Tunç Soyer’in tutuklu yargılandığı “kooperatif” davası başladı

Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer hakim karşısına çıktı. Soyer mahkeme salonuna alkışlar eşliğinde getirildi. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel de izledi. Mahkeme avukatların taleplerini reddetti. Duruşmanın ikinci celsesi 22 Eylül Pazartesi günü görülecek.

Tunç Soyer Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı: “Herkes bilsin bu da geçer, güçlenerek çıkarım”
Tunç Soyer hakim karşısına çıktı

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş.’de, taşeron şirketler eliyle yolsuzluk yapıldığı iddiası üzerine başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da aralarında olduğu 11’i tutuklu toplam 65 sanığın yargılandığı davanın duruşması başladı. Soyer ve Aslanoğlu ilk kez hakim karşısına çıktı.

Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesinde görülen davanın davanın ilk duruşmasını CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ile Gökçe Gökçen, CHP İzmir Milletvekilleri, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın takip etti. 

CHP İzmir İl Başkanı Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer ve kızı Defne Soyer de duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmanın ikinci celsesi 22 Eylül Pazartesi günü görülecek

Soyer ve Aslanoğlu alkışlandı

Duruşma salonuna tutuklu sanıklar Soyer ve Aslanoğlu elleri kelepçesiz ve iki kollarında jandarma eşliğiyle 09.54’te salona getirildi.

Soyer ve Aslanoğlu’nun salona girmesinin ardından salonda alkış sesleri duyuldu. Soyer ve Aslanoğlu’ndan sonra salona eski İZBB Genel Sekreteri Barış Karcı ve eski İZBETON Genel Müdürü getirildi.

Tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlarının kimlik tespitinin ardından, tutuklu sanıklar savunmalarını yapmaya başladı.

Avukatların taleplerine ret

Mahkeme Başkanı, duruşmanın peş peşe günlerde sanık savunmaları bitene kadar devam edeceğini söyledi. Tunç Soyer’in avukatı Murat Aydın, duruşmanın yerinin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, “Aliağa’dayız ama siz, İzmir Ağır Ceza Mahkemesisiniz. Aliağa’ya Menemen bakıyor. Siz coğrafi olarak bile yetkili değilsiniz. O yüzden bu davanın İzmir Adliyesi’nde yapılmasını talep ediyoruz. Bu davanın Şakran’da olduğundan kimsenin haberi yok. Resmi olarak tebliğ edilmedi. Talebimizi kabul edin ya da reddedin ama en azından bir karar verin. Bu mahkeme, coğrafi olarak burada bir suç işlense soruşturma yapamayacağı bir yerde yargılama yapıyor” dedi.

Aydın’ın konuşmasının ardından mahkeme başkanı, yargılamanın İzmir Adliyesi’nde yapılması talebini reddetti. Avukat Özkan Yücel ise savunma sırasına ilişkin talepte bulunarak, “Önce tutuklu sanıkların ifadeleri alınsın. Kalanlara Pazartesi ve Salı günleri devam edilsin” diye konuştu.

Yücel’in sözlerinin ardından bazı sanık müdafileri de tutuklu sanıkların ve avukatlarının savunmalarının bugün alınıp tutukluluk hallerine ilişkin karar verilmesini talep etti.

Karcı ifade verdi

Mahkeme, avukatların talebine yanıt vermeden tutuklu sanık eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı’nın savunmasının  alınmasına başlandı. Karcı, şunları söyledi:

“18 yaşından beri devlet memuruyum. 20 yıldır İZBB’de çalışıyorum. 2023-2025 döneminde genel sekreter olarak görev yaptım. Görev yaptığım sürede, çok büyük finansman projelerinde bulundum. Bugüne kadar idari anlamda olumsuz bir şeyle karşılaşmadım. İlk kez yargılanıyorum. Benim için zor olan, yapmadığım bir şeyde kendimi savunmak. İddianameyi inceledim. İki yerde adım geçiyor. Birincisi, 30 Mart tarihli kararımız. 2022 yılında Sayıştay denetiminde bir tespitte bulunuldu. Biz Sayıştay’ın kararlarını dikkate aldık. İZBETON olarak devam eden bir kooperatif hakkında geri dönük karar aldık. Ve bu hukuki bir durum. Sayıştay’ın önerisi de bu. İZBETON’un kooperatiflere yetki devri konusunda bir sorun yok. Bize verilen kurallara göre kararlar aldık. Yetki devri yapılarak şirketler yönetiliyor. Buradaki amaç çalışmaların aksamamasıydı. Kararın alınmasında suç işleme kastı yoktu.”

“Olasılıklar üzerinden kamu zararı tespiti yapılıyor”

Mahkeme hakimi, Karcı’ya “Kurum geçmişe dönük karar mı aldı” sorusunu yöneltti.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Karcı, “Evet. Bilirkişi raporunda bunun hukuka uygun olduğu tespiti yer aldı. Yetki devri, şeffaf bir şekilde ticari Sicil’e uygun olarak yapılıyor. Yetki devri ve yönetim kurulu dışında dahil olduğum bir konuya rastlamadım. İddianamede 41.9 milyonluk kamu zararından bahsediliyor, bu gerçeği yansıtmıyor. Olasılıklar üzerinden kamu zararı tespiti yapılıyor. Kentsel dönüşüm kapsamında verilen kira yardımı vardır. Bunun miktarı ve süresi meclis tarafından yasal bir şekilde veriliyor. İnşaatları bitirilemeyeceği varsayılarak yapılan bir tespit bu” dedi.

Avukatların ikinci talebine de ret

Karcı’nın savunmasının alınmasının ardından avukatlar, tutuklu sanıkların ifadelerinin önce alınmasını talep ederek, alfabetik sıraya göre savunma alınmasına itiraz etti. Müdafi avukatlarından biri, “Peş peşe savunma aldığınızda 3 gün sonra tahliye edilirse bu kişi 3 gün boşuna içerde yatmış olacak” dedi.

Hakim, avukatların talebini reddetti ve savunmaların alınmasına alfabetik sırayla devam ediyor.

Tunç Soyer savunmasında özetle şunları söyledi:

“İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliği’nin 31/07/2024 tarih ve 51/8 sayılı raporun sonuç bölümünde kooperatifler ile yapılan sözleşmelerde İZBETON AŞ’ye III. Etap’tan 4 tane, IV. Etaptan ise 2 daire bırakıldığı, İZBETON AŞ’nin bu işten herhangi bir kârının olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu (İddianame syf. 68) ifade ediliyor. İZBETON’un bir belediye şirketi olarak kar amacı gütmeden kamusal hizmet üretmesinin hukuka uygunluğu bir tarafa; müfettişlerin ve benim hayatın olağan akışına bakışımızın çok farklı olduğunu anlıyorum. Ben bugün dünyanın sürüklendiği olağan akışın hepimizi toplu halde trajik bir yere sürüklediğini düşünüyorum.

“Hayatın bahsedilen olağan akışına uygun davranmadım”

O nedenle, hayatın bahsedilen olağan akışına uygun davranmadım, çünkü o akışın yüzbinleri yıkıma götüreceğini gördüm. Ve bu akışa seyirci kalınırsa, yoksulların, işçilerin, memurların, emeklilerin asla ev sahibi olamayacağını anladım. Hayatın o olağan akışına uygun davransaydım ne İZBETON 6 daire için büyük yüklerin altına girerdi, ne de biz bugün hapiste olurduk. Bazen hayatın olağan akışına karşı çıkmak suç sayılır. Hatta bazıları, o karşı çıkışlarının bedelini canlarıyla ödemişlerdir. Örneğin 103 yıl önce; ‘Sen başla bitiren bulunur’ diyerek işgalcilere ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin, hayatın olağan akışına uygun davransa, o kurşun da sıkılmayacak, kendisi de şehit olmayacaktı.

“Vicdani huzurun en yüce değer olduğuna inandım”

Ya da onun başlattığı direnişi zaferle bitiren hakkında idam fermanları çıkartılan Mustafa Kemal hayatın olağan akışına rıza gösterse bugün savunmalarımızı Yunanca yapmak zorunda kalabilirdik. Hayatın olağan akışına karşı çıkanlar genellikle o akışın hayatı nasıl kötü bir noktaya sürüklediğini görüp buna rıza göstermeyenler arasından çıkar. Rahatları kaçsa da suçlanacaklarını bilseler de o tutumlarından vazgeçmezler. Çünkü o karşı çıkışın sebebi olan vicdan ve onur kendi hayatlarından bile kıymetlidir. Kooperatif kurmaları için İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Sanayici İş İnsanları Derneği gibi kurumsal yapıları teşvik ettim ama kooperatif yöneticilerinin, kurucularının büyük çoğunluğunu hiç tanımadım, hiçbirisiyle bir yakınlığım olmadı. Benim aldığım aile terbiyesini, tertemiz geçmişimi bir kenara bırakın, aklı biraz çalışan insan, daha önce de söylediğim gibi; her şeyin bu kadar şeffaf sürdürüldüğü, kooperatiflerin ayrıca tabi oldukları mevzuat nedeniyle incelendiği bir süreci dolandırıcılık yapmak için seçer mi? Hayatım boyunca o kirli yolların zoruna da kolayına da ne tevessül ettim, ne tenezzül ettim. Çünkü vicdani huzurun en yüce değer olduğuna inandım.

“Yol arkadaşlarım bana güvendiler”

Hiçbir iyiliğin cezasız kalmayacağı söylenmesine rağmen, iyilikten vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yıl boyunca kaptanı bendim ve o gemiyi hiçbir zaman yanlış sulara sokmadım. İZBETON’daki yol arkadaşlarım bana güvendiler, ben de onların güvenini boşa çıkartacak hiçbir şey yapmadım.

Bugün yargılanan bizler, bu davada zerre kadar kusuru olmayan her biri birbirinden kıymetli, tertemiz, onurlu arkadaşlarım, tarihte suçlu olarak değil, vicdanlı, cesur öncüler olarak yerimizi alacağız. Alacağınız kararda sizlere de vicdan huzuru diliyorum.”

(ANKA)