PKK lideri Abdullah Öcalan, beklenen tarihi çağrıyı 27 Şubat’ta yaptı. Öcalan, PKK’yı silah bırakmaya çağırdı. Peki bu sürecin esas hedefi ne, esas amaç Erdoğan’ı yeniden seçtirmek mi? Bu videoda Ruşen Çakır bu konuyu değerlendirdi.
PKK lideri Abdullah Öcalan tarihi çağrısını yaptı ve örgütün silah bırakması gerektiğini vurguladı. Öcalan, “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi.
Öcalan’ın çağrısının Kürtçe metnini Ahmet Türk, Türkçe metnini ise Pervin Buldan okudu.
Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, yaşadığı bir sağlık sorunu nedeniyle İstanbul’da bir hastanede ameliyat olma kararı aldı. Selahattin Demirtaş da eşinin yanında olmak için bakanlığa başvurdu, bakanlık da onayladı. Demirtaş, 1 Mart Cuma günü genel güvenlik önlemleri ve büyük bir gizlilik içerisinde Edirne’den İstanbul’a getirildi. Bahçeli de bu sırada Selahattin Demirtaş’ın yanında bulunan DEM Partili bir yetkiliyi aradı. Böylece Bahçeli, Demirtaş ile telefonda görüştü.
Bahçeli’nin, öncelikle Başak Demirtaş için geçmiş olsun dileklerini ilettiği, ardından başlatılan sürece katkılarından ve son olarak yaptığı açıklamadan dolayı Demirtaş’a teşekkür ettiği öğrenildi.
Bahçeli son olarak yazılı açıklama yayımladı. Çağrıyı önemli bulduğunu söyleyen Bahçeli, açıklamaları “terörsüz Türkiye” için tarihi bir fırsat kapısı olarak değerlendirdi.
Bahçeli, X hesabından Ramazan nedeniyle uzun bir mesaj paylaştı. Yazısının bir kısmında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısına da değinen Bahçeli, “Ne mutlu bizlere ki, sahte ayrımcılıkların, yapay anlaşmazlıkların, cepheleşme ve yanlış anlamaların milli hayatımızdan tamamıyla sökülüp atılacağı kutlu bir dönemin eşiğindeyiz” diye yazdı.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de katıldığı bir canlı yayında süreç için hiçbir ön koşul ve şartın olmadığını söyledi, “Biz bu ülkeyi böldürmeyeceğiz” dedi.
Peki bu sürecin esas hedefi ne, esas amaç Erdoğan’ı yeniden seçtirmek mi? Bu videoda Ruşen Çakır bu konuyu değerlendirdi.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Bugün hep gündeme getirilen bir soruyu tekrar tekrar soracağım, daha önce de konuştum, bugün de konuşuyorum, sonra da hep konuşacağız, belli. Bahçeli’nin başlattığı açılımı ilk andan itibaren Erdoğan’ın yeniden seçilmek için bir hamlesi olarak gören çok sayıda insan var. Bunların büyük bir kısmı muhalefette, ama iktidarın içerisinde de AK Partililer içerisinde de böyle düşünenler var. Yani olayın kendisine, PKK’nın silah bırakması, hatta kendini feshetmesi gibi şeylere, Kürt sorunu konusunda bir şeylerin yapılma ihtimaline çok önem vermeyen, bunu gerçekleşebilir görmeyen, olsa da çok da önemli olmadığını düşünen kişiler, esas meselenin Erdoğan’ı yeniden seçtirmek, hatta ömür boyu seçtirmek olduğunu düşünüyorlar. Muhalif olanlar bunu açık sesle, yüksek sesle dile getiriyor; iktidarın içerisinde Erdoğan’ı sevenler bunu dillendirmiyorlar ama onlar da Reislerinin esas amacının yeniden seçilmek olduğunu ve bunun için de DEM Parti’yi ya da Kürt seçmeni yanına çekmek istediğini düşünüyorlar. Yani bir aldatmaca, bir oyun… Şimdi bu ilk başta böyle gitti. Daha sonra iş ciddiye binince, özellikle Öcalan’ın o açıklaması, tam bir hafta önce yaptığı açıklama birçok şeyi yerle bir etti. Çok açık ve net bir şekilde kayıtsız şartsız silah bırakmayı ve örgütü feshetmeyi, onun üstüne ulus devlet, federasyon, özerklik, hiçbir şey talep etmeyen bir metin çıktı karşımıza ve bu sefer kafalar karıştı. O zaman şöyle söylenmeye başlandı: ‘‘İktidarın esas amacı bu. DEM Parti’ye, Öcalan’a, PKK’ya birtakım şeyler belki verilecek ama Erdoğan’ın yeniden seçilmesi, hatta ömür boyu başkan olabilmesinin yanında bunların çok fazla bir anlamı olmayacak.’’ Böyle bir mantık var, böyle bir iddia var ve bunu çok önemsediğim bazı kişilerin, arkadaşlarımın da dile getirdiğini görüyorum. Onlarla yaptığım tartışmaları bir anlamda buraya taşımak istiyorum. Erdoğan’ın böyle bir niyeti olduğu kesin. Erdoğan’ın bütün yaptıkları zaten yeniden seçilmek için. Yani sadece bu değil; İmamoğlu’na yönelik yargı üzerinden yaptığı, CHP’ye yönelik yargı operasyonları, birçok şey… Burada temel husus, Erdoğan’ın en önemli sorunu iktidarda kalmak, iktidardaki ömrünü uzatmak, bunu biliyoruz. Ve artık eskisi kadar kendisine, seçmene güvenemiyor. Son seçimde ikinci turda kazanabildi ve yerel seçimde çok ağır bir yenilgi aldı. İlk defa birinci parti olmaktan çıktı. Dolayısıyla her türlü seçeneği kullanmak isteyecektir. Ve tabii ki ilk akla gelen, DEM Parti’yi de yanına almak. Biliyorsunuz, bazı milletvekillerini zaten partisine transfer etti değişik partilerden. DEM’i de yanına alırsa birtakım şeyleri, anayasa değişikliklerini yapabilir. Mesela, ilk olarak şöyle deniyor: Erdoğan, böyle yaparak DEM sayesinde, DEM’in desteğiyle erken seçime gidip kendisini yeniden aday yaptırmak istiyor. Tamam, buna aslında CHP de razı olabilir. Söylenen bir diğer husus tabii, girilecek olan başkanlık seçiminde DEM’in güçlü bir adayla — herhalde ilk akla gelen Selahattin Demirtaş oluyor — muhalefeti rahatsız etmesi, muhalefetin oylarını bölmesi, orada bir yoğunlaşma olmaması. İkinci tura kalır o zaman tabii ki. İkinci turda diyelim ki şöyle bir şey oldu: Erdoğan, Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu, Fatih Erbakan, başka birkaç kişi daha seçime girdi ve sonuçta Erdoğan birinci çıksa bile seçim ikinci tura kaldı. İkinci turda, İmamoğlu’na mı DEM Parti seçmeni oy verecek, Erdoğan’a mı oy verecek? Şimdi burada şöyle bir akıl yürütülüyor: İkinci tura kaldığında Kürtlerin de oyu Erdoğan’a gider. Niye? Bunun gerekçesi ne? Yani, ‘‘Erdoğan bize şunları sağladı, silah bırakmayı sağladı, Kürt meselesi konusunda birtakım şeyler yaptı, önümüzü açtı’’ diyerek Erdoğan’a mı oy verecekler? Açıkçası, hiç sanmıyorum. Yani veren illaki olur, ama şunu hatırlayın, 2015 Haziran seçimlerini hatırlayın; çözüm sürecinin ardından yapılan bu seçimde AK Parti ilk kez tek başına iktidar olma şansını kaybetti, HDP aldı başını gitti. Böyle bir seçim sonucu çıkmıştı. Ve ondan sonraki süreçte Erdoğan, Erdoğan iktidarı, bu partiye, HDP’ye, sonra adı değişti, vesaire ama bu harekete yönelik çok sert politikalar uyguladı. Hapse atılanlar, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, birçok milletvekili, parti yöneticisi, belediye başkanı, atanan kayyumlar, sürekli yapılan operasyonlar, her gün her gün yapılan operasyonlar, ülke dışında çok ciddi birtakım nokta atışlarıyla özellikle SİHA’lar üzerinden, sadece Irak’ın kuzeyinde değil, aynı zamanda Suriye’de de operasyonlar, vesaire. Yani bu kesimin, bu partiye oy verenlerin Erdoğan’ı sevmemek için, Erdoğan’a oy vermemek için çok nedeni var. Diyelim ki ikinci tura kaldı, tek seçenek Erdoğan mı olacak onlar için? Hayır, İmamoğlu da olacak. İmamoğlu diyorum, CHP’nin adayının İmamoğlu olduğunu varsayarak. Ama buradaki mesele, CHP’nin adayının, diyelim ki İmamoğlu, ikinci tura kalması durumunda o oyları alıp alamayacağı, nasıl bir performans göstereceği. İşte onun da bugünden şekillenmesi gerekiyor. Şu ana kadar CHP ürkek bir tavır takındı, ama salı günü grup toplantısında Özgür Özel, demokratikleşme yolunda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını da deklare etti. CHP kaçmayacak belli ki. Pazartesi günü DEM heyeti tekrar CHP’de Özgür Özel’le buluşacak, orada yine görüşülecek. Eğer CHP bu sürecin içerisinde, olumlu anlamda gelişmesi durumunda bu sürece bir şekilde dahil olursa o şey teorileri, yani işte, ‘‘Erdoğan bu sayede kendini yeniden başkan seçtirecek’’ teorileri büyük ölçüde açığa düşer. Ama diyelim ki CHP burada engelleyici, sorun çıkarıcı bir tavır alırsa, Kürtleri rahatsız edecek bir tavır alırsa işin rengi değişebilir. Dolayısıyla bunu, bu süreci Erdoğan’ın yeniden seçilmesi üzerinden okumak bence talihsiz bir bakış açısı. Tamam, böyle bir şey var, Erdoğan’ın niyeti var, Bahçeli de belki bunu istiyordur, ona çok emin değilim ama olayı ‘‘Erdoğan istiyorsa olur’’ şeklinde görmek son derece yanıltıcı. Mesela İstanbul’da tekrarlanan 2019’daki seçimde, Erdoğan seçimi tekrarlattı, ‘‘Herhalde bir bildiği var’’ dedik ve İmamoğlu farkı açtı. Dolayısıyla burada ‘‘Erdoğan bunu yapacak’’ demek, olayı böyle okumak ve olaya soğuk yaklaşmak, mesafeli yaklaşmak bence sorunlu. Şimdi bakın, Türkiye’de PKK’nın kuruluşu yaklaşık 50 yıl, ilk ciddi Eruh, Şemdinli saldırıları 40 yılı aştı, 41 yıl oldu ve Türkiye 50 yıldır, 40 yıldır çok kötü şeyler yaşadı. İnsanlar hayatlarını kaybetti, köyler boşaldı, kuşaklar boyu, tek bir kuşak değil, en azından iki kuşağın yaşadığı acayip bir durumdan, trajediden bahsediyoruz. Sadece Kürtler değil, tüm Türkiye yaşadı bunu, ülke sınırlarını aştı, dünyanın dört bir tarafında bunun yansımaları oldu, Kürtlerin, Türklerin yaşadığı yerlerde. Ve bu defter kapanmak üzere, böyle bir ihtimal var. Örgüt kendini feshedip silahını bırakma aşamasına geldi. Öcalan bunu açıkça söyledi, örgüt de buna sıcak baktığını ve bunu gerçekleştireceğini söyledi. Tabii ki birtakım beklentileri var, o ayrı bir şey ama böylesine tarihi bir gelişmeyi, gelişme ihtimalini, Türkiye’nin tarihini yeniden yazabilecek bir olayı, ‘‘Erdoğan yeniden başkan seçilmek istiyor’’ gibi dar bir alana sıkıştırdığımız zaman hakikaten Kürtlere de Türklere de tüm ülkeye de yazık etmiş oluruz. Tamam, Erdoğan’ın yeniden seçilmek istediği aklımızda, bunu da konuşalım; ama Erdoğan’ın yeniden seçilmesini istemiyorsanız bunun için siyaset yapmanız gerekiyor, bunun için siyaset üretmeniz gerekiyor. ‘‘Kürtler nasıl olsa bunu yaptığı için Erdoğan’a oy verir’’ gibi bir kestirme cevap, bence Kürtleri ve onlardaki politizasyonu, onlardaki politikliği, politikayla ilgiyi, iç içe yaşıyor olmayı görmemek ya da görmek istememek ya da bunu küçümsemekten geçer. Böyle bakıldığı zaman aslında baştan bu olayın gerçekleşmesine – ki çok zor bir süreç olacak, o kesin – bir anlamda, olumsuz anlamda müdahale edilmiş olunuyor. Tekrar söylüyorum; Erdoğan isteyebilir, ister, hep istiyor, hep isteyecek, biliyoruz. Eğer Erdoğan’ın kazanmasını istemiyorsanız, siz kazanmak için elinizden geleni yapın. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.