Ruşen Çakır yorumladı | İmamoğlu’ndan Bahçeli’ye çağrı: “Erdoğan’ı bırak bize gel”

Ruşen Çakır, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasını değerlendirdi. “İmamoğlu’ndan Bahçeli’ye çağrı: ‘Erdoğan’ı bırak bize gel'” başlıklı yayında Çakır, “İmamoğlu, siyasi iktidar demiyor, Cumhur İttifakı demiyor, ülkeyi yönetenler demiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı diyor” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, X hesabından yayımlanan yazılı açıklamasında 19 Mart sürecine ilişkin konuştu. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutukluluğuna, sokak eylemlerine ve CHP’nin boykot çağrılarına değinen Bahçeli, “Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzsa beraatı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir” dedi.

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu da X hesabından konuya ilişkin yazılı bir metin paylaştı.

İmamoğlu, Bahçeli’nin çağrısını ve tespitlerini “oldukça önemli” bulduğunu belirtti. Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi beka meselelerinin olduğunu vurguladı.

İmamoğlu, tutuklanmalarının milletin vicdanında kabul görmediğini söyledi, milletin güçlü tepkiler vererek demokrasiye bağlılığını gösterdiğini belirtti.

Ayrıca İmamoğlu, “Türkiye’de yaşatılan kriz ve kaosun asıl sebebi yargı eliyle darbe girişimidir. Kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır” diye yazdı.

Ruşen Çakır bu yayında, Ekrem İmamoğlu’ndan Bahçeli’ye olan çağrıyı değerlendirdi.

Ruşen Çakır, “İmamoğlu, bunun muhatabının kendisi olmadığını gösteriyor. Bahçeli’nin açıklamasının muhatabının Erdoğan olduğunu, zaten bir yerde de diyor ki ‘Bütün bunlar yapılanlar, kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.’ Yani siyasi iktidar demiyor, Cumhur İttifakı demiyor, ülkeyi yönetenler demiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı diyor” dedi.

Çakır şunları söyledi:

“Cumhur İttifakı içerisinde ciddi sorunlar olduğunu ve özellikle Bahçeli’nin medya üzerinden Erdoğan’a sürekli örtülü de olsa eleştiriler ve uyarılarda bulunduğunu, Erdoğan’ın ise bundan ürkerek Bahçeli ve Cumhur İttifakı’nı çok fazla överek, ona sahiplenerek bu olayın önüne geçmek istediğini söylemiştim. Buradaki Cumhur İttifakı’ndaki anlaşmazlık ihtimalleri, İmamoğlu’nun da bir şekilde hamle yapmasına yol açmışa benziyor ve sonuçta diyor ki bence, biz bu işi birlikte yapabiliriz. Ülkenin beka sorunlarını birlikte çözebiliriz.”

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Öncelikle sizden ricam, Medyascope‘a destek olmanız. Bize Patreon‘dan ya da YouTube ‘‘Katıl’’dan desteklerinizi verebilirsiniz. Ancak bu yolla, sizlerin desteğiyle bağımsız, özgür bir şekilde gazetecilik faaliyetlerimizi yapabiliriz. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun dün yaptığı uzun açıklamayı ele almak istiyorum. İlginç bir şekilde kimileri bana hep ‘‘Abartıyorsun,’’ diyor. Ben aynı kanıda değilim. Yıllardır siyaset izleyen birisi olarak bu kadar peş peşe, yağmur gibi tarihi açıklamaların yapıldığına açıkçası hiç tanık olmadım. Geçenlerde Devlet Bahçeli mesela Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının yargılanması üzerine uzun bir açıklama yaptı. Açıklamanın büyük bir kısmı CHP’ye paldır küldür saldırı şeklindeydi; ama açıklamanın kalbinde, ‘‘Bir an önce bu dava sonuçlansın, İmamoğlu ve arkadaşları suçsuzsa beraat etsin, suçluysa mâşerî vicdanda…’’ vesaire diye devam eden bir açıklama. Ben bunun İmamoğlu dosyasında bir şey olmadığını artık Bahçeli’nin kabul etmesi ve bu işin böyle süremeyeceğini görmesi ve bu anlamda da İmamoğlu ve arkadaşlarının bırakılmasını istemek olarak yorumladım. Tabii çok kişi buna karşı çıktı. “Evet, hızlı olsun istiyor ama cezalandırılmalarını istiyor” diyenler çok oldu. Ben tersini düşündüğümü vurguladım ve dün Ekrem İmamoğlu’nun bu uzun açıklamasına baktığımda, Ekrem İmamoğlu’nun da benim gibi düşündüğünü gördüm. Ekrem İmamoğlu bir kere diyor ki, “Sayın Bahçeli’nin çalışma arkadaşlarımla birlikte maruz kaldığımız yargı süreci ile ilgili tespitlerini ve çağrısını oldukça önemli buluyorum.” “Oldukça önemli”nin altı çizilmiş, yani bold yapılmış. Bir kere bunun önemli olduğunu ve dolayısıyla kendisinin hoşlandığını belli ediyor. Bunun muhatabının kendisi olmadığını gösteriyor. Bunun muhatabının, Bahçeli’nin açıklamasının muhatabının Erdoğan olduğunu kabul ediyor, doğruluyor. Zaten bir yerde de diyor ki, ‘‘Kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.’’ Yani ‘‘siyasi iktidar’’ demiyor, ‘‘Cumhur İttifakı’’ demiyor, ‘‘ülkeyi yönetenler’’ demiyor; ‘‘Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı’’ diyor. ‘‘Kriz, kaos ve kargaşaya yol açtı’’ diyor. Ayırıyor Bahçeli ile Erdoğan’ı. Bahçeli’nin yargılama ile ilgili söylediklerini ‘‘oldukça önemli’’ olarak tanımlıyor. Bir kere bu metne baktığımız zaman bir A4 sayfası diyelim, biraz küçük puntolarla, belki büyük puntolar ve aralıklarla olsa iki sayfa olacak bir metin. Bir kere bu metin bir CHP’li tarafından yazılmış gibi bir metin değil. Daha çok o bildiğimiz milliyetçi muhafazakâr kültürden ya da siyasi çevreden birisi tarafından yazılmışa benziyor. Dil öyle, çok daha Bahçeli gibi, eski Türkçe kelimeler çok var ve göndermeler de hep millet üzerinden. Halk, toplum gibi şeyler pek yok. Yani böyle sağcı bir dille yazılmış bir metin. Neyse, ama buna özel olarak çalıştığını düşünüyorum, böyle bir üslup olmasını özel olarak tercih ettiğini düşünüyorum. Bilmiyorum. Tabii o cezaevinde bunları izleyemediği için ne düşünecek, yani ne cevap verecek benim yorumlarıma bilmiyorum ama belki avukatları falan iletirse o zaman öğrenebilirim. Burada Bahçeli’nin son dönemde yaptığı açıklamaların, özellikle Türkgün gazetesinde ilk gün çıkan metne çok doğrudan göndermeler var. Diyor ki: “Sayın Bahçeli’nin açıklaması vesilesiyle şunu vurgulamak isterim: Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi ağır beka meseleleri vardır. Beka meselesi olmayan bir Türkiye’ye ulaşmanın yolu ise devleti güçlü ve etkin, milleti müreffeh, yargıyı adil kılmaktan geçmektedir.” Bir diğer yerde de diyor ki: “Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına milletimizi ayrıştıran ve birliğimizi bozan bu manzara ile değil, içeride terörsüz Türkiye ümidi…” ‘‘Terörsüz Türkiye’’ biliyorsunuz Bahçeli’nin başlattığı sürecin adı. Yani burada diyor ki, ‘‘Terörsüz Türkiye projesine ben varım, biz varız.’’ Ve devam ediyor: ‘‘Dışarıda ise ülkemizin birliğini tehdit eden odaklara karşı mücadele azmi ve gayretiyle girmemiz bir tercih değil, açık bir zarurettir.’’ Tam Bahçeli’nin dile getirdiği hususlar. ‘‘Bölgemiz bir ateş çemberine dönmüşken, dünya siyasetinde 10 yıllardır görülmemiş bir paradigma değişimi yaşanırken — paradigma değişimini de kim söylüyor biliyorsunuz, Öcalan. Bahçeli’nin bu süreçteki ortağı, öyle diyelim — küresel iktisadi sistemin kuralları yeniden yazılırken Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde tahkim olmasından daha önemli bir meselesi yoktur.’’ Daha burada alıntılanacak çok şey var ama uzatmayayım. Başlıkta dediğimin yaşandığı kanısındayım. Ekrem İmamoğlu diyor ki: ‘‘Sizin beka diye bir meseleniz var, ki haklısınız. Gerek ülkenin içindeki sorunlar, ekonomi başta olmak üzere, adalet başta olmak üzere ama bölgesel sorunlar ve küresel sorunlar nedeniyle Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşliği tehdit altında’’ diyor. Yani bir bölünme kaygısından bahsediyor. Ve, ‘‘Bütün bunlarda kaosu, kargaşayı yaratan Erdoğan olduğuna göre, onunla gittiğiniz yolda devam ettiğiniz müddetçe bunları aşamazsınız. Ama biz, sizinle benzer kaygılara sahibiz. Toplumsal desteğimiz de var. Beraber bu ülkeyi bu tehditlerden koruyabiliriz’’ mesajı bu. Doğrudan Bahçeli’ye yazılmış bir metin. Doğrudan Bahçeli’ye seslenen bir metin. Ve onu yaşananlardan sorumlu tutmayan, hatta onu olumlayan bir metin. Onun dilinden konuşan, onun kaygılarını sahiplenen ve iş birliğini, beraber hareket edebileceklerini net bir şekilde vurgulayan bir metin. Bunun karşılığı ne olur bilinmez. Ama eğer İmamoğlu bu metni böyle bir zamanda kaleme aldıysa, bu kadar detaylı, uzun, ince işlenmiş ve ilk kez böyle imzalı bir şey çıkıyor karşınıza, bir deklarasyon aslında bu, demek ki bir şeyleri biliyor, bir şeyleri seziyor. Tabii ki umuyor ama siyasette oyun kurucu olmak istiyor. Oyun kurucu olmak için de bir yerde var olan oyunu bozmanız gerekiyor. O oyun zaten yürümüyor. Daha önceki birçok yorumumda Cumhur İttifakı içerisinde ciddi sorunlar olduğunu ve özellikle Bahçeli’nin medya üzerinden Erdoğan’a sürekli, örtülü de olsa eleştiriler ve uyarılarda bulunduğunu, Erdoğan’ınsa bundan ürkerek Bahçeli ve Cumhur İttifakı’nı çok fazla överek, onu sahiplenerek bu olayın önüne geçmek istediğini söylemiştim. Burada Cumhur İttifakı’ndaki anlaşmazlık ihtimalleri, İmamoğlu’nun da bir şekilde hamle yapmasına yol açmışa benziyor. Ve sonuçta diyor ki bence; ‘‘Biz bu işi birlikte yapabiliriz, ülkenin beka sorunlarını birlikte çözebiliriz. Erdoğan’la bunu çözmenin imkânı yok’’ diyor. Bakalım ne olacak. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.