Medyascope eğitim dosyasını açıyor (3): Müfredatın “Maarif Modeli”

Yeni eğitim-öğretim yılı sorunlarla başladı. Eğitim dosyasının üçüncü bölümünde, yeni müfredatı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni araştırdık. Uzmanlar, çocukların programlardan olumsuz etkileneceğini belirtirken yeni müfredatı mercek altına aldık.

Maarif Modeli ne kadar tutarlı? Medyascope, eğitim dosyasının üçüncü bölümünde araştırdık.
Maarif Modeli ne kadar tutarlı? Medyascope, eğitim dosyasının üçüncü bölümünde araştırdık.

Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyona yakın öğretmen için eğitim öğretim yılı başladı. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” programı 1., 5. ve 9. sınıflarda ilk kez uygulanıyor.

Eğitimde “Maarif Modeli”

Kamuoyuna 26 Nisan’da sunulan yeni müfredat taslağı, 10 Mayıs’a kadar askıda kaldı. Taslağa bu sürede 67 bin 284 görüş ve öneri geldi. Bakanlık, öğretmenlerden 38 bin 865, eğitim platformlarından da 28 bin 419 görüş geldiğini açıkladı. Yeni müfredat bu görüşlerin ardından 24 Mayıs’ta yürürlüğe girdi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, her kesimin görüş ve önerilerine açık olduğunu söyledi. Çalışmayla sadeleştirmeye gidildiğini, “yerli ve milli” içerik oluşturulduğunu vurguladı. Tekin, “Dünyada kabul gören, beceri temelli eğitime geçiş açısında bizim için de bir zorunluluktu” dedi.

Hangi düzenlemeler yer alıyor?

Ancak 26 Nisan’da halka duyurulan müfredat uzmanlardan sert eleştiri aldı. Taslak müfredat için her kurumdan yeterince görüş alınmadığı gündeme geldi. Kamuoyuna internet üzerinden açılan taslakta “milli ve manevi değerler” öne çıktı. Kimyadan, okul öncesi ders programına kadar birçok yeni düzenlemenin yapıldığı ortaya çıktı.

Örneğin 1, 2, ve 3. sınıflar için hazırlanan taslak Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı’na göre öğrenciler yakın çevresindeki müze, cami, kale gibi tarihi mekânları ziyaret edecek.

Okul Öncesi Eğitim Programı’nda da yine öğrencilerin tarihi camiler, sivil toplum kuruluşları ve ticari işletmeler gibi farklı kurumlara ziyaretler gerçekleştirilebileceği ortaya çıktı.

Gezinin konusu hakkında uzman veya görevli kişiler de sınıfa gelecek. Sanat alanı becerilerine yönelik çocukların yapacağı drama etkinliğe uygun eşarp, tül gibi materyali seçebilmesi programda amaç olarak yer aldı.

“Cihat” kavramı…

Liselerde okutulacak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı’na “cihat” kavramı salt savaş ile sınırlandırılmadan tüm boyutlarıyla ele alınacak şekilde kendine yer buldu. Derste “Allah yolunda silahla askeri savaş” anlamına gelen “kıtal/mukatele” kavramının da anlatılacağı açıklandı. “İslam düşüncesinde tasavvufi yorumlar” ünitesinde “Alevilik ve Bektaşilik’te erkân ve temel kavramları sentezleyebilme” başlığı yer aldı. Cemevi ise âyin-i cem erkânının yapıldığı, “yol, âdap ve erkân yeri” olarak nitelendirildi.

Dikkat çekici içerikler

Felsefe Dersi Öğretim Programı’nda, karma eğitime karşı olduğunu bilinen Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlakı” isimli kitabından bölümler yer aldı. Öğrencilerden hayatın anlamını “tevekkül” ile açıklamaları istendi. Ayrıca derste hukuk-felsefe ilişkisinde özel hayatın gizliliği, Kıbrıs ve Adalar gibi sorunların araştırılması öne çıktı. Programda Hristiyan felsefesi yer almazken, İslam felsefesi sadece tartışma düzeyinde kaldı.

Ortaöğretim Kimya Dersi Öğretim Programı’nda Türk-İslam âlimlerinin kimya bilimine yaptığı katkılara yönelik okuma parçası verildi. Öğrencilerden bu isimleri takdir etmesi ve onlara karşı vefalı olması istendi. Programda Türk savaş gemilerini kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer tehditlere karşı koruma altına almak için geliştirilen proje gibi yerli ve milli çalışmaların anlatılacağı ortaya çıktı. Vatanseverlik değeri vurgu yapılacak başlıklar arasında yer aldı.

Uzmanlar programa karşı çıktı

Geri bildirim süresinin çok kısa olduğunu vurgulayan uzmanlar, yeni müfredatın çocukları olumsuz etkileyeceğinin altını çizdi. Eğitimciler, sendikalar, çalışmalarla ilgili görüşlerini iletmek için Bakanlığa talepte bulunduklarını ancak yanıt alamadıklarını açıkladı. Çalışmada geri adım atılması için imza kampanyaları düzenlendi. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Bilim Akademisi, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve eğitim sendikaları çağrıda bulundu. Müfredat hazırlık sürecinin şeffaf olması gerektiğini hatırlattı.

ERG değerlendirme raporu açıkladı. Rapora göre taslak programlarda toplumsal cinsiyet eşitliğine yer verilmedi. İnsan hakları, vatandaşlık ve demokrasi alanında ifade, din ve vicdan özgürlüğü gibi konular olmadan görev ve sorumluluklara odaklanan bir yaklaşım benimsendi. Derslerde soyut ve açık olarak tanımlanmayan birçok kavram yer aldı. İnsan haklarına ve hukukun bağlayıcılığına yönelik vurgular yoktu. Raporda “Program, ‘esasicilik ve ilerlemecilik’ gibi eğitim felsefelerine değiniliyor. Ancak anlaşılır bir dil kullanılmadığı, bütünlük olmadığı, kaynak belirtilmediği ve argümanlar arasındaki ilişki net bir şekilde ortaya konulmadığı için modeldeki eğitim felsefesinin ne olduğuna dair net bir çıkarım yapılamıyor” denildi.

“Erdemli insan yetiştirme modeli”

Çalışmada pilot uygulama yapılmadığı ifade edildi. “Müfredat ahlaki ve milli değerler üzerine kurulurken toplumsal katkı ve bütüncül gelişim gibi alanları hedefliyor. Ancak öne çıkan değerler, somut, bilimsel bilgiye dayalı bir etik algısıyla sorgulanabilir ögelerden çok öğrencilerin pasif bir şekilde edinecekleri ögeler olarak kurgulanıyor” tespiti yapıldı. “Manevi yönden huzurlu, yetkin ve erdemli insan yetiştirme” amacının program yaklaşımının merkezine yerleştirildiği vurgulandı.

Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM’in hazırladığı rapora göre program, felsefe dersinde Tanrı’nın varlığının kanıtlanmasına odaklanıyor. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde Milli Mücadele ve Atatürk Dönemi ile ilgili sadeleşme yapıldı. Bu ders için “Demokratikleşme Çabaları”, “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası”, “Atatürk’ün Ölümü ve Sonrası” üniteleri 2024 öğretim programında yer almadı.

“Öneriler dikkate alınmadı”

Toplumun farklı birçok kesimi tarafından eleştiriler devam ederken Bakan Tekin 24 Mayıs’ta müfredatı onayladı. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, “Öğretim programlarında bazı genel tashihler yapıldı. Görüş ve öneriler, değerlendirilerek öğretim programlarına yansıtıldı” dedi.

Ancak açıklanan onaylı öğretim programlarında çok fazla değişiklik yapılmadığı, önerilerin dikkate alınmadığı görüldü. Tepkiler üzerine okul öncesi sanat alanı becerilerine yönelik çocukların yapacağı drama etkinliğe uygun eşarp, tül gibi materyali seçebilmesi yönündeki uygulama taslaktan çıkarıldı. Aleviliği “bozuk zihniyet” olarak tanımlayan Nurettin Topçu’nun eserini ise programda kaldı.

İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde eleştirilere rağmen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi anlatılacak. Tarih dersinde İslam vurgusu, Kimya dersinde öğrencilerden Türk-İslam âlimlerine vefalı olması beklenmesi, öğrencilere Türk-İslam medeniyetinin temel kaynakları olan milli ve manevi değerlerin uygulamalı olarak verilmesi gibi içerikler onaylı müfredat yerini aldı.

Bakanlık yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar tepkileri dindirmeye yetmedi. İktidarın kendi ideolojilerine uygun bir nesil yetiştirmeyi hedefledikleri vurgulayan eğitimciler, siyasal İslam’ın kavramları ve yaklaşımlarıyla eğitimin şekillendirmeye çalışıldığını anlattı. Medyascope’a konuşan eğitimciler, “Neredeyse hacca gidebilecek düzeyde din eğitimi veriliyor. Maarif modeli değil, mürit yetiştirme modeli. Bu milli eğitim programı değil, AKP’nin parti programı” yorumunda bulundu.

Müfredat Danıştay’da

Eğitimciler, veliler ve demokratik kitle örgütlerinden oluşan Müfredatı Geri Çekin Platformu, yeni müfredatın uygulanmaması için boykot kararı alarak 11 Haziran’da çocukların okula göndermedi. Milli Eğitim Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Müfredatı Geri Çekin Platformu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ( Eğitim- Sen), Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası ( Eğitim- İş), Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP), Laiklik Meclisi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi kurumlar müfredatın iptali için Danıştay’da dava açtı.

Eğitim-Sen’in hazırladığı raporda “Müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itildi. MEB’in ‘yeni müfredatı’, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandı” denildi. Eğitim-İş de müfredatın ilk kez uygulanacağına vurgu yaparak bunun acı sonuçlarının görüleceğini açıkladı.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Müfredat uygulamaya geçti

Tüm bu süreçleri geride kalırken yeni müfredat hayata geçti. Uzmanlar ise yaşanacaklar konusunda bilgi verdi. Müfredatı inceleyen Eğitim Uzmanı ve Danışmanı Suat Kardaş, taslak programa yapılan eleştirilere rağmen sonucun değişmediğini anlattı.

Kardaş, “Müfredatın milli ve manevi değerleri, ahlak eğitimini, din eğitimini bilimsel becerilerin önüne koyan yapısı olduğu gibi duruyor” dedi.

Ders başı yapan çocukların yeni müfredattan olumsuz etkileneceğini vurgulayan eğitim uzmanı, kronik bir problem haline gelen öğrenme yoksulluğunun daha da derinleşeceğini söyledi. Kardaş, hazırlanan programda Bakanlığın öğrencilere kazandırmak istediği kazanımlar arasında denge olmadığını anlattı, “Bu müfredatla yetişecek çocukların ne yazık ki hem temel becerileri edinmek konusunda hem de 21. yüzyıl becerilerini edinmek konusunda daha da geriye gideceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Müfredatın yönetim sürecinin de kötü olduğuna değinen Kardaş, “10 yıldır hazırlık yapıldığı söylenen program seminer döneminde son derece yetersiz yöntemlerle, böyle power-point sunumlarıyla, hazır videolarla, içeriklerle doğru düzgün anlatılmadan, öğretmenlerin içselleştireceği, anlayacağı fırsatlar, zamanlar yaratılmadan onlara kazandırılmaya çalışıldı” dedi.

Bakanlığın programın uygulanması konusunda öğretmenler üzerinde baskı uygulayacağını ifade eden Kardaş, denetimlerin artacağını belirtti, “Müfettişleri sahaya daha çok sürülecek ama, öğretmenler bunu hayata geçirirken o kalabalık kavramlar bütününün içinde çok bocalayacaklar” dedi.

“Program aydınlık ve net vizyona sahip değil”

Ekonomik, teknolojik olarak dünyada rekabetin giderek attığına değinen Kardaş, çocukların sahip olması gereken yeteneklerin önemine değindi. Yapay zekanın birçok iş kolunu ve beceriyi tehdit ettiğini savunan Kardaş, yeni müfredat konusunda velilerin de kafa yorması gerektiğini anlattı.

Kardaş şöyle konuştu:

“Çocuklar böyle bir dünyaya hazırlanması gerekirken, öğretim programları ne yazık ki bu dünyayı ıskalıyor. Çocukları belirsiz bir geleceğe doğru, el yordamıyla yine yollarını bulacakları bir şekilde bırakıyor. Dolayısıyla veliler çocuklarının geleceğiyle ilgili kaygılı. Ne yazık ki program hem velilerin hem çocukların önüne parlak, aydınlık, net bir gelecek vizyonu koymuyor.”

“Toplumun yükü bindiriliyor”

Dünyanın hiçbir ülkesinde çocuklara daha fazla ahlak ve din eğitimi verilerek “daha ahlaklı toplumun” ortaya çıktığının görülmediğini savunan Kardaş sözlerine şöyle devam etti:

“Bu yükü çocukların sırtına, eğitim öğretimin, öğretmenlerin sırtına koymak gerçekten haksızlık. Suç işleyenler, kara para aklayanlar doğru dürüst yargılanmadan toplumun önüne tekrar çıkıyor. Birçok ahlaki ve insani endekste Türkiye son sıralarda. Yolsuzluk, demokrasi algısında özgürlüklerde son sıralardayız. Bütün bunları küçük yaşlardan itibaren çocuklara ahlak eğitimi, milli manevi değerler vererek ‘bu toplumu, bu ülkeyi düze çıkarırız düzeltiriz mantığı’ çalışabilecek bir mantık değil.”

Kardaş, eğitim sisteminde verilmesi gereken bilimsel ve bilişsel becerilerin arka plana iterek, ahlaklı, dürüst bir toplumun yaratılamayacağını savundu. Yeni müfredatla zaman kaybedileceğini söyledi. Bu konuda yeni çalışmada dengenin bozulduğunu belirten Kardaş, şu an yapılması gerekenleri şu sözlerle anlattı:

“Madem uygulamaya geçti, madem Bakanlık kulaklarını kapattı, madem ortak bir akılla geliştirmediler bu müfredatı, hiç olmazsa uygulamada özellikle öğretmenlerden sık sık geri bildirim almalılar. Bu müfredatın ne kadar iyi çalıştığına dair bir izleme değerlendirme sistemi kurulmalı. Bunu bir pilot uygulamaymış gibi değerlendirerek sahadan gelen verileri göz önünde bulundurmaları, bu müfredatta gerekli revizyonları yapmaları, bu müfredatın gerçekten ülkenin eğitim sorunlarına ne kadar çözüm olduğuna dair iyi bir ölçme değerlendirme sistemi kurmaları ve gerekli adımları atmaları en mantıklı yöntem.”

“Okullar yeni programların becerilerine uygun değil”

Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelkin Diker Coşkun, dünyanın her yerinde yeni düzenlemelerin olabileceğini söyledi. Ancak çalışmanın gerekçesinin “programın çok yoğun olduğu” şeklinde açıklandığını hatırlatan Prof. Dr. Coşkun sonucun aksi yönde olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Yetkin, “Eleştirdiğiniz şey sadeleştirmeye gidilecek bir program olmaması. Yeni müfredatta yer alan becerilerin öğretilmesi, bunların ölçülmesi daha zor hale geldi. Beceri temelli bir program olduğu iddia ediliyor ama bu becerileri hangi okullarda uygulayacaksınız? Okulların laboratuvarları, atölyeleri, sanat, kültür, spor alanlarının buna uygun hale gelmesi gerekiyor. Şu anda tüm okullarımız buna uygun mu? Değil” diye konuştu.

Eğitim kurumlarının yeni müfredata göre hazırlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yetkin, bu konuda eğitim almış olan öğretmenlerin varlığına değindi, “Özellikle pedagojik altyapısı zayıf olan öğretmenler, eğitim fakültesi mezunu değilse bu programı anlamakta bile zorluk yaşayabilirler” dedi

Ölçme ve değerlendirme sisteminin altını çizen Prof. Dr. Yetkin, “Yeni müfredat dayalı yeni bir ölçüme değerlendirme olacak mı? Olacaksa nasıl hayat geçecek?” diye sordu.

Çocukların öğrenme süreci devam ederken de izleme çalışmalarıyla ölçülmesi, değerlendirmesi ve onlara geri bildirim verilmesini içeren sistemin varlığını vurguladı.

Prof. Dr. Yetkin, “Asıl kritik şey ölçme değerlendirme sistemimiz yeni müfredat modelini uygulamaya uygun mu? Hayır değil şu anda. Beceri temeli uygulamaya dayalı bir programda sınavların da uygulamalı olması gerekiyor. Bu yapılabilecek mi? Bunu bekleyip izlemek gerekiyor” dedi.