Gazze için bir barış arayışı: Ateşkese ne kadar yakınız?

İsrail’in Gazze savaşının 10. ayında, ateşkes müzakerelerinin kritik bir aşamaya geldiği iddia ediliyor. ABD’nin yoğun diplomasi trafiği ve uluslararası baskılar umut verirken, bölgesel gerilimler ve tarafların çatışan talepleri süreci zorlaştırıyor. Müzakerelerin başarıya ulaşması, İsrail’in güvenlik kaygılarının giderilmesi, Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze’nin yeniden inşası ve Filistin yönetiminin geleceği gibi karmaşık konularda tarafların karşılıklı tavizler vermesine bağlı görünüyor.

Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana geçen 10 ay, bölgede ve dünyada derin yaralar açtı ve uluslararası toplumu hareket etmeye zorladı. Bölgesel ya da küresel bir çatışma istemediğini açıkça belirten ABD’nin öncülüğündeki diplomatik çabalar, son günlerde yoğunlaşarak ateşkes umutlarını artırdı. Ancak, sahada devam eden çatışmalar ve tarafların sert açıklamaları, barışa giden yolun hala zorlu olduğunu gösteriyor.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby‘nin “şimdiye kadar olduğumuz en yakın noktadayız” açıklaması, diplomatik çevrelerde temkinli bir iyimserlik yaratırken, sürecin kırılganlığı da gözler önüne seriliyor. Kirby’nin bu iyimser tavrına rağmen, İsrailli yetkililer daha ihtiyatlı bir yaklaşım sergiliyor. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Yedioth Ahronoth gazetesine verdiği demeçte, “Amerikalıların bizim bilmediğimiz bir şey bildikleri mümkün, çünkü Amerikalılar Katarlılarla çalışıyor” diyerek şüpheci tavrını ortaya koydu. Bu açıklama, İsrail’in müzakere sürecindeki belirsizliklerden duyduğu endişeyi yansıtıyor.

Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Al Jazeera’ye yaptığı açıklamada, “Müzakereler son aşamaya ulaştı ve çok yakında sonuçlanmaları gerektiğine inanıyoruz” diyerek Kirby’nin iyimserliğini destekledi. Ancak Blinken, Hamas’ın yeni lideri Yahya Sinvar’ın tutumunun kritik önem taşıdığını da vurguladı. Bu açıklama, müzakerelerin başarıya ulaşmasının Hamas’ın vereceği tavizlere bağlı olduğunu gösteriyor.

Mısır‘ın arabuluculuk çabalarına öncülük eden İstihbarat Şefi Abbas Kamel, Kahire’de düzenlenen basın toplantısında, “Taraflar arasında hala önemli görüş ayrılıkları var, ancak köprüler kuruyoruz” dedi. Bu açıklama, müzakerelerin karmaşıklığını ve uluslararası arabulucuların rolünün önemini vurguluyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ise New York’ta yaptığı konuşmada, “Uluslararası toplumun aktif desteği olmadan kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün değil” diyerek, küresel işbirliğinin önemine dikkat çekti. Guterres, özellikle ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve Çin gibi küresel güçlerin ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı.

Müzakerelerin başarıya ulaşması, İsrail’in güvenlik kaygılarının giderilmesi, Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze’nin yeniden inşası ve Filistin yönetiminin geleceği gibi karmaşık konularda tarafların karşılıklı tavizler vermesine bağlı görünüyor.

Katar‘ın arabuluculuk ekibinden üst düzey bir yetkili, Reuters’a verdiği demeçte, “Her iki tarafın da kırmızı çizgilerini yumuşatması gerekiyor. Bu, aylardır süren müzakerelerin en kritik aşaması” diyerek sürecin hassasiyetini ortaya koydu.

İlk ateşkes denemesi 2023 yılının kasım ayında gerçekleşmişti

Geçen kasım ayında gerçekleşen önceki ateşkes anlaşması, yedi gün sürmüş ve sınırlı bir rehine takası ile insani yardım girişini içermişti. Bu anlaşma kapsamında Hamas, 105 sivil rehineyi serbest bırakmıştı; bunların 81’i İsrailli kadın ve çocuklar, 23’ü Tayland vatandaşı ve biri Filipinli’ydi. Karşılığında İsrail, 240 Filistinli tutukluyu serbest bırakmıştı. Bu tutukluların çoğunluğunu çocuklar ve gençler oluşturuyordu; 107’si çocuk, 66’sı 18 yaşında genç erkekler ve biri de hapiste 19 yaşına giren bir gençti. Serbest bırakılanların dörtte üçü herhangi bir suçtan hüküm giymemiş kişilerdi. Anlaşma ayrıca, Gazze’ye günlük 200 kamyon insani yardım girişine izin veriyordu. Ancak bu ateşkes, tarafların karşılıklı suçlamaları ve güven eksikliği nedeniyle kısa sürede sona ermiş, çatışmalar yeniden başlamıştı. Bu deneyim, mevcut müzakerelerde daha kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma ihtiyacını vurguluyor.

Şu an müzakereleri sürdürülen ateşkesin içeriği nasıl olacak?

Önerilen ateşkes planı, en az 40 günlük bir ateşkes, Hamas’ın elindeki rehinelerin tamamının serbest bırakılması ve Gazze’ye insani yardımın artırılmasını içeriyor. Ayrıca, İsrail ordusunun yoğun nüfuslu bölgelerden çekilmesi ve drone gözetimini sınırlaması da tartışılan planın bir parçası. Bu plan, kısa vadede çatışmaları durdurma ve insani krizi hafifletme potansiyeli taşısa da, uzun vadeli barış için yeterli görünmüyor. Tarafların temel taleplerindeki farklılıklar, kalıcı bir çözümü zorlaştırıyor.

Hamas’ta liderlik değişimi ve bölgesel dinamikler

Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesi ve yerine Yahya Sinvar‘ın geçmesi, süregelen müzakerelerin dinamiklerini önemli ölçüde etkiledi. Sinvar’ın 7 Ekim saldırılarının planlayıcısı olarak görülmesi, İsrail tarafında endişeleri artırırken, Hamas içindeki güç dengelerini de değiştirdi.

Bu değişim, Hamas’ın İran ile olan ilişkilerini daha da güçlendirme potansiyeli taşıyor. Bu durum, bölgesel dengeleri etkileyebilir ve İsrail’in güvenlik endişelerini artırabilir. Aynı zamanda, müzakere sürecinde Hamas’ın pozisyonunu sertleştirebilir ve uzlaşmayı zorlaştırabilir.

İran’ın olası misilleme tehdidi ve Hizbullah’ın açıklamaları, bölgesel bir çatışma riskini artırıyor. Bu gerginlik, ateşkes görüşmelerini olumsuz etkileyebilir ve tarafları daha ihtiyatlı davranmaya itebilir. Bölgesel aktörlerin tutumu, Gazze’deki barış sürecini doğrudan etkileme potansiyeline sahip.

Mısır ve Katar gibi arabulucu ülkelerin rolü, müzakere sürecinde kritik öneme sahip. Bu ülkelerin diplomatik çabaları, taraflar arasındaki iletişimi sağlamada ve uzlaşma zemini oluşturmada hayati bir rol oynuyor. Ancak, bu ülkelerin de kendi çıkarları ve bölgesel dinamikler içindeki pozisyonları, süreci etkileyebilir.

Bölge ülkelerindeki kamuoyunun tutumu ve sokak gösterileri, hükümetlerin politikalarını etkiliyor. Filistin davasına destek gösterileri, Arap ülkelerinin İsrail’e yönelik tutumunu sertleştirebilir. Batı ülkelerinde de İsrail’e yönelik eleştiriler artıyor.

Polio salgını, insani kriz ve uluslararası toplumun tepkisi

Gazze’deki insani kriz, ateşkes ihtiyacını daha da acil hale getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü‘nün polio salgını uyarısı ve bölgedeki sağlık altyapısının çökmesi, sivil halkın durumunun giderek kötüleştiğini gösteriyor. Bu durum, uluslararası toplumun ateşkes çağrılarını güçlendiriyor.

BM ve diğer uluslararası kuruluşların raporları, Gazze’deki sivil kayıpların ve altyapı hasarının boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu raporlar, uluslararası kamuoyunun İsrail üzerindeki baskısını artırıyor ve müzakereleri etkiliyor. Ancak, İsrail’in güvenlik endişeleri ve iç politik dinamikleri, bu baskılara karşı direnç göstermesine neden oluyor.

Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve çeşitli ülkelerin liderleri, acil bir ateşkes ve insani yardımların kesintisiz bir şekilde bölgeye ulaştırılması için çağrıda bulunuyor. Bu çağrılar, diplomatik baskıyı artırırken, tarafları uzlaşmaya zorluyor. Ancak, çağrıların pratikte ne kadar etkili olacağı belirsizliğini koruyor.

İngiltere’de geçtiğimiz günlerde yapılan yerel seçimlerde, İşçi Partisi‘nin önemli kazanımlar elde etmesi, ülkenin Gazze politikasında değişiklik sinyalleri veriyor. İşçi Partisi lideri Keir Starmer, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına daha eleştirel yaklaşıyor ve acil ateşkes çağrısında bulunuyor. Aynı durum solun zaferle ayrıldığı Fransa için de söz konusu.
İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının devam etmesi, uluslararası tepkileri artırıyor. İnsan hakları örgütlerinin savaş suçu iddiaları ve sivillere yönelik saldırılar konusundaki endişeler, İsrail’in uluslararası imajını fazlasıyla olumsuzlaştırıyor ve diplomatik baskıyı artırıyor.

Ekonomik faktörler ve yeniden inşa planları

Gazze’nin yeniden inşası için gereken kaynaklar ve uluslararası yardımların koordinasyonu, müzakerelerin önemli bir parçasını oluşturuyor. Önerilen plan, günlük 500 yardım kamyonunun Gazze’ye girmesini ve yeniden inşa için ekipman ve yakıt sağlanmasını öngörüyor. Ancak, bu konudaki anlaşmazlıklar ve güvensizlik, süreci yavaşlatabilir. Ekonomik yaptırımlar ve abluka, Gazze’nin ekonomik durumunu ciddi şekilde etkilemiş durumda. Ateşkes görüşmelerinde, bu konuların da ele alınması gerekiyor. Gazze ekonomisinin canlandırılması ve sivil altyapının yeniden inşası, uzun vadeli barış için kritik öneme sahip.

Uluslararası donörler ve yardım kuruluşlarının rolü, Gazze’nin geleceği için hayati önem taşıyor. Ancak, yardımların dağıtımı ve kullanımı konusundaki anlaşmazlıklar, süreci zorlaştırabilir. İsrail’in güvenlik endişeleri ve Hamas’ın bölgenin bir bölümünü kontrolü, bu konuda önemli engeller oluşturuyor.

İsrail ve Filistin’de iç politik dinamikler ve kamuoyu baskısı

İsrail’de Netanyahu hükümetinin siyasi geleceği ve iç muhalefet, müzakereleri etkileyen önemli faktörler. Kamuoyunun artan barış talepleri ve rehinelerin ailelerinin baskısı, hükümeti ateşkes konusunda daha esnek olmaya zorluyor. Ancak, aşırı sağ koalisyon ortaklarının tutumu, bu esnekliği sınırlıyor.
Hamas içindeki olası fikir ayrılıkları ve Gazze halkının durumu, örgütün müzakere pozisyonunu etkiliyor. Sivillerin yaşadığı zorluklar ve uluslararası izolasyon, Hamas üzerinde baskı oluştururken, örgütün ideolojik tutumu ve İran ile ilişkileri, taviz vermeyi zorlaştırıyor.

Sonuç: Gazze’de ateşkese ne kadar yakınız?

10.cu ayını dolduran Gazze savaşı, Haniye suikastinden sonra uluslararası toplumun harekete geçmek zorunda kaldığı bir evreye geçti. İsrail dışında bölgedeki aktörlerin neredeyse hepsinin daha geniş bir şiddet dalgasından kaçınması barışın temel motivasyonunu oluşturuyor. İran’ın bile Haniye suikastine misilleme yapmaktan kaçındığı ve gerilimi tırmandırma stratejisinden diyalog arayışına geçmek için zemin aradığı düşünülebilir. Bu aşamada geçici ve kısmi bir ateşkesin sağlanması ve insani yardımların artırılması, geçtiğimiz 10 ayda olmadığı kadar mümkün görünüyor. Fakat bölgedeki mevcut karmaşık statükonun pamuk ipliğine bağlı olduğunu ve her an yeni provokasyonlarla sabote edilebileceğini unutmamak gerekiyor.

ABD’de Demokrat Parti’nin ve Kamala Harris‘in seçimlere Gazze savaşını yatıştırmış olarak girmek istemesi de sahada önemli değişiklikler görme ihtimalini kuvvetlendiriyor. Ancak, kalıcı bir barış için tarafların pozisyonlarında önemli değişiklikler ve uluslararası toplumun daha aktif bir rol alması gerekecek. Bölgesel dinamikler ve İran faktörü, sürecin seyrini etkilemeye devam edecek.

Hamas’ın İsrail’in Gazze’yi terketmesi şartına bağladığı kalıcı ateşkes talebi ile İsrail’in operasyonlarına devam etme isteği arasındaki çelişki, müzakerelerin önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor. Bu durum, ateşkesin sağlansa bile kırılgan olabileceğini ve uzun vadeli bir barış için daha kapsamlı görüşmelere ihtiyaç duyulacağını gösteriyor.

Öte yandan uzun vadede ise bölgede iki devletli çözüm veya alternatif barış planları üzerinde yeniden düşünülmesi gerekebilir. İsrail’in Gazze’yi ilhakı ya da Filistinlilerce yönetimi, Filistin iç siyaseti ve İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceği, kapsamlı bir çözüm için ele alınması gereken konular olarak öne çıkıyor. Uluslararası toplumun rolü ve özellikle islam ülkeleri içinde Filistin konusunda tesis edebileceği işbirliği, bu süreçte belirleyici faktörler olacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.