Yeni müfredat tepkilere rağmen resmen onaylandı: Uzmanlara göre eğitim imam hatipleşti

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında hazırlanan yeni müfredat, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından onaylandı. Yeni müfredat, matematik ve İnkılap Tarihi başta olmak üzere derslerdeki değişiklikler nedeniyle eğitimciler ve veliler tarafından “eğitimin dinselleştirmesi” olarak değerlendirildi.

Tepkilere neden olan ve eğitimcilerin iktidarın kendi ideolojisine uygun bir nesil yetiştirmek hedefiyle İslami kavramlar ve yaklaşımlarla eğitimi şekillendirmeye çalıştığı eleştirilerine rağmen onaylanan yeni müfredat, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli tarafından “Öğretim programlarında bazı genel tashihler yapıldı. Görüş ve öneriler, değerlendirilerek öğretim programlarına yansıtıldı” sözleriyle savunuldu. Ancak yapılan açıklamalar tepkileri dindirmeye yetmedi.

“Bu oyalama göstermelik süreçti”

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim- İş) Genel Başkanı Kadem Özbay, görüşlerin büyük çoğunluğunun Bakanlığın talimatıyla yapılan, bürokrasideki kesimlerin, yetkililerin, idarecilerin övgü paylaşımı olduğunu savundu. Geribildirimlerin çıktısı anlatılmadan, öğretmenlere beş gündür müfredata yönelik eğitim verildiğini söyleyen Özbay, Bakanlığın açıklamasının göstermelik olduğunu öne sürdü:

“Bu bir oyalamaydı, göstermelik bir süreçti. Eğitimcilerin, eğitim bileşenlerinin gerçekten fikirlerinin süreç içerisinde dikkate alınmadığı, yok sayıldığı bir dayatmadır. Oldu bittiye getirildi. Katılımcılık yoktur, şeffaflık yoktur.”

Müfredat yargıya taşınacak

Müfredata yönelik geribildirimlerin iki haftada incelenemeyeceğini vurgulayan Özbay, kitap yazım sürecinin de daha önce başladığını dile getirdi. Müfredat hazırlama sürecinde de yer almadıklarını anlatan Özbay, “Siyasi iktidar, Milli Eğitim Bakanlığı’nı kendi ideolojisini dayatmanın yöntemi olarak eğitimin müfredatını kullanmakta” dedi. Özbay, yargıya başvuracaklarını hatırlattı.

“Biyolojiyi din dersine çevriliyor”

İktidarın, imam hatipler dışındaki okulları seküler kesime hitap eden, laik eğitim veren kurumlar olarak görmediğini söyleyen Özbay, “En baştan bu yana tüm eğitim sistemini kendi tarif ettiği nesil yetiştirme projesine uygun bir okul ortamına getirmekti. Amaç tüm okulları imam hatipleştirmek diyebiliriz. Yani tüm derslerin içerisine din sokuluyor. Şimdi biyoloji bir nevi din dersine çevriliyor” dedi.

Öğretim programlarının içinde “milli şahsiyet”, “ahlak”, “maneviyat” gibi yoruma açık ifadelere yer verildiğini vurgulayan Özbay, Nurettin Topçu’nun da derslerde anlatıldığını söyledi, “İmam hatip okullarından da daha öte, tüm derslerin içeriğiyle beraber, tüm dersleri ve tüm okulları imam hatipleştirmek diyebiliriz. Bilinçli bir tercih var” dedi ve şöyle devam etti:

“Bir nesil yetiştirme amaçlandığı için kendi rol model aldıkları siyasal İslamcı kimliklerden örnekler vererek tüm dersleri de aslında bir nevi dini, muhafazakâr terminolojiyle doldurduklarını söylüyorum. Tüm okullar imam hatip okullarından daha öte bir aşamaya götürülüyor.”

“En iyisini biz biliriz” mantığıyla hazırlandı

Özbay sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu müfredatın bir meşruiyeti yok. ‘Ben yaptım, oldu’ mantığıyla, ‘Herkes adına en doğrusunu ben bilirim’ anlayışı hakim. AKP iktidarının aslında o kendi ideolojik perspektifi doğrultusunda toplumu dönüştürme projesinin vücut bulduğu halidir. Eğitim bileşenlerinin fikrinin yok sayıldığı, öğrencisi, velisi, örgütleri, sendikaları, siyasi partilerin itiraz ettiği bir süreçte ‘en iyisini biz biliriz’ mantığıyla bunu uygulamaları aslında AKP iktidarının demokratik bakış açısının olmadığını bir kez daha göstermiştir.”

“İmam hatip eğitimi tüm okullarda yaygınlaştırılıyor”

Eğitimci Özgür Bozdoğan ise müfredat ile öğrencilerin nasıl eğitileceği, onlardan ne tür özellikler istediğini ortaya koyduğunu söyledi, “Müfredatı imam hatip eğitiminin esasında bir biçimiyle tüm eğitim kurumlarına yaygınlaştırılması olarak kabul etmek gerekiyor” dedi.

Kamuoyunun ortaya koyduğu eleştirilerin, itirazların dikkate alınmadığını savunan Bozdoğan, geribildirimin nasıl değerlendirildiği konusunda soruların yanıtsız kaldığını ifade etti. Sürecin şeffaf ve katılımcı yönetilmediğini anlatan Bozdoğan şöyle devam etti:

“Müfredata dayanak olan metnin bir siyasi partinin sloganı ile sunulması ve ısrarlı bir şekilde eğitim yerine ‘maarif’ kavramının kullanılmış olması müfredatın içeriğini de yansıtıyor. Milli ve manevi hassasiyetlerle oluşturulan müfredat, dini içeriklerle ilişkilendirilmiş değerler eğitimi üzerine yapılandırılmış. Bu da hepimizin ortak tercihi değil, siyasi iktidarın tercihi. Oysa eğitim kamusal bir hizmet olarak siyasetin etkisi ve müdahalesinden bağımsız olmalı.”

“Dini değerler bilimsel becerinin önüne konuldu”

Eğitim uzmanı Suat Kardaş, yeni müfredatın içerik ve felsefe olarak hangi ihtiyaç doğrultusunda yenilendiğini ve tasarlandığını bilmediklerini aktardı. Eğitim paydaşlarının görüşlerinin minimum düzeyde dikkate alındığını, çocuğun yararı yerine yetişkinlerin politik tercihlerinin öne çıktığı anlatan Kardaş, “Kalp-zihin/ruh-beden ayrılığı gibi modern bilimin artık terk ettiği ayrımlar üzerinden bir insan tanımı yapan, din ve değerler eğitiminin bilişsel/bilimsel becerilerin önüne konduğu bir müfredat olarak onaylandı ve kademeli olarak yürürlüğe konacak” dedi.

Müfredatın birçok soruna neden olacağını vurgulayan Kardaş, Bakanlığın yeni programları standart bir uygulamayla hayat geçirmek istediğini dile getirdi. Yeni modelin eğitimdeki problemlere çare olmak yerine sorunları arttıracağını savundu. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.