Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar dizisi, ilk bölümü yayınlandığından beri gündemdeki yerini koruyor. Dizinin ilk bölümünün yayınlandığı 14 Aralık 2024 tarihinde Google’da “Kim bu Şakir Paşa ailesi?” ve “Cevat Şakir Kabaağaçlı neden babasını öldürdü?” şeklinde yapılan araştırmalar bir anda arttı. Henüz iki bölüm yayınlanmışken önce RTÜK’ten ceza geldi, daha sonra da çekim yapılan plato yandı. Peki başarılar ve sırlarla dolu Şakir Paşa Ailesi hakkında neler biliyoruz?
Kültür, sanat, edebiyat dünyasında derin izler bırakan bir ailenin hikâyesi artık her pazar izleyicisiyle buluşuyor. “Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar” dizisinin kadrosunda Vahide Perçin, Fırat Tanış, Cem Yiğit Üzümoğlu, Devrim Yakut, Denise Capezza, Nilsu Berfin Aktaş, Helin Kandemir, Yağmur Başkurt, Onur Durmaz gibi birbirinden başarılı isimler var.
Platoda neden yangın çıktı?
NOW TV’nin popüler dizisi, en son İstanbul-Kartal’daki platosunda çıkan yangın nedeniyle gündeme geldi. Gazeteci Birsen Altuntaş’ın haberine göre, yangınla ilgili İtfaiye Olay Raporu çıktı.
İtfaiye raporunda yangının nedeninin elektrik kaynaklı olduğu belirtilirken, ana sebebinin tespit edilemediğine dikkat çekildi. Yangın sonucu 1200 metrekare alana sahip platodaki dekorun tamamı yandı. Yangının ardından yapılan incelemelerde, dekorun tamamen yandığı ve büyük maddi hasarın meydana geldiği belirtildi.
Kulislerde yapımcının yangın nedeniyle 50 milyon TL zarara uğradığı konuşuluyor.
RTÜK neden ceza verdi?
RTÜK, Şakir Paşa Ailesi dizisinde “mahrem alanların korunmadığı, çarpık ilişkiler ve cinsellik içeren sahnelerle de milli manevi değerlere aykırı unsurlar içerdiği” gerekçesiyle NOW TV’ye yüzde 3 para cezası vermişti.
Halikarnas Balıkçısı’nın torunları neden tepki gösterdi?
“Halikarnas Balıkçısı” olarak bilinen Cevat Şakir Kabaağçlı’nın torunları Cem Noonan, Ceyhan Aliye Noonan Han, Joanne Aliye Noonan Kutup, Diana Deniz Noonan, Murat Önce, Siren Ek, Sibel Kabaağaçlı ve Ömer Derya Kabaağaçlı’nın yaptığı ortak açıklamada, kendilerinden herhangi bir izin alınmadığını ve “iletişime geçen bir yetkili olmadığını” söyledi.
Torunların açıklaması şöyle:
“Söz konusu dizinin yapımcısı, bizlerden herhangi bir izin almamış ve konuyla ilgili bizimle iltişime geçen bir yetkili de olmamıştır. Bu durum hem ailemiz hem de dedemiz Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın manevi mirası açısından son derece hassas bir konudur. Hukuki süreci avukatımız Aydın Kurban ile titizlikle takip etmekteyiz.
Gerek basında gerek sosyal medyada, dizinin yapımcısının bizden izin alıp almadığına dair çok sayıda soru ile karşılaşıyoruz. Bu nedenle, dedemizin kıymetli okurlarına yönelik bu kısa açıklamayı paylaşmayı bir borç biliriz. Konuyla ilgili gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Dizinin yapımcısı Medyapım, hikâyenin “sanat hürriyeti çerçevesinde” kurgulandığını savunarak, “herhangi bir üçüncü kişinin hakkının ihlal etmediğini” savundu.
Şirketten yapılan açıklamada, “Kişilik hakları ya da Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklı haklar da dahil olmak üzere herhangi bir üçüncü kişi hakkının ihlal edilmediğini, dizideki ana olay örgüsünün basında kamuya açık şekilde erişim olan haberler ve mahkeme kararlarından elde edilen gerçek bilgiler doğrultusunda oluşturulduğunu ve ancak hikayeye yönelik diğer detayların sanat hürriyeti çerçevesinde kurgulandığını kamuoyuna saygıyla duyururuz” denildi.
Dizide ne anlatılıyor?
“Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar” dizisi, 1912 yılında başlayan hikâyesiyle, Osmanlı İmparatorluğu’nun önde gelen ailelerinden Şakir Paşa ailesinin entrika ve sırlarla dolu yaşamlarını ve ilişkilerini anlatıyor.
Dizide, Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, modern resmin ustası Fahrelnisa Zeid, ilk Türk gravür sanatçısı Aliye Berger ve ilk Türk seramik sanatçısı Füreya Koral gibi aile üyelerinin hayatlarından kesitler sunuluyor.
Cevat Şakir Kabaağaçlı kimdir?
Kabaağaçlı, Ferik Mehmed Şakir Paşa ile Sare İsmet Hanım’ın çocuğu olarak 7 Nisan 1980’de Girit’te doğdu. Cevat Şakir’in çocukluğu babasının memuriyeti dolayısıyla beş yaşına kadar Atina Faleron’ da geçti, daha sonra ailece İstanbul Büyükada’ya yerleşti.
İstanbul’un ve Avrupa’nın en prestijli okullarında eğitim gören Kabaağaçlı, öğrenimine Büyükada Mahalle Mektebi’nde başladı. Robert Koleji’ni çok iyi bir derece ile bitiren Cevat, Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi bölümünde eğitimine devam etti.
1918’de İstanbul’a dönen Cevat, basın sektöründe çalışmaya başladı. Mehmet Zekeriya Sertel’in Resimli Ay, Resimli Hafta, Sedat Simavi’nin İnci dergilerinde yazılar yazdı, kapak resimleri ve karikatürler çizdi.
Babasını neden öldürdü?
Yazılıp çizilene göre Cevat’ın babası Şakir Paşa ile büyük sorunları vardı. Bazı iddialara göre Oxford Üniversitesi’ndeki eğitimini yarıda kesen Cevat, Roma’da Güzel Sanatlar Akademisi’ne kayıt olmuştu. İlk eşi Aniesi ile de burada tanıştı. Çift daha sonra İstanbul-Büyükada’ya döndü.
Babasını neden öldürmüştü?
Independent Türkçe’den Mehmed Mazlum Çelik’in haberine göre Cevat, babası Şakir Paşa’yı öldürmek için korkunç bir plan hazırladı. Eczaneden bir ilaç alan ve evdeki herkesin uykusunun ağırlaşmasını bekleyen Cevat, babası Şakir Paşa’yı tek kurşunla vurarak öldürdü.
Tarihçi Prof. Dr. Murat Bardakçı, cinayetin nedenini “para” olmadığı, eşi “Aniese” ile ilgili olduğunu yazdı:
“Belki şeytanın dürtmesiyle ama ciddi şekilde çekinerek ‘Merhum pederinizin o hadisesinde asıl sebep ne idi?’ diye sormuştum. ‘Aniesi…’demişti sadece… İşte bu yüzden cinayetin gerisinde Paşa ile gelini arasındaki yasak ilişkinin yattığını rahatça yazıyor ama bana bunu söyleyen o kişinin zarif hatırasına hürmeten anlattıklarının ayrıntılarına girmiyorum.”
Peki hakikat bu muydu?
Cevat Şakir, Azra Erhat’a yazdığı mektupta cinayet gecesini tek tek anlatmıştı. O satırları sizlerle paylaşıyoruz:
“Al bir demir çubuk, ‘Ben kuvvetliyim!’ denirdi bana ve iki eliyle tutunca demir çubuğu bükerlerdi.
Ben de, ‘Ben de kuvvetliyim!’ derdim -çünkü dayanamazdım demir çubuğu tutunca açar ve gene dümdüz ederdim. Yalnız bu meselede demir çubuk ben idim. Gelelim fatal geceye. Sürgün’de bir cümle vardır, Zekeriya hakkında. İnsan hayatında yolların ayrıldığı bir noktaya gelir.
Bir yolda giderse Lucifer olur, şeytan olur insan, öteki yoldan giderse melek, evliya ve martyre olur. Amma yolun sağında veya solunda gitmeği seçmek tamamen iradenizde olmayabilir. Bir çöp, terazinin bir kefesine ağır basabilir. Bu cümlem, büyük bir tecrübenin neticesidir.
Eh camım canım münakaşa pek karışık konular üzerindeydi ve pek şiddetliydi. Babam çiftlikte, her zaman bir suikasttan korktuğu için, yanında müteaddit tabancalar ve silahlar bulundururdu. Evvela zengin bir adam, sonra asker. Münakaşa öyle bir raddeye vardı ki benim üzerime ateş etdi. Ben rastgele oradaki bir tabancayı alarak -amma onun eli tabancaya giderken yüzünden okudumona doğru, nişan almadan, ateş ettim.”
Sürgün yılları ve Bodrum
Resimli Hafta Dergisi’nde 13 Nisan 1925’te yayımlanan “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler?” başlıklı yazısından dolayı Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından üç yıl kalebentlik cezası alarak Bodrum’a sürgün edildi.
25 yıl Bodrum’da kaldı, kentin antik dönemlerdeki Halikarnassos isminden dolayı “Halikarnas Balıkçısı” takma adıyla yazdı. Yurtdışından getirdiği pek çok malzeme ile Bodrum’un güzelleşmesi için büyük çaba harcadı. Cevat, Bodrum’da yaşadığı yıllarda sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir bahçıvan, öğretmen, ve balıkçı oldu.
13 Ekim 1973’te İzmir’de hayatını kaybeden Kabaağaçlı, vasiyeti üzerine Bodrum’a defnedildi.
Halikarnas Balıkçısı’nın öykülerden romanlara, denemelerden çocuk kitaplarına kadar geniş bir külliyatı var. Aganta Burina Burinata, Ege Kıyılarından, Merhaba Akdeniz, Turgut Reis ve Deniz Gurbetçileri en çok bilinen eserlerinden.
Hayatı boyunca 3 evlilik yapan Kabaağaçlı’nın 5 çocuğu var.