Prof. Dr. Levent Köker, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tutuklanmasını değerlendirdi. Köker, süreçte usulden başlayarak çok sayıda hak ihlali olduğunu belirtirken, “Adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabilecek durumlar var” dedi.
Prof. Dr. Levent Köker, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını değerlendirdi. Köker, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Yürütülen adli soruşturmayı siyasi zemine çekmek yargıya duyulan güvene zarar verir” açıklamasına dair görüşlerini paylaştı.
Köker, “Bu açıklama rutin bir açıklama. Her zaman böyle bir açıklama yapılıyor. Ancak sürecin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmek de bizlerin görevidir” dedi.
İmamoğlu soruşturmasında en rahatsız edici durumun gözaltına alınma usulü olduğunu vurgulayan Köker, “Usulden başlayarak bir dizi hak ihlali var” diye konuştu.
“Adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor”
Köker, Tunç’un “Türkiye bir hukuk devletidir” söylemini hatırlatarak, “Hukuk devletinde hiç kimse hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın suçlu ilan edilemez. Ancak İmamoğlu için savcılık makamı tarafından peşinen suçlu ilan edildiğine dair ifadeler görüyoruz” dedi.
“Savcılık kendisini bir iddia makamı olarak ortaya koymuyor, sanki kanıtlanmış bir durum varmış gibi ifadeler kullanıyor” diyen Köker, bunun adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu vurguladı.
Köker, “Bunu söylediğimiz zaman siyasi bir şey mi söylemiş oluyoruz? Bu da hukuki bir değerlendirme değil mi?” sorularını yöneltti.
“İmamoğlu tutuklama olmasa da görevden alınabilir”
Köker, İmamoğlu’nun iki ayrı dosyadan yargılandığını, mali suçlamadan tutuklandığını ancak kent uzlaşısı soruşturmasından tutuksuz yargılanmasına karar verildiğini hatırlattı. Bu durumu “hem abes hem de tuhaf” olarak değerlendiren Köker, “Bir kapıyı açıp bırakalım gibisinden bir ifade” yorumunu yaptı.
Belediye Kanunu’na dikkat çeken Köker, “Görevden uzaklaştırma için tutuklamanın şart olmadığını, terör suçuyla ilgili bir soruşturma başlamış olmasının da yeterli olabileceği ileri sürülüyor, ki bu doğru” dedi.
“CHP’ye kayyum endişesi giderilebilir”
Köker, CHP için kayyum atanması endişesine karşı partinin attığı adıma ilişkin, “Bence bu hamle endişeyi giderir. Zaten olmaması gereken bir şeyden bahsediyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Köker, 31 Mart seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi dengelere dikkat çekerek, “Hem CHP’ye kurumsal olarak gelen bir baskı var, hem de İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını bloke etmeye yönelik bir süreç var” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bu süreçlerin siyasetten bağımsız değerlendirilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Köker, “Yargıçların siyasi münazaraları ve toplumsal tepkileri hiç dikkate almadan karar vermesi hukuk sosyolojisine aykırı olur” ifadelerini kullandı.
“Standart ortada”
Köker, Türkiye’nin hukuk devleti standartları konusunda ciddi sorunlar yaşadığını belirterek, “Anayasada ‘insan haklarına saygılı, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir’ yazıyor diye bir devlet demokratik ve hukuk devleti olmuyor” dedi.
“Yargının örgütlenmesinden işleyişine kadar pek çok sorunumuz var” diyen Köker, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmadığını, Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayıldığını hatırlattı. Köker, “Mahkeme kararlarının en üst perdeden uygulanmadığı bir ülkede ‘yargılamayı bekleyelim, yargıyı rahat bırakalım’ diye bir yaklaşım biraz fazla lüks oluyor” dedi.