Özgür Özel Devlet Bahçeli’ye yüklendi… Özel, partisinin grup toplantısında, Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan, anayasa, cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesi çıkışına, “Bir kere söyledikleri şuymuş: Kürt sorunu yoktur, kürk sorunu vardır. Recep Tayyip Erdoğan’ın kürk sorunu vardır. Ne Türk ne Kürt ne Alevi ne Sünni, bunların dost kaygısı yoktur, dostluk projesi yoktur. Bunlarca dostluk sorunu yoktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın post sorunu vardır. Postunu bırakmak istememektedir” diyerek yanıt verdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özgür Özel’in gündeminde ekonomi, kayyum atamaları ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamaları vardı.
Özel, Esenyurt, Mardin, Batman ve Hakkari’ye kayyum atanmasına bir kez daha TBMM kürsüsünden tepki gösterdi.
Anayasa değişikliğine gidilmek istenmesini eleştiren Özel, Gezi Parkı davasından tutuklu bulunanların durumunu hatırlattı, “Vera, babası Tayfun Kahraman partimizin üyesidir ve Gezi tutuklularının hepsi ailelerine kavuşmadan, AİHM kararları uygulanmadan, AYM, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak bile konuşuluyor, kararlarına harfiyen uyulmadan, birinci kademe Anayasa Mahkemesi’yle kafa tutuyor. AKP’liler de o kavgada taraf tutuyor” dedi.
Özel Bahçeli’ye cevap verdi: Erdoğan’ın post sorunu vardır
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın Meclis kürsüsünde konuşması çağrısını eleştirdi. Bahçeli’nin Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olması gerektiğini söylediği açıklamasını da eleştiren Özel, “Bir kere söyledikleri şuymuş: Kürt sorunu yoktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın kürk sorunu vardır. Ne Türk ne Kürt ne Alevi ne Sünni, bunların dost kaygısı yoktur, dostluk projesi yoktur. Bunlarca dostluk sorunu yoktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın post sorunu vardır. Postunu bırakmak istememektedir” diye konuştu.
Kayyum atamalarına tepki
Özel, Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla ilgili “üç yalan var” dedi ve devam etti:
“Elimde Ahmet Özer tutuklamasıyla ilgili TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın alet edildiği üç yalan ve doğrusu var. Bunu, bir, ‘Ahmet Özer, DEM’lidir.’ Cevap: Bu yalan. 10 yıldır CHP üyesidir. İki kez milletvekili adayı olarak bu odaya geldi. Çayımı içti, çayımızı içti. Bizden destek istedi, milletvekili adayımızdır. Belediye başkan adayımızdır. ‘Remzi Kartal’la görüştü’ iddiası var. Saat yok, gün yok, kayıt yok ama iki AKP milletvekilinin Remzi Kartal’la masada oturup yemek yemişliği var. Ve o iki AKP milletvekilinin o yediği yemek Erdoğan için ve Suriye’deki Kürt yönetimiyle bir diyalog arayışı olarak da meşrulaştırılmıştır. Üç, ‘Hesabına kaynağı belirsiz para geldi’ diyorlar. Yalan. Yatan paranın kızının kira bedeli olduğu ispatlıdır. Yani üç büyük, üç büyük yalanla, üç deli saçmasıyla karşı karşıyayız.”
Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atanmasına da tepki gösteren Özel, herkesin yaşananlara tepki göstermesi gerektiğini vurguladı. Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün barış güvercini olduğunu vurgulayan Özel Bahçeli’ye şöyle cevap verdi:
“Devlet Bahçeli’nin dahi hem kayyum atanmasını sözde olumlayıp bir sonraki paragrafta olumlu şeyler söylemek zorunda gördüğü bilge bir kanaat önderini maalesef üçüncü kez Mardin halkı seçiyor ve kayyum atıyorlar. Gerekçe ne kayyum atamasında? Gerekçe net. Diyorlar ki, ‘Bunlar terörle ilişkili. Paralar teröre gidiyor.’ Bir ispat bulamadılar. ‘Paralar teröre gidiyor ve teröre giden bu paraları bizim kayyum o ile harcayacak. Çok destekleyeceğiz ve bundan sonra bir daha bu partiler kazanmayacak’ diyorlar. Kendi seçmenlerini böyle ikna ediyorlar. Sonuç ne? İlk kayyum atandığında yüzde 51’le gelmişti Ahmet Türk. İkinci kayyumdan sonra yüzde 56’yla geldi. Bu son seçimde yüzde 57. Yani ne atadığınız kayyum iyi hizmetle halkı ikna edebilmiş ne de yaptığınız itibar suikastı Ahmet Türk’ün toplumdaki algısını düşürebilmiş, onun demokratik zırhının içine işleyebilmiştir. Onun için bir kez daha söylüyorum ki kayyum kararları siyasi kumpaslardır, bu milletin vicdanından dönmüştür, dönmeye de devam edecektir.”
İmamoğlu’na randevu verilmemesi: Özel Bahçeli’ye tepki gösterdi
Özel, Bahçeli’nin, İBB Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu’na randevu vermemesine de tepki gösterdi:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“El uzatıp ‘Elimi havada bırakmayın’ diyorsunuz. Ama başka elleri havada bırakıyorsunuz. Samimiyetsizliğinizi bizzat ortaya koyuyorsunuz. İstenilen randevu şahsi randevu değildir. İstenilen randevu siyasi randevu değildir. Türkiye Belediyeler Birliği’nin sizin de belediyelerinizin içinde olduğu ‘Gelin, yönetime girelim. Birlikte girelim. Eskiden AKP tek başına yönetiyordu. Hepimiz yönetelim’ dediğimiz heyettir. Heyetin derdi demokrasi, halkın iradesi, yerel yönetimlerin öneminin altını çizmektir.”
Kayyumun Süleyman Soylu’ya “tespih hediyesi”
Özgür Özel, 2016 yılında Mardin’e atanan kayyumun, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “hediye ettiği tespihin” fiyatını söyledi:
“Bakın, Mardin’in atanmış kayyumu. Bu da Süleyman Soylu. Birlikte gezerlerken, büyük bir keyifle, Mardin’de kuyumcu sesleniyor, ‘Bakanım, size bir tespih hediye etmek istiyorum’ diyor. Biz o kısmını görüyoruz ve bize şunu söylüyorlar: ‘Soylu kayyum atadı ama vatandaşla arası iyi. Bak, Mardinli esnaf yoldan çevirip tespih hediye ediyor.’ Sonra Eyüp Altın, Fırat Silver adlı kuyumcu, kayyumun yönettiği belediyeye fatura kesiyor. Fatura, tespih ve takı faturaları. Açıkça yazmış, utanmak yok. Demişler ki, ‘Geçerken çağır, ajans çeksin, servis edelim, parası sorun değil.’ Bakın, Süleyman Soylu, Eyüp Altın’ın kestiği faturayla 39 bin 883 liraya tespih almış. Sadece Soylu’ya mı kesmiş? Mehmet Özhaseki’ye, Abdurrahim Boynukalın’a, Fikri Işık’a, İsmet Yılmaz’a verilenlerin hepsi 2017 yılında ve bir tane de bir şehit ailesine verilmiş, onu hesaba katmıyoruz, 418 bin liralık hediye faturası. O kuyumcudan o kayyuma ve o kayyuma diyor. Şimdi devamında da 2018’de Veysel Eroğlu’ya, şimdiki Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a iki kere 43 bin ve 40 bin liralık fatura kesiyor bunlar, kayyuma. Ve bu faturalar ödeniyor. Süleyman Soylu, bu tespih nerede? Parasını Mardin ödedi, bu tespih nerede? 400 bin lira.”
“Büyük bir oyun oynanıyor”
Özgür Özel, büyük bir oyunun oynandığını söyledi, “Bugün o oyunun ne olduğu çıktı. Açıkça söyledi: ‘Anayasayı değiştirsek fena mı olur? Çıksa, umut hakkından yararlansa. Anayasayı değiştirsek fena mı olur? Recep Tayyip Erdoğan bir daha seçilse ne olur?’ Hesap bu. Bir alışverişe girmişler, bir pazarlık etmişler. Belki o pazarlıkta nihayete ermişler ya da eremeyip bir yerde tıkanmışlar. Şu anda ya zorlayıcı bir şantajla ya da bir algı yönetimiyle karşı karşıyayız” dedi.
Öcalan’a çağrıya tepki
Özel, şöyle devam etti:
“Karşıdaki kötü niyetliler hem, hem, ‘Abdullah Öcalan gelsin, Meclis’in kürsüsüne varsın, buradan konuşma yapsın’ diyor. Hem de öbür yandan Esenyurt’a, Mardin’e kayyum atayıp biz terörle mücadele ediyoruz görüntüsü veriyor. Burada, onların kitlesi Abdullah Öcalan’a ip atınca da ayağa kalkıp alkışlıyor. Abdullah Öcalan’a halı serip davet edince de alkışlıyor. MHP grubundan bahsediyorum. Veya AK Parti’nin çevresinden, onlara oy verenlerden, her ihtimalde, bir destek alma ve bu desteği sürdürmeye oynayan ama milletin aklını küçümseyen, vicdanını küçümseyen bir yaklaşım var. Bu sırada bizim şu oyuna gelmememiz lazım.”
Partilileri uyardı
Partilileri “uyanık olalım, akıllı olalım, oyuna gelmeyelim” diye uyaran Özel, protestonun hak olduğunu söyledi, “Ancak karşı taraftaki polisler hepimizin evladıdır. O polisin bir annesi vardır. Bir evladı, bir kızı, bir oğlu, evde bekleyen bir eşi vardır. Verilen kanunsuz emir vardır, onu koruyan bir anayasa vardır ama uygulanmamaktadır. O polisin evine ekmek götürme mücadelesi vardır. O polis mobbinge uğramaktadır. Ve o polis akşam eve gidip çocuklarının yüzüne bakacaktır. O yüzden hiçbir protestonun bir tek polis evladımızı inciterek, bir jandarma elimizi inciterek yapılmaması gerekmektedir. Asla ve asla! Haklı iken haksız duruma düşmeyeceğiz” dedi.
Özel, sözlerini şöyle bitirdi:
“Buradan, ‘eylem yapmayacağız, sokağa çıkmayacağız, oyuna gelmeyeceğiz’ deyip oyuna gelmeme oyununa gelmeyeceğim. Hakkımızı arayacağız. Tepkimizi göstereceğiz ancak demokratik sınırların dışına çıkmayacağız. İkinci talebim, sıkı duralım. Biz ne yaptığını bilen, bütün oyunlarına rağmen 31 Mart’ı kazanan, bugüne kadar birinci parti olan, eğer biz birliğimizi, bütünlüğümüzü, özgüvenimizi kaybetmezsek, ilk seçimlerde iktidara gelecek olan, bu ülkenin yoksulunun, bu ülkenin işsizinin, bu ülkenin güvencesizinin, bu ülkenin gençlerinin yüzünü güldürecek olan bizleriz. Kavgayı bitirecek olan, şehit annesinin yüzünü de güldürecek olan, Kürt vatandaşımızın evladının da yüzünü güldürecek olan, kendisinin de yüzünü güldürecek olan bizleriz. Meclis’te bir süreç yürütülmesine, şeffaf, samimi olunmasına, toplumsal mutabakat aranmasına sahip çıkıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Ne Kürtleri ikinci sınıf görmeye, onları itmeye kalkmaya, ne de diğer taraftan milli hassasiyetleri yaralamaya asla niyetimiz yoktur. Ancak kendine güvenen, partisine güvenen, yöneticilerine güvenen, grubuna güvenen, genel başkanına güvenen Atatürk’ün partisi başarabilir. Bunu yapacağız. Var mısınız? Bütün oyunları siz boşa çıkaracaksınız. Bütün hesapların üstünde bizim hesabımız dostluktur, kardeşliktir. Şiârımız samimiyettir. Var mısınız? Bunun da var bir çaresi: Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi.”