Temsilcimiz Galatasaray UEFA Avrupa Ligi beşinci hafta mücadelesinde, deplasmanda Hollanda ekibi AZ Alkmaar ile 1-1 berabere kaldı ve ligde dördüncü sıraya gerilemesine rağmen bir üst tura çıkmayı garantiledi. Medyascope Spor’dan Uğurcan Kanca da bu önemli mücadeleyi sizler için değerlendirdi.
Galatasaray üst turu garantiledi
Temsilcimiz Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi beşinci hafta mücadelesinde Hollanda ekibi AZ Alkmaar ile 1–1 berabere kalarak turnuvanın yeni formatında adını bir üst tura yazdırmayı başardı. Galatasaray, maçın hemen başında gol yemesine ve tabiri caizse maça 1-0 geride başlamasına rağmen oyunun içinde kalmayı bildi ve deplasmanda önemli denilebilecek 1 puanı cebine koydu. Bu maç öncesinde Galatasaray’ın lig aşamasında 10 puanı bulunuyordu ve aslında deplasmanda AZ maçı kazanılmış olsa, birçok istatistik sitelerine göre 13–14 puan bandının ilk 8’e girmeye yeteceği düşünülürse, ilk etabın bitmesine 3 hafta kala direkt olarak adını son 16 turuna da yazdırabilirdi. Fakat bu yoğun deplasman turnesinde iyi oyunla alınan beraberliğin de olumlu bir sonuç olduğu söylenebilir.
Okan Buruk’un üçlü savunma tercihi
Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’un AZ deplasmanında takımını hangi formasyonla sahaya dizeceği de büyük bir merak konusu olmuştu. Hafta içi Bodrumspor deplasmanına üçlü savunma ile başlansa da, ilk yarıda işler çok yolunda gitmemiş ve ikinci yarıda sonradan oyuna giren Batshuayi’nin golüyle maç zar zor 1-0 kazanılmıştı. Özellikle bu maçtan sonra kamuoyunda bir kısım yorumcular Galatasaray’ın Icardi sonrası tek forvete ve dörtlü savunmaya dönmesinin oyunu daha yukarıya çekeceğini savunsa da Okan Buruk Hollanda deplasmanında da 3-4-1-2 formasyonunu kullandı.
Tüm bunların ışığında bence Galatasaray’ın Icardi’nin sakatlığına rağmen üçlü savunma oynamasında hiçbir sakınca yok hatta bu diziliş birçok yönden takıma pozitif şeyler de katıyor. Fakat özellikle Icardi gibi orta bloğa evrilip pas istasyonu da olabilen bir forvetin yokluğunda, Batshuayi’nin de bu rolü Arjantinli kadar iyi oynayamadığı düşünülürse, ön tarafı çift forvetle kurmak yerine daha çok Antonio Conte takımlarında gördüğümüz iki tane yarım kanatlı 3 4 3’ler takımın şu anki oyuncu kadrosuna daha fazla uyabilir. Jakobs’un sol kanat beke ve Barış Alper’in de sağ kanat beke yazıldığı bir senaryoda, Yunus Akgün’ü sağ iç gibi, Mertens’i de sol içten merkeze devrilen oyuncu rolünde konumlandırıp önde Osimhen’i tek forvet olarak oynatmak oyunu bir üst seviyeye çekecektir.
Batshuayi’nin de kenardan geldiğinde daha iyi performans gösterdiği hesaba katılırsa, bu sayede Okan Hoca’nın elinde oyuna sonradan sokabileceği çok önemli bir opsiyonu da olacaktır. Hem kısa hem uzun vadede bir önceki paragrafta bahsettiğim 3-4-3’ün Galatasaray’a daha faydalı olabileceğini düşünüyorum. Antonio Conte’nin hem geçmişte hem de sezon başı Napoli’de ortaya çıkardığı kurgular Okan Hoca için çok temel bir rehber de olabilir.
Nelsson ve Barış Alper’in düşüşü
Maçın ardından kamuoyunda en fazla eleştirilen ve puan kaybının faturasının kesildiği oyuncular ise Nelsson ve Barış Alper oldu. Nelsson tarafında özellikle yenilen golde ağır kalması ve yanlış pas tercihleri sebebiyle yapılan eleştirilerde haklılık payı olduğunu söyleyebilirim. Ancak iki transfer dönemi öncesinde satılması planlanan ve tüm bu dedikodulara rağmen takımda kalıp geçtiğimiz sezon Davinson’un sakatlığında düzenli performans vererek Galatasaray’ın şampiyonluğunda önemli bir rol oynayan Nelsson’un, geçmişte ortaya koyduğu başarılı performanslar da asla unutulmamalı.
Danimarkalı savunmacıyla Galatasaray’ın arasındaki iplerin yavaş yavaş kopmaya başladığı çok açık bir gerçek olarak gözümüze çarpsa da oyuncunun iyi bir piyasasının olduğu ve yine iyi pazarlandığı takdirde kulübe iyi paralar kazandırabileceği de işin diğer pozitif kısmı. Nelsson Galatasaray’a transfer olduğu günden bu güne hiçbir zaman ayağını muhteşem kullanan bir savunmacı olmadı, fakat düzenli oynadığında ve oyuna ısındığında savunmacılık yönünden ne kadar üst seviye olduğu da unutulmaması gereken diğer bir gerçek. Ne olursa olsun ağır eleştirilerden kaçınılmalı ve bir ayrılık olacaksa da bu makul yollarla olmalı. Eğer satış kararı verilmeyecekse de üç kulvarda da şampiyonluk için yarışan Galatasaray, olası bir sakatlık senaryosunda aynen geçtiğimiz sezon olduğu gibi tekrardan Nelsson’a güvenebilir. Düzenli 90 dakika oynadığında ve ritim tuttuğunda Danimarkalı tekrardan performansını yukarıya çekecektir.
Barış Alper tarafında ise durum biraz daha farklı. Geçtiğimiz sezon milli takım maçlarını hariç tuttuğumuzda, sadece Galatasaray formasıyla 55 maça çıkan ve bu yoğun fikstürde takıma 5 farklı mevkide opsiyon sağlayan bir oyuncunun az biraz formu düştüğünde neden yerden yere vurulduğunu anlamak güç. Barış Alper ağır maç takvimlerinde Galatasaray’ın elini güçlendiren önemli bir değer ve yorgunluk hissetmesi de gayet normal. Son maçlarda yaptığı basit top kayıpları ve yanlış pas tercihlerinin eleştirilebilir olduğunu kabul etsem de bu kadar ağır eleştirilmesinin hiçbir mantığı yok. Toplum olarak Türk oyunculara karşı sabrımızın bu kadar sınırlı olması da ayrıca sorgulanabilir bir durum. Yalnızca 4 ay önce bonservisine 35 milyon euronun az bulunduğu bir oyuncuyu bir anda yerin dibine sokmayı realistik bir eleştiri olarak kabul edemem. Galatasaray ikinci bir Kerem vakası yaşamamak için bu tarz genç oyunculara biraz daha sabredebilmeyi öğrenmeli.
Galatasaray puan kaybetti fakat Metehan’ı kazandı
AZ maçının iki yarısı Galatasaray adına birbirinden oldukça farklı iki müsabaka gibiydi. Temsilcimiz ilk yarıda verimli pozisyonlar bulsa da sonuçlandırma konusunda sıkıntılar yaşadı ve savunmada da rakibine çok ciddi açıklar verdi. Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk ise maçın ikinci yarısına oyuna Nelsson’un yerine Metehan’ı sokarak başladı ve bu sorunlara çözüm aradı.
Hafta içi Bodrumspor deplasmanına da Metehan’a güvenerek başlayan fakat devre arasında değiştirmek zorunda kalan Okan Hoca’nın aldığı bu karar birçoklarına göre çok cesurcaydı. Fakat, Galatasaray alt yapısından yetişen ve geçtiğimiz sezonki kiralık Eyüpspor macerasının ardından bu sezon takımın geniş rotasyonunda kalmayı hak eden Metehan Baltacı Galatasaray’ın zorlu deplasmanda ikinci yarıda yükselen oyununa doğrudan etki etti. Genç savunmacı hem önde baskı yapan takımının yediği kontralarda çok başarılı işler çıkararak rakibinin ataklarını savuşturmada önemli bir rol oynadı hem de Nelsson’a kıyasla sahaya daha verimli bir ayak kalitesi koyarak maçın ikinci yarısına adeta damga vurdu. Özellikle üçlü savunmalı yapılarda oyunun her iki tarafını da oynayan stoperlerin çok değerli olduğunu varsayarsak Metehan’ın bu çıkışı Galatasaray’ın geleceği açısından da ayrıca önemli.
Özetlemek gerekirse, Galatasaray Hollanda deplasmanında rakibine puan kaybetse de Metehan Baltacı gibi genç ve potansiyelli bir savunma oyuncusunu takımın önemli bir parçası haline getirmeyi başardı. Metehan’a güvenildiği takdirde daha da iyi performanslar da çıkaracağından çok eminim. Umarım Türk futbolu bu tarz yetenekli futbolcularını harcamak yerine daha çok kazanmayı tercih eder ve bizler de keyifle takip ederiz.
Yazan: Uğurcan Kanca
Editör: Yahya Kemal Doğan
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.