Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), 2023 Dava İzleme Raporu’nu yayımladı. Rapora göre MLSA gözlemcilerinin takip ettiği 233 davada, 314’ü gazeteci olmak üzere bin 646 kişi yargılandı, tutuklu yargılamalar ise yüzde 150 arttı.
Türkiye’de ifade, basın ve bilgi edinme özgürlüklerini koruma amacıyla kurulan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), 2023 Dava İzleme Raporu’nu yayımladı. 1 Eylül 2022 ile 1 Eylül 2023 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan rapora göre, Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar arttı.
İfadeye 217 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası
Raporda, MLSA gözlemcilerinin 20 ilde takip ettiği 233 davada, bin 646 kişinin yargılandığı söylendi. Karar çıkan 32 davada, 116 sanığa 217 yıl sekiz ay 20 gün hapis cezası verildi. 17 gazetecilik davasında ise 23 gazeteci 67 yıl sekiz ay 12 gün ay hapse mahkûm edildi.
Karara bağlanan altı davada, 12 sanık hakkında 75 bin 126 Türk Lirası (TL) adli para cezası verilirken, 59 davada sanıklar hakkında beraat kararı çıktı.
Tutuklu yargılamalar yüzde 150 arttı
MLSA’nın yayımladığı rapora göre tutuklu yargılamalar yüzde 150 arttı, 29’u gazeteci olmak üzere, 30 sanık tutuklu yargılandı. Ankara’da 11, Diyarbakır’da ise 15 gazetecinin tutuklanması, oranın yükselmesinde etkili oldu.
En çok öğrenciler ve aktivistler yargılandı
Rapora göre en çok hedef alınan grup, sokakta veya üniversitelerde hakları için ifade özgürlüklerini kullanan öğrenciler ve aktivistler oldu. Toplam bin 646 sanığın bulunduğu davalarda 655 öğrenci, 329 aktivist, 314 gazeteci, 241 siyasetçi yargılandı.
Davaların yüzde 20’sinde sanıklara “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlaması yönetildi. Davaların yüzde 21,5’i, barışçıl gösteriler nedeniyle açıldı. İki davada toplam 41 sanık, 22 yıl 11 ay 25 gün hapis cezasına mahkûm edildi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Rapora göre toplanma ve gösteri hakkını kullanarak düşüncelerini açıkladıkları için en çok yargılananlar ise öğrenciler, kadınlar ve LGBTİ+’lar oldu. Öğrenciler 24, kadınlar beş, LGBTİ+’lar ise dört ayrı davada yargılandı.
314 gazeteci yargılandı
Raporun kapsadığı dönemde 314 gazeteci, 154 davada sanık olarak yargılandı. Davaların 133’ünü haber yapmak, yayımlamak gibi sadece gazetecilik nedeniyle açılan davalar oluşturdu. Barışçıl gösterileri haber yapmak için takip eden gazeteciler, gözaltına alınarak, eylemcilerle birlikte, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla yargılandı.
Gazetecilerin yargılandığı davalarda en çok “terör” suçlaması yöneltildi. Gazeteciler, 29 davada “terör örgütü propagandası”, 15 davada “terör örgütü üyeliği” ve 10 davada “terörle mücadele görev almış kamu görevlilerini hedef göstermek” suçlamasıyla yargılandı.
Bu davalarda gazeteciler en çok “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası” iddiaları sebebiyle ceza aldı, “örgüt üyeliği” iddiasıyla toplamda 28 yıl 9 gün, “propaganda” iddiasıyla toplamda 15 yıl 6 ay 28 gün hapse mahkûm edildi.
Dezenformasyon Yasası yeni baskı aracı
Raporda, AKP ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) oylarıyla Ekim 2022’de kabul edilen “Dezenformasyon Yasası”nın, ifade ve düşünce özgürlüğü üzerinde yeni bir baskı aracı olarak kullanılmaya başlandığı söylendi. Bu düzenleme kapsamında en az 26 gazetecinin soruşturma geçirdiği, altı gazetecinin gözaltına alındığı ve en az dört gazetecinin tutuklandığı tespit edildi.
Yasa kapsamında ilk soruşturma geçiren ve tutuklanan gazeteci, Sinan Aygül oldu. Aygül’e 10 ay hapis cezası verildi. Anayasa Mahkemesi (AYM) ise kanunun iptali yönünde yapılan başvuruyu reddetti.
- AYM “sansür yasası”nın iptali başvurusunu oyçokluğuyla reddetti
- AYM, dezenformasyon yasasını gündemine aldı
AYM ve AİHM kararlarına uyulmuyor
Raporda ayrıca 2023 Genel Seçimleri’nde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın AYM’ye yaptığı bireysel başvuru sonrası yaşananlara değinildi ve Türkiye’de “yargı bağımsızlığının” yakıcı bir sorun olduğu söylendi.
Can Atalay’ın başvurusuna ilişkin AYM’nin aldığı karara yerel mahkemenin uymaması, Türkiye hukuk tarihinde benzeri görülmemiş bir Anayasa krizi yaşanmasına neden oldu.
Diğer taraftan izleme raporu, farklı davalarda mahkemelerin AYM ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına uymadığını da ortaya koydu.
- Can Atalay’ın avukatları, tahliyesi için mahkemeye başvurdu
- Anayasa Mahkemesi Can Atalay hakkında ikinci kez “hak ihlali” kararı verdi
- AYM Başkanı Zühtü Arslan: “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz”
- CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, yargı krizine karşı eylem başlattı
- Yargıda Can Atalay krizi | Avukatlardan adliye önünde nöbet: “Bu karar, benzeri olmayan bir hukuk skandalı”
- Yargıda Can Atalay krizi: Yargıtay, “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu