2034 Dünya Kupası’nın ev sahibi belli oldu: FIFA’nın turnuvayı Suudi Arabistan’a vermesi neden tartışmalı?

FIFA, 2034 Dünya Kupası’nın ev sahipliğini Suudi Arabistan’a verdi. The Athletic‘ten Jacob Whitehead, bu kararın ardından “Saudi Arabia 2034 World Cup explained: Why FIFA’s awarding of the competition is controversial – 2034 Dünya Kupası’nın ev sahibi belli oldu: FIFA’nın turnuvayı Suudi Arabistan’a vermesi neden tartışmalı?” başlıklı bir yazı yazdı. Medyascope Spor‘dan Uğurcan Kanca, The Athletic’teki özel içeriği sizler için çevirdi.

2034 Dünya Kupası’nın ev sahibi belli oldu: FIFA’nın turnuvayı Suudi Arabistan’a vermesi neden tartışmalı?

Aşağı yukarı 10 yıl sonra 2034 Dünya Kupası Suudi Arabistan’da oynanacak.

Suudi Arabistan’ın turnuvanın ev sahibi olarak onaylanması 11 Aralık Çarşamba gerçekleşti. Bu durum Avustralya’nın geçen yıl Ekim ayında teklif sürecinden çekilmesinden bu yana bekleniyordu ancak bu bile gelişmeyi daha az tartışmalı hale getirmiyor.

İnsan hakları grupları, Suudi Arabistan’ın finalleri düzenlemeye uygunluğunu, geçen yıl resmi olarak ilgisini ifade etmesinden bu yana eleştiriyor. 2022 Dünya Kupası’nın Körfez Bölgesi’ndeki komşusu Katar’a verilmesiyle birlikte ortaya atılan soruların birçoğuna benzer kuşkular dile getiriliyor. Bu endişeler arasında göçmen işçilere, kadınlara ve LGBTQ+ topluluğuna yönelik muamelenin yanı sıra gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi de yer alıyor.

Ayrıca sürdürülebilirlik, hava durumu ve taraftar deneyimi de ayrı sorunlar olarak not edildi.

FIFA, değerlendirme raporunda Suudi Arabistan’ın teklifini potansiyel bir Dünya Kupası ev sahibi tarafından bugüne kadar yapılmış en güçlü teklif olarak değerlendirdi. Kampanyacıları öfkelendirecek şekilde, ülkenin insan haklarını sadece orta risk olarak değerlendirdi.

Gianni Infantino, Suudi Arabistan'ın ev sahipliğini açıklıyor
FIFA BaşkanıGianni Infantino, Suudi Arabistan’ın 2024 Dünya Kupası’nın ev sahibi olduğunu açıklıyor

FIFA ve turnuva organizatörlerinin 2034 Dünya Kupası’nın ne olacağını söyledikleri ile birçok kişinin dönüşmesinden korktuğu şey arasında keskin bir tezat var.

İki yıl önce Katar’da düzenlenen bir önceki Dünya Kupası’nda FIFA benzer sorular karşısında federasyonlardan “futbola odaklanmalarını” istemişti.

İşte pek çok kişinin endişe duyduğu saha dışı konular.

Peki ne oldu?

Dört hafta önce, bir Cuma akşamı geç saatlerde, FIFA hem 2030 hem de 2034 Dünya Kupası teklifleri için değerlendirmelerini yayınladı. Suudi Arabistan’ın teklifine 4.2 (beş üzerinden) puan vererek, “FIFA Dünya Kupalarının ‘gelecek yüzyılı’ için benzersiz, yenilikçi ve iddialı bir vizyona sahip olduğu” gerekçesiyle organizasyon tarihindeki en yüksek puana layık gördü.

İnsan hakları grupları FIFA’yı, Suudi Arabistan’ın iddia edilen ihlallerine suç ortaklığı yapmakla suçlayarak öfkeyle tepki gösterdi.

Uluslararası Af Örgütü’nün işçi hakları ve spordan sorumlu başkanı Steve Cockburn, “FIFA’nın Suudi Arabistan’ın Dünya Kupası teklifini değerlendirmesi, beklendiği gibi, ülkenin korkunç insan hakları sicilinin şaşırtıcı bir şekilde aklanmasıdır. İşçilerin sömürülmesini, bölge sakinlerinin tahliye edilmesini ya da aktivistlerin tutuklanmasını engelleyecek anlamlı hiçbir taahhüt yok.

FIFA, ciddi insan hakları risklerine dair açık kanıtları görmezden gelerek, önümüzdeki on yıl boyunca yaşanacak ihlal ve istismarların sorumluluğunu büyük olasılıkla üstlenecektir.

Suudi Arabistan’da acilen temel insan hakları reformlarının yapılması gerekmektedir, aksi takdirde 2034 Dünya Kupası’nın sömürü, ayrımcılık ve baskı ile lekelenmesi kaçınılmaz olacaktır.” dedi.

Suudi teklifine neden karşı çıkılmayacak (çıkılmadı)?

İşte ilk tartışma. FIFA’nın kurallarına göre, bir ülke Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptıktan sonra, o kıtanın futbol federasyonundan başka hiçbir ülkenin sonraki iki turnuvada Dünya Kupası düzenlemesine izin verilmiyor.

2022 Katar Dünya Kupası'nı Lionel Messi önderliğinde Arjantin kazandı
2022 Katar Dünya Kupası’nı Lionel Messi önderliğinde Arjantin kazandı

Teoride bunun amacı Dünya Kupası’nın gerçekten küresel bir etkinlik olmasını sağlamak — örneğin Avrupa’daki daha zengin federasyonların her dört yılda bir turnuvayı tekellerine almamalarını sağlamak. Bu düzenleme FIFA üyeleri tarafından oylandı.  Ancak manipüle edilebildiği için eleştirilere maruz kaldı.

Örnek olarak 2034 için sadece iki kıta teklif verebildi. CONCACAF (Kuzey ve Orta Amerika ve Karayipler) uygun değildi çünkü Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika 2026’da Dünya Kupası’na birlikte ev sahipliği yapacak. Ardından, 2030’da, daha önce benzeri görülmemiş üç federasyon maçları düzenleyecek .  İspanya, Portekiz (her ikisi de Avrupa’nın UEFA’sında) ve Fas (Afrika’nın CAF’ı) ana ev sahipleri olacak, Arjantin, Paraguay ve Uruguay (Güney Amerika’nın CONMEBOL’undan) Dünya Kupası’nın 100. yıldönümü kutlamalarının bir parçası olarak birer maç düzenleyecek (1934’teki ilk turnuva Uruguay’daydı).

FIFA yönetmeliklerine göre, geriye sadece iki uygun federasyon kalıyor: AFC (Asya) ve OFC (Okyanusya — Yeni Zelanda ve Pasifik Adası ülkeleri).

Eski bir üye olan Suudi Arabistan’ın rakip birliklere ilgisini açıkça belirtmesiyle, sadece bir ülke olası bir teklifi araştırdı. Futbolda bir Asya ülkesi olan ve erkekler Dünya Kupası’na hiç ev sahipliği yapmayan, ancak 2023’te Yeni Zelanda ile birlikte başarılı bir kadınlar versiyonu düzenleyen ve iki yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Avustralya.

Ancak hazırlık sürecine başladıktan iki yıl sonra Avustralya Futbol Federasyonu nihai bir teklif sunmayacaklarını açıkladı.

Football Australia CEO’su James Johnson o dönemde “Dart tahtasına dart atmayı sevmiyorum. Bu kararları değerlendirirken, kesin şeylere bahis oynamayı severim.”

Buna katkıda bulunan faktörler arasında, Avustralya’nın diğer spor dallarından birkaç stadyumla anlaşma yapmasını engelleyen hızlandırılmış ihale sürecinin yanı sıra, ev sahipliğinin yüksek maliyeti ve ülkenin AFC’deki diğer federasyon üyelerini kızdırmama arzusu da vardı. Bunun yerine 2026 Kadınlar Asya Kupası ve üç yıl sonraki Kulüpler Dünya Kupası hedefleniyor.

Avustralya’nın çekilmesinin ardından başka uygun teklif gelmeyince Suudi Arabistan tek başına kaldı ve otomatik olarak 2034’ün ev sahibi oldu.

Suudi Arabistan neden ev sahipliği yapmak istiyor?

Suudi Arabistan hükümeti, spor alanındaki genişlemenin nedeninin yatırım fırsatları yaratmak, ülkedeki halk sağlığını iyileştirmek ve spor altyapısını geliştirmek olduğunda ısrar ediyor. Suudi nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ının aşırı kilolu ya da obez olduğu istatistiğini iyileştirmek istiyor.

Suudi Arabistan'ı destekleyen futbolseverler
Suudi Arabistan’ı destekleyen futbolseverler

Suudi Arabistan Futbol Federasyonu Başkanı Yasser Al Misehal’in verdiği hedeflerden biri, ülkede kayıtlı erkek oyuncu sayısını 21.000’den 200.000’in üzerine çıkarmak. Kadın oyuncular için bir hedeften bahsetmedi.

https://twitter.com/Cristiano/status/1866942431989756322

Ancak bundan daha fazlası var.

Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin hem uluslararası alanda hem de 37 milyonluk nüfusu tarafından nasıl görüldüğünü değiştirme misyonunda.

Bunu başarmak için temel politika olan Vizyon 2030’da, Suudi ekonomisini fosil yakıtlardan uzaklaştırmayı, ülkenin kötü insan hakları itibarını dengelemeyi ve hızla büyüyen genç nüfusunu yatıştırmayı amaçlayan bir dizi program ve gelişme hedefleniyor. Suudi Arabistan’ın jeopolitik faaliyetlerinin çoğu bu prizma üzerinden görülebilir.

Kadın güvenliği grupları neden buna karşı çıktı?

Suudi Arabistan’ın erkek vesayet sistemi altında kadınlar hayatları boyunca çok çeşitli kısıtlamalarla karşı karşıya kalmakta. Her Suudi kadının, kendisi adına karar verme yetkisine sahip olan ve genellikle bir aile üyesi olan bir varisi olmalı. Kısıtlamalar arasında seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, zorla ve çocuk yaşta evlilikler, istihdamda ayrımcılık, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, boşanma ve miras davalarında eşitsizlik yer almakta. 

Diğer sorunlar arasında yüksek aile içi şiddet oranları yer alırken, reformcular siyasi baskı riskiyle karşı karşıya. Haziran 2018’de kadınların araba kullanmasına yönelik yasağın kaldırılmasından önceki haftalarda, yetkililer düzinelerce önde gelen kadın hakları aktivistini tutukladı.

Bunlardan biri de, kız kardeşi Lina ALQST’de önde gelen bir insan hakları aktivisti haline gelen ve “krallığı istikrarsızlaştırmaya çalışmakla” suçlanan Loujain Al Hathloul’du. Suudi Arabistan’ın ev sahibi olarak onaylanmasından önce Lina, “Suudi Arabistan’ın tam bir polis devleti haline geldiği göz önüne alındığında ‘orta riskli’ bir ülke olduğunu söyleyemeyiz” dedi.

Bin Salman daha fazla özgürlüğün Vizyon 2030’un bir parçası olduğunu ifade etti, ancak soru işaretleri devam ediyor. Suudi Arabistan 2022 yılında, devlet tarafından büyük bir reform olarak övülen ancak Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları grupları tarafından kadınlara karşı ayrımcılığı kodladığı gerekçesiyle eleştirilen Kişisel Statü Kanunu’nu (PSL) kabul etti.

Suudi Arabistan Vizyon 2030 afişi
Suudi Arabistan Vizyon 2030 afişi


Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Heba Morayef, “Veliaht Prens Muhammed bin Salman tarafından ilerleme ve eşitliğe yönelik bir adım olarak lanse edilmesine rağmen, Suudi Arabistan’ın Kişisel Statü Yasası kadınların kendi hayatları ve çocuklarının hayatları ile ilgili önemli kararları alma yetkisine saygı göstermiyor ve onlara karşı ayrımcılığı sürdürüyor” dedi.

Cinsel şiddeti bildiren kadınlar açısından da geçmişte yaşanan sorunlar, Dünya Kupası’nda iddiaların nasıl ele alınacağı konusunda endişelere yol açmıştır. Katar’da da cinsel şiddet vakalarının yerel polis tarafından evlilik dışı ilişki örnekleri olarak sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağı ve suçlayan kişinin daha sonra olası suçlamalarla karşı karşıya kalıp kalmayacağı konusunda benzer sorunlar gündeme geldi.

Birleşik Krallık hükümeti cinsel şiddet mağdurlarının polisten önce büyükelçiliklerine haber vermelerini tavsiye etmekte ve “soruşturma sırasında saldırgan ve mağdurun aynı odada bulunabileceği ve mağdurun kimliğinin gizli tutulamayabileceği” uyarısında bulundu.
Organizatörler ve FIFA, 2034 turnuvasının Suudi Arabistan’daki kadın futboluna fayda sağlayacağını söylüyor ve teklif değerlendirmesinde ülkenin “kadınlar ve kız çocukları için ilgi ve tabandan katılımı geliştirme konusunda önemli adımlar attığını… elit düzeyde iki lig kurduğunu, 1.000’den fazla oyuncuyu kaydettiğini ve kadın takımının ilk başarılarını elde ettiğini” belirtiyor.

LGBTQ+ destekçileri için güvenli olacak mı?

Suudi Arabistan’da aynı cinsiyetten kişilerle cinsel ilişkiye girmek şeriat kanunlarına göre yasa dışı. Verilebilecek en yüksek ceza ölüm cezası.

Dünya çapında LGBTQ+ topluluğuna yasal koruma sağlayan bir hayır kurumu olan Human Dignity Trust’a göre “Yasanın son yıllarda uygulandığına dair önemli kanıtlar var, LGBT bireyler sıklıkla tutuklanıyorlar… Tutuklananlardan bazıları yetkililer tarafından idam edildi.”

Son yıllarda Suudi Arabistan’ın ölüm cezasına başvurması uluslararası toplum tarafından geniş çapta eleştirilmekte. Suudi Arabistan’da 6 Aralık itibariyle bu yıl 306 kişi idam edilmiş olup bu rakam ülke tarihindeki en yüksek rakam. Şeriat hukuku kapsamında katı kıyafet kurallarının uygulandığı ülkede trans bireylerin güvenliğine ilişkin endişeler de dile getirilmekte.

Aktivistler Suudi Arabistan'ın LGBT haklarındaki tutumu için eylem yaptı
Aktivistler Suudi Arabistan’ın LGBT haklarındaki tutumu için eylem yaptı

Mayıs 2023’te Suudi Turizm Otoritesi’nin resmi rehberi, “LGBT ziyaretçiler Suudi Arabistan’ı ziyaret edebilir mi?” başlıklı bir soruya verdiği yanıtı şu şekilde değiştirdi: “Herkes Suudi Arabistan’ı ziyaret edebilir ve ziyaretçilerden bu tür kişisel bilgileri ifşa etmeleri istenmez.”
Bireylerin herhangi bir eşcinsel cinsel aktivite nedeniyle tutuklanıp tutuklanmayacağı konusunda herhangi bir güvence verilmemiştir.

The Athletic, Ekim 2021’de Suudi Arabistan’ın LGBTQ+ topluluğunun deneyimlerini haberleştirdi. Ne Suudi teklifinin insan hakları stratejisi ne de FIFA’nın teklif değerlendirmesi LGBTQ+ haklarından özellikle bahsetmiyor. FIFA’nın değerlendirmesinde konuya en yakın ifadeler şu şekilde yer alıyor “İnsan Hakları Stratejisinin bir parçası olarak, teklif sahibi, turnuva bağlamında ayrımcılığı ele almak için politikalar, prosedürler ve eğitim önlemlerinin uygulanması yoluyla ayrımcılıktan uzak, güvenli ve kapsayıcı bir turnuva ortamı sağlamayı taahhüt eder.”

Suudi Arabistan ve FIFA hangi insan hakları güvencelerini verdi?

FIFA’nın teklif değerlendirmesi, Suudi Arabistan’ın insan hakları güvenceleri hakkında cesur iddialarda bulunuyor. Örneğin, teklifin “emniyet ve güvenlik, göçmen işçilerin çalışma hakları, çocuk hakları, cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık yapmama ve ifade özgürlüğü (basın özgürlüğü dahil)” alanları da dahil olmak üzere “uluslararası kabul görmüş insan haklarına saygı gösterme, koruma ve yerine getirme” konusunda taahhütlerde bulunduğunu söylüyor. Daha sonra “ülkenin ceza kanunu ile tutukluluk ve adil yargılamaya ilişkin ilgili ceza usullerinin en iyi uygulamalar ve uluslararası standartlarla uyumlu olmasını sağlama taahhüdünü” özetliyor.

Ancak FIFA’nın açıklaması bir gerekçe ile başlıyor. 2016 yılında FIFA, insan hakları beklentilerini belirlemek üzere BM’nin eski insan hakları özel temsilcisi Profesör John G. Ruggie’ye bir rapor hazırlattı. Raporda, FIFA’nın bir ülkedeki temel insan hakları seviyesini değil, yalnızca önerilen iyileştirmeleri dikkate alması gerektiği belirtidi. Raporda, “Bu, teklif sahiplerinin bir turnuva ile bağlantılı insan hakları risklerini ne kadar etkili bir şekilde ele alma niyetinde olduklarına dair, kanıtlara dayanarak karar vermekle ilgilidir” deniyor. “Bu, ülkeleri genel insan hakları bağlamlarına dayanarak kesin bir şekilde dışlamakla ilgili değildir.”

Suudi Arabistan ayrıca hukuk firması Clifford Chance tarafından yürütülen bağımsız bir insan hakları bağlamı değerlendirmesi de sundu, ancak bu değerlendirme 11 insan hakları örgütü tarafından “kusurlu” olarak eleştirildi ve FIFA’nın turnuvadan kaynaklanan “ihlallerle ilişkilendirilmesi” riskini doğurdu. Clifford Chance, hak gruplarına verdiği yanıtta ya da The Athletic yorum için firmayla temasa geçtiğinde bu noktaya değinmedi. Ayrıca The Athletic’in Suudi Futbol Federasyonu tarafından hazırlatılan ve parası ödenen bir raporun nasıl “bağımsız” bir değerlendirme olduğunu iddia edebileceği sorusuna da yanıt vermediler.

FIFA, raporun bütünlüğünün tehlikeye atılıp atılmadığı konusunda herhangi bir endişeleri olup olmadığı sorusuna yanıt vermedi.

Raporun uluslararası kabul görmüş bir dizi insan hakkını değerlendirme dışında bıraktığını, “güvenilir dış paydaşlara” danışılmadığını ve “bulguların ve değerlendirmelerin kullanımında (oldukça) seçici” olduğunu söylüyorlar. FIFA dile getirilen spesifik hususlara yanıt vermedi.
Suudi turnuva organizatörlerinin 2030 Dünya Kupası için teklif verenlere kıyasla daha az gönüllü insan hakları denetimine tabi oldukları dikkat çekiyor. Örneğin, İspanya, Portekiz ve Fas halihazırda “üç bağımsız insan hakları bağlam değerlendirmesinden” geçmiş ve ısmarlama stratejiler sunmuştur. Ülkenin LGBTQ+ yasalarının liberalleştirilmesi konusundaki kararlılığına ilişkin soru işaretleri devam etse de Fas, Ulusal İnsan Hakları Kurumu (NHRI) ile stadyum inşaatı ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda halihazırda çalışıyor.

Nasıl bir gelişme planlanıyor? Neom nedir?

Çevre aktivistlerinin bu kadar endişeli olmalarının bir nedeni de gerçekleşmesi planlanan kalkınma ölçeği. Gerçi FIFA bunların çoğunun Vizyon 2030’un bir parçası olarak ne olursa olsun hayata geçirileceğini iddia edebilir. 

Bunlardan en dramatik olanı, ülkenin kuzeybatısındaki çölün derinliklerinde, Kızıldeniz kıyısında, Belçika büyüklüğünde olması planlanan geniş ama henüz inşa edilmemiş bir şehir olan Neom. Bu şehir, 170 km (100 milden fazla) uzanan tek bir bina içinde bir şehir olan The Line olarak bilinen bir projeyi içerecek şekilde planlanmıştı. Bu mesafe o zamandan beri küçültüldü. Ancak maçlar hala Neom’da oynanacak ve stadyum yer seviyesinden 350 metre (1.000 fitten fazla) yüksekte olacak ve sadece yüksek hızlı asansörler ve sürücüsüz araçlarla erişilebilecek.

Neom, Vizyon 2030'un bir parçası
Neom, Vizyon 2030’un bir parçası

İnsan hakları kuruluşları bu iddialı planların çalışanları daha da büyük risk altına soktuğunu düşünüyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü son raporunda “Giga-projeler genellikle projeler için gerçekçi olmayan, sıkı teslim tarihleri dayatıyor ve bu da işçiler üzerinde ek baskıya neden oluyor. Pek çok işçi aynı zamanda elçilikler veya köklü göçmen diaspora grupları gibi destek ağlarından da izole edilmiş durumda.” dedi.

Neom’da çalışan bir işçi: “Saçma bir yerin ortasındayız. Büyükelçilikler çok uzakta. Bir şeyler ters giderse gidebileceğimiz hiçbir yer yok. Ayrıca korku da var. Nereye gideceğiz? Kime söyleyeceğiz?”

Suudi Arabistan’da taraftar deneyimi farklı olacak mı?

Büyük olasılıkla evet, ancak “Tam olarak neye göre farklı?” diye sormakta fayda var.

Son iki erkekler Dünya Kupası, insan hakları yasaları uluslararası standartları karşılamayan, protestolara, işçilere ve LGBTQ+ topluluğuna önemli kısıtlamalar getiren Rusya ve Katar’da düzenlendi. Avrupa Futbol Taraftarları (FSE), Suudi Arabistan’ın insan hakları değerlendirmesinden duydukları endişeyi dile getiren 11 kuruluştan biriydi. Bu geleneksel bir Dünya Kupası’ndan farklı olacak, ancak bu kavram bir süredir değişiyor. Pratikte Suudi Arabistan’ın turnuvası, benzer yasalara sahip olan Körfez komşusu Katar’dakine benzeyecektir.

Suudi Arabistan’ın çok daha büyük olması, Katar’ı etkileyen bazı faktörlerin sorun olmayacağı anlamına geliyor. Örneğin, 10 kat daha büyük olduğu için çok daha fazla konaklama kapasitesine sahip; Katarlı organizatörlerin sınırlı otel odası arzını desteklemek için özel kiralamalara güvenmesi gerekmişti. Katar’da tüm Dünya Kupası stadyumlarına aynı metro sistemiyle erişilebilirken, FIFA, Riyad’daki sekiz saha dışında, taraftarların çoğunun Suudi Arabistan’daki şehirler arasında uçakla seyahat edeceğini kabul ediyor.

Taraftarlar için Suudi Arabistan 2034 ile ilgili en önemli sorulardan biri de alkollü içeceklerle ilgili olacak.

Katar’da Dünya Kupası’nın başlamasından sadece iki gün önce FIFA, ABD’li bira devi Budweiser’ın turnuvanın önde gelen sponsorlarından biri olmasına rağmen hiçbir stadyumda alkol satılmayacağını teyit etti.

Mevcut Suudi yasalarına göre, bireyler alkol tükettikleri ya da sadece bulundurdukları için para cezası, hapis cezası, halka açık alanda kırbaçlanma ve yabancılar için sınır dışı edilme gibi cezalara çarptırılabiliyor. Ancak hükümet daha fazla yabancı turisti çekmeye çalıştıkça bu politikanın yavaş yavaş liberalleşebileceğine dair işaretler var.

Ocak ayında Suudi yetkililer Riyad’da diplomatik personele alkol satan bir dükkan açılacağını duyurdu. 70 yıl sonra ilk kez böyle bir dükkan açılacak olsa da miktar konusunda sınırlamalar var ve sadece gayrimüslimlerin kayıt yaptırmasına izin verilecek.

Organizatörlerin sahip olduğu tek şey zaman. Turnuva başlamadan önceki on yıl içinde Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yapacağı Dünya Kupası’nda taraftarların bira içebilmesi konusunda daha fazla tartışmanın da yapılması bekleniyor.

Kaynak: The Athletic

Yazan: Jacob Whitehead

Çeviren: Uğurcan Kanca

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.