7 Ekim 2023. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail’in verdiği cevapla büyüyen ve giderek Ortadoğu’nun diğer bölgelerine yayılan savaşta 1. yılı doldurduk. 7 Ekim sonrası İsrail, 11 bini çocuk olmak üzere 42 bin Filistinliyi öldürdü. “Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi” Gazze, en büyük toplu mezara dönüştü. “7 Ekim 2023: Ortadoğu’yu sarsan tarih” belgeselinde, geçen bir yılda İsrail’in, Gazze’nin, Hamas’ın, Filistin’in ve dünyanın nasıl değiştiğini araştırdık.
Araştırma & Seslendirme: Senem Görür Yücel
Kamera & Prodüksiyon: Egehan Koska
Kapak tasarım: Aliye Altınışık
Hamas, kimsenin beklemediği bir şekilde, İsrail’in güneyinden ülkeye girdi.
Bir gün önce, dünyanın herhangi bir yerinde tam olarak ne planlandığını bilen kişi sayısı bir elin parmaklarının sayısını geçmiyordu.
6 Ekim Cuma akşamı Refah’ta, Han Yunus’ta, Tel Aviv’de, Sderot’ta, İsrail’in güneyindeki kibbutzlarda hayat her zamanki gibi devam etti. Taa ki 7 Ekim günü saatler 06:29’u gösterene kadar.
7 Ekim sabahı binlerce roket, İsrail’e doğru fırlatıldı. İsrail istihbarat servisi ne olduğunu anlayamamıştı.
Hamas, Aksa Tufanı Operasyonu ile en az 1200 İsrailliyi öldürdü. Yüzlerce İsrailliyi rehin aldı. O gün Hamas tarafından kaçırılan 250 kişinin büyük bir kısmı, rehine anlaşmaları ile evlerine geri döndü. Hamas’ın elinde kalanların birçoğunun hayatını kaybettiği düşünülüyor.
7 Ekim, sadece Ortadoğu’nun değil; tüm dünyanın kaderini değiştirdi
İsrail, bunun üzerine zaten abluka altında olan Gazze’yi havadan ve karadan işgal etmeye başladı. Hedef, “Hamas’ı yok etmek”ti. İsrail’in Gazze’ye saldırıları, 21. yüzyılın ölüm oranı en yüksek savaşını başlattı. Bir yıldır devam eden savaşta çoğunluğu kadın ve çocuklar olmak üzere 40 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti, 80 bin Filistinli yaralandı. Milyonlar yerinden edildi, evlerine belki de bir kez daha dönemeyecek. Kamuoyu baskılarına rağmen İsrail hedefinde ısrarcıydı: “Hamas’ı yok etmek” için tüm yollar mübahtı.
Hamas’ı yok etmek mümkün mü?
Eski diplomat ve Medyascope yazarı Aydın Selcen, “Hamas’ı yok etmek mümkün değil. Hamas’ın silahlı kanadını, siyasi kanadının tamamını yok edin; günün birinde bir yerde birisi camına ‘Hamas’ yazısı yapıştırırsa Hamas bitmemiş demektir” diyor.
Selcen, İsrail’in elindeki yüksek teknolojiye dikkat çekerek, istediği an-istediği yerde-istediği kişiyi öldürebileceğini vurguladı ancak Gazze’de böyle yapmadığını hatırlattı:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Oradaki sivillerin, çocukların, yaşlıların ve kadınların hayatlarını hiçe sayarak müdahalede bulundu. Biliyoruz ki, istediği zaman çok özenli bir istihbarat çalışması yürütüp – falanca binanın, filanca katına roketi sokarak, o evdeki bir kişiyi ortadan kaldırmayı dahi becerebilen bir İsrail, Gazze’de tüm yerleşim birimlerini yok etti. İsrail burada ne yapmak istediğini bilmiyor değil, gayet iyi biliyor. Bence Hamas’ı değil, Gazze’yi ortadan kaldırmayı tercih etti.”
“Netanyahu’nun ciddi bir savaş stratejisi yok”
İsrail’de şu an yönetimde ülke tarihinin en sağcı hükümeti var. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaş sonrası Gazze’de kontrolün kendilerinde olmasını istiyor. İsrail, savaş sonrası da Gazze’ye operasyon yapabilme imkânını elinde bulundurmak istiyor. Gazze’nin nasıl yönetileceği ya da kalıcı bir barışın nasıl olacağı, cevapsız sorulardan bazıları.
Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlkim Büke Okyar, “Netanyahu’nun bu kadar agresif bir şekilde davranması, kendi iç siyasetiyle de ilgili bir mesele. Netanyahu’nun hali hazırda devam eden birçok davası var, siyasi geleceği bu davaların nasıl sonuçlanacağına bağlı. Netanyahu bu çatışmadan bir kahraman olarak çıkmadıkça, kendi üzerindeki tehditten kurtulamayacak” diye konuştu.
Okyar’a göre Netanyahu’nun devam eden savaşta “çok ciddi bir stratejisi/vizyonu yok”.
İran’ın “Direniş Ekseni” çöküyor mu?
Gazze’deki savaşın kıvılcımları başka bölgelere de sıçradı.
İsrail, Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine ve liderlerine yönelik saldırılar düzenledi. Önce Hizbullah militanlarının iletişim ağlarını kopardı, sonra 32 yıldır örgütün liderliğini üstlenen Hasan Nasrallah’ı öldürdü. Son olarak da Lübnan’ın güneyine girdi. Bu operasyonun “kapsamlı, kısıtlı” olduğu iddia edilse de İsrail’in Lübnan’dan hemen çıkmayacağı konuşulan spekülasyonlar arasında. Bunun üzerine İran, sessizliğini bozdu. İsrail’e son yılların en büyük füze saldırısını düzenledi.
Gazze savaşı 1 yılını doldurduğu şu günlerde İran’ın sessizliği, “Direniş ekseni çöküyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ezgi Uzun Teker, Direniş Ekseni’nin “kritik bir dönemde” olduğu görüşünde:
“Direniş Ekseni, en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Bu da geçtiği ilk kritik dönem değil. İlk kritik dönem, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından yaşandı. Süleymani suikastının ardından İran, İsmail Kani’yi alıp bu göreve getirdi. 2020’den sonra Kudüs güçleri ile Lübnan Hizbullahı’nın bu coğrafyada faaliyetleri birlikte yürüttüğünü gördük. Nasrallah suikastından sonra Hizbullah ciddi anlamda güç kaybetti. Bundan sonra İran ciddi anlamda ne yapacağını iyi düşünmeli.”
Ortadoğu’da topyekûn savaş riski var mı?
Türkiye’nin de coğrafi olarak yer aldığı bölgemizde yaşananlar ışığında bu sıralar en çok duyduğumuz kelime öbeği topyekûn savaş.
Bölgemizde “topyekûn bir savaş” çıkabilir- ya da çıkmayabilir. Fakat bu savaşın çıkıp çıkmaması, bombaların altındakiler için pek bir fark yaratmıyor.
7 Ekim’den bir yıl sonra, geldiğimiz şu noktada, Gazze’de kalıcı bir ateşkes,İsrail’in kuzeyinde istikrar ve Lübnan’ın güneyinde 200 bin yerinden edilmiş Lübnanlının evlerine dönüşü ihtimal dahilinde değil.