2024 İspanya Bisiklet Turu’nda ikinci haftanın ardından Avustralyalı sporcu Ben O’Connor’ın liderliği devam ediyor. Ceyda Akbulut geride bıraktığımız haftayı Medyascope Spor için özetledi.
La Vuelta’da ikinci hafta nasıl geçti?
Yılın son döneminde tükenmeye yüz tutmuş iki teker sevdalılarının bir türlü vazgeçemediği göz bebeği La Vuelta, biliyoruz ki sürprizleri seviyor. Tutkulu İspanyolların karakteristik yarışında kendi bisikletçilerinin arşa çıktığı zamanları da izledik, hiç yoktan çıkan bir Belçikalı gencin genel sıralamayı dağıtışını da. Burası her sene kalbi kırık bir Slovenin uğrak noktası da oldu, gövde gösterisi yapan bir takımın ihtiyacı olan son halkayı boynuna geçirdiği yer de.
Bu toprakları varisli bacaklar seviyor. Tırmanmayı hor görenler ise hoş karşılanmıyor.
Lizbon’da başlayan 79. edisyonda geride kalan iki haftanın kendine has temaları vardı. Aslında dokuz gün süren “ilk hafta”nınki sıcak ve daha da sıcaktı. Endülüs havası asfaltta kilometrelerce bisiklet süren ince vücutları tüketmişti. Başlarına güneş geçmelerinden olacak ki tüm genel klasmancılar “yanlış” bir rakipten en az beş dakikalık fark yiyerek kapatmıştı ilk dokuz günü. Artık tek hedef kaçırdıkları ismi kovalamak olacaktı.
İkinci haftanın temasıysa nispeten serin havada iç ısıtan galibiyetlerdi. Öngörülmezlikle harmanlanmış başaltı zaferleri konuşuldu. Biraz şaşkınlık, çokça saygınlık ve bolca özveri hikayesiyle kapattık geçiş günlerini.
Endülüs’ten ayrılmak için yol yapan bisikletçiler ve yaverlerinin geçirdiği yoğun “dinlenme pazartesisi”nin peşinden yarışmaya tekrar döndük. Haftanın teknik teması da apaçık önümüzdeydi. Kaçışa girebilen zafere birkaç adım yaklaşacaktı.
İlk galibiyeti koyu yeşil mayosuyla tırmanmaya karar veren Wout van Aert aldı. Yokuş çıkan meslektaşlarına oranla iri vücudu ve sert bakışları (çok alakasız biliyorum ama burada sprinterlere özel o ifadesiz ve korkutucu bakışları düşünün lütfen, ne demek istediğimi anlayacaksınız) bizi her seferinde yanıltıyor ama o gün yaptıkları, birkaç gece uykusunun ardından benekli mayo klasmanının da lideri olacağına işaret ediyordu.
Sonraki gün uzun dönemler önce Team Sky sonra Ineos Grenadiers’te izlediğimiz Eddie Dunbar’ın, farklı renklerle küllerinden doğuşuna şahit olduk. Aslında şöyle bir düşünürsek İrlandalı bisikletçi hep aramızdaydı. Sezonlar başlarken bacak ısıtmalı kısa turlardaydı. Sanki telefon kamerasıyla çekilen bazı küçük ama bol isimli yarışların merkezindeydi. Bahar klasiklerindeydi. Büyük turlardaydı. Ama bir yandan da değildi. Çoğu kez şanssızdı. Daha fazlasını yapabilirim diyordu ama çok sevdiği sporu onun bir türlü çıkabileceğini düşündüğü seviyeye tırmanmasına müsaade etmiyordu. Ancak bu uzun bekleyiş, sadık dostlarına cömert davranmasıyla tanıdığımız La Vuelta’da son buldu. Dunbar tempolu bir günün sonunda çok zekice bir son bölüm atağıyla rakiplerini avladı. Kariyer sayfasında pas tutmuş kutucuğa bol fosforlu bir tik attı.
Zirveyi hedef almış sonraki yarış günü, haftanın başrolünü bizimle tanıştırdı. İspanya Turu başlamadan önce ismini belki de hiç zikretmediğimiz genç bir İspanyol, sadece birkaç gün içinde yol kenarındaki taraftarların ve emek ile underdog hikayelerine aşık bizlerin göz bebeği oldu. Kern Pharma takımının genç üyesi Pablo Castrillo hem takımının hem de İspanyol bisikletinin bir umut ışığı artık. Son gün alevler saçıp sıralamayı altüst etmesini beklediğimiz Cuitu Negru tırmanışının bile galibi oldu. Sisler içindeki mücadelesi, terinin son damlasına kadar kullandığı iradesi izleyenleri mest etti. Olmayacak gibi olup en sonunda oldurduğu iki yarış, ismini tüm bisiklet alemine duyurmak için yetti. Cebinde daha neleri sakladığını gelecekte muhtemelen üzerine farklı renkler geçirirken göreceğiz.
İzleyen günlerde Wout van Aert’ın benekli mayoyu haftanın sonuna kadar giyeceğini tasdikledikten sonra pelotonun tecrübelilerinden Michael Woods’un üçüncü Vuelta etap galibiyetini izledik.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Diğer hız tutkunları aynı saatlerde Renewi Turu’nda birbiriyle mücadeleye girişmişken İspanya’da yokuşlara meydan okumayı seçen sprinterler burada hafta sonunu gövde gösterisiyle karşıladı. Uzunluğu ve tırmanışlarıyla öne çıkan cumartesi etabında genel klasmancılarla finiş çizgisine gelmeyi başaran sprinterler, kendi aralarında galibi belirledi. Kaden Groves en yakın rakibi Van Aert ile olan mücadelesinde buradaki ikinci zaferini elde etti.
Spor yazılarında çok sık zikredildiğinden, yoğun kelimelerin içi biraz da olsa boşaltılır. “Olağanüstü” sıradan, “dominasyon” popüler ya da bu yarışı anlatırken kullanmayı tercih ettiğim “mistik” kelimesi de çoğu kez eğlenceli ve görkemli olur birden. Ama ben burada mistik pazar etaplarından bahsederken söz konusu kelimenin içini boşalttığımı düşünmeyerek kendimi eylemeyi seviyorum.
Sisler içinden çıkan bir “isimsiz” galip, onu kovalayan prestijli pedallar, onların da arkasında hayranlarının tok çığlıklarıyla güç toplayan zapzayıf ve uzun boylu bir matador (ve yazar burada Enric Mas’a matador dedi), o ince ve varisli bacakların peşinden giden eski şampiyon, öne yetişmeye çalışan süvariler ve en arkada da tahtı sallanan hükümdar… Yeterince mistik oldu mu?
Burada isimsiz olarak adlandırdığım galip Pablo Castrillo artık tüm alemler tarafından tanınacak. Hükümdarı, sallanan koltuğundan düşürmeye çalışanlarsa son darbe için biraz daha çabalayacak.
Yazan: Ceyda Akbulut
Editör: Doğa Üründül