Suriye’de son durum ne? Kürtler ile Şam arasındaki müzakerelerde neler yaşanıyor? AL-Monitor muhabiri Amberin Zaman, Aleviler, Dürziler ve SDG üzerinden Suriye’deki barış ihtimallerini ve bölgedeki güç dengelerini Ruşen Çakır’a anlattı.
Amberin Zaman, Ruşen Çakır’a Suriye gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. Zaman, Suriye’de görünürde sakinlik olsa da azınlık topluluklar için durumun hâlâ kırılgan olduğunu niteledi:
“Çok ciddi katliamlar yaşandı. Aleviler kendilerini son derece korunaksız hissediyor. Dürzilerin arkasında İsrail var ama Alevilerin yok. Kaçırmalar, saldırılar, tecavüzler sürüyor. Artık gündemden düşmüş gibi görünse de bu meseleler hallolmuş değil, sadece üzeri örtüldü.”
“Şam savaş yorgunu toplumun çaresizliğini kullanıyor”
Şam yönetimi hakkında konuşan Zaman, Şam’ın savaş yorgunu bir toplumun çaresizliğini kullandıklarını vurgulayarak, “Halk gerçekten çok zor durumda ve bir umuda tutunmak istiyor. Eş Şara çok pragmatik davranıyor. Hristiyanlarla pozlar veriyor, serbest piyasa mesajı veriyor, teknokratları göreve getiriyor. Bu bana AKP’nin ilk dönemini hatırlatıyor. Azınlıklara kötü davranıldı ama o dönem gibi bir yumuşama havası yaratılmaya çalışılıyor” dedi.
Kürtler ile Şam arasındaki müzakereler
Suriye Kürtleriyle Şam arasındaki ilişkileri de değerlendiren Zaman, ülkedeki en organize yapının Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olduğunu öne sürdü:
“SDG, Amerikan ordusunun eğittiği, 80 ila 100 bin arasında savaşçısı olan bir güç. Suriye’nin üçte birine hakimler. Ülkenin doğal kaynaklarının çoğu onların bölgesinde. Şam ile müzakerelerde ‘Adem-i merkeziyetçilik’ talep ediyorlar ama taraflar taviz vermiyor. Amerika ise anlaşma baskısı yapıyor çünkü Kürtlerle uzlaşan bir Şam, Washington için çok daha makbul olur.”
Bu müzakerelerin kolay olmayacağını söyleyen Amberin Zaman, şöyle devam etti:
“14 yıldır başka dünyalarda yaşayan Kürtler ile Araplar arasında büyük bir zihniyet farkı var. Yıllarca kimlik bile verilmeyen bir halktan söz ediyoruz. Böyle bir yapıyla birkaç ayda barış sağlanması mümkün değil.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Kürtlere tanınacak bir özerkliğin diğer gruplar için de domino etkisi yaratacağını belirten Amberin Zaman, “Kürtlerin talep ettiği özerklik, diğer azınlıklara da tanınmak zorunda kalır ama böyle bir gelenek Suriye’de yok. Lübnan örneğine bakıyorlar, orada kaos görüyorlar. Irak Kürdistanı’na bakıyorlar, orada bile birlik yok. Bu yüzden herkes temkinli” diye konuştu.
“Savaş istemiyorlar ama barış işlerine gelmiyor”
Savaşın geri dönmesini kimsenin istemediğini söyleyen Zaman, “Savaş istemiyorlar ama barış da yapamıyorlar. Çünkü kimse birbirine güvenmiyor. Esad, Kürtlere güvenmiyor. Kürtler, Araplara güvenmiyor. Bölgedeki güçler de birbirinin niyetinden emin değil” dedi.
Amberin Zaman bu durumun yalnızca iç aktörlerle sınırlı olmadığını söyledi:
“ABD, Rusya, Türkiye ve İran gibi dış güçler de mevcut dengenin değişmesini istemiyor. Bu da Suriye’deki savaşsız ama barışsız hali kalıcılaştırıyor. Kimse Suriye’de gerçek bir çözüm istemiyor. Çünkü, herkesin mevcut durumdan elde ettiği bir çıkar var. Amerika orada İran’ı dengelemek istiyor, Türkiye kendi güvenliğini önceliyor, Rusya üslerini korumak istiyor, Esad iktidarda kalmak istiyor. Yani kimse savaşı sürdürmek istemiyor ama barış da kimsenin işine gelmiyor.”