İstanbul Barosu olağanüstü kurultaya gitti | Erinç Sağkan: “İktidarların sağladığı güce tapmayız”

İstanbul Barosu olağanüstü kurultaya gitti. Kurultayda konuşan TBB Başkanı Erinç Sağkan, “İktidarların sağladığı güce tapmayız, zulme ve baskıya boyun eğmeyiz, biat etmeyiz. Eğilmeyiz, bükülmeyiz çünkü gücümüzü erkten değil; haktan, halktan ve hukuktan alırız” dedi.

İstanbul Barosu olağanüstü kurultaya gitti | Erinç Sağkan: "İktidarların sağladığı güce tapmayız"
Fotoğraf: Artı Gerçek

İstanbul Barosu, Başkan İbrahim Kaboğlu ile 10 yönetim kurulu üyesinin görevlerine son verilmesi ve seçim yapılması talebiyle dava açılmasının ardından olağanüstü kurultaya gitti.

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen kurultayda, 20 Ekim’de göreve gelen baro yönetimine karşı hiçbir grup aday göstermedi.

“Vesayeti kabullenen cübbesini ilikler” pankartı asıldı

Salona “Bugün vesayeti kabullenen yarın cübbesini ilikler”, “Hukuk yoluyla demokrasi için mücadeleye devam” ve “Demokratik irademize sahip çıkıyoruz” yazılı pankartlar asıldı. Avukatlar, “Savunma susmadı, susmayacak” ve “Hak, hukuk, adalet” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları attı.

Kurulun Divan Başkanı, oy birliğiyle avukat Hasan Fehmi Demir seçildi.

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, tüm baskılara karşın salonu dolduran avukatlara ve ekim ayında rakip olarak yarıştığı baro başkan adaylarının verdiği desteğe teşekkür etti, “Seçimle gelen seçimle gider” dedi.

İstanbul Barosu’nun geçmişten bugüne kendisine yöneltilen hukuk dışı saldırıları her daim püskürttüklerini belirten Kaboğlu, “Siyasilerin sayısal çoğunlukla savunmayı bölme girişimleri sonuçsuz kalınca, yargı bileşenleri eliyle İstanbul Barosu üzerinde kurulmaya çalışılan vesayeti, İstanbul Barosu üyesi hiçbir avukat kabul etmez, etmedi de” diye konuştu.

“Gücün değil, hakkaniyetin yanındayız”

İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun ardından konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, şunları söyledi:

“Biz hiç değişmedik çünkü gücün değil; hakkaniyetin yanındayız, dün neredeysek bugün de oradayız. Bulunduğumuz yer Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri, cumhuriyetin kurucu değerleridir. Bulunduğumuz yer laik, sosyal hukuk devleti ve insan hakları temelinde yükselen demokrasinin yanı başıdır. Bulunduğumuz yer haksızlık kimden gelirse gelsin ve kime dönük olursa olsun hiçbir ayrım gözetmeksizin mağdurun yanıdır; hakkın, hukukun ve adaletin yanıdır, insan onurunun yanıdır.”

“13 sene önce İstanbul Barosu Başkanı’nı ve Yönetim Kurulu üyelerini adil yargılanma hakkı ve onun ayrılmaz parçası olan savunma hakkını savunurken mahkeme salonundan çıkartmaya çalışan ve haklarında suç duyurusunda bulunanlar bugün neredeler?” diye soran Sağlan, önceki başkanlar Ümit Kocasakal ve Mehmet Durakoğlu’nun salonda olduğunu hatırlattı.

Baroların bağımsızlığının, mahkemelerin bağımsızlığı kadar önemli olduğunu vurgulayan Erinç Sağkan, “Ülkenin en karanlık günlerinde, darbe dönemlerinde dahi hukuku, yargıyı, demokrasiyi ayaklar altına almak isteyenlere karşı kimse yokken biz vardık. İnsan hakları ihlal edilirken, kimse sesini çıkaramazken mağdurun kimliğine bakmaksızın, tehdidin büyüklüğüne aldırmaksızın biz vardık. Ormanlar, zeytinlikler talan edilirken kendilerini ülkemizin geleceği için siper eden köylülerin, çevre hakkı savunucularının yanında biz vardık. İş cinayetlerinde katledilenlerin hak mücadelesinde biz vardık” dedi.

“Diyarbakır’da Tahir Elçi, Gümüşhane’de Ali Günday’dık”

Sağkan şöyle devam etti:

“Çocuk istismarına, kadın cinayetlerine dur demek için biz vardık. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmasını sağlamak için biz vardık. Anayasa Mahkemesi üyeleri hedef gösterildiğinde de karşısında biz vardık. Yurttaşların özgür iradeleriyle seçtikleri belediye başkanlarına davalar açılırken, görevden almalar yaşanırken hukuksuzluğun karşısında, demokrasinin yanında biz vardık. Gazeteciler gözaltına alınırken, tutuklanırken ifade özgürlüklerini ve kamuoyunun haber alma hakkını savunmak için biz vardık. Uluslararası kamuoyunun; on binlerce çocuğun, kadının, sivilin yaşamını kaybettiği ve kaybetmeye de devam ettiği Gazze’de insanlığa karşı sistematik olarak işlenen suça seyirci kaldığı yerde susmayan biz vardık. İşte tüm bunlar için de her dönemde hedeftik; dört ayaklı minarenin başında tarihi ve kültürel değerleri savunurken Diyarbakır’da Tahir Elçi, Gümüşhane’de Ali Günday’dık.”

“Savunma susarsa adalet susar”

Hukuksuz, mesnetsiz suç duyurularıyla karşı karşıya kaldıklarının altını çizen Sağkan, “İktidarların sağladığı güce tapmayız, zulme ve baskıya boyun eğmeyiz, biat etmeyiz. Eğilmeyiz, bükülmeyiz çünkü gücümüzü erkten değil; haktan, halktan ve hukuktan alırız. Hak bildiğimizi söylemekten asla vazgeçmeyiz. Çünkü biliyoruz ki, biz susarsak, savunma susarsa adalet susar. Adaletin sustuğu bir yerde de ne demokrasi ne düzen ne de kalkınma olur. Tam da bu yüzden, ülkemizin bugünü ve geleceği için bizim susma hakkımız yok” dedi.

Olağanüstü genel kurul karıştı

İstanbul Barosu’nun Haliç Kongre Merkezi’ndeki kurulu, aralarında Almanya, Fransa, Cenevre’nin de bulunduğu bir yabancı baro ve hukuk kurumu temsilcilerinin konuşma yaptığı esnada karıştı.

Ergenekon davasından iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün kızı ve aynı zamanda avukatı Zeynep Küçük, yabancı hukuk kurumlarına yönelik, “Bize demokrasiyi bu emperyalistler mi öğretecek” diye bağırdı.

İtirazını yüksek sesle dile getirmeye devam eden Küçük’e salondaki avukatlar, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı atarak tepki gösterdi. Avukatlar arasındaki sözlü tartışmaların ardından Küçük salondan ayrılırken, sözleri yarıda kesilen yabancı barolar kürsüden indi.

Ne oldu?

İstanbul Barosu, gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in 21 Aralık 2025’te Suriye’de öldürülmesinin ardından açıklama yaptı.

Daha sonra İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Yönetim Kurulu üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve seçim yapılması talebiyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazdığı iddianame ile Baro Başkanı ve yönetim kurulunun görevden alınması ve yerlerine yeni yönetim seçilmesi talebiyle dava açtı. İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi de duruşma için 4 Mart gününü belirledi.

Mahkemenin duruşma günü verdiği 15 Ocak’ta Barolar Birliği’nin de katılımıyla İstanbul Barosu’nda yapılan toplantıda olağanüstü genel kurul kararı alındı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.