Yargıda Can Atalay krizi | Avukatlardan adliye önünde nöbet: “Bu karar, benzeri olmayan bir hukuk skandalı”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına uyulmamasına hükmetti ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen hukukçular kararı benzeri olmayan bir “hukuk skandalı” olarak değerlendirdi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren AYM kararına uyulmamasına karar verdi ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşlarının çağrısıyla avukatlar, bugün (9 Kasım) Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde nöbet tutmak için bir araya geldi.

Nöbetten sonra alkışlarla adliye önüne çıkan avukatlar basın açıklaması yaptı ve “Can Atalay’a özgürlük” yazılı pankart taşıdı.

“Anayasa askıya alınmıştır”

İlk olarak söz alan anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Yargıtay’ın anayasanın emredici ve yasaklayıcı hükümlerine aykırı davrandığını, sorunun içerik sorunu olmadığını, anayasal düzeni tanıyıp tanımamak olduğunu söyledi. 

Can Atalay’ın Meclis’teki görevine çoktan başlaması gerektiğinin altını çizen Kaboğlu, “AYM’nin kararını eleştirmek başka bir şey, karara başkaldırmak başka bir şey. Bu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik ciddi bir yargı girişimi. AYM, hukukun dediğini kararına yansıttı. Tarihimizde ilk kez tanık olduğumuz bir durum bu. Fakat sözlerimizi bununla sınırlı tutarsak anlaşılmış olmaz. Anayasanın uygulanmasını sağlama yetkisi cumhurbaşkanına aittir. Burada anayasa askıya alınmıştır ama anayasanın doğrudan muhatabı cumhurbaşkanı, 24 saattir bu yetkisini kullanılmamaktadır” diye devam etti.

“2011’de yapılan değişiklik bu kararın hazırlığıydı”

13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay’ın kararlarında ne kadar “bağımsız” olduklarını adeta haykırdıklarını belirten İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Bu karar çerçevesinde ne yapılması gerekiyor: Bizler baro başkanları olarak kendi hesaplarımızdan görüşlerimizi ifade ediyoruz. Barolar Birliği ile bu konuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz ancak bu anayasal bir durum. 2011’de yapılan değişiklik bu kararın hazırlığıydı. 2017’de yapılan değişiklik artık seçilmiş milletvekillerinin değil atanmış bakanların ve cumhurbaşkanının yer aldığı bir sistem olarak dizayn edilmiştir. Daha önce FETÖ tarafından kullanılan bu yöntemler bugünkü siyasi iktidar tarafından da kullanılmaya devam ediliyor” dedi.

Hukuk üzerinden toplumun dizayn edildiğini dile getiren Sefa Yılmaz, şöyle devam etti:

“100 yıl önce egemenlik saraydan alınıp halka verilmişken bugün egemenliğin halktan alınıp saraya yeniden verilmesi için çaba sarf ediliyor. Bunun için de ciddi adımlar atılmıştır. Biz hukukçular olarak bunun karşısında durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Kararın tüm Türkiye’ye yönelik verildiğini belirten avukat Several Ballıkaya, “Hatay halkının seçilmiş vekili Can Atalay, halkın iradesi gözardı edilerek serbest bırakılmadı. Ama daha ötesi hak ihlali kararı veren yargı mensupları, başka yargı mensupları tarafından tehdit edildi. Savunmanın en önemli güvencesi olan yargıç bağımsızlığı, hakimlerin güvencesi, başka hakimler tarafından ortadan kaldırılmak isteniyor. Bu anayasanın ihlal edilmesinden daha büyük bir olay” dedi. 

Ne oldu?

Avukat Can Atalay, Gezi Parkı davasından 18 yıl hapis cezası alarak 25 Nisan 2022’de tutuklandı. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde kalan Atalay, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde TİP’in Hatay milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi.

Can Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.

Atalay’ın “yasama dokunulmazlığı” gerekçesiyle yaptığı başvuru 5 Ekim’de AYM 2. Bölüm’de görüşüldü. Beş kişiden oluşan heyet, başvuruyu AYM Genel Kurul’a sevk etme kararı aldı. Kararda, “başvurunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden, AYM İç Tüzüğü’nün 28’inci maddesi uyarınca Genel Kurul’a sevkine karar verildi” denildi.

AYM Genel Kurulu 12 Ekim’de dosyayı görüşerek 25 Ekim’e erteledi. AYM 25 Ekim’de görüşerek Atalay’ın başvurusunu karara bağladı. “Seçme ve seçilme hakkı”, “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna ilişkin kararın kısa gerekçesi, yargılamanın yapıldığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Gerekçeli karar daha sonra Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda, Can Atalay’ın hakkının ihlal edildiği söylendi, yeniden yargılamanın yapılması gerektiği hükmedildi. Can Atalay’a 50 bin TL tazminat ödenmesi gerektiği de belirtildi.

13. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AYM’nin Can Atalay hakkında ihlal kararını vermesine ilişkin mütalaasını Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Mütalaada, “Milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır” denildi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Daire, AYM’nin “hak ihlali” kararına uyulmamasına hükmetti. Daire, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kararın bir örneğini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderdi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.