday çıkarıyor, belki Saadet de çıkaracak, başkaları da çıkaracak; “Bütün bunlara rağmen Ekrem İmamoğlu kazanır mı?” sorusu var. Ama bir de şöyle bir durum var: Belki de bunlar sâyesinde Ekrem İmamoğlu kazanacak. Neden bunlar sâyesinde? Çünkü şöyle bir şey olacak: Diğerlerinin hepsinin aday çıkarması, bir anlamda Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasını engellemek demek — hani şimdi “operasyon” diyor ya Meral Akşener. Ekrem İmamoğlu pekâlâ “Bana operasyon çekiyorlar” diyebilir. Onlara rağmen kalması, onun böyle yalnız gibi bir halde durması, sâdece CHP seçmeninden oy alıyormuş gibi durması, belki onu daha da güçlü kılabilir. Bu çok ilginç ve eğer kampanyasını ona göre inşâ ederse, ona göre mesajlar verirse, çok büyük bir zaferle çıkabilir. Ve o zaman da düşün, İYİ Parti’nin, DEM Parti’nin adayı var; ama ona rağmen Ekrem İmamoğlu kazandı. Ekrem İmamoğlu’nun önü acayip açılır. Kaybederse ne olacak? Çok basit; diyecek ki: “İşte, bunlar aday çıkardı. İYİ Parti’nin DEM Parti’nin oylarını toplasak, bunlar bana gelmiş olsaydı” –büyük bir ihtimalle rakam öyle çıkacaktır– “kazanıyordum, engellediler” deyip en azından bir tesellî bulabilir. Ama buna rağmen kazanırsa, bu kişilere rağmen kazanırsa, Ekrem İmamoğlu’nu tutmak çok kolay mümkün olmaz. Dolayısıyla ben buna, “yakaladığı büyük fırsat” demiştim. Aslında büyük bir fırsat sunuyorlar Ekrem İmamoğlu’na, ona saldırdıkça. Meselâ Meral Akşener Ekrem İmamoğlu’yla o kadar yakındı, şimdi Ekrem İmamoğlu’nu artık alenen eleştiriyor. Eleştirinin ötesinde, aslında operasyonun sorumlusu gibi gösteriyor. Hedef alıyor yani. Şu âna kadar çok ilginç, İYİ Parti bütün illerde aday çıkaracağını söylüyor; ama propagandasını daha çok CHP’yi eleştirmek üzerine inşâ etmiş durumda. Çok ilginç bir olayla karşı karşıyayız. Yani böyle bir büyük bir kırılma aslında. Bunun üçüncü yol olarak tarifi, yani öyle tarif etmeye çalışıyorlar, ama çok üçüncü yol gibi gelmiyor bana.

Gökçe Çiçek Kösedağı: Evet. Yani İYİ Partililerin iddiası şu: Bizim aslında bu tercihimiz, iktidar ve CHP arasında iki kutba ayrılmış bir seçmene, halka bir üçüncü yol. Burada da en önemli iddiaları, iktidârı zayıflatacaklarını düşünüyorlar. Yani hep bu açıklamada da Akşener, Kürşat Zorlu üstüne basa basa dedi ki: “Burada bu düzeni tersine çevirme arzumuzdan vazgeçtiğimizi kimse iddia etmesin”. Yani “Biz iktidâra muhâlefet etmeye devam edeceğiz. Onları zayıflatmak istiyoruz” diyor. 

Ruşen Çakır: Peki orada en önemli sorun şu: İYİ Parti’nin belediye başkan adayları, AKP’den MHP’den nasıl oy alacak? Neden oy alacak?

Gökçe Çiçek Kösedağı: İşte meselâ iddia şu ki, deniyor ki: Yeniden Refah, Büyük Birlik Partisi, aslında iktidar seçmeninde de bir arayış var. Bunların bile, bu küçük partilerin bile teveccühü 2023 seçimlerinde pekâlâ İYİ Parti’ye de gelebilir.

Ruşen Çakır: Kendisini İYİ Parti, Yeniden Refah, Büyük Birlik Partisi ile filan kıyaslarsa bence kendisine haksızlık etmiş olur. Bambaşka iki ayrı olaydan bahsediyoruz. Burada gerçekten zor. Yer yer anlaması kolay bir şey değil. Bir tür sarmal gibi. Yani böyle bir toparlayamıyor İYİ Parti. Bir de şunu unutmamak lâzım: Ayrılanların hepsi “CHP’ye destek verelim” diye ayrılmıyor. Meselâ Yavuz Ağıralioğlu bunun için mi ayrıldı? AKP’ye giden Eskişehir milletvekili bunun için mi ayrıldı? Ankara milletvekili bunun için mi ayrıldı? Başka nedenlerle ayrılanlar da var. Yani İYİ Parti’deki memnûniyetsizlik sâdece “Neden ittifak yapmıyoruz, işbirliği yapmıyoruz?” şeklinde bir memnûniyetsizlik değil. Tabiî bu çok daha fazla öne çıkıyor. Ve bununla yüzleşmek, bununla mücâdele etmek yerine olayı “dış güçler”e bağlaması, aslında İYİ Parti’nin bu yaşadığı krizi çözmekte çok ciddî bir şekilde zorlandığını gösteriyor. Meselâ Akşener ne dedi: “Bu bir savaş îlânı. Tamam, kabul ediyorum”. Ne yapacak? Ardından yaptığı da işte, “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı biz söyledik. Onlar yeterince cesur davranmadılar” deyip onları hedef aldı. Bundan sonra ne yapacak ki? Yani savaşı kiminle yapacak? CHP’yle ve İmamoğlu’yla mı yapacak? Ve bunu yaptığı zaman belki İmamoğlu’nun kaybetmesine katkıda bulunabilir ya da Mansur Yavaş’ın. Peki kendisi ne kazanacak? Yani şunu mu diyecek İYİ Parti? “Biz aday çıkardık ve CHP’nin tekrar kazanmasını engelledik. Bu da bizim gücümüzü gösteriyor” mu diyecek? Böyle bir şey çok anlamlı değil. Kendisinin bir şey kazanabilmesi lâzım. “Biz bunu yaparak şu ili aldık. Şuraları kazandık. Oylarımızı şuradan şuraya çıkarttık” diyebilmesi lâzım. Onu diyebileceğine dâir bir işâret şu ânda gözükmüyor.

Gökçe Çiçek Kösedağı: DEM Parti’ye ne diyorsun? Belli yerlerde aday çıkaracaklarını açıkladılar. İl olarak şimdilik sâdece Mersin merkez, Aydın merkez görünüyor. Adana’nın ilçeleri var. Antalya’nın ilçeleri var. İstanbul’un ilçeleri var. Konya, Kocaeli ve İzmir’in ilçeleri var. 

Ruşen Çakır: Evet. Şimdi bunlar da, ilçeler de güçlü oldukları ilçeler, yani Kürt nüfûsunun yoğun olduğu ilçeler. Bâzılarında, Mersin’dekinde kazanmışlardı. Akdeniz, değil mi?

Gökçe Çiçek Kösedağı: Akdeniz, Toroslar ve Tarsus.

Ruşen Çakır: Akdeniz’i daha önce bir kazanmışlıkları var. Daha sonra kazanamadılar ama. Buralar da bayağı bir oy potansiyeli olan yerler. En önemlisi İstanbul’da Esenyurt. Orada bayağı bir oy alacağa benziyor. Diğerleri neydi? Sultanbeyli…

Gökçe Çiçek Kösedağı: Sancaktepe, Adalar ve Sultanbeyli.

Ruşen Çakır: Adalar’da da bayağı bir gücü var. Kazanır mı çok sanmıyorum, ama meselâ son seçimde CHP’nin kazanması HDP’nin aday göstermemesi sâyesinde olmuştu. Çünkü orada başka partilerin de çok güçlü adayları vardı. Yani CHP’yi zora sokacak. Bütün bu yerlerde CHP’yi zora sokacak. İl merkezlerinde gösterdiği adaylar ne kadar olur? Aydın ve bir yer daha söyledin merkez olarak.

Gökçe Çiçek Kösedağı: Mersin merkez. Acaba merkez ilçe diye ayrı bir ilçesi mi var? Meselâ Hatay’da öyle bir şey vardı ya. Yoksa Mersin’de aday çıkarıyor mu? Aliye, bir bakıp beni bilgilendirir misin? Yani Mersin’de ilde aday çıkarıyor anlamına mı geliyor bu?

Ruşen Çakır: Yani büyükşehir belediyesinde aday çıkarıyor, yani çıkaracaklar, bekliyoruz zâten. İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Mersin’i bekliyoruz. Aydın’da zâten CHP’nin belediye başkanına çok açık bir şekilde tepkili olduklarını da biliyoruz. Hattâ son seçimde, her ne kadar aday göstermedilerse de, destek vermediklerini söylemişlerdi. Buraların hepsinde çıkaracaklar ve tabiî bütün bunlar CHP’nin aleyhine işleyecek. Ne kadar aleyhine olduklarına bağlı olacak CHP’nin kazanıp kazanmayacağı. Meselâ Adana’da, Antalya’da, Mersin’de CHP’nin kazanıp kazanamayacağında DEM Parti gerçekten çok etkili olacak. Orası muhakkak. Bir de tabiî bunların içerisine İYİ Parti’nin de belli bir gücü olduğunu biliyoruz Adana’da, Mersin’de, Antalya’da. Hakîkaten buraları CHP’nin yeniden kazanması bayağı zorlaşacak. 

Gökçe Çiçek Kösedağı: Şimdi İmamoğlu bir açıklama yapmış biz yayındayken. Meral Akşener’in açıklamalarına cevap diye yorumlanmış. Dün de açıklamalar yaptı. Önce dünkü açıklamalarını izleyelim İmamoğlu’nun. Sonra biz bugünkü açıklamalarını bir derleyip toparlayıp sizinle paylaşalım, Ruşen Çakır’la da konuşalım.

18 Aralık 2023 – Ekrem İmamoğlu’nun açıklaması: “Her ne kadar ittifâkımız olsa da bir siyâsî partinin kendi iç meselesine ne yorum yaparım ne müdâhil olurum. Eğer orada bir anlaşmazlık, bir kavga, bir gürültü varsa bundan sâdece üzüntü duyarım. Şu anda bende uyandırdığı tek his bu. Keşke olmasa. Keşke kendi içlerinde daha bütünlükçü bir yapıları olsa. Çünkü İYİ Parti Türkiye Cumhuriyeti demokrasisi açısından son yıllarda çok özel kararlara ve başarılara imzâ atmış bir siyâsî partidir. Umarım kendi içlerinde sağlıklı bir süreci, sulh içerisinde bir süreci yaşarlar, yaşatırlar. Onun dışında Meclis’imizde bulunan bir kısım arkadaşın partilerinden istifâ etmesi de onların kişisel kararlarıdır. Kendileri için hayırlısı olsun diyorum. Elbette bugüne kadar hizmet sundular İYİ Parti grubunda. Ben İYİ Parti grubunun İstanbul’a sunmuş olduğu hizmetlerden de memnun bir belediye başkanıyım. Çok dayanışma ve karşılıklı istişâre içerisinde, il başkanları olsun, görev almış ve şu anda alan Belediye Meclisi üyeleri olsun, istişâre içerisinde bir süreç yönettik. Bu duygularla kendilerini buradan selâmlamış olayım.” 

Gökçe Çiçek Kösedağı: Ekrem İmamoğlu biz yayındayken de bâzı açıklamalarda bulunmuş. Şimdi o açıklamalar kime yönelik bir sizlerle paylaşayım, Ruşen Çakır yorumlasın. “Başından beri biz ne dedik?” diyor. “Eski dost düşman olmaz. Bir kere şunu söyleyeyim; kulaklarınızı kötü sözlere tıkayacağız. Benim kulağım kötü sözleri hiç duymuyor. Herkese tavsiye ederim. İftirâlara gözümüzü kulağımız kapatacağız. Hiç umûrumuzda değil. Hazreti Mevlânâ’ya kulak vereceğiz. Ne diyor Mevlânâ? ‘İnsanlarla dost ol, çünkü kervan ne kadar kalabalık ve halkı çok olursa yol kesenlerin beli o kadar kırılır’. Onların beli kırılacak. İstedikleri kadar yol kesmeye kalksınlar. Bizde Mevlânâ’nın rûhu var. Bizde Hacı Bektâş-ı Veli’nin yolu var. Bizim önümüzü kesemezler. Bizim kervanımız çok büyük. Adı ne biliyor musunuz? İstanbul İttifâkı. Kocaman bir ittifak bu. Ben inanıyorum ki 16 milyon İstanbullu her türlü kumpası görecek ve ona göre karar verecek. 31 Mart’ta bu ittifak asla ve asla bozulmayacak ve başarıya ulaşacak. Bugünden îtibâren kervanımıza yeni dostlar katın, kervanınızı büyütün. Elimizi tutan tutar, tutmayanın kendi takdiri. Sonuna kadar Ekrem İmamoğlu el uzatacak. Bunu söyleyeyim” diyor. “Elimizi tutan tutar. Tutmazsa kendi takdiri, ama Ekrem İmamoğlu o eli her türlü uzatacak” diyor. Evet Ruşen Çakır.

Ruşen Çakır: Yani dediği şu: Parti genel merkezlerinden ne olursa olsun…

Gökçe Çiçek Kösedağı: Göksel bir uyarıda bulunmuş. Bir “Vız gelir tırıs gider” diye bir açıklaması olmuş. O cümleyi Adana için kuruyor diyor; ama bunları Akşener’e diyor. 

Ruşen Çakır: Evet, bu evet. Orada da, ama olabildiğince kibar bir şekilde, “Siz diyebilirsiniz, hakkımızda da konuşabilirsiniz, ben size cevap vermeyeceğim. Hep pozitif kalacağım” demeye çalışıyor. Çünkü “İstanbul İttifâkı” dediği olayı yaptığını düşünüyor ve bunun bozulmayacağını düşünüyor. 

Gökçe Çiçek Kösedağı: Ama şimdi sen az önce dedin ya: “Pekâlâ Ekrem İmamoğlu da kendisine operasyon yapıldığını iddia etse yeri vardır” dedin. O da öyle demiş.

Ruşen Çakır: Evet, kumpas.

Gökçe Çiçek Kösedağı: “Ben inanıyorum ki 16 milyon İstanbullu her türlü kumpası görecek ve ona göre karar verecek.” 

Ruşen Çakır: Burada esas olarak kumpastan kastı büyük ölçüde iktidardır. Yani iktidârın, onlar da büyük ölçüde kendilerine gelen bu saldırıların arkasında, suçlamaların filan arkasında bir iktidar parmağı, teşviki filan görüyor olsalar gerek. Yani İYİ Parti’nin, DEM Parti’nin vs.’nin aldığı kararların filan iktidardan bağımsız olmadığını düşünüyor olsalar gerek, ama bunu böyle açık açık söylemeyeceklerdir. Çünkü sonuçta bakıyorsun, bu olaydan kim istifâde ediyor? İktidar istifâde ediyor yani. Sonuçta bütün bu tartışmalardan, bütün bu şeylerden, 5 yıl öncekinden farklı bir atmosferde seçime giriliyor olmasından Erdoğan memnun. Ve diğerleri, DEM Parti, İYİ Parti vs. kendi güçlerini görmek istiyorlar. Tamam, görecekler. Burada Erdoğan memnun, CHP gayrimemnun. Böyle bir realite var. Ve CHP’nin o büyükşehirleri tekrar kazanabilme gibi çok zor bir işi var. Ve kimse alenen destek vermiyor. O da onun için tabanda ittifâkı, yani “İstanbul İttifâkı” dediği tabandaki bir ittifâkı öne çıkarıyor ve tabanda ittifâkı kurabilmek için de tabanla ya da parti merkezleriyle kavga ediyor görüntüsü vermek istemiyor. Yani kalkıp Meral Akşener’e vs. doğrudan hitap edip, onu suçlamaya filan başladığı zaman, kendisine oy vermeyi düşünen İYİ Partili birilerini ürkütmekten korkuyor bence. Yapmayacak, onu yapacağını sanmıyorum. Yani Meral Akşener’i doğrudan muhâtap alacağını ya da İYİ Partilileri doğrudan muhâtap alacağını sanmıyorum. Bu “Operasyonlar vız gelir tırıs gider” sözünü ilk başta Meral Akşener’e cevap sandık ve çok heyecanlandık; ama sonra onun Adana’daki Zeydan Karalar’a yönelik devlet operasyonuyla ilgili olduğu ortaya çıktı. Ben Akşener’e ve İYİ Parti’ye yönelik doğrudan suçlayıcı, cevap yetiştirici bir tavra gireceklerini düşünmüyorum. Nitekim dediği, “Kulağımızı kapattık” lâfları da bunu gösteriyor.

Gökçe Çiçek Kösedağı: Peki, çok teşekkürler Ruşen Çakır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.