Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in terör soruşturması kapsamında tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasının yankıları sürüyor. Özer’in avukatı Şevket Tuci suçlamaları Medyascope muhabiri Gülseven Özkan’a değerlendirdi.
CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından 30 Ekim Çarşamba sabah saatlerinde gözaltına alındı. Özer, Savcılık ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece “PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklandı. İçişleri Bakanlığı, İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy’un Esenyurt Belediyesi’ne Başkan Vekili olarak görevlendirildiğini duyurdu.
- Özer’in gözaltı sürecini okuyun: Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer gözaltına alındı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında, Ahmet Özer için “terör örgütü mensuplarından ele geçirilen ve aynı zamanda örgütün Kuzey Irak – Kandil bölgesinde yer alan yönetici kadrosuna da ulaştırılan örgütsel dokümanlar hakkında” iletişimin dinlenmesi tedbiri uygulandığı dile getirildi. 10 yıllık süreçte, “Özer’in PKK mensuplarıyla çok kez iletişime geçtiği, 14 kez de Kongra-gel eş başkanı Remzi Kartal ile irtibat kurduğu” iddia edildi.
Ahmet Özer hakkında hazırlanan soruşturma dosyasında yer alan suçlamalarla ilgili Özer’in avukatı Şevket Tuci, Medyascope’a konuştu.
Ahmet Özer’in avukatı Şevket Tuci ile yapılan röportaj:
Soruşturma dosyasında Ahmet Özer ile MEBYA-DER (Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği) arasında ilişki olduğu iddiası da yer alıyor.
-MEBYA-DER bir dernek değil mi? Bir dernek olarak algılanıyor. Dernek bir tüzel kişiliğe sahip. Hatta valilik oluruyla, bildirimle kurulan bir yapı. MEBYA-DER bir dernekse, aktifse, çalışmalara devam ediyorsa o zaman yasaldır, meşrudur. Bu anlamda herhangi bir derneği ziyaret ediyor olmamız da nasıl bir beis var? Onun takdirini kamuoyuna bırakıyorum. Şunu şöyle izah edeyim. Bir seçim süreciydi. Derneğe bir takım sivil toplum kuruluşları ziyaretlerinde bulunduk. Bunun içerisinde Mühendisler Odası, İnsan Hakları Derneği, Eğitim-Sen vardı. Bu tip özel ve yarı kamu kurumları vardı. Bu anlamda görüşmeler buraya ilişkindi. Eğer dernekse yasal bir kurumdan bahsediyoruz. Kendisi için yasal gördüğü, sakıncalı görmediği, kapatmadığı bir dernekte şayet öyle bir ziyaretimiz varsa da neden burada neden bir beis görülüyor anlamak mümkün değil.
Ahmet Özer’in 15 Aralık 2023’te Van’da aralarında sizin de bulunduğunuz dokuz kişiyle temas kurduğu suçlaması da yer alıyor dosyada. PKK’ya yönelik suçlardan yargılanan kişilerle irtibatta olabileceğiz, yeğeninizin örgüt adına faaliyetteyken teslim olduğuna da yer verilmiş. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
-Bu sorunun cevabını bir önceki soruda beyan ettik. Son nihayette bir seçim çalışmasındaydık. Yani bizim çalışmamız lazımmış. Seçim sahada kazanılan, sahada çalışılarak yapılan bir şeydi. Bu anlamda çalışmalar buna yönelikti. Şimdi dokuz kişiden birkaçını hatırlıyorum. Biri resmi olarak bir partinin il başkanlığını yapan bir arkadaşımızdı. Bir tanesi köy ağasıydı. Biri köy muhtarıydı. Bunu samimiyette söylüyorum. Biri akrabasıydı, biri ben diyeyim, avukatıydım. Şimdi hepimiz masumuz, hepimiz dışarıdayız. Herhangi birimizle ilgili yapmış olan bir soruşturma yok. Şimdi biz masumuz da bizimle itibar kurmuş olmak mı suç? B, gerçekten akıl durgunluğu yaratan bir şey. Yani böyle bir suçlamayı anlamak da mümkün değil. Şimdi dokuz kişi dışarıda özgür. Masum, en azından şu haliyle, şu aşamada böyle. Ama ne hikmetse bir şehrin belediye başkanını, Türkiye’nin en büyük ilçesinin belediye başkanının bu kişilerle irtibat kurması, dostluk, arkadaşlık ilişkisi olması veya beraber gözükmesi suç. Bunu anlamak mümkün değil.
Dosyada kısıtlama ve gizlilik kararı var. Bunun etkisi nasıl olacak?
-Dosyada kısıtlama kararı aslında yok denilebilir. Her şey afişe oldu. Aslında neyle suçlandığımız, itham edildiğimiz belli. Zaten ortada bir suç ithamı yok. Niyet okuma, iftira, kumpas var. Net bir şekilde söylüyorum. Teknik ve usul olarak hukuken bir soruşturma yürüyor. Ama ben bu soruşturmanın hukuki zeminden, hukuki dayanaktan yoksun olduğuna inananlardanım. Şuna inanıyorum ki bu ülkede, bu tip iftiralara, ithamlara, kumpaslara geçit vermeyecek mesleki onura sahip, şerefli onurlu yargıçlar hakimler, savcılar vardır. Ben eninde sonunda Başkan Bey’e karşı yapılan bu haksızlığın, yanlış uygulamanın, hukuksuzluğun kesinlikle yargıdan döneceğine inanıyorum. Yani bu yanlışı düzeltecek, onurlu, meslek onuruna, etine sahip yargıçlar olduğuna inancım sonsuz.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yine dosyada Ahmet Özer’in 2012-2024 yılları arasında HTS kayıtlarından tespit edilen telefon görüşmelerine yer verilmiş. İletişim kurulan 47 kişinin terör suçundan arandığı, terörle suçlanan beş kişinin de cezaevinde olduğu tespiti var. Hatta aynı suçtan kırmızı bültenle arananların olduğu da belirtilmiş. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
-Her birimizin hayatında suça bulaşan insanlar vardır. Yani biz ilişki kurarken bu ilişkilerimizi ayıklamak zorunda, süzgeçten geçmek zorunda değiliz. Bu insani bir şey. Bu akrabanız da, komşunuz da, sınıf arkadaşınız da, yol arkadaşınız da olabilir. Başkan Bey bir akademisyen, sosyolog, kanaat önderi biri. Bu anlamda geniş bir çevresi var. Bir sorunu olan, kendisine meramını anlatmak isteyen, bir şeyler paylaşmak isteyen, akademik anlamda görüş almak isteyen çevresinde binlerce insan var. Bu anlamda son 10 yılda geriye dönük baktığında kimlerle görüşme yapmış, görüşme yaptığı kişilerin şununla irtibatı var, şundan işlemi var, şundan gözaltısı var diye Sayın Başkan’ın bunu ayıklama, gözlemleme şansı yok. Eğer gerçekten bir suçla bulaşmışsa, yargı makamı olarak harekete geçersiniz. Soruşturma kovuşturmayı tamamlarsınız. Eğer mahkumiyete esas bir delil varsa yargılarsınız, cezalandırırsınız ve bu şekilde süreci sonlandırırsınız. Başkan Ahmet Bey’in her konuştuğunu süzgeçten geçirmek gibi bir yükümlülüğü yok.
Gerek soruşturmayı gerek Ahmet Özer’in tutuklanmasını Ekrem İmamoğlu’na gözdağı olarak yorumlayanlar var, siz bu yoruma katılıyor musunuz?
-Şimdi nihayetinde biz bu örnekleri gördük. Bu Türkiye açısından kayyum uygulaması hukukta aslında karşılığı olmayan, yani demokrasiye seçme iradesine yapılan bir haksızlıktır, bir gasptır. Bu anlamda bu uygulamalar yeni değil. Bu tamamen devlet kültüründen, devlet adabından, ahlakından uzaklaşmaktır. Aslında devletin DNA’sıyla oynanıyor. Yani partileşme sürecinin, parti devleti olmanın pratiklerini yaşıyoruz şu an. Bunlar kesinlikle hukuki değil. Yani kayyum atamanın bir dayanağı da yoktur. Yasalarda, Anayasa’da görevinden alınan, geçici veya kalıcı olarak alınan bir belediye başkanının yerini doldurması ile ilgili bir yasal mevzuat var. Belediyeler, seçim kanunu var. Maalesef bunlar işletilmeden, atlatılarak bir demokrasi irade gasp yapılıyor.
Sürece baktığımızda suçlamalar 10 yıl öncesine dayanıyor. Oysa adaylık sürecinde YSK detaylı inceleme, araştırma yapıyor. Sizce bunca yıl neden beklendi?
-Bu sorunun özünde şu cevap var. Hukuki bir süreçten öte siyasi bir saikle bu uygulamanın yapıldığı, Başkan Bey’in gözaltına alındığı ve tutuklandığı belli. Bu sorunun cevabını hukuki olarak değil, politik olarak aramak lazım. Politik uygulamalar sonucunda bunun yapıldığı kanaatindeyiz. Bu kadar bekletilmesinin sebebi şu, 30 yıldır kamu görevi gören, akademinin, kamunun her biriminde neredeyse görev almış, çalışmış, otuz yıl boyunca onuruyla, bilim üreterek bir bilim insanı sıfatıyla kamuya hizmet etmiş bir karakter ortamızda. Bu karakteri insan yetiştirdi. Üniversitede akademisyenlik, dekanlık, rektörlük yaptı ve en son görevine gelirken de kamu görevlisiydi. 10 yıl boyunca suç oluşan olan şey, neden 10 yıl sonra işte belli bir seçmenin iradesi olduktan sonra veya belli bir ilçenin seçilmişi olduktan sonra veya belli bir makama geldikten sonra müdahale ediliyor? Cevabı işte tam da bu. Politik saikler…
Şimdi süreç nasıl ilerleyecek?
-Hukuksuzluk içerisinde hukuk arayacağız. Bu yanlıştan dönecek, bu yanlışa dur diyecek, kesinlikle Sayın Ahmet Özer’in masumiyetini ortaya çıkaracak, onurlu, mesleğine uygun davranacak yargıçlarımız vardır. Tabii ki bizim temennimiz bu sürecin hızlanması. Ama bu kayyumun atamasının meşrulaştırılması açısından bu süreci Savcılık makamının ağırdan alacağını düşünüyorum. Yani toplumsal tepkilere yol vermemek için.. Bu süreci uzatıp aslında kayyumu iyice yerleştirmek yani meşrulaştırmak anlamında… Ama nihayetinde hukuksal, teknik olarak baktığınız zaman deliller toplanmış, hazır delillerle bir soruşturma yürütülmüş ve şu an deliller tamamlanmış durumda. Deliller tamamlanmışsa iddianamenin hazırlığı için herhangi bir sebep yok. Yani geciktirmek için sebep yok. Savcı isterse 24 saat içerisinde bu iddianameyi tanzim eder, bu işi yargıya taşır. Hemen kovuşturma aşamasına geçebiliriz. Bizler de hakkımızı, hukuk bir sürecimizi burada devam ettiririz.