Ruşen Çakır yorumladı: Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu

Ruşen Çakır, “Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu” başlıklı yayınında, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mutlak butlan açıklamasını değerlendirdi. Çakır, “Ne kadar tescilli CHP düşmanı varsa, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının cezaevinde olmasını zil takıp kutlayan insan varsa, birden karşımıza Bay Kemalci kesildiler” dedi.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 23 Haziran’da ofisinde üç ismi ağırladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve CHP Parti Meclisi üyesi Engin Özkoç, yakın zamanda iddianamesi yazılan 4-5 Kasım 2023 kurultayı nedeniyle arabuluculuk için harekete geçti.

Heyet, Özel’in bilgisi dahilinde Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti, görüşmede eski liderlerine iktidarın CHP’yi dağıtıp parçalama amacında olduğunu söylediler. Ayrıca heyet “mutlak butlan” kararının sıkıntı yaratacağını, partinin birbirine gireceğini söyledi.

Heyet Kılıçdaroğlu’na şu mesajı verdi: “Böyle bir karar istemiyoruz. Önceki kurultayda karşı taraflarda olmuş olabiliriz. Bu demek değil ki, birbirimizden intikam alalım. Bir çözüm bulalım. Gelin sizi Özel ile bir araya getirelim, karşılıklı görüşün.”

Özel’in görüşme için haber beklediğini bildiren heyet, kamuoyundan da beklenti olduğunu söyledi, “Çıkın, ‘Mutlak butlan uygun olmaz, kabul etmem. Böyle bir şeyi partimize ve delegelerimize yakıştırmam’ deyin” teklifinde bulundu.

Ancak Kılıçdaroğlu böyle bir açıklama yapmayı ve Özel ile görüşmeyi kabul etmedi.

Kılıçdaroğlu’nun heyete verdiği yanıt şöyle: “Böyle bir açıklama yapamam. Umarım, mutlak butlan çıkmaz ama olursa da partimi kayyuma terk edemem.”

İktidar medyasının Kılıçdaroğlu’nu sahiplenişi

“Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu” başlıklı yayınında Ruşen Çakır, “Şimdi piyasada, medyada Kılıçdaroğlu’ndan haber aktaran kişilere bakıyorsunuz tescilli AK Parti yanlısı, AK Parti iktidar trolu” dedi.

A Haber, Takvim gibi iktidar yanlısı kurumların, “Bay Kemal geliyor”, “Geliyor Kılıçdar Kılıçdaroğlu” gibi manşetler attığını hatırlatan Ruşen Çakır, “Yani bundan normalde rahatsız olması lazım. Ama bir şahıs Kılıçdaroğlu’nun kendisine yolladığı mesajı aktarıyor. Ne demiş Kılıçdaroğlu? ‘Ya siz o kadar deneyimli gazetecisiniz, böyle kurultay gördünüz mü?’ demiş. Şimdi Kılıçdaroğlu bunu birisine söyleyebilir. Mesela Sedat Ergin’e, İsmail Saymaz’a; diyelim ki Ertuğrul Özkök’e söyler. Ama bu kişiye niye söylüyor? Yani bir garip bir durum var” dedi.

“Ne kadar CHP düşmanı varsa Bay Kemalci kesildiler”

Ruşen Çakır şöyle devam etti:

“Bakıyorsunuz ne kadar tescilli CHP düşmanı varsa, CHP’nin ayağının tökezlemesini isteyen varsa, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının cezaevinde olmasını zil takıp kutlayan insan varsa, birden karşımıza Bay Kemalci kesildiler. Bu olayın bir boyutu. Mesela bir gazeteci, Nuray Başaran çıkıyor, Kılıçdaroğlu’ndan duyduklarını aktarıyor ve CHP ile ilgili, özellikle kurultay davasıyla ilgili çok şeyler söylüyor. Bunların çoğunun dezenformasyon olduğu kısa bir sürede ortaya çıkıyor. Eyvallah. Ama bir öğreniyoruz ki Kılıçdaroğlu’nun danışmanıymış. Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir insana ne danışır? Gazeteciliğini kimse bilmez. Çünkü hiçbir şekilde iz bırakmadı. Bırakacak bir hali de yoktu.”


Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Ruşen Çakır yorumladı: Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Kemal Kılıçdaroğlu’dan bahsetmek istiyorum. İzleyenler bilir, bu konu çok girmek istediğim bir konu değil. Bunun birçok nedeni var. Sonuçta kaybetmiş bir siyasetçi, çok da fazla üzerine gitmemek lazım; ama yine de tabii ki konuşacak çok şey var. Seçimi kaybetmesi, seçimi kaybettikten sonra yeniden aday olması, kurultayda ikinci tura da dahil olması, bu arada seçimi kaybettiği için bir öz eleştiride bulunmaması, ki bilenler bilir ben ‘‘Kılıçdaroğlu kazanacak’’ dediğim için sonradan öz eleştiri yaptım, neden yanıldığımı anlattım.

Kılıçdaroğlu bize neden kaybettiğini anlatmadı, kendisiyle yüzleşmedi. Neyse, bunlar bir yana. Daha sonra da Kılıçdaroğlu CHP’de hem var hem yok bir pozisyon takındı. Yine de buna girmek istemedim, bir tür kendime otosansür uyguladım. Ama bazı anlarda, özellikle bu kurultay davası ortaya çıktığı zaman bahsettim. 30 Haziran pazartesi gününde dava görülecek, belki sonuçlanacak, belki ertelenecek ve Kılıçdaroğlu’nun tekrar partinin başına gelme ihtimali var. Kendisi buna itiraz etmiyor, hatta en son yansıyan şeye göre kendisine giden CHP’li belediye başkanı ve parti yöneticilerine ‘‘Ne yani, partiyi kayyuma mı bırakayım?’’ demiş. Bütün bunlar Kılıçdaroğlu’nu konuşmayı bir anlamda gerektiriyor ama çok fazla bunların üzerinde durmak istemiyorum. Ben bu yayının başlığını, ‘‘Bir hayal kırıklığı olarak Kılıçdaroğlu’’ lafını bir önceki yayınımda etmiştim, sonlarına doğru etmiştim. Benim için böyle ve kırılmış olan hayalimle çok da fazla uğraşmak istemiyorum diyeyim ama mecburen kaçamıyorum.

Şimdi niye bu yayını yapıyorum? Açıkçası sosyal medyada bu son yaptığı ‘‘Kayyuma mı bırakayım?’’ lafı üzerine çok şey çıktı. Birçok insan çok sert eleştiriler getirdi vesaire. Bunların tabii ki bir anlamı var ama beni en çok ilgilendiren husus şu. Geçen bir yayın yaptım, biliyorsunuz: ‘‘Bana arkadaşını söyle.’’ Fransızların bir lafıdır. Tam olarak şöyle der, ‘‘bana kiminle görüştüğünü söyle’’dir o; ‘‘kiminle görüştüğünü söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’’ lafıdır. Şimdi bir bakıyorsunuz piyasada, medyada Kılıçdaroğlu’dan haber aktaran kişilere; tescilli AK Parti yanlısı, tescilli AK Parti, iktidar trolü. Mesela bir tanesi en son, ‘‘Kılıçdaroğlu 30 Haziran’da gelirse şunu yapacak bunu yapacak’’ diye anlatan birisi, çok iyi tanıyorum, çünkü zamanında bana ve birçok gazeteciye çok iğrenç bir şekilde saldırılar yapmış tescilli bir troll ama sürekli televizyonlarda, şurada burada…

Bunları görüyorsunuz. Birtakım insanlar size kalkıyorlar, ‘‘Kılıçdaroğlu’nun planı şu’’ bilmem ne… Sonra bir bakıyorsunuz A Haber ‘‘Bay Kemal geliyor’’ diye başlık atıyor falan. Bunlar çok garip şeyler, yani bundan normalde rahatsız olması lazım. Ama geçen bir yayında da söyledim, adı lazım değil bir şahıs Kılıçdaroğlu’nun kendisine yolladığı mesajı aktarıyor bir yayında yanılmıyorsam. Ne demiş Kılıçdaroğlu? ‘‘Ya siz o kadar deneyimli gazetecisiniz, böyle kurultay gördünüz mü?’’ demiş. Şimdi Kılıçdaroğlu bunu birisine söyleyebilir, mesela Sedat Ergin’e söyler, mesela İsmail Saymaz’a söyler, diyelim ki Ertuğrul Özkök’e de söyler; ama bu kişiye niye söylüyor? Yani garip bir durum var. Bakıyorsunuz ne kadar tescilli CHP düşmanı varsa, CHP’nin ayağının tökezlemesini isteyen varsa, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının cezaevinde olmasını zil takıp kutlayan insan varsa birden karşımıza ‘‘Bay Kemalci’’ olarak çıkıyorlar.

Bu, olayın bir boyutu. Bir diğeri, mesela bir gazeteci Nuray Başaran çıkıyor Kılıçdaroğlu’dan duyduklarını aktarıyor ve CHP ile ilgili, özellikle kurultay davası ile ilgili çok şeyler söylüyor. Bunların çoğunun dezenformasyon olduğu kısa bir sürede ortaya çıkıyor, eyvallah, ama bir öğreniyoruz ki Kılıçdaroğlu’nun danışmanıymış. Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir insana ne danışır? Gazeteciliğini kimse bilmez çünkü hiçbir şekilde iz bırakmadı, bırakacak bir hali de yoktu. Birtakım gazetelerin Ankara temsilciliğini falan yaptı ama yani ‘‘Türkiye’de 100 gazeteci say’’ deseniz adı kimsenin aklına gelmez. Belki şu günlerde geliyordur, çok konuştuğu için, çok çıkış yaptığı için. Ben az buçuk biliyorum kendisini ve onun Kılıçdaroğlu’nun danışmanı olduğunu duyduğumda önce ‘‘yalan’’ dedim, ‘‘olmaz’’ dedim, sonra doğrulandı. Ne diyeceğimi açıkçası bilemiyorum. Ama en son bir şey gördüm, bu yayını yapmamın nedeni odur. Şimdi biliyorsunuz dünyada çok kötü insan var, evet, kimilerinin gözünde ben de kötüyüm ama benim gözümde de çok kötü insan var. Bizim meslekte, gazetecilikte hele zibil, çok var.

Ve benim gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda tanıştığım birisi var, yani hani hiçbir şeyi emanet etmeyeceğiniz birisi benim gözümde. Siyasi olarak nerede durduğu belli olmayan, her gün başka yerde kendini gösteren birisi. Bir baktım geçenlerde Kılıçdaroğlu övüyor. Vallahi yani bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi.

Eğer izliyorsa o kişi kim olduğunu kendisi anlamıştır, belki yakından takip edenler de çıkartır, adını vermeyeceğim, adını vermeye gerek yok, değmez. Yani böyle hukuki olarak bir şeyden korktuğum için falan değil, yok değmez, hakikaten değmez. O kadar değmez ki ve o kadar değmeyen birisinin kalkıp Kılıçdaroğlu övüyor olması… Yani Allah kimsenin başına böyle bir kötülük vermesin. Çok uzatmayacağım. Maalesef Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de çok önemli bir fırsatı kaçırdı, Türkiye için bir fırsatı kaçırdı. Şimdi de kendisi için, kişisel hayatı için, geriye bırakacakları anlamında fırsatlar kaçırmaya devam ediyor.

Kendisi bilir, diyecek bir şey yok. Sonuçta bizden yaşça büyük, deneyimli birisidir, kendi takdiridir; ama kendisi benim için büyük bir hayal kırıklığıdır. Bunun onu ne kadar ilgilendirdiğini bilmiyorum. Zaten tekrar aynı şeye gelelim: Bana arkadaşını söyle, bana görüştüğün kişileri söyle, sana kim olduğunu söyleyelim olayının başka bir versiyonuyla karşı karşıyayız.

Peki bu yayını kime ithaf ediyorum? Geçen küçük yeğen, yeğenimin küçük kızı Deren çıktı ve burada insanları, izleyenleri çok etkilemiş ve sizlere hitap etti. Ama Deren’in bir de abisi var: Egemen. Rahmetli abim Mehmet Ali’nin ilk torunudur. Dolayısıyla abimin kardeşleri olarak — geride üç erkek daha bıraktı, yani dört erkektik, üç kişi kaldık — hepimizin ilk torunu Egemen. O size veda edecek, ben de topu Egemen’e bırakıyorum, çünkü çok hasta bir futbol tutkunudur Egemen. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.