Bundesliga’da 2023/24 sezonunun şampiyonu 5-0’lık Werder Bremen galibiyetinin ardından Bayer Leverkusen oldu ve tarihlerinde bir ilki gerçekleştirdiler. Bayer Leverkusen’in bu rüya gibi şampiyonluğunu Medyascope Spor Servisi’nden Öner Tavtay sizler için analiz etti.
21. yüzyılın en büyük peri masalına mı tanıklık ediyoruz? Bir “Meisterkusen” hikayesi
Bu sene kuruluşunun 120.yılını kutlayacak olan Bayer Leverkusen, Bundesliga’nın 61.yılında ilk şampiyonluğuna ulaşarak tarih yazmayı başardı. Bu bir ilk olsa da Leverkusen, birkaç kez şampiyonluğun kapısından dönmüştü. 1996-2002 arasında tam dört kere ligi ikinci bitirdiler. İki kez de şampiyonluğu kendi elleriyle bir kez Bayern’e, bir kez de Dortmund’a teslim ettiler. Özellikle 2001-2002’deki peri masalı sezonunun hüzünlü sonu, büyük bir travma bırakmıştı. Şu an Eintracht Frankfurt’u çalıştıran Dino Toppmöller’in babası Klaus Toppmöller, Leverkusen’i üç kulvarda da şampiyon yapmaya çok yaklaşmıştı. Fakat son dört haftada kaybedilen sekiz puanla lig şampiyonluğunu Dortmund’a, DFB Pokal’i de 4-2’yle Schalke 04’e kaybetmişti. Elde kalan tek ihtimal olan Şampiyonlar Ligi’nde de Real Madrid’e yenilerek sezonu kupasız kapattılar. Kupayı ellerinden alan gol de Zidane’ın unutulmaz volesiydi. O dönemden bu yana “Neverkusen” ismiyle anılmaya başladılar ve bir daha hiçbir zaman şampiyonluğa bu kadar yakınlaşamadılar. Bugün ise şartlar değişti ve bir İspanyol gelip takımın lakabını “Meisterkusen” olarak güncelledi.
Geçen sezondan bu yana Bundesliga 101 olsun, yazılarımda olsun sıklıkla Xabi Alonso’dan ve Bayer Leverkusen’den detaylıca bahsettik. Bundesliga 101’in sıkı takipçileri, görünen köyün kılavuz istemediğini dile getirebilir. Geçen sezon atılan temellerin bu sene meyve vermesi şaşırtıcı değil. Xabi Alonso, doğru zamanda gelmişti. Evet, tecrübesiz bir teknik adam ve takım çöküş dönemindeydi. Fakat buradaki problem çöküşün daha çok mental kaynaklı olmasıydı. Çünkü bir sezon önce ligi üçüncü sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi arenasına dönen takımdan çok bir kayıp yoktu.
Xabi Alonso, beklentilerin tamamen kaybolduğu takımı devralıp rahatça sistemini kurmayı başardı. Yeri geldi sezonun flaş takımı Union Berlin’i 5-0 gibi bir skorla devirdi, yeri geldi Frankfurt’a deplasmanda 5-1 yenildi. Ne olursa olsun hiçbir zaman kendisinden şüphe duyan kimse olmadı. Sezonu altıncı sırada tamamladılar ve UEFA Avrupa Ligi’nde yarı finalde Mourinho’nun Roma’sına elendiler. Kabus gibi başlayan bir sezon olabilecek en iyi şekilde bitirilmişti diyebiliriz. Buradan sonra Xabi Alonso’nun gerçek sınavı başladı. Çünkü yazın transferler sayesinde istediği takımı oluşturabilecekti. Sezonu sırtında taşıyan Frimpong-Diaby ikilisi bozuldu ve Diaby, Aston Villa’ya transfer oldu. Fakat bu zaten beklenen bir şeydi ve Xabi Alonso, oluşturduğu sistemde Diaby tarzı bir oyuncu yerine daha çok merkezde konumlanmayı seven ve top saklama becerileri de olan bir oyuncu istedi. Bu istek de onu Jonas Hofmann’a ulaştırdı. Sol bekte Bakker’in ayrılığı sonrası Grimaldo transfer edildi. Orta sahadaki toparlayıcı oyuncu rolü için de Granit Xhaka’da karar kıldı. Schick’in sakatlıkları sonrası yaşadığı büyük düşüş geçen sene elini zorladığı için Avrupa’nın yeni parlayan takımlarından Union Saint-Gilloise’in forveti Victor Boniface transfer edildi. Bu hamlelerle bugünkü Leverkusen’in çehresi ortaya çıktı.
Xabi Alonso’nun bu sezonki başarı hikayesi defalarca kabusa dönmeye meyilliydi. Allianz Arena’daki Bayern maçında 90+4’te gelen beraberlikle peri masalının temeli atıldı. İlerleyen dönemde Bayern, kriz içerisine girmeye başlarken, Bayer Leverkusen’in yükselişi hız kesmeden devam etti. Bayern’in ezici dominasyonu sebebiyle herkes, bir yerden sonra Leverkusen’in stresle baş edemeyip düşeceğini düşünüyordu. Bu durum için de Afrika Kupası’na giden oyuncuların yokluğu en uygun senaryoydu. Tapsoba, Kossounou, Adli ve Boniface’in yokluğunun Leverkusen’in düşüşü olacağı bekleniyordu. Tüm bunların üstüne Boniface’in uzun süreli sakatlığı bambaşka bir sorunu ortaya çıkarıyordu. Çünkü Çekyalı forvetler Schick ve Hlozek, ellerine geçen fırsatı hiç iyi kullanamamıştı. Boniface, sistem için çok önemli bir parçaydı ve sahip olduğu meziyetleri ne Schick, ne de Hlozek verebilecek durumdaydı. Fakat Xabi Alonso, tek planlı bir hoca olmadığını bizlere kanıtlayacak taktikler gösterdi. Buradaki en önemli unsur, hiçbir zaman paniğe kapılan bir hoca olmamasıydı. Ne kendisi, ne de takım hiçbir maçta paniğe sürüklenmedi. Maçın bitiş düdüğü çalmadan hiçbir şey bitmez lafını bizlere defalarca kanıtladılar.
Deplasmandaki 3-2’lik Leipzig galibiyeti ve 87. dakikasına 1-0 mağlup girilen maçta üç dakika içinde Andrich ve Schick’in golleriyle kazanılan Hoffenheim maçları en ikonik anlardandı. UEFA Avrupa Ligi’nde de kupanın sürpriz ekiplerinden Karabağ, Leverkusen’i çok sarstı ama devirmeyi başaramadı. İlk maçta beraberliği 90+2’de Schick’in golüyle kurtardılar. İkinci maçta da Karabağ karşısında yine ilk maçtaki gibi 2-0 geriye düştüler. Frimpong’un golüyle fark bire inse de Karabağ, diğer goller için geçit vermiyordu. Her şey bitti denilen anlardan birinde Schick sahne aldı ve 90+3’te beraberliği getirdi. Yorgun Karabağ’ı uzatmada rahat elerler diye düşünürken 90+8’de Çekyalı forvet tekrar sahne aldı ve turu getirdi. Bu kazanma mentalitesini bir takıma aşılamak gerçekten kolay değil, hele de geçmişi travmalarla dolu bir takım için. Xabi Alonso, oyuncuyken edindiği bu mentaliteyi oyuncularına da yansıttı. Esas ustalığı bu diyebiliriz.
Werder Bremen karşısındaki 5-0’lık galibiyetle Bundesliga şampiyonluğu geldi ama daha hikâyenin sonuna çok var. UEFA Avrupa Ligi’nde West Ham’ı ilk maçta 2-0 mağlup ettiler. Turu geçmeleri durumunda da Milan-Roma eşleşmesinin galibiyle karşılaşacaklar. Muhtemelen Roma ile geçen senenin rövanşı gibi bir kapışma olacak. Daniele De Rossi, Mourinho’dan devraldığı Roma’yla müthiş bir form grafiği yakaladı. İki genç teknik adamdan birinin peri masalı bu aşamada sona erecektir. Liverpool’un tur umutları neredeyse bitti diye düşünürsek kupa finalinde bir Liverpool-Bayer Leverkusen eşleşmesi görememek üzücü olacak. Diğer taraftan DFB Pokal’de sürpriz dolu bir sezonun ardından finalin ismi belli oldu. Yarı finalde sadece tek bir Bundesliga takımı vardı. Bu sayede Bayer Leverkusen’in kupa umutları zirve yaptı. Sezonun sürpriz takımı Saarbrücken, 3. ligde yükselme savaşı verirken sürpriz sonuçlara imza attı ve sırasıyla Bayern Münih, Frankfurt ve Mönchengladbach’ı kupanın dışına itti. Fakat yarı finalde Bundesliga 2’de kötü günler geçiren Kaiserslautern’e kaybederek kendi peri masallarına veda ettiler.
Leverkusen de Bundesliga 2’de şampiyonluk kovalayan St.Pauli’yi rahat geçerek finale uzandı. Rakibin Kaiserslautern olması sebebiyle Leverkusen’in sezonu en az iki kupayla kapatacağını düşünebiliriz. Fakat bunlardan daha önemlisi ortaya çıkan 43 maçlık yenilmezlik serisi sezon bitimine kadar sürecek mi? Bundesliga’da şampiyon olmayı başaran 13.takım olmayı başardılar, Guardiola’lı Bayern’in 2013-2014 sezonundaki 28 maçlık namağlup serisini de geçerek rekoru ellerine aldılar. 43 maçlık yenilmezlik serisi de Juventus’un Mayıs 2011-Mayıs 2012 ile eşitlendi. Eminim ki Xabi Alonso hem bu rekoru geliştirmek, hem de sezonu namağlup tamamlamak isteyecektir. Sezonu üç kupa ile kapatmak büyük bir başarı buna şüphe yok ama koca bir sezon boyunca hiç mağlup olmamak ortaya bambaşka bir hikâye çıkaracak. Namağlup şampiyonun kalan fikstürü de çok kolay değil ve öncelikle Dortmund deplasmanına gidecekler. Sonra da sırasıyla içeride Stutgart, deplasmanda da Frankfurt ve Bochum maçları var. Ligin son haftasında da Augsburg’u konuk edecekler. Bir başka kırılacak rekor da 2012-2013 sezonunda topladığı 91 puanı aşmak olacaktır. Leverkusen şu anda 79 puanda ve tüm maçlarını kazanması durumunda 94 puana ulaşarak rekoru ele geçirme imkânına sahip. Kırabileceği rekorları anlatırken ben bile yoruldum artık.
Yavaştan yazının sonuna gelirken sıkı bir Bundesliga takipçisi olarak bir şeylerin değiştiğini görmekten ciddi anlamda mutluluk duyuyorum. Ülkemizde birçok futbol yorumcusu da sürekli Bundesliga’yı göz ardı etse de Leverkusen’in bu başarısını üstlenmeye de çalışıyor ve son dönemde sıklıkla isimlerini zikrediyorlar. Tabii ki her birinin yorumları çok kıymetli, yaptıkları analizler harika ama yakından takip etmedikleri için atladıkları çok önemli şeyler de yok değil. Bana göre Bayer Leverkusen’in başarısındaki en önemli paylar Xabi Alonso ve onun güçlü psikolojisine bağlı. Soğukkanlı tavrı, oyuncularıyla iletişimi ve oyunculuk döneminden beri saha görüşü tartışılmayacak bir seviyede. Rafa Benitez, Carlo Ancelotti, Jose Mourinho, Pep Guardiola gibi 21.yüzyıla damga vurmuş büyük hocalarla da çalışarak onlardan çok şey öğrendi. Bence göz ardı edilen bir detay daha var, o da Leverkusen maçın gidişatı ne olursa olsun ikinci yarılarda tempo düşürmeyi seviyor. Bu enerji saklama detayı da onları maç sonlarında diri tutuyor. 80.dakikadan sonra gelen goller, uzatmalarda çevrilen maçların en büyük sebebinin bu olduğuna inanıyorum.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Son bir gayretle gelen goller değil bunlar, zaten bu zamanlar için saklanmış enerjilerini kullandıklarından bitiş düdüğü çalana kadar gol tehditleri sürüyor. Bu taktik sayesinde de namağlup süresinin bir süre daha devam edeceğini düşünmek deli saçması sayılmayacak. Bu vesileyle Bundesliga 101 ve Medyascope Spor ailesi olarak Bayer Leverkusen’in ve Xabi Alonso’nun muhteşem zaferini de buradan kutlayalım. Bakalım Meisterkusen’in rüya sezonu nasıl bitecek? Tekrar görüşmek üzere!
Maçın özeti:
Şampiyonluğun İkonik Anları(Bundesliga Resmi Hesabı-İngilizce):
Şampiyonluğun Hikayesi(Bundesliga Resmi Hesabı-İngilizce):
İngilizce konusunda sorun yaşamayanlar veya görsel anlatımı da benim için yeterli olanlar için Youtube’da gördüğüm en güzel Xabi Alonso ve Bayer Leverkusen Taktik Analizi:
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül