Buça’daki katliamdan kurtulan Ukraynalılar anlatıyor: “O korku hâlâ içimde, derinlerde bir yerde yaşıyor”

24 Şubat 2022’de Rus ordusu Ukrayna’yı işgal ettiğinde çoğu kişi Kiev’in çok kısa sürede düşeceğini düşünüyordu. Ukrayna’nın beklenmedik direnişi, Zelenskiy’nin bu savaşı medyanın ve dünyanın gündeminde tutmaktaki başarısı ve yazın başlayan karşı atak, savaşın seyrini değiştirdi. Savaşın ikinci senesinde kimin kaybedip kimin kazanacağını tahmin etmek, savaşın daha ne kadar süreceğini kestirmek zor. Ancak Ukraynalılar, işgalin ve sıcak çatışmanın izlerini ömür boyu taşımaya devam edecekler. Bu vesileyle, Buça’yı ziyaret eden gazeteci Beril Eski ve fotoğrafçı Emre Çaylak’ın haberlerini paylaşıyoruz.

Kiev’e yarım saat uzaklıktaki Buça, bir zamanlar doğası ve huzuruyla bilinen bir yerdi. Son yıllarda orta halli ailelerin de haftasonlarını yazlıklarında geçirdiği, festivallerin düzenlendiği bir kente dönüşmüştü. Şubat 2022’deki Rusya işgalinden sonrasında kent, sokaklardaki cesetler ve yanmış tanklarla adeta sivillere karşı işlenen suçların sembolü haline gelmişti.

536 kişinin öldürüldüğü, 54 kişinin kaybedildiği ve 27 kişinin esir alındığı Buça’da bombalanan binaların üstleri tuğlalarla yamalanmış, kırık camlar değiştirilmiş, yeniden inşa edilen caddeler ve tren istasyonu sanki hiç yıkılmamış.

Sokakta yürüyenlerin yüzleri, sanki büyük acılar yaşanmamış gibi hayat dolu. Ukraynalılar yalnızca savaşarak değil, ne olursa olsun, hayatlarına devam ederek de direniyorlar.

Buça Belediye Meclisi Üyesi Dmytro Hapchenko, işgalin Buça’ya ulaşacağına hiç inanmamış. 25 Şubat’ta silah seslerini duymaya başlamış, aynı gün Ruslar Buça’yı kuşatmış. Belediye binasındaki küçük ofisinde buluştuğumuz Dmytro, bilgisayarından bazı verileri gösteriyor ve Buça’nın bir senede toparlandığını söylüyor. Zaman zaman dalıp gitmesi, yaşadıklarının izlerinin halen silinmediğini gösteriyor.

“Ama kaybedilen insanları geri getirmek imkansız” diyor.

(Fotoğraf: Emre Çaylak)

71 yaşındaki Natalia Uschakova, Buça’daki katliamdan kurtulanlardan biri. Bahçedeki ağaçların, üzüm bağlarının ve renkli kuş heykellerinin arasından geçip eve varıyoruz, camın yanındaki masaya oturuyoruz. Natalia’nın tırnakları, üzerindeki kazağın moruyla aynı tonda. Heyecanlanan köpeklerini sert bir ses tonuyla susturuyor. “Bu avcı köpeği, hiç korkmadı” diyor, diğer köpeğininse günlerce tir tir titrediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

Ben burada doğdum, hayatımın çoğunu da burada yaşadım. Almanca öğretmeniyim. Almanya’daki arkadaşlarım savaştan önce beni davet ettiler ama annem çok hastaydı, tekliflerini reddettim.

İlk üç gün şoktaydık. Bahçenin üzerinden el bombaları uçuyordu, patlamalar ve silah sesleri duyuyorduk. İçeride saklandık.

Bu süreçre tek bir motivasyonum vardı: Evdekileri doyurmak. Elektrik, doğalgaz ve su olmadığından, bahçedeki odun ocağında borş çorbası, patates, tavuk pişirdim, kuyudan su çektim. Sürekli yiyorduk ama sürekli açtık, çünkü çok soğuktu.

Köpekleri bahçeye çıkardığımda bir keskin nişancının beni izlediğini hissediyordum. Şarapnel parçalarının çatımıza düştüğünü duyuyorduk.

21 Mart’ta annemi kaybettik. Ruslar hala şehirde olduğundan annemi bahçeye gömmek zorunda kaldık. Ancakkurtarıldıktan sonra annemi mezarlığa defnedebildik.

Kurtarılmadan bir gün önce korkunç sesler duyduk. Ama ertesi gün çok sessizdi. O sessizlik çok ürkütücüydü. Patlamalardan bile daha ürkütücüydü. Ne yapacağımızı bilmiyorduk, Ruslar gitti mi, geri dönebilir mi, öngöremiyorduk.

Bugün bile hala bazı tanıdıklarımızın ölüm haberlerini alıyoruz, ölümü yeni teyit edilenler var. Burası küçük bir şehirdi, herkes herkesi tanırdı. Öğrencilerim, onların aileleri, arkadaşlarım öldürüldü.

Yaşadıklarımızı unutamıyorum. O korku hâlâ içimde, derinlerde bir yerlerde yaşıyor. Ama artık Buça’yla ilgili algıyı değiştirmek istiyoruz. Umarım bir sonraki gelişinde savaştan değil, başka şeylerden konuşuruz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.