Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili ve çözüm süreci komisyon üyesi Ahmet Şık, “Süreç neden ilk günkü heyecanını kaybetti?” sorusunu yorumladı. Komisyonun bir yıllık çalışmasını değerlendiren Şık, sürecin ilk günkü heyecanını kaybettiğini ve hükümetin toplumsal rıza üretmek yerine yasa taslağını dayatmaya yöneldiğini söyledi.
Ruşen Çakır’ın konuğu TİP Milletvekili Ahmet Şık komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmaları değerlendirdi. Şık, komisyonun başlangıcında umutlu olduğunu fakat kısa sürede bunun yerini hayal kırıklığının aldığını belirtti.
Şık, sürecin ilk günlerinden silahlı çatışmanın sonlanabileceğine dair bir umut taşıdığını ancak bu umudun karşılığını bulmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Ülkenin yarım asrına yayılmış bir çatışmanın sonlanacağına dair bir emare beni çok heyecanlandırmıştı ama o heyecanı karşılayan bir pratik olmadı. Komisyonun demokratik bir işleyişi yok. Gelen konuklara soru sorma hakkı sınırlıydı. Herkes dinlendi ama kimse gerçekten konuşmadı.”
Şık, komisyonun farklı siyasal görüşleri bir araya getirme potansiyelinin kullanılmadığını, en temel eksikliğin de samimi bir diyalog ortamı kurulamaması olduğuna dikkat çekerek, “Cumartesi Anneleri geldi, şehit yakınları geldi, sivil toplum örgütleri geldi. Herkes acısını, deneyimini anlattı ama hiçbir parti ne anladığını paylaşmadı. Herkes kendi köşesinde sustu. Oysa konuşmamız gerekiyordu” dedi.
Sürece destek neden azaldı?
Ahmet Şık, sürecin kamuoyundaki heyecanını kaybetmesinin en önemli nedeninin, hükümetin güven tesis edecek hiçbir adım atmaması olduğunu söyledi:
“Bir yıllık süreçteki başlangıçtaki heyecan ortadan kalktı. Kimsenin gündemi değil artık. Çünkü güven ve destek arasındaki asimetri giderek büyüyor. Devlet kanadından bu makası kapatacak hiçbir adım atılmadı. İnsanlar da doğal olarak heyecanını kaybetti.”
Ekonomik krizin de toplumsal öncelikleri değiştirdiğini belirten Şık, “Bugün yurttaşların tek gündemi geçim derdi” diyerek sürecin toplumda karşılık bulamadığını vurguladı.
“Toplumsal rıza üretilmedi, yasa taslağı çoktan hazır”
Komisyonun asıl amacının barış için toplumsal rıza üretmek değil, önceden hazırlanmış bir yasa taslağına meşruiyet kazandırmak olduğunu söyleyen Şık, sürecin en başından beri planlı yürütüldüğünü belirtti:
“Ortaya bir mutabakat metni çıkacak ama bu metin AKP’li vekillerin imzasıyla yasa teklifine dönüşecek. O yasa teklifinin de elde hazır tutulduğunu düşünüyorum. Komisyonun görevi, bu hazır tutulan yasanın toplumsal rızasını üretmekti. Ama o rıza üretilemedi.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
“Öcalan’la görüşülmeli ama kimse cesaret edemiyor”
Ahmet Şık, CHP ile AKP’nin Abdullah Öcalan’la olası bir görüşmeden seçmen kaybı korkusuyla kaçındığını söyledi. Fakat bu görüşmenin gerekli olduğunu vurgulayan Şık, “Hem CHP hem AKP, seçmen nezdinde kayıp yaşamamak için Öcalan’la görüşmeye sıcak bakmıyor. Ama bu saçma. Devlet zaten daha önce masaya oturdu. Yarım asra yayılmış bir çatışmayı sonlandıracaksan onun taraflarından biriyle görüşeceksin. Bu kadar basit” diye konuştu.
Şık, bu süreçte kendisinin de Öcalan’la görüşmek istediğini şu sözlerle anlattı:
“Türkiye İşçi Partisi’ni temsil eden bir komisyon üyesi olarak ben Öcalan’la görüşmek isterim. Çünkü bugüne kadar bize ulaşan bilgiler hep dolaylıydı. Doğrudan kendisine sormak, doğrulamak isterim. Gerçek bir kontrol mekanizması kurmanın yolu budur.” 
“Hukuka dönmek bile büyük ilerleme olurdu”
Sürecin tıkanmasının temel nedeni, devletin güven verici adımlar atmamasını olduğunu söyleyen Şık, “Bakın bunun için çok özel bir şeye gerek yok. Sadece hukuka dönse bile bu koca bir adım olurdu. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfun Kahraman hakkında hem AYM hem AİHM kararları var. Bu kararlar uygulanmadı. Uygulansa bile güven tazelenirdi” dedi.
Şık, barış sürecinin yalnızca silahların susmasıyla değil, hukukun yeniden işlemesiyle anlam kazanacağını söyledi:
“Cumartesi Anneleri hâlâ Galatasaray Meydanı’na çıkamıyor. Barıştan söz eden bir iktidar bunu nasıl açıklayacak? CHP’ye yapılan siyasi operasyonlar, yargı terörü devam ederken barıştan kim inanarak bahsedebilir?”