DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, sürecin hızlı ilerlemesiyle ilgili, “Sayın Öcalan’ın özgür yaşam ve çalışma koşullarının hızla oluşturulması gerekiyor” dedi. Koçyiğit, Erdoğan ile DEM Parti heyetinin süreçle ilgili ne konuştuğunu da anlattı.
Erdoğan ile DEM Parti görüşmesinde neler konuşuldu?
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İmralı heyetinin görüşmesine ilişkin bilgi veren Koçyiğit, “Bu görüşmede şimdiye kadar yürütmeye çalıştığımız sürecin aksayan ve tıkanan yönleri aslında ele alındı. Sürecin dinamiği niteliğindeki adım aslında İmralı tecridinin lağvedilmesi, Sayın Öcalan’ın hedeflediği çalışmaların yapılması için gerekli koşullarının sağlanmasının gerekliliği de bu görüşmede tekrar teyit edilmiş oldu” dedi.
Koçyiğit şöyle devam etti:
“Tecridin ortaya kalkması gerektiğini bizler söyledikçe bazı çevreler bunu anlamamakta direniyorlar ve gerçek anlamda bu meseleyi çarpıtan yaklaşımlar olduğunu da görüyoruz. Hepimizin düşlediği barışı ve çözümü mümkün kılacak adımları atan, atacak olan aktör Sayın Öcalan değil midir? Evet kendisidir. Yine kendisi ile yapılan görüşmede kendisi bu iradeyi açıkça ortaya koymamış mıdır? Evet koymuştur. O zaman madem ki silahlar sussun, şiddet son bulsun isteniyor o zaman neden bunu yapacak en önemli aktör şu anda tecrit altında tutuluyor? Bunun önüne neden engel konuluyor? ‘Çözümü, barışı istemeyen kimdir’ diye de bütün bu tablonun içerisinde bu soruyu biz yeniden sormak istiyoruz.”
“Meclis’te bir tane yaprak kıpırdamıyor”
Meclis’ten hiçbir adım atıldığını görmediklerini ifade eden Koçyiğit, “Halihazırda Meclis’ten bir tane yaprak kımıldamıyor, hâlâ hiçbir inisiyatif geliştirilmiş değil. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. DEM Parti ve halkın aslında demokratik toplum ve barışın inşası için atılacak adımlara dair ne beklediği, ne yaptığı çok açık ve net bir şekilde ortadadır. Ama halihazırda diğer taraftan, hükümet kanadından özellikle Meclis’in sessizliğini kaygı verici olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi.
Koçyiğit, İmralı heyeti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un görüşeceğini hatırlattı, “Bu görüşmede sürecin özellikle yasal meseleleri, ceza infaz hukuku ve diğer başlıklara dair kendisi ile bir görüş alışverişi yapılacak. Ama tabii ki sürecin daha detaylı bir şekilde ilerlemesi için Meclis’in rol üstlenmesi ve sürecin gerçekçi bir yasal zemininin oluşturulmasına ihtiyaç var. Halihazırda bu yasal zeminden uzaktayız, bu yasal zeminden yoksun şekilde süreç ilerletilmek isteniyor” diye konuştu.
“Öcalan’ın özgür yaşam koşullarının oluşturulması gerekiyor”
Umut hakkıyla ilgili kanun teklifini Meclis’e sunduklarını hatırlatan Koçyiğit, “Ancak tecrit devam ediyor, Sayın Öcalan’ın heyet dışında bir görüşme trafiği oluşmuş değil. Bayramda aile ile sınırlı bir görüşme yaptı. Onun dışında heyetle sınırlı bir görüşme trafiği yürüyor. Bunun kabul edilebilir olmadığının altını çizmemiz gerekiyor. Tecridin tamamen kaldırılması ve bu sürecin ilerletilebilmesi için Sayın Öcalan’ın özgür yaşam ve özgür çalışma koşullarının hızla oluşturulması gerekiyor ve bu konuda da özellikle İmralı heyeti dışındaki heyetlerin adaya gitmesi, aydınların, yazarların, farklı siyasi partilerin ve bu konuda çalışma yürüten ilgili herkesin ve Sayın Öcalan’ın görüşmek istediği herkesle görüşme yapılacak koşulların hızla oluşması gerekiyor” dedi.
Gülistan Kılıç Koçyiğit şöyle devam etti:
“İktidarın çözüm ve barış konusunda hızla güven artırıcı adımlar atması gerekiyor çünkü bu konuda kamuoyunda ciddi bir kafa karışıklığı, güven bunalımı olduğunu biliyoruz. Bugün herkes ‘Kürtlerle barış, muhaliflerle savaş olur mu?’, ‘Kürtlere özgürlük, muhalefeti susturmak olur mu?’, ‘Bir yandan kayyum atanarak bir yandan barış görüşmeleri yapabilir mi?’, ‘Bir yandan düşman hukuku uygulanırken bir yandan da demokratik hukuk konuşulabilir mi?’ gibi sorular soruluyor. Bu soruların müsebbibinin de bizzat hükümetin kendi pratikleri olduğunu ifade edelim. İktidar pratiğiyle hem kendi meşruiyetini hem de çözüme dair niyetini sorgulatan bir pozisyondadır. Hızla buradan çıkması ve toplumu kutuplaştırıp çözüm tartışmalarını negatif etkileyecek pratiklerden de hızla kaçınması gerektiğini ifade etmek istiyorum.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Koçyiğit, umut hakkına ilişkin soru üzerine “Biz Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep ediyoruz. Bunda bir tartışma yok. Ama bugün ilk elden yapılması gereken, oraya gidiş aşamasının taşlarını döşeyecek olanın hızlı bir şekilde çalışma koşullarının düzeltilmesi, herkesle görüşebileceği bir iklimin oluşturulması ve tecridin ortadan kaldırılması olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
Süreç nasıl yürütülmeli?
Koçyiğit, “Aldığımız duyumlar terör örgütü silah bırakmadan Ankara’nın da harekete geçmeyeceği şekilde. Bu konuda ne söylemek istersiniz” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“27 Şubat deklarasyonunun kendisi Sayın Öcalan’ın çağrısı. Ama sadece Sayın Öcalan’ın çağrısı değil. Bu Sayın Öcalan ile devlet arasında oluşmuş bir mutabakat. Sonuçta bu devletten bağımsız bir mutabakat olduğunu ve bu metnin böyle çıktığını düşünemeyiz. Bu anlamıyla bu çağrı sadece PKK’ye değil, aynı zamanda hükümete, aynı zamanda devlete, aynı zamanda Türkiye toplumunun hepsine yapılmış ve herkese yüklenen bir çağrıdır. Bu anlamıyla PKK, çağrıdan kendi üzerine düşeni aldığını ifade etti. Silah bırakacağını, bu konuda Sayın Öcalan’ın geliştirdiği sürecin tamamen arkasında olduğunu, hiçbir tereddüdünün olmadığını ifade ettiler. Bundan sonraki süreç devlet ile PKK arasındaki görüşmelere kalıyor açıkçası. Yani bu koşulların oluşturulması devletin sorumluluğundadır. Bu bir süreç. Bu süreci yürütmesi gerekenler Kandil, İmralı ve bizzat hükümetin kendisidir. Onların görüşmesi, onların tartışması ve onların bu süreci hal yoluna koyup işleri çözmesi gerekiyor.”
Bakan Tunç ile görüşmenin ardından İmralı Adası’na gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine Koçyiğit, “Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştükten sonra tekrar İmralı’ya gitmek için bir başvuru yapılacak ve bir gidiş öngörülüyor ama takvimi başvuru yapıldıktan sonra Bakanlık öngörüyor. Bu anlamda kesinleşmiş bir takvim yok” dedi.